DEDAŞ

Covid-19 Salgını ve Hayâlet Avcıları

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 09.05.2020 - 09:00, Güncelleme: 11.04.2022 - 17:42
 

Covid-19 Salgını ve Hayâlet Avcıları

“Dünya bu pandeminin azalmasından sonra eskisi gibi olmayacak” ABD’de 02.05.2020 Cumartesi günü Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacısı Doç. Dr. Bing Liu, evinde öldürülünce, koronavirüs pandemisi konusunda dünyada fazlaca spekülasyonlar yapıldı. Hâlâ da yapılmaya devam ediyor.              Zira Hesaplama ve Sistem Biyolojisi Bölüm Başkanı Türk Prof. İvet Bahar’ın asistanı olarak çalışan Liu, COVID-19 enfeksiyonu üzerinde inceleme yapan kurulun bir üyesiydi. Önemli bilgilere ulaştığı da söyleniyordu. Katilin intihar etmesi, Çin asıllı maktülün virüsün Amerikan laboratuvarlarında üretilmiş olduğu konusundaki iddiaları da bir hayli yaygınlaştırdı.              Global bazda dedikodular hangi boyutta olursa olsun; süper hegemonik güçlerin bir şeyler çevirdiğinde kuşku yok. Geçmişte yaşanan bir çok olaya ait bulgular da buna işaret ediyor.              “Dünya bu pandeminin azalmasından sonra eskisi gibi olmayacak” deniliyor. Bir şeyler biliyorlar ki böyle diyorlar. Dikkat edilirse pandeminin “BİTMESİ” değil, “AZALMA” veya “KÜÇÜLMESİ” gibi ifadeler kullanılıyor.              Konunun bir hayli abartıldığı; yapılan tahminlerde olsun, mevcut vak’aların ilânı hususunda olsun farklı perspektiflerden değerlendirmeler yapılıyor dünyada.              Meselâ ABD’de 2009 domuz gribi salgını ile korkulan % 1.3 ölüm oranı yerine, gerçek oran % 0.02 idi. Birleşik Krallık‘ta 65.000 ölümün “makul en kötü durum senaryosu”na karşı sadece 457 ölüm vakası vardı. Hükümet ihtiyaç duyulmayan grip ilaçlarına 1,2 milyar sterlin harcamıştı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) gereksiz aşıların satışında “BİG PHARMA” çıkarlarına hizmet ettiği için ciddi eleştirilere maruz kalmıştı.             Ancak bu; İtalya gibi, İngiltere gibi normal grip virüsüyle ölenleri de sayıya dahil etmektedir. Buna karşılık Almanya ölümleri “komorbitite(eşlik eden hastalık)”ye bağlamaktadır. İtalya‘da yapılan bir çalışmada, atfedilen ölümlerin sadece % 12‘sinin aslında Covıd-19‘dan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Financial Times; “Gerçek Koronavirüs Ölüm Hızının Gizemi” başlıklı makalede bu konuyu faydalı bir şekilde araştırıyor.               Dünya ülkeleri önümüzdeki ay ve yıllar içinde; koronavirüsün yayılmasını önlemede, ancak sağlam veri ve analitik yöntem kullanarak; kitlesel, ekonomik ve sosyal aksaklıklardan kurtulmayı başarabilir. Tayvan‘ın çarpıcı örnekliğinden ders alınmalıdır. Tayvan, Çin‘den sadece 130 kilometre uzakta bulunuyor. Orada yaşayan veya çalışan 1,2 milyon insan var ve her iki bölge arasında yılda 3-4 milyon kişi seyahat ediyor. Yine de Tayvan yaygın ve etkili testler yaparak, şüpheli vakaları sıkı bir şekilde izole ederek, enfekte kişilerle temas halinde olan diğer şahısların cep telefonlarından hareketlerini, hava ve deniz limanlarındaki sıkı kontrolü, erken ve agresif müdahaleleriyle başarı sağladı.              Uzun süredir izlediğimiz süreçte ülkelerin alabileceği tedbirleri şöyle özetleyebiliriz:                            1-Her ülke sağlık riskini yönetmek ile ekonomik riski yönetmek arasında bir seçenekle karşı karşıyadır. Basit ya da hızlı bir değiş tokuş olmadığı açıktır. “Ekonomiyi hazırda bekletme moduna almak” veya “yeri hazır hale getirmek” aynı temanın varyasyonlarıdır.              Uluslararası ticaret ekonomik istikrar için kritik öneme sahiptir. Pazarların ne kadar süre dayanacağı açık değildir. Bu nedenle ihracat sanayilerinin sorunsuz bir şekilde faaliyet göstermesi öncelikli olacaktır.               2-Devlet müdahalesi moda haline döndü. Ekonomi küresel olabilir, ancak sağlık yereldir. Vatandaşlar hükümetlerden bir yanıt bekler. Bu  özellikle liberal Batı demokrasilerinde büyük sarsıntılara yol açabilir. Yani bunun sonuçları var.               Zaten son yıllarda milliyetçilik hareketlerinde bir artış mevcut. Şimdi bu daha da net görülebiliyor. Hükümet ve liderler dikkatli olmazsa bunun yabancı düşmanlığına yol açması muhtemeldir. Dolayısıyla Covıd-19 krizini vatandaşlarının beklentilerini karşılayacak şekilde yönetmezlerse ırkçı baskı artacaktır.               3-Küresel bir resesyona giriyoruz. Veriler herkesin görebileceği kadar ortada. Ekonominin birçok sektöründe üretim düştü. İşsizlik arttı. Tüketim düşüyor. Şirketler başarısız. Sınırları aşan bir sarsıntı var.               Dünyada hem ticaret hem de yatırımda korumacılık artıyor. Çin ekonomisinin gelişme süreci izleniyor. Bunun küresel ekonomi üzerinde nasıl etki oluşturduğu görülmek isteniyor.              Dünya Ticaret Örgütü’nün, 2020’de küresel ticarette % 13-32’lik bir düşüş öngörmesi, ışığın parlamasına yardımcı olabilir. Ancak bu da her derde devâ değil.

