TRUMP'IN KURUMSAL FAŞİZMİ
OLİGARKLARIN her şeyden çok istediği şey daha düşük vergi ve düzenlemelerin kaldırılması; Trump'ın bunları sağlayacağına dair onlara verdiği güvence, E. Musk, Timothy Mellon ve Merriam Adelson gibi isimlerin 2024'te Trump'ı desteklemesinin nedenidir. Kamala HARRİS, TRUMP'tan daha fazla harcama yaptı amma tüm seçimlerde en çok bağış yapan on kişiden yedisi Trump'a yardım etti.
Ancak OLİGARKLARIN tüm bunlar için ödemek zorunda kaldıkları bedel hiç de az değil. TRUMP'ın yüksek gümrük vergilerine olan patolojik bağımlılığı, Federal Rezerv'i istikrarsızlaştırmaya yönelik bitmek bilmeyen tehditleri ve giderek artan bir şekilde şirketlerin uyum sağlama talepleri, bu PLÜTOKRATLARIN* pazarlık etmeye razı olduklarından çok daha fazla.
TRUMP, düzenli işleyişi 1946 tarihli İDARİ İŞLEM YASASI** tarafından belirlenen düzenleyici kurumları LAĞVEDERKEN bile, başkanın kişisel kaprisleriyle yönlendirilen yeni, ÇOK DAHA AZ HESAP VEREBİLİR ve ÇOK DAHA KAOTİK BİR DÜZENLEYİCİ REJİM getiriyor.
Faşist Korporatizm
MUSSOLİNİ'nin Meşhûr Sözü Şöyleydi:
"Tutto nello Stato, niente al di fuori dello Stato, nulla contro lo Stato = Her şey devletin içinde, hiçbir şey devletin dışında, hiçbir şey devlete karşı değil.”
Belki de bizler artık şöyle demeliyiz:
"Trump'ın İçinde Her Şey, Trump'ın Dışında Hiçbir Şey,
Hiçbir Şey Trump'a Karşı Değil”
Bu ayakkabı kesinlikle Trump'ın işareti; Alexander Steele'e göre TRUMP'ın patolojik narsisizmi onu " IL DUCE"nin [II. Dünya Savaşı sırasında İtalya'yı yöneten faşist lider Benito Mussolini'nin lakabı] karbon kopyası yapıyor.
Bill SAPORİTO, Times'daki makalesinde, The Wall Street Journal ekonomi baş yazarı Greg Ipe'den ilham alarak Trump'ın yeni teorisini "DEVLET KAPİTALİZMİ" olarak adlandırdı. Fakat bu terim, TRUMP'ın yaptıklarını Başkan Joe BİDEN'ın çip üretimi ve temiz enerjiyi teşvik etme amaçlı ekonomik politikalarıyla yanlış bir şekilde eş tutuyor. BİDEN yönetiminin "Çip ve Bilim Tasarısı" ve "Deflasyon Tasarısı"nı sevin ya da nefret edin, en azından bunlar anayasal mekanizmalar aracılığıyla yürürlüğe konuldu. TRUMP'ın fikirleri ise genellikle anayasal mekanizmalar aracılığıyla yürürlüğe girmiyor.
Örneğin, içinde bulunduğumuz Ağustos ayında TRUMP, daha önce ulusal güvenlik gerekçesiyle engellediği bir hamle olan Nvidia'nın Çin'e yapay zeka çipleri satmasına izin verdi. Ancak TRUMP, şirketin elde ettiği gelirin yüzde 15'ini ABD Hazine Bakanlığı'na aktarması şartıyla bu hamleyi engelledi. TRUMP'ın gümrük vergileri gibi, bu da bütçenin gücünün bir kullanımıydı ve Anayasa'nın başkana tanımadığı bir yetkiydi.
Anayasa Ayrıca Bir Başkanın, “Çok Uluslu Bir ABD Yatırım Bankası Olan Goldman Sachs'ın Baş Ekonomistini Kovması İçin Emir Vermeye veya Intel'e CEO'sunu Kovması İçin Baskı Yapmaya Teşvik Etmez.” Bu durumlarda şirketler TRUMP'ın tavsiyesini görmezden geldi.
