-MISIR’IN, TÎRÂN ve SANÂFÎR Adalarını SUÛDÎ’YE HEDİYESİ-

İBN SELMÂN, TRUMP'IN RİYÂD ZİYARETİNDE ABD’YE İKİ STRATEJİK ADADA ASKERÎ ÜS KURMA İZNİ VERDİ

  Hamshahri Online'ın Arab 21/عربي21haber sitesine dayandırdığı habere göre, ABD Başkanı Donald TRUMP'ın MISIR'dan Amerikan gemilerinin ABD'den herhangi bir taviz almadan SÜVEYŞ KANALI'ndan geçmesine izin vermesini istemesinden birkaç gün sonra, SUÛDÎ Arabistan'ın ABD'ye TÎRÂN/ تيران ve SANÂFÎR/ صنافير adlı iki stratejik adada askerî üs kurma izni vermeye çalıştığına dair haberler yayımlamıştı.   Habere dair henüz resmî bir açıklama yapılmadı ancak MISIR Devlet Başkanı Abdulfettâh es-SÎSÎ'nin Nisan 2016'da SUÛDÎ Arabistan'a devrettiği TÎRÂN ve SANÂFÎR adaları, uluslararası denizcilik açısından stratejik öneme sahip iki ada.   Geçtiğimiz ay "Mada Mısrı/مدى مصر" dijital haber gazetesi, MISIRLI yetkililere dayanarak, SUÛDÎ Arabistan'ın ABD'ye bu iki adada askerî üs kurma izni verdiğini duyurmuştu.   Raporda, ABD'nin bu eylemdeki amacının “SÜVEYŞ KANALI'nın güvenliğini kontrol altına almak ve İRAN'dan GAZZE ŞERİDİ ve LÜBNÂN'a askerî teçhizat gönderebilecek şüpheli gemilerin kanaldan geçişini engellemek olduğu” belirtiliyor.   Avrupa, Mısır ve bölgesel yetkililer, WASHİNGTON'un müttefikleriyle birlikte Kızıldeniz'in güvenlik yapısında köklü değişiklikler yapmak istediğine inanıyor ve Mısır'ın bu konuda ABD ve Körfez müttefiklerinden giderek artan bir baskıyla karşı karşıya kaldığını belirtiyor.   Siyâsî gözlemciler, “İki stratejik adanın ABD'ye devredilmesi haberini ve ABD Başkanı Donald TRUMP'ın Mayıs ayında SUÛDÎ Arabistan, BAE ve KATAR'ı ziyaret etmesini, bu ziyaret esnasında bazı önlemler alındığı ve bunların en önemlilerinden birinin SİYONİST REJİME DESTEK ÇABASI OLDUĞU şeklinde değerlendirme” yapıyor.   Mısır'ın el-EHRÂM/ الأهرامgazetesinin eski genel yayın yönetmeni Abdünnâsır SELÂME/عبد الناصر سلامة, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, TRUMP'ın Suûdî ARABİSTAN'a yapacağı ziyarette, TÎRÂN ve SANÂFÎR adalarında ABD askerî üssü kurulmasına ilişkin görüşmeler yapıldığı yönünde haberler geldiğini doğruladı. Oysa MISIR bu konuya karşı çıkıyor ve ABD de bu konuda KAHİRE'ye yoğun baskı yapıyor.   2016 Yılında İki MISIR Adasının Suûdî ARABİSTAN'a KARŞILIKSIZ DEVREDİLMESİ Meselesi MISIR Çevreleri ve Uluslararası Akademilerde Büyük Tartışmaya Yol Açmış, Birçok Analist Bu OLAYI SİYONİST REJİMİN ÇIKARLARIYLA UYUMLU Olarak Değerlendirmişti.   MISIR mahkemesi Ocak 2017'de anlaşmayı iptal etme kararı almış, ancak SÎSÎ hükûmetinin BASKISIYLA anlaşma yeniden yürürlüğe konulmuş ve iki stratejik adanın egemenliği SUÛDÎ Arabistan'a devredilmiş, MISIR Parlamentosu ve ülkenin Yüksek Anayasa Mahkemesi de bu konuyu onaylamıştı.   MISIR, 1967'den bu yana bu iki stratejik adaya geçişi İSRÂİL gemilerine kapatmıştı. Uluslararası İlişkiler Akademisi Başkanı Assâm Abdu’ş-Şâfî/عصام عبد الشافي ise, “Bu iki adada AMERİKAN üsleri kurulmasının bölgedeki güvenlik durumunu kontrol etme aracı olmadığını belirterek, ABD'nin bunu Cibuti, Somali, Eritre ve Etiyopya'daki üsleri de dâhil olmak üzere başka yollarla da yapabileceğini” vurguladı.   BU EYLEMİN TEMEL AMACI, Bu İki Adayı Siyonist Rejimin Kontrol ve Hegemonyası Altına Almaktır. Zira bu adalar ARAP-İSRÂİL çatışmasının tarihinde önemli bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla bu iki adada Amerikan üslerinin kurulacağına dair haberler doğruysa, bunun temel amacı Amerika'nın güvenliğini güçlendirmek ve Siyonist rejime de tam koruma sağlamaktır.   Bu olay; doğal olarak SUÛDÎ Arabistan ve MISIR'ın ulusal güvenliğine aykırı olduğu ve yabancı askerlerin varlığının bu iki ülkenin ulusal emniyet ve bölgesel bütünlüğü için tam bir tehdit oluşturduğu kabul ediliyor.   Analist, “TRUMP'ın SUÛDÎ Arabistan, BAE ve KATAR'a yaptığı seyahatin temel amacının ekonomik programlar ve ilişkilerde normalleşmeyi ilerletmek olduğunu, BUNUN da TEMEL AMACININ SİYONİST REJİMİN BÖLGEDEKİ HÂKİMİYETİNİ GÜÇLENDİRMEK OLDUĞUNU” belirtti.   Ayrıca ABD'nin, Kızıldeniz ve Akdeniz'deki küresel ticârete egemen olmak için, SÜVEYŞ KANALI da dâhil olmak üzere bölgenin tüm SU YOLLARI ve boğazları da dâhil olmak üzere kilit noktalarını kontrol altına alarak ORTADOĞU'yu mühendislikle yeniden yapılandırmayı hedeflediğinin altını çizerek;   “Böylece bir yandan Siyonist rejimin hegemonyasını güvence altına alırken, diğer yandan da ÇİN'in bölgedeki ekonomik kalkınmasına karşı koymayı amaçladığını” kaydetti.