Faris Erkar
Köşe Yazarı
Faris Erkar
 

Mardin Kalesinin önemi ve turizme katkısı [I]

Mardinliler, Mardin Kalesinin Turizme açılmasını dört gözle beklemektedir. Ancak o zaman Mardin’de kayda değer bir turizm potansiyelinden bahsedebilecaz.                 Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kale'nin Turizm bakanlığına devredilmesi amacıyla 2008 yılında talepte bulunmuş. Milli Savunma Bakanlığı, buna karşı aynı mevkide yer alan Cuma Tepe'de bir radarın inşa edilmesi halinde bu talebin karşılanacağı cevabını vermiştir. Üç yıl sonra da, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olarak 7 Haziran 2011'de Mardin mitinginde halka yaptığı hitapta, kalenin turizme açılması için talimat verdiğini açıklamış ve şöyle demiştir: 'Talimatı verdim. Hava Radar Komutanlığı, başka bir yere taşınacak'. Bu açıklamadan sonra, iki bakanlık arasındaki yazışmalar yeniden başlamış, ama bugüne kadar sonuç alınamamıştır. Mardin Kalesi'nin Kültür-Turizm Bakanlığı'na devredilmesi, bu alanın bir 'Arkeoloji Parkı' haline gelmesi, Mardin'in UNESCO dünya mirası listesine girmesi için de son derece önemlidir." Ancak geçen bu uzun yıllara rağmen bu yolda kayda değer yol alınmadığı malûmun ilâmı olsa gerek... “Şarkiyat’ta XVIII. Yüzyılda Mardin Kalesi Üzerine Bazı Tespitler”                 Veysel Gürhan, Şehirlerin kuruluşunda ve gelişiminde kalelerin rolü, yapılan araştırmalar ile ortaya konulmuştur.  Kaleler genel olarak düşman taarruzuna karşı bir savunma ve sığınma yerleri olarak muhkem yerlerde inşa edilmiştir. Gerek bu özellikleri ve gerekse şehirlerin oluşumundaki ilk nüveyi teşkil etmeleri bakımından bu yapılar, tarihin eski dönemlerinden itibaren askeri, dini ve iktisadî yönlerden oldukça önemli hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamışlardır. Kent siluetinde hâkim ve tarihsel süreklilikte belirleyici olan yapıların yer seçimi tesadüfi olmayıp topografyanın imkan verdiği ölçüde geometrinin belirlediği bir düzlemde gerçekleşir (Yıldırım, 2010: 49). Mardin Kalesi de şehre hâkim en yüksek tepede kurulmuş olmasının yanında, şehir ile bütünleşerek kentin kale eteklerinde gelişmesine olanak sağlamıştır. Kale, yüksekliği doğuda 1200, batıda 1800 metre olan tepenin doruk noktasında kurulmuştur. Kalenin doğu-batı mesafesi yaklaşık olarak 800 metre olup kuzeygüney mesafesi 30 ile 150 metre arasında değişmektedir.                 Mardin Kalesi’nin ne zaman inşa edilmiş olduğuna dair kesin bir bilgiye sahip değiliz. Mardin ismi ilk olarak IV. yüzyılda Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinus tarafından kullanılmıştır. Amid’den Nusaybin’e giden yol güzergâhı üzerinde bulunan yerleşimin “Maride Kalesi” olarak anıldığına dikkat çekmektedir. Süryani dilinde Marde kelimesi “tek kale” anlamına gelmektedir (Gürhan, 2012: 21). Evliya Çelebi’nin Mardin kalesinin Yunus Peygamberden beri var olduğunu söyleyen abartılı ifadesine rağmen (Yuvalı, 2006: 35), birçok seyyah ve araştırmacı kalenin kuruluşunu çok eskilere götürmektedir. Doğrudan kalenin yapımıyla ilgili olarak bir bilgi bulunmamasına rağmen, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde kalenin tamir edildiği bilgisine dayanılarak İran hükümdarı Ardeşir tarafından sürgün edilen “Mardeliler” tarafından inşa edilmiş olabileceği iddia edilmektedir. Bu konuda önemli araştırmalar yapmış olan Ara Altun, kalenin bugünkü bilgiler ile X. yüzyılda Hamdâniler tarafından yaptırılmış olduğunu, buna karşılık Dupre’den alıntı yaparak kalenin Roma döneminde onarım gördüğü iddiası ile kalenin yapımının Roma öncesine kadar götürüldüğünü belirtir. Dupre’nin bu görüşünü tartışan Altun, Mardin ve çevresindeki taş işçiliğinin değişmezliğine rağmen bugünkü kale kalıntılarının İslami devir öncesine hele Roma devri öncesine inemeyeceğini söylemektedir (Altun, 1971: 21). Mardin kalesi ile ilgili birçok bilgiye vakâyinâmelerden, seyahatnamelerden ve coğrafi eserlerden ulaşmaktayız. Tarihin her döneminde güç zapt edilebilen Mardin Kalesi’ni ünlü seyyahlar değişik şekillerde tasvir etmişlerdir. İbn-i Cübeyr (ö. 1217) Mardin Kalesi’nin dünyanın en ünlü ve büyük kalelerinden biri olduğu-nu vurgulayıp, Mardin şehrinin bu kalenin etrafında kurulmuş bir kent olduğunu belirtir (İbn Cübeyr, 2003: 175). Gezip gördüğü yerleri canlı birer levha gibi aksettiren İbn-i Batuta (ö. 1377) ise Dara’dan yola çıkarak geldiği Mardin şehrinden bahsederken “İslam âlemindeki şehirlerin en güzeli, en latifi ve en sağlamıdır” diyerek Mardin Kalesi’nin XIV. yüzyılda tanınmış kalelerden biri olduğunu ve dağın tepesinde kurulduğunu yazar (İbn Batuta, 1993: 338). O, Mardin Kalesi’ne “Şehba” adının verildiğini belirtir ki bu isim o yüzyıllarda Mardin Kalesi için en çok kullanılan isimlerdendir. Evliya Çelebi, Mardin Kalesi’nin yapısı hakkında ayrıntılı bilgiler verirken hayranlığını “anlatılmasında dil aciz, kalemler yetersizdir, dünya gezginlerince meşhur olan pek çok kaleyi görmek bana nasip olmuştur ancak şu Mardin Kalesi’ne hiçbiri benzetilemez” sözleriyle belirtmiştir. O, bu kale için “o derece yüksektir ki, en yüksek yerinde bulunan yapıların burç ve kuleleri samanyolu gibi mavi bulutlara erişir” der (Evliya Çelebi, 1986: 460-463).
Ekleme Tarihi: 14 Haziran 2022 - Salı

