Fahri Erkar
Köşe Yazarı
Fahri Erkar
 

Toplumun Güç Kaynağı Kadın

Aile, insanların yaşamları boyunca en uzun süre ilişki kurdukları ve içinde sosyalleştikleri; ekonomik ve psikolojik destek aldıkları; gelenek, dil ve toplumsal değerlerin öğrenildiği en önemli toplumsal birimdir.  Bu birim, içinde bulunduğu kültürden çok etkilenir. Ataerkil toplumların tümünde geçerli olan geleneksel düşüncenin sonucu olarak, ailede kadınların büyük çoğunluğu, öncelikle ev işlerinden ve çocukların bakımından sorumlu tutulmaktadır. Bu nedenle kadınlar, çoğunlukla toplumsal üretimden uzak kalmakta ve kendilerine küçük yaşlardan itibaren öğretilerek benimsetilen toplumsal davranış kalıplarına göre beceriler edinmektedirler. Zaman zaman bu beceriler onlara evdeki işlerin bir tür uzantısı olan mesleklerde ve çalışma alanlarında istihdam imkanı açmakta, fakat kadınlar tüm toplumlarda hep ikinci dereceden Emek kaynağı olmayı sürdürmektedirler.  Evi idare etmek ve ev işlerini çekip çevirmek, ahlâki olarak hanımın görevlerinden sayılmıştır.  Evi idare etmek oldukça önemli bir iştir. Maalesef yalnızca ev işlerini yapan kadınlar (ev kadınları), kendilerinin ve yaptıkları işin, gerçek değerini bilmiyorlar. Gerçek bir ev kadını, önemli bir unsurun bütün işlerini tek başına yapan liyakatli bir müdürdür.  Eş ve anne olarak kadın, aile fertlerinin ruhî ihtiyaçlarını, yerinde, zamanında ve yeterli seviyede karşılamak ve onların her türlü sıkıntılarında yanıbaşlarında olmakla, bütün toplum için eşsiz bir güç ve güven kaynağıdır. Nitekim uzmanlara göre, doğduğunda bir çocuğun bir yığın potansiyel kaabiliyeti mevcut olup, bu kaabiliyetlerin gelişmesi, dış uyaranların varlığına ve çocuğun bu uyaranlara göstereceği reaksiyonlara bağlıdır. Eğer bu potansiyel kaabiliyetler yeterli ölçüde uyarılmazlarsa veya uyarmalara gösterilecek reaksiyonlara uygun bir kanal temin edilemez ise, gelişme yeterli bir seviyeye ulaşamayacaktır. Bu yüzden çocuğun  gelişmesi uzun süre ebeveyne bağımlı bir hayatı gerektirir. İşte bu yüzden çocuğun yetiştirilmesi ve geliştirilmesi, ancak cinsiyet farklılıklarına bağlı iş bölümüne dayanan ekonomik bir dayanışmayla en etkili biçimde yapılabilir. Başta kadının kendisi olmak üzere her insan için, ruhî içerikli insanî ihtiyaçların en iyi karşılanacağı yer kuşkusuz, merkezinde kadının yer aldığı aile ortamıdır. Kadının çocuk eğitiminin yanısıra aile içinde taşıdığı bu rol, toplumsal açıdan da en etkin ve değerli bir işlevi teşkil eder.  Kadının eşini övüp, teşvik etmesi ve sevgiyi şarta bağlamamaya riayet etmesi halinde aile yuvasındaki bütün fertler neşeli, huzurlu ve mutlu kılacaktır.
Ekleme Tarihi: 21 Eylül 2022 - Çarşamba

Toplumun Güç Kaynağı Kadın

Aile, insanların yaşamları boyunca en uzun süre ilişki kurdukları ve içinde sosyalleştikleri; ekonomik ve psikolojik destek aldıkları; gelenek, dil ve toplumsal değerlerin öğrenildiği en önemli toplumsal birimdir. 
Bu birim, içinde bulunduğu kültürden çok etkilenir. Ataerkil toplumların tümünde geçerli olan geleneksel düşüncenin sonucu olarak, ailede kadınların büyük çoğunluğu, öncelikle ev işlerinden ve çocukların bakımından sorumlu tutulmaktadır. Bu nedenle kadınlar, çoğunlukla toplumsal üretimden uzak kalmakta ve kendilerine küçük yaşlardan itibaren öğretilerek benimsetilen toplumsal davranış kalıplarına göre beceriler edinmektedirler. Zaman zaman bu beceriler onlara evdeki işlerin bir tür uzantısı olan mesleklerde ve çalışma alanlarında istihdam imkanı açmakta, fakat kadınlar tüm toplumlarda hep ikinci dereceden Emek kaynağı olmayı sürdürmektedirler.  Evi idare etmek ve ev işlerini çekip çevirmek, ahlâki olarak hanımın görevlerinden sayılmıştır. 
Evi idare etmek oldukça önemli bir iştir. Maalesef yalnızca ev işlerini yapan kadınlar (ev kadınları), kendilerinin ve yaptıkları işin, gerçek değerini bilmiyorlar. Gerçek bir ev kadını, önemli bir unsurun bütün işlerini tek başına yapan liyakatli bir müdürdür. 
Eş ve anne olarak kadın, aile fertlerinin ruhî ihtiyaçlarını, yerinde, zamanında ve yeterli seviyede karşılamak ve onların her türlü sıkıntılarında yanıbaşlarında olmakla, bütün toplum için eşsiz bir güç ve güven kaynağıdır. Nitekim uzmanlara göre, doğduğunda bir çocuğun bir yığın potansiyel kaabiliyeti mevcut olup, bu kaabiliyetlerin gelişmesi, dış uyaranların varlığına ve çocuğun bu uyaranlara göstereceği reaksiyonlara bağlıdır. Eğer bu potansiyel kaabiliyetler yeterli ölçüde uyarılmazlarsa veya uyarmalara gösterilecek reaksiyonlara uygun bir kanal temin edilemez ise, gelişme yeterli bir seviyeye ulaşamayacaktır. Bu yüzden çocuğun  gelişmesi uzun süre ebeveyne bağımlı bir hayatı gerektirir. İşte bu yüzden çocuğun yetiştirilmesi ve geliştirilmesi, ancak cinsiyet farklılıklarına bağlı iş bölümüne dayanan ekonomik bir dayanışmayla en etkili biçimde yapılabilir.
Başta kadının kendisi olmak üzere her insan için, ruhî içerikli insanî ihtiyaçların en iyi karşılanacağı yer kuşkusuz, merkezinde kadının yer aldığı aile ortamıdır. Kadının çocuk eğitiminin yanısıra aile içinde taşıdığı bu rol, toplumsal açıdan da en etkin ve değerli bir işlevi teşkil eder. 
Kadının eşini övüp, teşvik etmesi ve sevgiyi şarta bağlamamaya riayet etmesi halinde aile yuvasındaki bütün fertler neşeli, huzurlu ve mutlu kılacaktır.
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.