SOYKIRIM KAPİTALİZMİ / KADERİN GAZZE’DE TEZAHÜRÜ

KIR'ATIM GÜNCEL HABERLER (KIRATIM HABER) - KIR'ATIM GAZETESİ | 17.12.2025 - 13:08, Güncelleme: 17.12.2025 - 13:08
 

SOYKIRIM KAPİTALİZMİ / KADERİN GAZZE’DE TEZAHÜRÜ

Amerika Birleşik Devletleri'nin GAZZE'deki FİLİSTİN halkına karşı SİYONİSTLERİN imha savaşına verdiği mevcut desteği anlamak, ABD'nin kuruluş temellerini incelemeyi gerektirir.
Amerikan ve Siyonist sömürge projeleri yalnızca birbirine benzemekle kalmaz, bazen tamamen örtüşürler. Bunu hatırlamak, net bir analiz çerçevesi için elzemdir.              Siyonistlerin Ekim 2023'te Gazze'ye yönelik İMHA savaşının başlamasından itibaren, Binyamin Netanyahu hükûmeti savaş masraflarını karşılamak için hızlandırılmış bir tempoda devlet tahvilleri ihraç etmeye başlamıştı.              Ancak bu tahviller, çoğunluğu ABD bankası olan ve bunları pazarlamak ve yatırımcı çekmekle görevlendirilen yedi büyük yatırım bankasının taahhüdü olmadan küresel piyasalara ulaşamazdı.              Bu kurumlar arasında Goldman Sachs, Bank of America, Deutsche Bank, BNP Paribas, Citigroup, Barclays ve JPMorgan Chase yer alıyordu.              Ekim 2023 ile Ocak 2025 arasında, bu kurumlar İsrâil Terör Örgütü'nün yaklaşık 19,4 milyar dolar toplamasına yardımcı oldu; Goldman Sachs tek başına 7 milyar dolardan fazla fonun tahsisini üstlendi. Varlık Fonu yöneticileri bu tahvilleri hem kendi fonları için hem de emeklilik fonları, sigorta şirketleri ve diğerleri de dâhil olmak üzere müşterileri için satın alır.              Başka bir deyişle, Filistin davasını destekleyen, savaşa karşı gösteri yapan bir ABD vatandaşı olabilirsiniz. Fakat emeklilik birikimleriniz aynı anda GAZZE'deki Siyonist SOYKIRIMI finanse ediyor olabilir.              Amerikalı Siyonist hukukçu Louis Dembitz Brandeis (ö. 1941), Yüksek Mahkeme'ye katılmadan evvel yazdığı "Başkalarının Parası ve Bankacıların Bunu Nasıl Kullandığı / Other People’s Money And How the Bankers Use It" adlı kitabında bu paradoksu şöyle dile getirmişti:   "Halkı, Halkın Kendi Parası Aracılığıyla Kontrol Ediyorlar."              Tarihçiler, Amerika'nın Kristof Kolomb'un 15. yüzyılın sonlarında gelişinden sonra başlayan, Avrupa yerleşiminin çeşitli aşamalarından geçtiğini belirtir.  Dört yüzyılı aşkın bir süre boyunca, beyaz Protestan yerleşimciler yavaş yavaş doğu kıyı şeridini, Güney'i ve Orta Batı'nın bazı kısımlarını (bugünkü ABD'nin yarısından azını) kontrol altına aldılar.              Ancak 1803'te ABD hükûmeti Louisiana Bölgesi'ni Fransa'dan 15 milyon dolara satın aldığında, ülkenin toprakları iki katına çıkarak gelecekteki on beş eyaleti kapsadı ve bugünkü büyüklüğünün üçte ikisine ulaştı. Bu durum, Mississippi Nehri'nin ötesine, Tanrı'nın kendilerine bahşettiğine inandıkları topraklara doğru batıya ilerleme arzusundaki yerleşimcilerin iştahını kabarttı.              Altın madeninin keşfi, batıya göç dalgasını tetikleyen Altın Akını'nı başlattı. 