Mardin Kalesinin önemi ve turizme katkısı [I]

Mardinliler, Mardin Kalesinin Turizme açılmasını dört gözle beklemektedir. Ancak o zaman Mardin’de kayda değer bir turizm potansiyelinden bahsedebilecaz.

                Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kale'nin Turizm bakanlığına devredilmesi amacıyla 2008 yılında talepte bulunmuş. Milli Savunma Bakanlığı, buna karşı aynı mevkide yer alan Cuma Tepe'de bir radarın inşa edilmesi halinde bu talebin karşılanacağı cevabını vermiştir. Üç yıl sonra da, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olarak 7 Haziran 2011'de Mardin mitinginde halka yaptığı hitapta, kalenin turizme açılması için talimat verdiğini açıklamış ve şöyle demiştir: 'Talimatı verdim. Hava Radar Komutanlığı, başka bir yere taşınacak'. Bu açıklamadan sonra, iki bakanlık arasındaki yazışmalar yeniden başlamış, ama bugüne kadar sonuç alınamamıştır. Mardin Kalesi'nin Kültür-Turizm Bakanlığı'na devredilmesi, bu alanın bir 'Arkeoloji Parkı' haline gelmesi, Mardin'in UNESCO dünya mirası listesine girmesi için de son derece önemlidir." Ancak geçen bu uzun yıllara rağmen bu yolda kayda değer yol alınmadığı malûmun ilâmı olsa gerek...

“Şarkiyat’ta XVIII. Yüzyılda Mardin Kalesi Üzerine Bazı Tespitler”

                Veysel Gürhan, Şehirlerin kuruluşunda ve gelişiminde kalelerin rolü, yapılan araştırmalar ile ortaya konulmuştur.

 Kaleler genel olarak düşman taarruzuna karşı bir savunma ve sığınma yerleri olarak muhkem yerlerde inşa edilmiştir. Gerek bu özellikleri ve gerekse şehirlerin oluşumundaki ilk nüveyi teşkil etmeleri bakımından bu yapılar, tarihin eski dönemlerinden itibaren askeri, dini ve iktisadî yönlerden oldukça önemli hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamışlardır.

