Faris Erkar
Köşe Yazarı
Faris Erkar
 

Vakıflara Sahip Çıkalım ( I )

'Tüketim toplumu" haline gelmiş kitlelerde; insanların fizyolojik yapısı ile psikolojisi ayrı ayrı ele alınır. Fizyolojik (maddi) psikolojik (manevi) boyutları olan insan, esasında "bütün" mükemmel bir varlıktır. İşte bu mükemmel varlığı parçalamak, çok tehlikeli sonuçlar doğurur ve doğurmaktadır, insana "ne kadar tüketiyorsan o kadar insansın" anlayışı ile yaklaşan modern anlayış bir bütün olan insanı, parçalara böler; parçalanmış insan ise ne kendini mutlu hisseder, nede başkalarının mutluluğuna katkıda bulunabilir. Çünkü; kendisini tatmin edilmemiş hisseder, böylece tatmin ve mutluluğu artık sadece fizyolojik (maddi) ihtiyaçlarda ve onları karşılamakta görür. Tam ihtiyaçlarımı karşıladım derken; psikolojisini harekete geçiren ve tüketimi teşvik eden unsurlar (reklam, promosyon vs.)unsurlar insanı yeni bir açlık dürtüsü ve tüketim girdabının içine atar. Bu böyle sürüp gider. Çünkü; insanın maddi ve manevi yönleri artık bir savaş halindedir. Psikolojisi tüketim olan insan için artık çoğu "değer "de, anlamını yitirir. Anlamını yitiren değerlerden biri de vakıflardır. Bunca şey arasında vakıflar da nerden çıktı veya sırası mı diye sormayın! Vakıf müessesesi toplumsal kültürümüzde çok önemli yer tutar. Bende bu konuya dikkat çekmek istedim. Vakıf nedir? Mesela sözlükte: Hapsetmek, alıkoymak demektir. Zamanla bu anlam genişleyerek; bir malın mülkiyetini devretme sonucunu doğuran tasarruftan alıkoyarak, kendisini ve varsa gelirini devamlı olarak ihtiyaç sahiplerine, bağışlamak anlamını kazanmıştır. Bilindiği gibi yeryüzünde ilk vakıf; her sene milyonlarca insanın, hac veya umre ibadeti için ziyaret ettiği yer olan Kabe'dir. Allah'ın emriyle Kabe'yi yapan Hz. İbrahim ve oğlu İsmail onu, kıyamete kadar gelip ziyaret edecekler için vakfetmişlerdir. Hiç bir karşılık beklemediği için, hem maddî hem de manevî anlamı olan, insanı her iki boyutuyla tatmin eden ve başkalarına yardım niyetiyle meydana getiren vakıflar; yüzyıllar boyu bütün dinlerde ve o dinlerin mensubu olan toplumlarda önemli bir görevi meydana getirmiş, sosyal ve ekonomik hayat üzerinde olumlu etkiler bırakmış hukuki, dini hizmet ve kurumlardır.                 Devamlı bir iyilik -sadaka- olarakta, görülen bu hizmetler; eğitim sağlık, bayındırlık, sosyal ve ekonomik alanlarda yayılmış durumdadır. Bunlar; bazen bir hastane, bazen bir aşevi,bazen cami olarak karşımıza çıkmışlar ve günümüze kadar bize miras kalmışlardır. Hangi adla anılırsa anılsın vakıf kurumu; hem vakfeden için manevi getirisi olan hem de insanların çok farklı ihtiyaçlarını karşılaması açısından son derece önemlidir.
Ekleme Tarihi: 11 Mayıs 2022 - Çarşamba

Vakıflara Sahip Çıkalım ( I )

'Tüketim toplumu" haline gelmiş kitlelerde; insanların fizyolojik yapısı ile psikolojisi ayrı ayrı ele alınır. Fizyolojik (maddi) psikolojik (manevi) boyutları olan insan, esasında "bütün" mükemmel bir varlıktır. İşte bu mükemmel varlığı parçalamak, çok tehlikeli sonuçlar doğurur ve doğurmaktadır, insana "ne kadar tüketiyorsan o kadar insansın" anlayışı ile yaklaşan modern anlayış bir bütün olan insanı, parçalara böler; parçalanmış insan ise ne kendini mutlu hisseder, nede başkalarının mutluluğuna katkıda bulunabilir.

Çünkü; kendisini tatmin edilmemiş hisseder, böylece tatmin ve mutluluğu artık sadece fizyolojik (maddi) ihtiyaçlarda ve onları karşılamakta görür. Tam ihtiyaçlarımı karşıladım derken; psikolojisini harekete geçiren ve tüketimi teşvik eden unsurlar (reklam, promosyon vs.)unsurlar insanı yeni bir açlık dürtüsü ve tüketim girdabının içine atar. Bu böyle sürüp gider. Çünkü; insanın maddi ve manevi yönleri artık bir savaş halindedir. Psikolojisi tüketim olan insan için artık çoğu "değer "de, anlamını yitirir.

Anlamını yitiren değerlerden biri de vakıflardır.

Bunca şey arasında vakıflar da nerden çıktı veya sırası mı diye sormayın! Vakıf müessesesi toplumsal kültürümüzde çok önemli yer tutar.

Bende bu konuya dikkat çekmek istedim. Vakıf nedir? Mesela sözlükte: Hapsetmek, alıkoymak demektir. Zamanla bu anlam genişleyerek; bir malın mülkiyetini devretme sonucunu doğuran tasarruftan alıkoyarak, kendisini ve varsa gelirini devamlı olarak ihtiyaç sahiplerine, bağışlamak anlamını kazanmıştır.

Bilindiği gibi yeryüzünde ilk vakıf; her sene milyonlarca insanın, hac veya umre ibadeti için ziyaret ettiği yer olan Kabe'dir. Allah'ın emriyle Kabe'yi yapan Hz. İbrahim ve oğlu İsmail onu, kıyamete kadar gelip ziyaret edecekler için vakfetmişlerdir.

Hiç bir karşılık beklemediği için, hem maddî hem de manevî anlamı olan, insanı her iki boyutuyla tatmin eden ve başkalarına yardım niyetiyle meydana getiren vakıflar; yüzyıllar boyu bütün dinlerde ve o dinlerin mensubu olan toplumlarda önemli bir görevi meydana getirmiş, sosyal ve ekonomik hayat üzerinde olumlu etkiler bırakmış hukuki, dini hizmet ve kurumlardır.

                Devamlı bir iyilik -sadaka- olarakta, görülen bu hizmetler;

eğitim sağlık, bayındırlık, sosyal ve ekonomik alanlarda yayılmış durumdadır. Bunlar; bazen bir hastane, bazen bir aşevi,bazen cami olarak karşımıza çıkmışlar ve günümüze kadar bize miras kalmışlardır. Hangi adla anılırsa anılsın vakıf kurumu; hem vakfeden için manevi getirisi olan hem de insanların çok farklı ihtiyaçlarını karşılaması açısından son derece önemlidir.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.