1848 ile 1855 yılları arasında yüz binlerce yerleşimci, yerli halkın haklarını ve kaynaklarını hiçe sayarak              Kaliforniya'ya akın etti. Anlık zenginlik hayalleriyle hareket eden maden arayıcıları, Yuki ve Maidu gibi kabileler için hayati önem taşıyan nehir ve vadileri tahrip ettiler.   Kaliforniya'nın geniş topraklarından Arizona, Utah, Colorado ve Nevada eyaletleri ortaya çıktı, geri kalan kısım ise günümüz Kaliforniya'sını oluşturdu.              1854 yılına gelindiğinde, ABD'nin doğu ve güney bölgelerinden, Hawaii, Çin, Osmanlı İmparatorluğu ve Latin Amerika'dan yaklaşık 300.000 YERLEŞİMCİ gelmişti.              Bu işgalciler, toprak ve kaynakların kontrolünü sağlamak için yerli köylerine saldıran silahlı milisler kurdu. Bu durum, Kaliforniya'nın yeni EYALET HÜKÛMETİ TARAFINDAN AÇIKÇA ONAYLANAN SİSTEMATİK KATLİÂMLARA dönüştü. Kaliforniya'nın YERLİ NÜFUSU 1848'de yaklaşık 150.000'den 1870'te yaklaşık 30.000'e düştü.              Demiryolu ağları, daha fazla toprak ele geçirilmesini ve kaynakların yok edilmesini sağlayarak, birçok kabilenin hayatta kalmak için bağımlı olduğu bufalo sürülerinin neredeyse yok edilmesini hızlandırdı. Hem kültürel hem de fiziksel SOYKIRIMI empoze eden YERLEŞİMCİ-SÖMÜRGE düzeninin omurgası haline geldiler.   Kaliforniya'nın ilk valisi Peter Hardeman Burnett, 6 Ocak 1851 tarihli  State of the State konuşmasında tutumunu açıkça ortaya koyuyurdu:   "Irklar Arasında, KIZILDERİLİ IRKI YOK OLANA KADAR Bir İMHA Savaşı Sürdürülecektir."              Altına Hücum Çağı'nda perakende ticaret ve spekülasyondan kâr elde edenler, federal sübvansiyonları büyük özel servetlere dönüştürdü. Onlar için, demiryolu güzergâhları boyunca YERLİ HALKIN VARLIĞI, kâr elde etme uğruna ORTADAN KALDIRILMASI GEREKEN bir riskten başka bir şey değildi.              Şirketleri, sadece demiryolu işçilerini beslemek için değil, aynı zamanda YERLİ KABİLELERİ AÇ BIRAKIP GÖÇ ETMEYE ZORLAMAK için de profesyonel AVCILAR tutarak MANDA SÜRÜLERİNİ KATLETTİRDİLER.   Ayrıca askerî müdahaleye de başvurdular. ABD Ordusu sık sık demiryolu inşaatlarını koruma bahanesiyle YERLİLERE karşı daha fazla TERÖR VE KATLİAM UYGULADI.   Bu finansörler için batıya doğru genişleme bir ticârî girişimdi. Yerli halkın hayatı ise, sadece kâr elde etmenin önündeki engellerden ibaretti.              GAZZE'deki bugünkü SOYKIRIMI finanse edenler, 19. yüzyılda KALİFORNİYA'daki yerel halkın etnik temizliğini finanse edenlerin doğrudan mirasçılarıdır.   Ardından, Wall Street bankaları ve demiryolu şirketleri, "KIZILDERİLİLER" olarak adlandırdıkları yerli toplulukları yerlerinden edip KATLEDEREK büyük servetler biriktirdi.              Bugün ABD banka ve finans kuruluşları, GAZZE'deki FİLİSTİNLİLERE yönelik İSRÂİL’in YAPTIĞI SOYKIRIMI FİNANSE EDEREK AYNI SÜRECİ TEKRARLIYOR.   SOYKIRIM Kapitalizminin Özü Değişmedi.   SERMAYE, Halkların Boyunduruk Altına Alınmasıyla Gelişir ve İMHÂ SAVAŞLARINI, Yatırım ve Kâr Fırsatlarına Dönüştürür.
Amerika Birleşik Devletleri'nin GAZZE'deki FİLİSTİN halkına karşı SİYONİSTLERİN imha savaşına verdiği mevcut desteği anlamak, ABD'nin kuruluş temellerini incelemeyi gerektirir.