Saporito ve Ipe'nin bahsettiği diğer örnekler daha dikkat çekici: Trump, ABD hükûmetinin işçileri etkileyen bazı gelecekteki önlemleri veto etmesine imkân tanıyan bir "ALTIN HİSSE"yi elinde tutması şartıyla Nippon Steel ve U.S. Steel'in birleşmesini onayladı. Ancak bunun mahkeme itirazına dayanıp dayanmayacağı belli değil ve anlaşmadaki, Trump'a gereksiz yere şahsen adıyla atıfta bulunan ifade ise endişe verici derecede otoriter.
Axios'tan Mike Allen'a göre “SADAKAT" puan kartları, belirli bir işletmenin Trump'a olan desteğini, "Sosyal Medya Paylaşımları, Basın Bültenleri, Video Referansları, Reklamlar veya Beyaz Saray Etkinliklerine Katılım" yoluyla "Büyük ve Güzel Yasa Tasarısının" geçirilmesini destekleyip desteklemediğine ve nasıl desteklediğine göre güçlü, orta veya düşük olarak sıralıyor. Beyaz Saray tarafından yayınlanan bir rapora göre en sadık şirketler arasında Uber, DoorDash, United, Delta, AT&T, Cisco, Airlines for America ve Steel Manufacturers Association yer alıyor.
Allen, raporunda düşük puan alan şirketleri listelemedi. Lakin listede Büyük Güzel Yasa Tasarısı’ndaki Medicare kesintilerinden zarar görecek sağlık şirketlerinin de yer alması muhtemel. İlaç endüstrisi, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanı Robert Kennedy Jr.'ın çılgın MAHA politikaları altında zaten sıkıntı çekiyor ve yaklaşan HHS raporunun çocuklara yönelik akıl sağlığı ilaçları için "Aşırı Reçeteleme Eğilimlerine" odaklanacak olmasından -ki bu ilaç şirketlerinin sübvansiyonlarını ve satışlarını azaltacaktır- pek memnun olmasa gerek.
Öte yandan, pestisit ve işlenmiş gıda üreticilerinin Trump'ın Beyaz Sarayı ile bir ilgisi olacak, çünkü yaklaşan HHS raporu görünüşe göre bu endüstrilerin oluşturduğu sağlık risklerini de ele alacak.
MUSSOLİNİ, başlangıçta İTALYA'daki tren seferlerini düzenlediği için George Bernard SHAW ve Winston CHURCHİLL gibi tanınmış kişiler tarafından övüldü. Ancak genel olarak, MUSSOLİNİ tarafından desteklenen "FAŞİST KORPORATİZM"; İTALYA, ALMANYA, İSPANYA ve PORTEKİZ'deki sendikaları çökertmekle servet yaratmaktan çok daha başarılıydı.
TRUMP'ın üniversitelere yönelik aleni şantajını, yani federal fonları hükûmet politikalarına sıkı sıkıya bağlı kılmasını, başkanın faşist korporatizmi için bir ısınma ve prova olarak düşünürsek, iş dünyası için finansal sonuçlar vahim olabilir.
Ancak Tarihe Dönüp Baktığımızda; İlginçtir ki İşletmeler, Faşist Korporatizmle Mücadele Etmiyor, Sessizce Onun Yerleşmesinin Yolunu Açıyorlar. Şimdiye Kadar Gördüğümüz Şey de Budur. TRUMP Amerikan OLİGARKLARINI Kızdırdığında Bile, Onlar Onu Hâlâ "Kendilerinden Biri" Olarak Görüyor.
----
*Plütokrasi veya varsıl erki, yönetme erkinin maddi açıdan üstün kişilerce paylaşılmasını öngören oligarşik bir yönetim biçimidir. Çoğu siyasi sistemin aksine, plütokrasi herhangi bir siyasi felsefeye dayanmamaktadır.
**Hickman ve Pierce'a göre, Amerika Birleşik Devletleri idârî hukûkunun en mühim parçalarından biridir. ABD idârî hukûku için bir tür "ANAYASA" işlevi görür.