DEDAŞ
HASBİHAL
Köşe Yazarı
HASBİHAL
 

Huzur ve Güven Ancak Rabbe Teslimiyetle Mümkündür!

Oysa iman etmiş bir insan karşılaşılan her durumda, ister bolluk ister yokluk, ister saadet ister sıkıntı hallerinde olsun Rabbinin yardımına taliptir ve muhtaçtır.  Zorluklar, musibetler, dertler söz konusu olduğunda da müminlere aynı teslimiyet hali içinde Rabbine yönelmek ve O’na ibadet edip, ancak O’ndan yardım dilemek yakışır. Şu bir gerçek ki, tevekkül kadercilikten uzak olmak gerektiği gibi, şüphecilikten de uzaklaşmak anlamına gelir. Müminlere, Âlemlerin Rabbi’ne olan teslimiyetin verdiği itminan duygusunu bahşeder. Maalesef modern insan hayatından adeta Rabbini çıkarmış ya da O’na sınırlı bir hâkimiyet alanı tayin etmiş gibidir. Hayat o kadar basit bir tarzda yorumlanmaktadır ki, Allah ile ilişki,  O’na duyulan ihtiyaç çok sınırlı zemin ve alanlarda, örneğin çaresizlik anlarında veya  ölüm olayında hatırlanır. Gündelik hayat akışı içinde ise her şey kendi kurallarınca örneğin piyasanın, sağlık sektörünün, bürokrasinin, devletin vs. ilahi müdahaleye hiçbir alan bırakmayan kurallarınca işlemektedir. Mesela bakın uzun bir zamandır, herkes salgın hastalık korkusuyla panik içinde. Herkes birbirine bir dizi tavsiyede bulunuyor. El yıkamaktan maske kullanmaya, eve kapanmaktan yiyecek içeceğe dikkat etmeye kadar birçok önlem alınması gerektiği konuşuluyor, ama Rabbimize yönelelim, bolca dua edelim, bu musibeti bir an önce defetmesi için O’na yalvaralım, O’na sığınalım şeklinde bir hatırlatma, bir tavsiye pek duyulmuyor. Neden, çünkü Rab ile olan ilişki ancak cenaze törenlerinde hatırlanıyor, ondan öncesine ilişkin bir zorunluluk, bir ihtiyaç hissedilmiyor.    Oysa iman etmiş bir insan karşılaşılan her durumda, ister bolluk ister yokluk, ister saadet ister sıkıntı hallerinde olsun Rabbinin yardımına taliptir ve muhtaçtır.  Zorluklar, musibetler, dertler söz konusu olduğunda da müminlere aynı teslimiyet hali içinde Rabbine yönelmek ve O’na ibadet edip, ancak O’ndan yardım dilemek yakışır. Bu durum, her gün kılınan namazlarda tekrarlanan Fatiha Suresinde etkili bir şekilde dile getirilmiştir.        Karşılaştığımız sorunlar, sıkıntılar karşısında elbette elimizden gelen gayreti sarf etmekle mükellef olduğumuzu biliyoruz. Ama bununla birlikte son kertede gücümüzün sınırlı, yükümüzün ise alabildiğine ağır olduğunu da göz önünde bulundurarak Rabbimize iltica etmenin bizim için tek yol, tek çıkış olduğunu da hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Tevekkül sahibi olmak, umutsuzluğa düşmeyi, çaresizliği, paniği önler. İnsana Rabbinden başka güç ve kudret sahibi tanımama ve yalnızca O’na güvenip, dayanma huzurunu verir.  Sadece O’nun dediğinin olacağını, O’ndan başka hiçbir güç sahibinin nihai neticeyi belirleme kudretine sahip bulunmadığını bilmek şüphesiz iman edenleri rahatlatır: “De ki: ‘Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır.’ Öyleyse müminler, yalnız Allah’a güvensinler.” (Tevbe, 9/51) Rabbimiz kendimiz ve tüm insanlar için hayırlı, salih amelleri bizlere müyesser kılsın! Bizlere ağır yük yüklemesin, musibetlerden, sıkıntılardan, çaresiz dertlerden hepimizi korusun! Bizleri sadece O’na yönelen ve yardımı, çareyi, şifayı O’ndan bekleyen mütevekkil kullarından kılsın.  
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2022 - Cumartesi

Huzur ve Güven Ancak Rabbe Teslimiyetle Mümkündür!