Amerikan ve Siyonist sömürge projeleri yalnızca birbirine benzemekle kalmaz, bazen tamamen örtüşürler. Bunu hatırlamak, net bir analiz çerçevesi için elzemdir.
             Siyonistlerin Ekim 2023'te Gazze'ye yönelik İMHA savaşının başlamasından itibaren, Binyamin Netanyahu hükûmeti savaş masraflarını karşılamak için hızlandırılmış bir tempoda devlet tahvilleri ihraç etmeye başlamıştı.
             Ancak bu tahviller, çoğunluğu ABD bankası olan ve bunları pazarlamak ve yatırımcı çekmekle görevlendirilen yedi büyük yatırım bankasının taahhüdü olmadan küresel piyasalara ulaşamazdı.
             Bu kurumlar arasında Goldman Sachs, Bank of America, Deutsche Bank, BNP Paribas, Citigroup, Barclays ve JPMorgan Chase yer alıyordu.
             Ekim 2023 ile Ocak 2025 arasında, bu kurumlar İsrâil Terör Örgütü'nün yaklaşık 19,4 milyar dolar toplamasına yardımcı oldu; Goldman Sachs tek başına 7 milyar dolardan fazla fonun tahsisini üstlendi. Varlık Fonu yöneticileri bu tahvilleri hem kendi fonları için hem de emeklilik fonları, sigorta şirketleri ve diğerleri de dâhil olmak üzere müşterileri için satın alır.
             Başka bir deyişle, Filistin davasını destekleyen, savaşa karşı gösteri yapan bir ABD vatandaşı olabilirsiniz. Fakat emeklilik birikimleriniz aynı anda GAZZE'deki Siyonist SOYKIRIMI finanse ediyor olabilir.
             Amerikalı Siyonist hukukçu Louis Dembitz Brandeis (ö. 1941), Yüksek Mahkeme'ye katılmadan evvel yazdığı "Başkalarının Parası ve Bankacıların Bunu Nasıl Kullandığı / Other People’s Money And How the Bankers Use It" adlı kitabında bu paradoksu şöyle dile getirmişti:
  "Halkı, Halkın Kendi Parası Aracılığıyla Kontrol Ediyorlar."
             Tarihçiler, Amerika'nın Kristof Kolomb'un 15. yüzyılın sonlarında gelişinden sonra başlayan, Avrupa yerleşiminin çeşitli aşamalarından geçtiğini belirtir.  Dört yüzyılı aşkın bir süre boyunca, beyaz Protestan yerleşimciler yavaş yavaş doğu kıyı şeridini, Güney'i ve Orta Batı'nın bazı kısımlarını (bugünkü ABD'nin yarısından azını) kontrol altına aldılar.
             Ancak 1803'te ABD hükûmeti Louisiana Bölgesi'ni Fransa'dan 15 milyon dolara satın aldığında, ülkenin toprakları iki katına çıkarak gelecekteki on beş eyaleti kapsadı ve bugünkü büyüklüğünün üçte ikisine ulaştı. Bu durum, Mississippi Nehri'nin ötesine, Tanrı'nın kendilerine bahşettiğine inandıkları topraklara doğru batıya ilerleme arzusundaki yerleşimcilerin iştahını kabarttı.