“Dünya bu pandeminin azalmasından sonra eskisi gibi olmayacak”

ABD’de 02.05.2020 Cumartesi günü Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacısı Doç. Dr. Bing Liu, evinde öldürülünce, koronavirüs pandemisi konusunda dünyada fazlaca spekülasyonlar yapıldı. Hâlâ da yapılmaya devam ediyor.
              Zira Hesaplama ve Sistem Biyolojisi Bölüm Başkanı Türk Prof. İvet Bahar’ın asistanı olarak çalışan LiuCOVID-19 enfeksiyonu üzerinde inceleme yapan kurulun bir üyesiydi. Önemli bilgilere ulaştığı da söyleniyordu. Katilin intihar etmesi, Çin asıllı maktülün virüsün Amerikan laboratuvarlarında üretilmiş olduğu konusundaki iddiaları da bir hayli yaygınlaştırdı.
              Global bazda dedikodular hangi boyutta olursa olsun; süper hegemonik güçlerin bir şeyler çevirdiğinde kuşku yok. Geçmişte yaşanan bir çok olaya ait bulgular da buna işaret ediyor.
              “Dünya bu pandeminin azalmasından sonra eskisi gibi olmayacak” deniliyor. Bir şeyler biliyorlar ki böyle diyorlar. Dikkat edilirse pandeminin “BİTMESİ” değil, “AZALMA” veya “KÜÇÜLMESİ” gibi ifadeler kullanılıyor.
              Konunun bir hayli abartıldığı; yapılan tahminlerde olsun, mevcut vak’aların ilânı hususunda olsun farklı perspektiflerden değerlendirmeler yapılıyor dünyada.

