Fahri Erkar
Köşe Yazarı
Fahri Erkar
 

Kutsalı Olmayanın

Kalemlerin mürekkebi bittiği anda, düşüncelerin  tükendiği vakitte, neler yazılır bomboş kağıda...    Satırları inşa eden cümleler, kuran kelimeler ve kelimelerin çıktığı ağızda bir boşluk, hayata anlam katacak donanımı, yoksa insanın, hayattan tad alması mümkünmü? Heyecan duymayan bir ruh, sevmeyen bir kalp, düşünmeyen bir beyin ne işe yarar. Tek amacı yemek, içmek para kazanmak veya makam olan ve hayatının tasavvurunu bu uğurda harcayan insan neler kaybettiğinin farkında mı acaba... Hayatı önemsemeyen bir insan hayatı bir eşya gibi kullanacağını sanır, ama zanlar boştur. Gözlerini (kalbini) açıp baktığında aslında hayat onu bir paçavra gibi kullan-makta ve işi bittiği anda da zamanın çöplüğüne atmaktadır. Ama gözler vardır görmezler... Kutsalı olmayan insan menfaatini kutsallaştırır ve kutsal menfaatine de toz kondurmaz. Bir şey ki benim menfaatimedir o benim için kutsaldır. Eylemler de aynı minval üzerine devam eder, zira kutsalı olmayan insanın günahları en kutsal eylemleri haline gelir ve asla eleştiri kabul etmez. Şöyle dönüp bir hayatımıza bakalım bizim hangi menfaatlerimiz kutsal... * * * Belki de hayatı-mızda düştüğümüz en büyük hatalardan biri de, bir şeyi biliyor ol-makla, bildiğimiz şeyleri uygulama alanındaki çelişkidir. Müthiş bir bilgiye sahip olabiliriz, insanlar konuştuğumuz-da hayran hayran bizi dinleyebilir ama hayatımıza katkısı yoksa bildiklerimizin, bizi kitap yüklü merkeplere çevirmesi kaçınılmazdır. Gothe derki; "düşünmek kolaydır uygulamak zordur. Dünyadaki en zor işte düşündüğünü uygulamaktır." Tolstoy'da; "on cilt felsefe kitabı yazmak, bir tek teoriyi uygulamaktan daha kolaydır.” Hayatımızda mevcut bulunan zihni ve Ruhi kaostan kurtulup bu yaşam labirentinden çıkmak için elimizde sağlam bir haritamızın olması lazım. O sağlam harita da ya evlerin duvarlarında asılı ya da kitaplıklarda duruyor... * * * Ölüm, hakettiği kadar yer almıyor düşüncelerde...  Özelliğindendir herhalde ağızların tadını bozuyor. Düşünmeye başladığı-mız zaman hayat bir anda anlam değiştiriyor, yapacak, edecek ve ne kadar plan proje varsa havada kalıyor. Şöyle bir an gözlerinizi kapatın ve öldüğünüzü düşünün. Yanlış anlaşılmasın ölüm var diye hayata küselim demiyorum. Ama planlarımızı kurarken ölümüde aklımızdan çıkarmayalım. Ölümü düşünmediğimiz yada unuttuğumuz zamanlar-da ebedi bir hayat sürecekmiş gibi herşeye sahip olmak istiyor ve sahip olduğumuz şeylerle kibre kapılıyor ve bizide hayatta müşkül durumlara sokuyor. O müşkül durum, insandan insana değişiklik arzediyor. 1400 yıl önce seslenmiş en büyük sevgili. “Ağızların tadını bozan ölümü pek çok anın"
Ekleme Tarihi: 19 Eylül 2022 - Pazartesi

Kutsalı Olmayanın

Kalemlerin mürekkebi bittiği anda, düşüncelerin 
tükendiği vakitte, neler yazılır bomboş kağıda...   
Satırları inşa eden cümleler, kuran kelimeler ve kelimelerin çıktığı ağızda bir boşluk, hayata anlam katacak donanımı, yoksa insanın, hayattan tad alması mümkünmü? Heyecan duymayan bir ruh, sevmeyen bir kalp, düşünmeyen bir beyin ne işe yarar.
Tek amacı yemek, içmek para kazanmak veya makam olan ve hayatının tasavvurunu bu uğurda harcayan insan neler kaybettiğinin farkında mı acaba...
Hayatı önemsemeyen bir insan hayatı bir eşya gibi kullanacağını sanır, ama zanlar boştur. Gözlerini (kalbini) açıp baktığında aslında hayat onu bir paçavra gibi kullan-makta ve işi bittiği anda da zamanın çöplüğüne atmaktadır. Ama gözler vardır görmezler...
Kutsalı olmayan insan menfaatini kutsallaştırır ve kutsal menfaatine de toz kondurmaz. Bir şey ki benim menfaatimedir o benim için kutsaldır. Eylemler de aynı minval üzerine devam eder, zira kutsalı olmayan insanın günahları en kutsal eylemleri haline gelir ve asla eleştiri kabul etmez. Şöyle dönüp bir hayatımıza bakalım bizim hangi menfaatlerimiz kutsal...
* * *
Belki de hayatı-mızda düştüğümüz en büyük hatalardan biri de, bir şeyi biliyor ol-makla, bildiğimiz şeyleri uygulama alanındaki çelişkidir. Müthiş bir bilgiye sahip olabiliriz, insanlar konuştuğumuz-da hayran hayran bizi dinleyebilir ama hayatımıza katkısı yoksa bildiklerimizin, bizi kitap yüklü merkeplere çevirmesi kaçınılmazdır. Gothe derki; "düşünmek kolaydır uygulamak zordur. Dünyadaki en zor işte düşündüğünü uygulamaktır." Tolstoy'da; "on cilt felsefe kitabı yazmak, bir tek teoriyi uygulamaktan daha kolaydır.”
Hayatımızda mevcut bulunan zihni ve Ruhi kaostan kurtulup bu yaşam labirentinden çıkmak için elimizde sağlam bir haritamızın olması lazım. O sağlam harita da ya evlerin duvarlarında asılı ya da kitaplıklarda duruyor...
* * *
Ölüm, hakettiği kadar yer almıyor düşüncelerde... 
Özelliğindendir herhalde ağızların tadını bozuyor. Düşünmeye başladığı-mız zaman hayat bir anda anlam değiştiriyor, yapacak, edecek ve ne kadar plan proje varsa havada kalıyor. Şöyle bir an gözlerinizi kapatın ve öldüğünüzü düşünün. Yanlış anlaşılmasın ölüm var diye hayata küselim demiyorum. Ama planlarımızı kurarken ölümüde aklımızdan çıkarmayalım. Ölümü düşünmediğimiz yada unuttuğumuz zamanlar-da ebedi bir hayat sürecekmiş gibi herşeye sahip olmak istiyor ve sahip olduğumuz şeylerle kibre kapılıyor ve bizide hayatta müşkül durumlara sokuyor. O müşkül durum, insandan insana değişiklik arzediyor.
1400 yıl önce seslenmiş en büyük sevgili.
“Ağızların tadını bozan ölümü pek çok anın"
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.