Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

İŞMÊĒ ABÛ ABÎD (EBU ABID’IN MEŞALESİ/MUMLARI VEYA MEŞÂL EBÛ ÂBID)

Bab-ı Sur’ mahallesinden Gül Mahallesine doğru ellerinde ateş veya mum yakılmış halde bulunan mahalle çocukları ve gençleri yokuş yukarı koşarak ve bağırarak;  “İşmêē Ebû ‘Âbıd, Fıkke Ale-İbâdık” “Ateşi ellerinde olan kulların sahibi(Ey Allah’ım), darlık içinde kullarının sıkıntılarını çöz” anlamına gelen sözler söylerdi. Gül Mahallesindeki Şeyh Lıbben türbesine kadar bu tekerleme ile koşan gençler ve çocuklar  özellikle Perşembe akşamı gerçekleştirilen bu gelenekte; sıkıntısı olan, şifa isteyen, terhis veya tahliye isteyen, murat dileyen veya derdi olanların dileklerinin gerçekleşmesi ve dertlerinin sonlanması için bu ritüle başvururlardı. Hatta cezaevinde tutuklu bulunan yakınlarının tahliyesi için geceden sabaha kadar Şeyh Lıbben mescidi etrafına sardıkları örtüyü sabahleyin çözüp mahkemeye girecek tutuklulara giydirdikleri de ifade edilen ritüeller arasındaydı.  Her Perşembe akşamı 6-7 genç ve çocuğun ellerindeki ateş meşaleleri ve mumlarla Bab-ı Sur çarşı ve ara sokaklarında “İşmêē Ebû ‘Âbıd, Fıkke Ale-İbâdık” bağırtılarıyla yeri ve göğü inlettikleri görülürdü. Bu bağırtı sesi duyulduğu anda mutlaka mahallede birilerinin bir sıkıntısının olduğu ve sıkıntının giderilmesi için bu ritüele baş vurduğu anlaşılırdı.  Bazen Ay tutulmalarında gençler ve çocuklar toplanır yine Bab-ı Sur’dan Gül Mahallesindeki Şeyh Lıbben’e kadar ay’ın tekrar eski haline dönmesi için ellerinde ki ateş meşaleleriyle bu tekerleme ile koşa koşa giderlerdi. Bu ritüel aynı zamanda bir eğlencenin de sembolüydü bizim için. Bu ritüeli izlemek için Perşembe akşamlarını dört gözle bekler ve meşale alayının gelmesi ile bazen bizler ve mahallede ki diğer çocuklarda bu alaya katılır “İşmêē Ebû ‘Âbıd, Fıkke ‘Ale-İbâdık”  korosuna katılırdık.  Eğer dileği olanın evinden Şeyh Lıbben türbesine kadar meşaleleri sönmemişse o dileğin kabul edildiğine kanaat edilirdi. O dönem ki insanımızın atalardan gelen böyle bir adeti kendileri de yaşatarak geldiği görülmekteydi.  Günümüz sahih İslam inancına uygunluğu söz konusu değildir. Burda şunu ifade etmek gerekir; derdi sıkıntısı olan bunların çözümü için sebepler çerçevesinde elden gelen tedbirler aldıktan sonra Allah’a tevekkül edilmesi dua edilmesi en gerçekçi yoldur.
Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2022 - Pazartesi

İŞMÊĒ ABÛ ABÎD (EBU ABID’IN MEŞALESİ/MUMLARI VEYA MEŞÂL EBÛ ÂBID)

Bab-ı Sur’ mahallesinden Gül Mahallesine doğru ellerinde ateş veya mum yakılmış halde bulunan mahalle çocukları ve gençleri yokuş yukarı koşarak ve bağırarak; 
“İşmêē Ebû ‘Âbıd, Fıkke Ale-İbâdık”
“Ateşi ellerinde olan kulların sahibi(Ey Allah’ım), darlık içinde kullarının sıkıntılarını çöz” anlamına gelen sözler söylerdi.

Gül Mahallesindeki Şeyh Lıbben türbesine kadar bu tekerleme ile koşan gençler ve çocuklar  özellikle Perşembe akşamı gerçekleştirilen bu gelenekte; sıkıntısı olan, şifa isteyen, terhis veya tahliye isteyen, murat dileyen veya derdi olanların dileklerinin gerçekleşmesi ve dertlerinin sonlanması için bu ritüle başvururlardı. Hatta cezaevinde tutuklu bulunan yakınlarının tahliyesi için geceden sabaha kadar Şeyh Lıbben mescidi etrafına sardıkları örtüyü sabahleyin çözüp mahkemeye girecek tutuklulara giydirdikleri de ifade edilen ritüeller arasındaydı. 
Her Perşembe akşamı 6-7 genç ve çocuğun ellerindeki ateş meşaleleri ve mumlarla Bab-ı Sur çarşı ve ara sokaklarında “İşmêē Ebû ‘Âbıd, Fıkke Ale-İbâdık” bağırtılarıyla yeri ve göğü inlettikleri görülürdü. Bu bağırtı sesi duyulduğu anda mutlaka mahallede birilerinin bir sıkıntısının olduğu ve sıkıntının giderilmesi için bu ritüele baş vurduğu anlaşılırdı. 

Bazen Ay tutulmalarında gençler ve çocuklar toplanır yine Bab-ı Sur’dan Gül Mahallesindeki Şeyh Lıbben’e kadar ay’ın tekrar eski haline dönmesi için ellerinde ki ateş meşaleleriyle bu tekerleme ile koşa koşa giderlerdi. Bu ritüel aynı zamanda bir eğlencenin de sembolüydü bizim için.
Bu ritüeli izlemek için Perşembe akşamlarını dört gözle bekler ve meşale alayının gelmesi ile bazen bizler ve mahallede ki diğer çocuklarda bu alaya katılır “İşmêē Ebû ‘Âbıd, Fıkke ‘Ale-İbâdık” 
korosuna katılırdık. 
Eğer dileği olanın evinden Şeyh Lıbben türbesine kadar meşaleleri sönmemişse o dileğin kabul edildiğine kanaat edilirdi.

O dönem ki insanımızın atalardan gelen böyle bir adeti kendileri de yaşatarak geldiği görülmekteydi. 
Günümüz sahih İslam inancına uygunluğu söz konusu değildir. Burda şunu ifade etmek gerekir; derdi sıkıntısı olan bunların çözümü için sebepler çerçevesinde elden gelen tedbirler aldıktan sonra Allah’a tevekkül edilmesi dua edilmesi en gerçekçi yoldur.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.