İSRÂİL APARAT BİR OLUŞUMDUR VE İSLÂMA DÜŞMANDIR

Bu soruya cevap vermek, bilgi ve farkındalıkla birlikte olmalıdır. İslâm Devrimi'nden evvel, İRÂN’daki PEHLEVİ hanedanı Siyonist rejimle iyi ilişkiler kurmuştu. Bu, İRÂN halkının FİLİSTİN halkını desteklemesine ve SİYONİST rejime karşı onlarla ittifak kurmasına yol açtı. Ancak PEHLEVİ rejimi, İSRÂİL'i Amerika Birleşik Devletleri'nin bir müttefiki olarak gördüğü için İSRÂİL ile dostça ilişkiler kurdu. Siyonist sistem, bölgede Şah gibi bir müttefiğin varlığını kendisi için iyi bir fırsat olarak görüyordu. Zira ARAPLAR ile SİYONİST rejim arasındaki çatışmada PEHLEVİ hanedanı kendisine büyük destek sağlayabilirdi. Humeyni 13 Haziran 1963'te yaptığı konuşmada, İSRÂİL'in İRÂN'daki varlığı ve bu varlığın etkileri hakkında şunları demişti: “İSRÂİL bu ülkede bilim adamı istemiyor. İSRAİL bu ülkede KUR'ÂN istemiyor. İSRÂİL bu ülkede din âlimleri istemiyor. İSRÂİL bu ülkede İSLÂM'ın kurallarının olmasını istemiyor.” İRÂN'daki devrimcilerin varlığını ciddi bir tehdit olarak gören İSRÂİL, bu tehdidi savuşturmak için Devlet Güvenlik ve İstihbarat Örgütü Savak ile iyi bir işbirliğine başladı. İşkenceciler veya istihbarat görevlileri eğiterek, SAVAK'ın İRÂN halkı ve devrimlerine karşı koymasında büyük ölçüde yardımcı oldu. Son olarak İran Devrimi'nin zaferiyle denklemler değişti ve daha dün İRÂN'ı stratejik ortağı olarak gören İSRÂİL, İRÂN halkının öfkesi ve hükûmetinin farklı tutumuyla karşı karşıya kaldı. Devrimin zaferinden sadece birkaç saat sonra, eski Saray Caddesi'nde -şimdiki Filistin Caddesi- bulunan Siyonist elçiliği devrimci halk tarafından ele geçirildi ve kapısına FİLİSTİN elçiliğinin yazılı olduğu bir tabela yerleştirildi. Hikâyenin ilginç yanı, İRÂN'daki FİLİSTİN elçiliğinin dünyadaki ilk Filistin elçiliği olmasıdır. İSRÂİL, Tüm İnsanlık İçin Bir Tehlike Siyonizm ve bu uğursuz düşünceden ortaya çıkan sahte rejim, yalnızca Filistin halkının ve dünyadaki Müslümanların bir numaralı düşmanı olmakla kalmamış, aynı zamanda Siyonistlerin dünya çapındaki insanlık dışı eylemleri tüm insanlık için bir tehlike olarak görülmüş ve haklı olarak "kanserli tümör" olarak adlandırılmıştır. Zira vücudun tüm organlarını kanser hücreleriyle enfekte eden ve nihayetinde insan ölümüne neden olan ölümcül kanser hastalığı gibi, baktığımız uluslararası sistemin her alanında, İsrâil'in iltihaplı tümör, suç ve kötülüklerinin izleri görülmektedir. Filistin'den Avrupa'nın, Amerika'nın ve Afrika'nın kalbine kadar, bu uğursuz baykuşun izleri var. Gaspçı İsrâil aparat rejimi, bir ülke veya devlet olmayıp, yalnızca "Müslüman milletlere düşmanlık" için kurulmuştur. İslâm dünyasının topraklarını, maddi ve manevi başkentini ele geçirmek amacıyla uluslararası EMPERYALİZMİN askerî üssünden başka bir şey değildir. Bu nedenle aklı başında her insan, dişlerine kadar silahlanmış bu CELLATLARIN hasmıdır. Hırsız ve suçlular için “MÜLKİYET” temelde tanınamaz. "İSRÂİL" adlı bir ülke veya devletin meşrûiyeti kabul edilemez. Her aklı başında bilgili Müslüman ve Müslüman olmayan İSRÂİL'in neden ve nasıl kurulduğunu bilir. Bu rejimin kurulması hem gaspçıydı hem de meşrûiyeti yok. Varoluş nedeni İslâm dünyasında Siyonist hâkimiyetinde rol oynamaktır. Eğer bir kişi; "KÜRESELLEŞME"nin hedef ve programlarından, AMERİKA'nın ORTADOĞU planından, İSLÂM ülkelerinin küçük parçalara bölünmesinden, "NİL'den FIRAT'a" planlı, İSRÂİL merkezli yeni bir ORTADOĞU kurulmasından habersizse, sorun onun bilgi ve siyâsî birikim eksikliğinden kaynaklanır.