Kent siluetinde hâkim ve tarihsel süreklilikte belirleyici olan yapıların yer seçimi tesadüfi olmayıp topografyanın imkan verdiği ölçüde geometrinin belirlediği bir düzlemde gerçekleşir (Yıldırım, 2010: 49). Mardin Kalesi de şehre hâkim en yüksek tepede kurulmuş olmasının yanında, şehir ile bütünleşerek kentin kale eteklerinde gelişmesine olanak sağlamıştır. Kale, yüksekliği doğuda 1200, batıda 1800 metre olan tepenin doruk noktasında kurulmuştur. Kalenin doğu-batı mesafesi yaklaşık olarak 800 metre olup kuzeygüney mesafesi 30 ile 150 metre arasında değişmektedir.

                Mardin Kalesi’nin ne zaman inşa edilmiş olduğuna dair kesin bir bilgiye sahip değiliz. Mardin ismi ilk olarak IV. yüzyılda Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinus tarafından kullanılmıştır. Amid’den Nusaybin’e giden yol güzergâhı üzerinde bulunan yerleşimin “Maride Kalesi” olarak anıldığına dikkat çekmektedir. Süryani dilinde Marde kelimesi “tek kale” anlamına gelmektedir (Gürhan, 2012: 21).

Evliya Çelebi’nin Mardin kalesinin Yunus Peygamberden beri var olduğunu söyleyen abartılı ifadesine rağmen (Yuvalı, 2006: 35), birçok seyyah ve araştırmacı kalenin kuruluşunu çok eskilere götürmektedir. Doğrudan kalenin yapımıyla ilgili olarak bir bilgi bulunmamasına rağmen, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde kalenin tamir edildiği bilgisine dayanılarak İran hükümdarı Ardeşir tarafından sürgün edilen “Mardeliler” tarafından inşa edilmiş olabileceği iddia edilmektedir. Bu konuda önemli araştırmalar yapmış olan Ara Altun, kalenin bugünkü bilgiler ile X. yüzyılda Hamdâniler tarafından yaptırılmış olduğunu, buna karşılık Dupre’den alıntı yaparak kalenin Roma döneminde onarım gördüğü iddiası ile kalenin yapımının Roma öncesine kadar götürüldüğünü belirtir.

Dupre’nin bu görüşünü tartışan Altun, Mardin ve çevresindeki taş işçiliğinin değişmezliğine rağmen bugünkü kale kalıntılarının İslami devir öncesine hele Roma devri öncesine inemeyeceğini söylemektedir (Altun, 1971: 21).

Mardin kalesi ile ilgili birçok bilgiye vakâyinâmelerden, seyahatnamelerden ve coğrafi eserlerden ulaşmaktayız. Tarihin her döneminde güç zapt edilebilen Mardin Kalesi’ni ünlü seyyahlar değişik şekillerde tasvir etmişlerdir. İbn-i Cübeyr (ö. 1217)

Mardin Kalesi’nin dünyanın en ünlü ve büyük kalelerinden biri olduğu-nu vurgulayıp, Mardin şehrinin bu kalenin etrafında kurulmuş bir kent olduğunu belirtir (İbn Cübeyr, 2003: 175). Gezip gördüğü yerleri canlı birer levha gibi aksettiren İbn-i Batuta (ö. 1377) ise Dara’dan yola çıkarak geldiği Mardin şehrinden bahsederken “İslam âlemindeki şehirlerin en güzeli, en latifi ve en sağlamıdır” diyerek Mardin Kalesi’nin XIV. yüzyılda tanınmış kalelerden biri olduğunu ve dağın tepesinde kurulduğunu yazar (İbn Batuta, 1993: 338). O, Mardin Kalesi’ne “Şehba” adının verildiğini belirtir ki bu isim o yüzyıllarda Mardin Kalesi için en çok kullanılan isimlerdendir.

Evliya Çelebi, Mardin Kalesi’nin yapısı hakkında ayrıntılı bilgiler verirken hayranlığını “anlatılmasında dil aciz, kalemler yetersizdir, dünya gezginlerince meşhur olan pek çok kaleyi görmek bana nasip olmuştur ancak şu Mardin Kalesi’ne hiçbiri benzetilemez” sözleriyle belirtmiştir. O, bu kale için “o derece yüksektir ki, en yüksek yerinde bulunan yapıların burç ve kuleleri samanyolu gibi mavi bulutlara erişir” der (Evliya Çelebi, 1986: 460-463).

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.