             Altın madeninin keşfi, batıya göç dalgasını tetikleyen Altın Akını'nı başlattı. 1848 ile 1855 yılları arasında yüz binlerce yerleşimci, yerli halkın haklarını ve kaynaklarını hiçe sayarak              Kaliforniya'ya akın etti. Anlık zenginlik hayalleriyle hareket eden maden arayıcıları, Yuki ve Maidu gibi kabileler için hayati önem taşıyan nehir ve vadileri tahrip ettiler.
  Kaliforniya'nın geniş topraklarından Arizona, Utah, Colorado ve Nevada eyaletleri ortaya çıktı, geri kalan kısım ise günümüz Kaliforniya'sını oluşturdu.
             
1854 yılına gelindiğinde, ABD'nin doğu ve güney bölgelerinden, Hawaii, Çin, Osmanlı İmparatorluğu ve Latin Amerika'dan yaklaşık 300.000 YERLEŞİMCİ gelmişti.

             Bu işgalciler, toprak ve kaynakların kontrolünü sağlamak için yerli köylerine saldıran silahlı milisler kurdu. Bu durum, Kaliforniya'nın yeni EYALET HÜKÛMETİ TARAFINDAN AÇIKÇA ONAYLANAN SİSTEMATİK KATLİÂMLARA dönüştü. Kaliforniya'nın YERLİ NÜFUSU 1848'de yaklaşık 150.000'den 1870'te yaklaşık 30.000'e düştü.

             Demiryolu ağları, daha fazla toprak ele geçirilmesini ve kaynakların yok edilmesini sağlayarak, birçok kabilenin hayatta kalmak için bağımlı olduğu bufalo sürülerinin neredeyse yok edilmesini hızlandırdı. Hem kültürel hem de fiziksel SOYKIRIMI empoze eden YERLEŞİMCİ-SÖMÜRGE düzeninin omurgası haline geldiler.
  Kaliforniya'nın ilk valisi Peter Hardeman Burnett, 6 Ocak 1851 tarihli  State of the State konuşmasında tutumunu açıkça ortaya koyuyurdu:
  "Irklar Arasında, KIZILDERİLİ IRKI YOK OLANA KADAR Bir İMHA Savaşı Sürdürülecektir."
             Altına Hücum Çağı'nda perakende ticaret ve spekülasyondan kâr elde edenler, federal sübvansiyonları büyük özel servetlere dönüştürdü. Onlar için, demiryolu güzergâhları boyunca YERLİ HALKIN VARLIĞI, kâr elde etme uğruna ORTADAN KALDIRILMASI GEREKEN bir riskten başka bir şey değildi.
             Şirketleri, sadece demiryolu işçilerini beslemek için değil, aynı zamanda YERLİ KABİLELERİ AÇ BIRAKIP GÖÇ ETMEYE ZORLAMAK için de profesyonel AVCILAR tutarak MANDA SÜRÜLERİNİ KATLETTİRDİLER.
  Ayrıca askerî müdahaleye de başvurdular. ABD Ordusu sık sık demiryolu inşaatlarını koruma bahanesiyle YERLİLERE karşı daha fazla TERÖR VE KATLİAM UYGULADI.
  Bu finansörler için batıya doğru genişleme bir ticârî girişimdi. Yerli halkın hayatı ise, sadece kâr elde etmenin önündeki engellerden ibaretti.
             GAZZE'deki bugünkü SOYKIRIMI finanse edenler, 19. yüzyılda KALİFORNİYA'daki yerel halkın etnik temizliğini finanse edenlerin doğrudan mirasçılarıdır.
  Ardından, Wall Street bankaları ve demiryolu şirketleri, "KIZILDERİLİLER" olarak adlandırdıkları yerli toplulukları yerlerinden edip KATLEDEREK büyük servetler biriktirdi.
             Bugün ABD banka ve finans kuruluşları, GAZZE'deki FİLİSTİNLİLERE yönelik İSRÂİL’in YAPTIĞI SOYKIRIMI FİNANSE EDEREK AYNI SÜRECİ TEKRARLIYOR.
  SOYKIRIM Kapitalizminin Özü Değişmedi.
  SERMAYE, Halkların Boyunduruk Altına Alınmasıyla Gelişir ve İMHÂ SAVAŞLARINI, Yatırım ve Kâr Fırsatlarına Dönüştürür.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.