Abdulkadir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Abdulkadir Ayanoğlu
 

YAŞAMIN GİZEMİ-3 (BESLENME)

Vücudun merkezi olan beyin de bu ağrı ve sızıları dinleyip organın işlevini kısıtlayarak acil alarm verir organın acil onarılması için bütün vücudu harekete geçirir. Özellikle kemoterapide ise vücuda girişlerin hepsini yasaklar. Fakat maalesef, verilen ilaçlar ile düzelme olmadığı takdirde ağrı kesiciler verilerek sinir sisteminden gelen hem uyarı hem de koruma sinyallerini kesip sinirleri baskı altına alarak tüm vücutta beyinsel bağlantıları keserler. Böyle bir durumda organın çalışmaması gerekirken organı çalıştırarak belli bir süre sonra organ büyük sıkıntılara girerek iflas eşiğine varır. Artık ağrı kesicilerle bastırılamayacak tarzda, organ(lar) alarm verir(ler)… Sonuç olarak, Tıpta 100% olan bir şey yoktur. Çünkü Tıpta bilinmeyenler, bilinenlerden hayli fazla bu gerçeği bütün Tıp Bilim dünyası da bilmektedir… O nedenle şu anda Tıpta yapılan tedavi metotlarında sıkıntı bulunmaktadır. Tıp hastalığın çıkış sebebi hakkında araştırma yoktur… Tıp tedavi araştırmasında ki sonuç farklarını bilemez… Tıp sadece hasta üzerinde araştırma yapar… Gerçi her ne kadar Tıp suçlansa da asıl suçlu insandır… Ne Hekim eline Ne de Hâkim eline düşürme bizleri nidası atalarımızdan bize büyük bir yol göstericidir. Yani yaşam tarzına dikkat edilmesi lazım gelir… Vücuda alınan gıdanın yaşam için gerekli enerjiyi içermesi zorunludur. Yediklerimizle beraber içtiklerimiz de nasıl yaşam sürdüğümüz yaşamada kritik faktörlerdir. Fakat yediklerimizden ve içtiklerimizden kaynaklanan enerji bizim için alışkanlık ve zevk halini almış haldedir bu asırda. Eğer gerektiği kadar yenirse şifa olunacağı aksi takdirde ise her bir lokmanın zehir olacağı bilinenbir gerçektir. Beslenme yaşamımızın kalitesi açısından bir parçadır. Gerektiği kadar taze meyve ve sebze yemek canlılık faaliyeti için en temel enerjiyi sağlar. Maalesef beslendiklerimizin 80%'i gıda olmaktan çıkmış zevke bürümüştür. Dahası da doğal yani organik gıdalardan uzaklaşmış haldeyiz.Malasef gıdalar rafta uzun süre kalmakta ve çürüyüp dağılamayarak aslında ölü gıdalara dönüşmektedir... Bu durumda yeni ve canlı bir yaşam oluşamaz… Mesela, elma... Çürüyen elma ile yeni bir yaşam oluşturur. Bunun belirtisi ise kurdun gelip elmayı yemesi yani çürütmesidir. O zaman vücuda yararlı anlaşılır… Fakat mumyalanan elmaya herhangi bir hayvan ilişmez… Çünkü ölüme yüz tutmuştur… Zaten herhangi bir böcek veya kuşun veya hayvanın yedikleri hem lezzetli hem de organik olarak doğaldır. Gıdanın asıl amacı vücuda yararı yani verdiği enerjidir. Aksi takdirde vücuda mineral takviyesi olur…Günümüzde mineral takviyesi ise kalsiyum, magnezyum, çinko ve Selen gibi vücutta en çok görülen minerallerdir ki eksikliği vücudu ciddi anlamda bitkin kılar. Bu gibi mineraller vücuda dışarıdan kapsül veya hap şeklinde verilir. Fakat doğal yolla organik meyve ve sebzeden temin edilmesi daha faydalıdır. Mesela bir havuç içinde bulunan organik canlı kalsiyum, bir kutu kalsiyum tabletinden (inorganik yani cansız olduğundan ötürü) daha etkili ve değerlidir. Veya probiyotik alımı yerine yoğurt alınsa daha faydalı olur. Eğer probiyotikve kalsiyum tableti vücuttan atılması için uğraşmak zorunda kalıe su ile olur. Çünkü doğasına uygun olamayanı vücut ret eder. Bunun için görevli tek sıvı ise sudur.  
Ekleme Tarihi: 05 Kasım 2022 - Cumartesi

