Abdulkadir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Abdulkadir Ayanoğlu
 

İnsanda Ruh ve Beden Etkilişimleri

Davud Peygamberin (AS) sözü bu yazımıza bir öncülük edecektir. ‘Sıhhat insan için gizli bir hükümdarlıktır. Bir anlık sıkıntı ise bir senelik ihtiyarlıktır.’ Donanımlı bir hastaneye girince her bir bölümün kendisine ait mükemmel cihazları ve harika aksesuarları vardır. Tamamen göz alıcı olup insanın iyileşmesi için her hangi bir engel olmadığını lanse etmektedir. Doktorların yüzünden okunan mana ile jest ve mimikleri ve hareketleri tamamen muazzam bir merkeze gelindiğine burada kesinlikle fayda görüleceğine dair, hastanın kafasında çok büyük bir inanç şekillenir. Hastahaneye girince aklıma ilk gelen uzaya fırlatılacak tam teşekküllü bir roket gelir, farklı bir ufukta yaşamaya doğru yol alınacak bir hale bürünürüm. İşte böyle bir mekânın tek özelliği var: İnsana hizmet etmek. Her bir insan için bir saray olup hükümdarlarını beklemekte hatta iyileşmek için bir umut sarayı. Peki, insan bedeni ne kadar değerli olduğu yukarıda tedavi görmek için kurulan hastahane merkezinden bir ışıklar vermiştir. Bu beden bu kadar değerli midir? Evet, fakat bir o kadarda değersiz. Neden mi? Ölen bir birey çok hızlı bir acele ile toprağa verilmek için koşuşturulur. Normal bir ömür yaşayan bir insana ölüm gelip nasıl dayanır? Bu beden nasıl kullanılır ki ölüm yaşanır? Bu bedeni kullanan ruhun beden üzerinde ki etkisi nedir ve buna karşılık bedenin ruha etkisi nedir? Etki-Tepki Kanunu: Etkileşimler… Ruh denilen, bir enerji kaynağı kabul edersek; bedeni ayağa kaldıran ve hareket ettiren, dili titretip konuşturan, beyne düşünme veren, kalbe ritmi sağlayan… Hâsılı kelam hayat denilen yaşamın biricik kaynağı… Beden ise; varlık dünyasıyla ruhu buluşturan, hayatın zevkine varmaya çalıştıran, her güne başlarken ruhtan gelen yeni heyecanların varlık dünyasıyla gerçekleşmesini sağlayan aracı… Her günün çoğu zaman sıkıntı veren dünyasında tükenilmiş hayat sendromlarında yaşayan insanoğlu, ölsek de gitsek artık diye birçok defa duyduğumuz sözlerin aksine küçük bir beden hastalığında hastahaneye koşar hatta tam ölüm esnasında doktorun yakasına yapışıp beni lütfen kurtarın haykırışlarını özellikle zenginlerden şunları da duymuşsunuzdur. Bütün servetimi ayakların altına sererim yeter ki kurtar beni yeter ki yaşat derler… Bu kadar ehemmiyetli olan bedenin ruh ile ilişkisi elbette mükemmeldir. Bir düşünün ruhun yaşadığı bütün hislerin muhafaza edildiği insanlara ve çevreye aktarıcı bedendir. Mesela: davası insanlık dünyasına odaklanmış bir kişiyi düşünelim. Gece gündüz insanlık dünyası için çalışırken; yaşadığı stresler, korkular, üzüntüler, ikilemleri ve tedirginlikleri ve sıkıntıları gideren ve ruhun hayatta kalmasını sağlayan en büyük yardımcı bedendir. Bütün hastalıkları bile üzerine alır. Yıllar boyu süren mücadelede ruhun ve çevrenin ve diğer insanların sıkıntılarını üzerine çeken bedendir. Sırf ruh bu dünyada yaşasın ve hedefine varsın diyen bedendir. Özellikle meleklere, güzel ruhların ruh ile buluşmasını sağlayan ve ruha misafirperverlik yaptığı gibi diğer güzel ruhlara meleklere hatta güzel sözlere ve dünyadaki güzelliklere pencere olup ruha aksettiren yine bedendir. Ta ki ruh yaşasın diye… Yaşanan ‘Etkileşimler ile…’ Çekim Kanunu: Kutuplaşma… Fakat zamanla yaşadıkları negatifliklerden dolayı öyle bir hal alır ki Davud Peygamberin (AS) ‘Bir anlık sıkıntı ise bir senelik ihtiyarlıktır.’ Sözüyle yaşlanan ve artık ruhun sözünü dinlemeyen yine bedendir. Nasıl mı? Ruh beden içerisinde bocalamaya başlar. Hedeflediği davaya varmış fakat eleştirdiği insanlardan daha kötü şekilde davranmaya başlamıştır. Sanki o kişi aynı kişi değil farklılaşmıştır. Çünkü beden ruhtan aldığı bütün kötü olayları ruha aksettirir. Çünkü yaşadıkları stresler ile beraber kötü olaylardan dolayı kirlenmiştir. Güzelliklerin tam tersine kötülükleri içine alan günden güne ruhun güzelliklerini bastıran kötü ruhlara kapı açan bir hale dönüşmüştür. Beden ruha su sinyalleri vermektedir. Artık bu mekânda yaşayamazsın çıkman lazım der. Ayrılığa işaretçi olur. Yaşatılan ‘Kutuplaşma ile…’ Sonuç olarak: Ruh zor duruma düşünce vücudu alevlendiriyor, Vücut zor durumda ise ruhu yakıyor… Eğer Ruh vücudu alevlendirir ise hastalıklar başlar, Fakat vücut ruhu yakar ise ölüm gerçekleşir… Çünkü Vücut ruha artık burada yasayamazsın der …
Ekleme Tarihi: 15 Temmuz 2022 - Cuma

