Faris Erkar
Köşe Yazarı
Faris Erkar
 

İnsanları Bir Arada Tutan Ahlaktır

                  Yüce Rabbimiz İlk insan Hz Adem'den Efendimiz Hz Muhammed'e kadar gelen tüm Peygamberler ve  indirdiği ilahi vahiyle, Allah'a iman eden ve güzel ahlâk ile techiz edilen  erdemli bir toplum oluşturmayı murad etmiştir.  Bunun içindir ki   Efendimizin Mekke döneminde geçen 13 yıl boyunca ibadetlerden önce akide ile birlikte güzel ahlâkı tesis etmeyi amaçlamıştır. İbadetler; namaz hicretten bir buçuk yıl önce, oruç hicretten bir buçuk yıl sonra, zekat hicretin ikinci yılında, hac ise hicrettin dokuzuncu  yılında  farz kılınmıştır.                 İslam'da İbadetten önce tesis edilmesi hedeflenen ahlâk,   günümüzde çok ciddi bir anlamda   erozyona uğramakta ve  toplum da ciddi  bir ahlâkî yozlaşma yaşanmaktadır.  14 Mayıs'ta  yapılan ve 28 Mayıs'ta yapılacak olan Cumhurbaşkanı'nı belirleme seçimleri  sürecinde  sosyal medya, TV ekranları ve internet sayfalarında şahit olduğumuz bir yandan  oy tercihi sebebiyle depremzede kardeşlerimize hakaret ve küfür dolu   paylaşımlar yapanlar, diğer taraftan ırkçılık ve faşist söylemlerle insanları ötekileştirmeye  çalışan güruhun âhlaki eedemlerden ne kadar uzak olduğuna hepimiz şahit olduk.                  Sözüm ona  aydın, gazeteci, sanatçı ve siyasetçi olarak geçinen bu tipler kendilerini toplumun üstünde görmekte ve toplumu kör cahil olarak nitelendirmektedir. İşin kötü tarafası ise bu yaptıkları davranış ve söylemlerini  ülkenin geleceğini bahane ederek bazen açık ve tehditvari  bazende üstü kapalı süslü söylemlerle yapmalarının bir neticesi olarak, halk arasında bir kutuplaşma, yadainsanlar arasında kin ve nefret olarak tezahür etmektedir.  Halkı istedikleri yöne kanalize edemediklerinde  ise maskeleri düşmekte ve içlerindeki kinlerini kusmaya başlamaktadırlar.                  İslam bütün insanların ahlaklı olmasını zorunlu gördüğü gibi siyasetçininde  sanatçınında, aydın olduğunu ileri sürenlerin de ahlâklı olmasını olmazsa olmaz bir gereklilik olarak değerlendirmektedir. Bunu İslami değilde insani olarakta ele aldığımızda da bu kesimlerin, ahlâktan bağımsız olma şeklinde bir ayrıcalığı yoktur.                 Bu süreç döneminde şahit olduğumuz ötekileştirme çabalarının bir diğeri de mültecilerdir.  Göç idaresinin resmi verilerine göre ülkemizde iç savaştan kaçıp ülkemize sığınan 3 milyon 348 bin Suriye uyruklu, 320 binde  farklı ülkeden sığınmacı olmasına rağmen,  Algı oluşturma adına13 milyon gibi abartılı rakamların telaffuz edilmesi ve  sözüm ona ülke güvenliğine tehdit bahaneleriüretmeleri, ülke güvenliğini düşünmelerinden değil siyasi rantçılık elde etmeleri içindir.Geçici dünya haytında mevki ve makam uğruna halkın içine kin ve nefret tohumları yaymanın  çabası içinde olanlar ülkemiz, milletimiz ve ahlakımız  üzerinde ne kadar tahribat yaptıklarının  farkında değildirler. Bu tür söylemler ne dini ne vicdani nede insani olarak karşılık bulmayan söylemlerdir.  Bize âhlakı iyiliği yardımlaşmayı öğütleyen Yüce Allah bizden sorumluluk bilinci ile hareket etmemizi istemektedir. Çünkü şu dünyada insanları bir araya getiren şey, “akide”; onları bir arada tutan ise “ahlâk”tır. ‘’Bir topluma karşı duyduğunuz kin, sakın aşırı gitmenize sebep olmasın. İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir. (Maide 2) Selam ve dua ile.
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2023 - Salı

