DEDAŞ
HASBİHAL
Köşe Yazarı
HASBİHAL
 

Yerli Dizilerin Düşündürdükleri…

Dünyanın her tarafında diziler farklı amaçlarla yapılır.  Bir kısmı tamamen ticaridir, sadece kârını dikkate alır.  Bir kısmı da tamamen ideolojiktir.  İzleyicilerine farklı yaşam tarzlarını dayatırlar.  Toplumu kendi inanç ve yaşam tarzlarına göre şekillendirmeye gayret gösterirler. Daha açık bir ifade ile toplum mühendisliği yaparlar.   Sevgili okurlarım, sık sık bir Yeşilay mensubu olarak şunu hep söylerim; Yeşilay, asla sinemaya, film ve dizilere ve insanlığa yararlı olabilecek hiçbir teknolojiye karşı değildir. Karşı olduğumuz şey; bu nimetlerin sunuş ve kullanılış şeklidir. Toplumun aile yapısına, örf, adet ve inançlarına uygun olmasıdır.   Bugünkü yazımda televizyonların ekranlardan eksik etmedikleri yerli dizilerimizden söz etmek istiyorum. Yerli televizyon kanallarının birçoğunda günlük dizilere önemli ölçüde yer verilmektedir. Bu diziler zaman zaman yüzlerce bölümden oluşmaktadır. Çoluk çocuk, ailece herkes, inanç ve geleneklerimize uygun olup olmadığına bakmaksızın bu dizileri takip ediyoruz.  Toplum, kelimenin tam anlamıyla dizi kolik olmuştur. Artık evlerin birçok odasında televizyon bulunduğundan  her aile ferdi istediği kanalın dizilerini takip edebiliyor. Dünyanın her tarafında diziler farklı amaçlarla yapılır.  Bir kısmı tamamen ticaridir, sadece kârını dikkate alır.  Bir kısmı da tamamen ideolojiktir.  İzleyicilerine farklı yaşam tarzlarını dayatırlar.  Toplumu kendi inanç ve yaşam tarzlarına göre şekillendirmeye gayret gösterirler. Daha açık bir ifade ile toplum mühendisliği yaparlar. Bu dizilerin hemen hemen tamamında “tüketim alışkanlığı”nı yaşam tarzı olarak sunarlar. Yeri gelmişken bir Japon bilim adamının yerli diziler ile ilgili ülkemizde yaptığı araştırma sonucunu sizlerle paylaşmak isterim: “Üç yıldır Türk kültürünü inceliyorum. Üç-beş dizi hariç, hepsi Türk kültür ve inancına ters. Garip olan şey şu: herkes bunu biliyor ve izliyor. Hem de çocuklarıyla birlikte. Türklerin bu garip haline şaşıyorum.  Oysaki hiçbir ülkeye kendi inancına aykırı bir dizi izlettiremezsiniz…” Burada asıl dikkatinizi çekmek istediğim nokta dizilerin vermek istedikleri mesajlardır. Dizilerle ilgili yapılabilecek çok eleştiriler var. Ben de zaman zaman bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek birçok dizinin tümünü yâda bazı bölümlerini izlemişimdir. Dizilerin önemli bir kısmı şu mesajları içeriyor. Maddeler halinde sıralayacak olursak: BİR: İstemediğin birisiyle evlendiysen, ona ihanet edebilirsin. İKİ: Kötü olaydan sonra mutlaka sigara yakılmalı, yâda bir kadeh alkol alınmalı,  efkâr dağıtılmalı. ÜÇ: Her gencin mutlaka flört ettiği bir sevgilisi olmalı. DÖRT: Kaynanalar hep kötü olmalı. Ayrıca bir kısım dizileri istisna edersek, ortak bir yönleri de: Hiçbir şekilde İslami sembollere yer vermezler, dini konuları konuşmazlar.  Yâda dini ve Müslümanları kötüleyen, kötü algı oluşturan sahnelere yer verirler. 
Ekleme Tarihi: 24 Ağustos 2022 - Çarşamba

Yerli Dizilerin Düşündürdükleri…

Dünyanın her tarafında diziler farklı amaçlarla yapılır.  Bir kısmı tamamen ticaridir, sadece kârını dikkate alır.  Bir kısmı da tamamen ideolojiktir.  İzleyicilerine farklı yaşam tarzlarını dayatırlar.  Toplumu kendi inanç ve yaşam tarzlarına göre şekillendirmeye gayret gösterirler. Daha açık bir ifade ile toplum mühendisliği yaparlar.
 