              Meselâ ABD’de 2009 domuz gribi salgını ile korkulan % 1.3 ölüm oranı yerine, gerçek oran % 0.02 idi. Birleşik Krallık‘ta 65.000 ölümün “makul en kötü durum senaryosu”na karşı sadece 457 ölüm vakası vardı. Hükümet ihtiyaç duyulmayan grip ilaçlarına 1,2 milyar sterlin harcamıştı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) gereksiz aşıların satışında “BİG PHARMA” çıkarlarına hizmet ettiği için ciddi eleştirilere maruz kalmıştı.

            Ancak bu; İtalya gibi, İngiltere gibi normal grip virüsüyle ölenleri de sayıya dahil etmektedir. Buna karşılık Almanya ölümleri “komorbitite(eşlik eden hastalık)”ye bağlamaktadır. İtalya‘da yapılan bir çalışmada, atfedilen ölümlerin sadece % 12‘sinin aslında Covıd-19‘dan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Financial Times“Gerçek Koronavirüs Ölüm Hızının Gizemi” başlıklı makalede bu konuyu faydalı bir şekilde araştırıyor.

              Dünya ülkeleri önümüzdeki ay ve yıllar içinde; koronavirüsün yayılmasını önlemede, ancak sağlam veri ve analitik yöntem kullanarak; kitlesel, ekonomik ve sosyal aksaklıklardan kurtulmayı başarabilir. Tayvan‘ın çarpıcı örnekliğinden ders alınmalıdır. Tayvan, Çin‘den sadece 130 kilometre uzakta bulunuyor. Orada yaşayan veya çalışan 1,2 milyon insan var ve her iki bölge arasında yılda 3-4 milyon kişi seyahat ediyor. Yine de Tayvan yaygın ve etkili testler yaparak, şüpheli vakaları sıkı bir şekilde izole ederek, enfekte kişilerle temas halinde olan diğer şahısların cep telefonlarından hareketlerini, hava ve deniz limanlarındaki sıkı kontrolü, erken ve agresif müdahaleleriyle başarı sağladı.

              Uzun süredir izlediğimiz süreçte ülkelerin alabileceği tedbirleri şöyle özetleyebiliriz:
              
              1-Her ülke sağlık riskini yönetmek ile ekonomik riski yönetmek arasında bir seçenekle karşı karşıyadır. Basit ya da hızlı bir değiş tokuş olmadığı açıktır. “Ekonomiyi hazırda bekletme moduna almak” veya “yeri hazır hale getirmek” aynı temanın varyasyonlarıdır.
              Uluslararası ticaret ekonomik istikrar için kritik öneme sahiptir. Pazarların ne kadar süre dayanacağı açık değildir. Bu nedenle ihracat sanayilerinin sorunsuz bir şekilde faaliyet göstermesi öncelikli olacaktır.

              2-Devlet müdahalesi moda haline döndü. Ekonomi küresel olabilir, ancak sağlık yereldir. Vatandaşlar hükümetlerden bir yanıt bekler. Bu  özellikle liberal Batı demokrasilerinde büyük sarsıntılara yol açabilir. Yani bunun sonuçları var.

              Zaten son yıllarda milliyetçilik hareketlerinde bir artış mevcut. Şimdi bu daha da net görülebiliyor. Hükümet ve liderler dikkatli olmazsa bunun yabancı düşmanlığına yol açması muhtemeldir. Dolayısıyla Covıd-19 krizini vatandaşlarının beklentilerini karşılayacak şekilde yönetmezlerse ırkçı baskı artacaktır.

              3-Küresel bir resesyona giriyoruz. Veriler herkesin görebileceği kadar ortada. Ekonominin birçok sektöründe üretim düştü. İşsizlik arttı. Tüketim düşüyor. Şirketler başarısız. Sınırları aşan bir sarsıntı var.

              Dünyada hem ticaret hem de yatırımda korumacılık artıyor. Çin ekonomisinin gelişme süreci izleniyor. Bunun küresel ekonomi üzerinde nasıl etki oluşturduğu görülmek isteniyor.
              Dünya Ticaret Örgütü’nün, 2020’de küresel ticarette % 13-32’lik bir düşüş öngörmesi, ışığın parlamasına yardımcı olabilir. Ancak bu da her derde devâ değil.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.