İnsanları Bir Arada Tutan Ahlaktır

                  Yüce Rabbimiz İlk insan Hz Adem'den Efendimiz Hz Muhammed'e kadar gelen tüm Peygamberler ve  indirdiği ilahi vahiyle, Allah'a iman eden ve güzel ahlâk ile techiz edilen  erdemli bir toplum oluşturmayı murad etmiştir.  Bunun içindir ki   Efendimizin Mekke döneminde geçen 13 yıl boyunca ibadetlerden önce akide ile birlikte güzel ahlâkı tesis etmeyi amaçlamıştır. İbadetler; namaz hicretten bir buçuk yıl önce, oruç hicretten bir buçuk yıl sonra, zekat hicretin ikinci yılında, hac ise hicrettin dokuzuncu  yılında  farz kılınmıştır.

                İslam'da İbadetten önce tesis edilmesi hedeflenen ahlâk,   günümüzde çok ciddi bir anlamda   erozyona uğramakta ve  toplum da ciddi  bir ahlâkî yozlaşma yaşanmaktadır.  14 Mayıs'ta  yapılan ve 28 Mayıs'ta yapılacak olan Cumhurbaşkanı'nı belirleme seçimleri  sürecinde  sosyal medya, TV ekranları ve internet sayfalarında şahit olduğumuz bir yandan  oy tercihi sebebiyle depremzede kardeşlerimize hakaret ve küfür dolu   paylaşımlar yapanlar, diğer taraftan ırkçılık ve faşist söylemlerle insanları ötekileştirmeye  çalışan güruhun âhlaki eedemlerden ne kadar uzak olduğuna hepimiz şahit olduk. 

                Sözüm ona  aydın, gazeteci, sanatçı ve siyasetçi olarak geçinen bu tipler kendilerini toplumun üstünde görmekte ve toplumu kör cahil olarak nitelendirmektedir. İşin kötü tarafası ise bu yaptıkları davranış ve söylemlerini  ülkenin geleceğini bahane ederek bazen açık ve tehditvari  bazende üstü kapalı süslü söylemlerle yapmalarının bir neticesi olarak, halk arasında bir kutuplaşma, yadainsanlar arasında kin ve nefret olarak tezahür etmektedir.  Halkı istedikleri yöne kanalize edemediklerinde  ise maskeleri düşmekte ve içlerindeki kinlerini kusmaya başlamaktadırlar.

                 İslam bütün insanların ahlaklı olmasını zorunlu gördüğü gibi siyasetçininde  sanatçınında, aydın olduğunu ileri sürenlerin de ahlâklı olmasını olmazsa olmaz bir gereklilik olarak değerlendirmektedir. Bunu İslami değilde insani olarakta ele aldığımızda da bu kesimlerin, ahlâktan bağımsız olma şeklinde bir ayrıcalığı yoktur.

                Bu süreç döneminde şahit olduğumuz ötekileştirme çabalarının bir diğeri de mültecilerdir.  Göç idaresinin resmi verilerine göre ülkemizde iç savaştan kaçıp ülkemize sığınan 3 milyon 348 bin Suriye uyruklu, 320 binde  farklı ülkeden sığınmacı olmasına rağmen,  Algı oluşturma adına13 milyon gibi abartılı rakamların telaffuz edilmesi ve  sözüm ona ülke güvenliğine tehdit bahaneleriüretmeleri, ülke güvenliğini düşünmelerinden değil siyasi rantçılık elde etmeleri içindir.Geçici dünya haytında mevki ve makam uğruna halkın içine kin ve nefret tohumları yaymanın  çabası içinde olanlar ülkemiz, milletimiz ve ahlakımız  üzerinde ne kadar tahribat yaptıklarının  farkında değildirler. Bu tür söylemler ne dini ne vicdani nede insani olarak karşılık bulmayan söylemlerdir.  Bize âhlakı iyiliği yardımlaşmayı öğütleyen Yüce Allah bizden sorumluluk bilinci ile hareket etmemizi istemektedir. Çünkü şu dünyada insanları bir araya getiren şey, “akide”; onları bir arada tutan ise “ahlâk”tır.

‘’Bir topluma karşı duyduğunuz kin, sakın aşırı gitmenize sebep olmasın. İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir. (Maide 2)

Selam ve dua ile.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.