İnsanda Ruh ve Beden Etkilişimleri

Davud Peygamberin (AS) sözü bu yazımıza bir öncülük edecektir. ‘Sıhhat insan için gizli bir hükümdarlıktır. Bir anlık sıkıntı ise bir senelik ihtiyarlıktır.’

Donanımlı bir hastaneye girince her bir bölümün kendisine ait mükemmel cihazları ve harika aksesuarları vardır. Tamamen göz alıcı olup insanın iyileşmesi için her hangi bir engel olmadığını lanse etmektedir. Doktorların yüzünden okunan mana ile jest ve mimikleri ve hareketleri tamamen muazzam bir merkeze gelindiğine burada kesinlikle fayda görüleceğine dair, hastanın kafasında çok büyük bir inanç şekillenir. Hastahaneye girince aklıma ilk gelen uzaya fırlatılacak tam teşekküllü bir roket gelir, farklı bir ufukta yaşamaya doğru yol alınacak bir hale bürünürüm. İşte böyle bir mekânın tek özelliği var: İnsana hizmet etmek. Her bir insan için bir saray olup hükümdarlarını beklemekte hatta iyileşmek için bir umut sarayı.

Peki, insan bedeni ne kadar değerli olduğu yukarıda tedavi görmek için kurulan hastahane merkezinden bir ışıklar vermiştir. Bu beden bu kadar değerli midir? Evet, fakat bir o kadarda değersiz. Neden mi? Ölen bir birey çok hızlı bir acele ile toprağa verilmek için koşuşturulur. Normal bir ömür yaşayan bir insana ölüm gelip nasıl dayanır? Bu beden nasıl kullanılır ki ölüm yaşanır? Bu bedeni kullanan ruhun beden üzerinde ki etkisi nedir ve buna karşılık bedenin ruha etkisi nedir?