YAŞAMIN GİZEMİ-3 (BESLENME)

Vücudun merkezi olan beyin de bu ağrı ve sızıları dinleyip organın işlevini kısıtlayarak acil alarm verir organın acil onarılması için bütün vücudu harekete geçirir. Özellikle kemoterapide ise vücuda girişlerin hepsini yasaklar. Fakat maalesef, verilen ilaçlar ile düzelme olmadığı takdirde ağrı kesiciler verilerek sinir sisteminden gelen hem uyarı hem de koruma sinyallerini kesip sinirleri baskı altına alarak tüm vücutta beyinsel bağlantıları keserler. Böyle bir durumda organın çalışmaması gerekirken organı çalıştırarak belli bir süre sonra organ büyük sıkıntılara girerek iflas eşiğine varır. Artık ağrı kesicilerle bastırılamayacak tarzda, organ(lar) alarm verir(ler)…

Sonuç olarak, Tıpta 100% olan bir şey yoktur. Çünkü Tıpta bilinmeyenler, bilinenlerden hayli fazla bu gerçeği bütün Tıp Bilim dünyası da bilmektedir…

O nedenle şu anda Tıpta yapılan tedavi metotlarında sıkıntı bulunmaktadır.

  1. Tıp hastalığın çıkış sebebi hakkında araştırma yoktur…
  2. Tıp tedavi araştırmasında ki sonuç farklarını bilemez…
  3. Tıp sadece hasta üzerinde araştırma yapar…

Gerçi her ne kadar Tıp suçlansa da asıl suçlu insandır… Ne Hekim eline Ne de Hâkim eline düşürme bizleri nidası atalarımızdan bize büyük bir yol göstericidir. Yani yaşam tarzına dikkat edilmesi lazım gelir…

Vücuda alınan gıdanın yaşam için gerekli enerjiyi içermesi zorunludur. Yediklerimizle beraber içtiklerimiz de nasıl yaşam sürdüğümüz yaşamada kritik faktörlerdir. Fakat yediklerimizden ve içtiklerimizden kaynaklanan enerji bizim için alışkanlık ve zevk halini almış haldedir bu asırda. Eğer gerektiği kadar yenirse şifa olunacağı aksi takdirde ise her bir lokmanın zehir olacağı bilinenbir gerçektir. Beslenme yaşamımızın kalitesi açısından bir parçadır. Gerektiği kadar taze meyve ve sebze yemek canlılık faaliyeti için en temel enerjiyi sağlar. Maalesef beslendiklerimizin 80%'i gıda olmaktan çıkmış zevke bürümüştür. Dahası da doğal yani organik gıdalardan uzaklaşmış haldeyiz.Malasef gıdalar rafta uzun süre kalmakta ve çürüyüp dağılamayarak aslında ölü gıdalara dönüşmektedir... Bu durumda yeni ve canlı bir yaşam oluşamaz… Mesela, elma... Çürüyen elma ile yeni bir yaşam oluşturur. Bunun belirtisi ise kurdun gelip elmayı yemesi yani çürütmesidir. O zaman vücuda yararlı anlaşılır… Fakat mumyalanan elmaya herhangi bir hayvan ilişmez… Çünkü ölüme yüz tutmuştur… Zaten herhangi bir böcek veya kuşun veya hayvanın yedikleri hem lezzetli hem de organik olarak doğaldır. Gıdanın asıl amacı vücuda yararı yani verdiği enerjidir. Aksi takdirde vücuda mineral takviyesi olur…Günümüzde mineral takviyesi ise kalsiyum, magnezyum, çinko ve Selen gibi vücutta en çok görülen minerallerdir ki eksikliği vücudu ciddi anlamda bitkin kılar. Bu gibi mineraller vücuda dışarıdan kapsül veya hap şeklinde verilir. Fakat doğal yolla organik meyve ve sebzeden temin edilmesi daha faydalıdır. Mesela bir havuç içinde bulunan organik canlı kalsiyum, bir kutu kalsiyum tabletinden (inorganik yani cansız olduğundan ötürü) daha etkili ve değerlidir. Veya probiyotik alımı yerine yoğurt alınsa daha faydalı olur. Eğer probiyotikve kalsiyum tableti vücuttan atılması için uğraşmak zorunda kalıe su ile olur. Çünkü doğasına uygun olamayanı vücut ret eder. Bunun için görevli tek sıvı ise sudur.

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.