Sevgili okurlarım, sık sık bir Yeşilay mensubu olarak şunu hep söylerim; Yeşilay, asla sinemaya, film ve dizilere ve insanlığa yararlı olabilecek hiçbir teknolojiye karşı değildir. Karşı olduğumuz şey; bu nimetlerin sunuş ve kullanılış şeklidir. Toplumun aile yapısına, örf, adet ve inançlarına uygun olmasıdır.   Bugünkü yazımda televizyonların ekranlardan eksik etmedikleri yerli dizilerimizden söz etmek istiyorum.
Yerli televizyon kanallarının birçoğunda günlük dizilere önemli ölçüde yer verilmektedir. Bu diziler zaman zaman yüzlerce bölümden oluşmaktadır. Çoluk çocuk, ailece herkes, inanç ve geleneklerimize uygun olup olmadığına bakmaksızın bu dizileri takip ediyoruz.  Toplum, kelimenin tam anlamıyla dizi kolik olmuştur. Artık evlerin birçok odasında televizyon bulunduğundan  her aile ferdi istediği kanalın dizilerini takip edebiliyor.
Dünyanın her tarafında diziler farklı amaçlarla yapılır.  Bir kısmı tamamen ticaridir, sadece kârını dikkate alır.  Bir kısmı da tamamen ideolojiktir.  İzleyicilerine farklı yaşam tarzlarını dayatırlar.  Toplumu kendi inanç ve yaşam tarzlarına göre şekillendirmeye gayret gösterirler. Daha açık bir ifade ile toplum mühendisliği yaparlar.
Bu dizilerin hemen hemen tamamında “tüketim alışkanlığı”nı yaşam tarzı olarak sunarlar.
Yeri gelmişken bir Japon bilim adamının yerli diziler ile ilgili ülkemizde yaptığı araştırma sonucunu sizlerle paylaşmak isterim:
“Üç yıldır Türk kültürünü inceliyorum. Üç-beş dizi hariç, hepsi Türk kültür ve inancına ters. Garip olan şey şu: herkes bunu biliyor ve izliyor. Hem de çocuklarıyla birlikte. Türklerin bu garip haline şaşıyorum.  Oysaki hiçbir ülkeye kendi inancına aykırı bir dizi izlettiremezsiniz…”
Burada asıl dikkatinizi çekmek istediğim nokta dizilerin vermek istedikleri mesajlardır. Dizilerle ilgili yapılabilecek çok eleştiriler var. Ben de zaman zaman bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek birçok dizinin tümünü yâda bazı bölümlerini izlemişimdir.
Dizilerin önemli bir kısmı şu mesajları içeriyor. Maddeler halinde sıralayacak olursak:
BİR: İstemediğin birisiyle evlendiysen, ona ihanet edebilirsin.
İKİ: Kötü olaydan sonra mutlaka sigara yakılmalı, yâda bir kadeh alkol alınmalı,  efkâr dağıtılmalı.
ÜÇ: Her gencin mutlaka flört ettiği bir sevgilisi olmalı.
DÖRT: Kaynanalar hep kötü olmalı.
Ayrıca bir kısım dizileri istisna edersek, ortak bir yönleri de: Hiçbir şekilde İslami sembollere yer vermezler, dini konuları konuşmazlar.  Yâda dini ve Müslümanları kötüleyen, kötü algı oluşturan sahnelere yer verirler. 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.