Etki-Tepki Kanunu: Etkileşimler…

Ruh denilen, bir enerji kaynağı kabul edersek; bedeni ayağa kaldıran ve hareket ettiren, dili titretip konuşturan, beyne düşünme veren, kalbe ritmi sağlayan… Hâsılı kelam hayat denilen yaşamın biricik kaynağı…

Beden ise; varlık dünyasıyla ruhu buluşturan, hayatın zevkine varmaya çalıştıran, her güne başlarken ruhtan gelen yeni heyecanların varlık dünyasıyla gerçekleşmesini sağlayan aracı…

Her günün çoğu zaman sıkıntı veren dünyasında tükenilmiş hayat sendromlarında yaşayan insanoğlu, ölsek de gitsek artık diye birçok defa duyduğumuz sözlerin aksine küçük bir beden hastalığında hastahaneye koşar hatta tam ölüm esnasında doktorun yakasına yapışıp beni lütfen kurtarın haykırışlarını özellikle zenginlerden şunları da duymuşsunuzdur. Bütün servetimi ayakların altına sererim yeter ki kurtar beni yeter ki yaşat derler…

Bu kadar ehemmiyetli olan bedenin ruh ile ilişkisi elbette mükemmeldir. Bir düşünün ruhun yaşadığı bütün hislerin muhafaza edildiği insanlara ve çevreye aktarıcı bedendir. Mesela: davası insanlık dünyasına odaklanmış bir kişiyi düşünelim. Gece gündüz insanlık dünyası için çalışırken; yaşadığı stresler, korkular, üzüntüler, ikilemleri ve tedirginlikleri ve sıkıntıları gideren ve ruhun hayatta kalmasını sağlayan en büyük yardımcı bedendir. Bütün hastalıkları bile üzerine alır. Yıllar boyu süren mücadelede ruhun ve çevrenin ve diğer insanların sıkıntılarını üzerine çeken bedendir. Sırf ruh bu dünyada yaşasın ve hedefine varsın diyen bedendir. Özellikle meleklere, güzel ruhların ruh ile buluşmasını sağlayan ve ruha misafirperverlik yaptığı gibi diğer güzel ruhlara meleklere hatta güzel sözlere ve dünyadaki güzelliklere pencere olup ruha aksettiren yine bedendir. Ta ki ruh yaşasın diye… Yaşanan ‘Etkileşimler ile…’

Çekim Kanunu: Kutuplaşma…

Fakat zamanla yaşadıkları negatifliklerden dolayı öyle bir hal alır ki Davud Peygamberin (AS) ‘Bir anlık sıkıntı ise bir senelik ihtiyarlıktır.’ Sözüyle yaşlanan ve artık ruhun sözünü dinlemeyen yine bedendir. Nasıl mı? Ruh beden içerisinde bocalamaya başlar. Hedeflediği davaya varmış fakat eleştirdiği insanlardan daha kötü şekilde davranmaya başlamıştır. Sanki o kişi aynı kişi değil farklılaşmıştır. Çünkü beden ruhtan aldığı bütün kötü olayları ruha aksettirir. Çünkü yaşadıkları stresler ile beraber kötü olaylardan dolayı kirlenmiştir. Güzelliklerin tam tersine kötülükleri içine alan günden güne ruhun güzelliklerini bastıran kötü ruhlara kapı açan bir hale dönüşmüştür. Beden ruha su sinyalleri vermektedir. Artık bu mekânda yaşayamazsın çıkman lazım der. Ayrılığa işaretçi olur. Yaşatılan ‘Kutuplaşma ile…’

Sonuç olarak:

Ruh zor duruma düşünce vücudu alevlendiriyor,

Vücut zor durumda ise ruhu yakıyor…

Eğer Ruh vücudu alevlendirir ise hastalıklar başlar,

Fakat vücut ruhu yakar ise ölüm gerçekleşir…

Çünkü Vücut ruha artık burada yasayamazsın der …

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.