Oysa iman etmiş bir insan karşılaşılan her durumda, ister bolluk ister yokluk, ister saadet ister sıkıntı hallerinde olsun Rabbinin yardımına taliptir ve muhtaçtır.  Zorluklar, musibetler, dertler söz konusu olduğunda da müminlere aynı teslimiyet hali içinde Rabbine yönelmek ve O’na ibadet edip, ancak O’ndan yardım dilemek yakışır.

Şu bir gerçek ki, tevekkül kadercilikten uzak olmak gerektiği gibi, şüphecilikten de uzaklaşmak anlamına gelir. Müminlere, Âlemlerin Rabbi’ne olan teslimiyetin verdiği itminan duygusunu bahşeder. Maalesef modern insan hayatından adeta Rabbini çıkarmış ya da O’na sınırlı bir hâkimiyet alanı tayin etmiş gibidir.

Hayat o kadar basit bir tarzda yorumlanmaktadır ki, Allah ile ilişki,  O’na duyulan ihtiyaç çok sınırlı zemin ve alanlarda, örneğin çaresizlik anlarında veya  ölüm olayında hatırlanır. Gündelik hayat akışı içinde ise her şey kendi kurallarınca örneğin piyasanın, sağlık sektörünün, bürokrasinin, devletin vs. ilahi müdahaleye hiçbir alan bırakmayan kurallarınca işlemektedir.

Mesela bakın uzun bir zamandır, herkes salgın hastalık korkusuyla panik içinde. Herkes birbirine bir dizi tavsiyede bulunuyor. El yıkamaktan maske kullanmaya, eve kapanmaktan yiyecek içeceğe dikkat etmeye kadar birçok önlem alınması gerektiği konuşuluyor, ama Rabbimize yönelelim, bolca dua edelim, bu musibeti bir an önce defetmesi için O’na yalvaralım, O’na sığınalım şeklinde bir hatırlatma, bir tavsiye pek duyulmuyor. Neden, çünkü Rab ile olan ilişki ancak cenaze törenlerinde hatırlanıyor, ondan öncesine ilişkin bir zorunluluk, bir ihtiyaç hissedilmiyor.   

Oysa iman etmiş bir insan karşılaşılan her durumda, ister bolluk ister yokluk, ister saadet ister sıkıntı hallerinde olsun Rabbinin yardımına taliptir ve muhtaçtır.  Zorluklar, musibetler, dertler söz konusu olduğunda da müminlere aynı teslimiyet hali içinde Rabbine yönelmek ve O’na ibadet edip, ancak O’ndan yardım dilemek yakışır. Bu durum, her gün kılınan namazlarda tekrarlanan Fatiha Suresinde etkili bir şekilde dile getirilmiştir.   

 

 

Karşılaştığımız sorunlar, sıkıntılar karşısında elbette elimizden gelen gayreti sarf etmekle mükellef olduğumuzu biliyoruz. Ama bununla birlikte son kertede gücümüzün sınırlı, yükümüzün ise alabildiğine ağır olduğunu da göz önünde bulundurarak Rabbimize iltica etmenin bizim için tek yol, tek çıkış olduğunu da hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.

Tevekkül sahibi olmak, umutsuzluğa düşmeyi, çaresizliği, paniği önler. İnsana Rabbinden başka güç ve kudret sahibi tanımama ve yalnızca O’na güvenip, dayanma huzurunu verir.  Sadece O’nun dediğinin olacağını, O’ndan başka hiçbir güç sahibinin nihai neticeyi belirleme kudretine sahip bulunmadığını bilmek şüphesiz iman edenleri rahatlatır: “De ki: ‘Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır.’ Öyleyse müminler, yalnız Allah’a güvensinler.” (Tevbe, 9/51)

Rabbimiz kendimiz ve tüm insanlar için hayırlı, salih amelleri bizlere müyesser kılsın! Bizlere ağır yük yüklemesin, musibetlerden, sıkıntılardan, çaresiz dertlerden hepimizi korusun! Bizleri sadece O’na yönelen ve yardımı, çareyi, şifayı O’ndan bekleyen mütevekkil kullarından kılsın.

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.