DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

ARTUKLU ÜNİVERSİTEMİZ Ah…. Ah!

Ne hayallerle kurulması için uğraşmıştık, çabalamıştık.  Mardin’e fakülte kurulması için 2002’de dernek kurmuş ve Dicle Üniversitesi’ne başvuru yapmıştık dönemin Mardin Valisi Temel Koçaklar mihmandarlığında.  Fakülteler kurulmuş fakat bununla iktifa etmemiştik, üniversite kurulması için uğraş vermiştik.  AK Parti hükümetinin kararlılığı, dönemin milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları, yerel ve mülki amirliklerinin çabası, Mardinli hemşerilerimizin olağanüstü gayreti ile üniversitemiz kurulmuştu.  Kurulmuştu da aradan geçen süreçte şehir-üniversite birlikteliğinin sağlanamadığını, şehri sürükleyecek ivmenin yakalanamadığını görüyoruz ve üzülüyoruz.  Üniversitenin ilk kuruluşunda dönemin yöneticileri hep “butik üniversite” masalından bize bahsettiler. İtiraz ettiğimiz de “bu iş bizim işimiz siz bilmesiniz” demişlerdi.  Farklı ülkelerden getirtilen beyaz garip giyisili akademisyenlerle butik üniversite hayali gerçekleştirilmeye çalışılmıştı. Fakat daha sonra butik üniversitenin kiraladığı otel, pansiyonlarla “butik otele” dönüştürülmeye çalışıldığını gördük. Daha sonraki aşamada itirazlarımızı sürdürdük ve üniversitenin şehrin lokomotifi olması gerektiğini hep söyledik ve bu gerekçeyle tıp fakültesinin kurulması için talepte bulunduk, kulis yaptık yazı yazdık, yol gösterdik. Mardinli hemşerilerimiz 2007 deki ruh ile hareket ettiler. Çeşitli kampanyalar düzenlediler, kulis faaliyetleri yaptılar. Taki Sayın Cumhurbaşkanımızın kararnamesiyle tıp fakültesi müjdesini aldık. Aldık da hayırsever iş insanın hazır olmasına rağmen ancak iki yıl sonra fakültenin inşaatı için kazmayı vurabildik.  Geçenlerde Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen Akademi-Medrese buluşmaları çalıştayı ve bu çalıştaya bağlı olarak Kasımiye Medresesinde Ahmed-i Hani dinletisi haberi vardı medyada.  Doğrusu bu haber canımı sıkmadı değil. Medreseler yıllarca ihmal edildi, kurum olarak varlıkları kabul edilmedi, kapatıldı, ötekileştirildi. Bunlar hepsi doğru. Yani medreseler ile ilgili çalıştayı İslami Bilimler Fakültesi düzenleyebilirdi.  Üniversitemize yakışan bilimsel konulara önem veren yeni buluşların gerçekleşebileceği mekanın Mardin olacağı düşüncesinden hareketle bu konularda çalıştay düzenlemesiydi. Aziz Sancar’ın memleketinde bilimsel çalışmaların, keşiflerin nasıl yapılabileceğinin çalıştayının yapılması temel amaç olmalıydı. Belki ikinci Nobel’in nasıl kazanılabileceğinin ip uçları için bir çalıştay düzenlenmeliydi.  Bilim, akıl, üretim, kalkınma, şehir, insan kavramlarının bir arada tartışıldığı çalıştayın yapılması gerektiğidir. Mardin’e bir uçak fabrikasının nasıl kurulabileceğinin çalıştayı yapılabilirdi ya da işsizliğin nasıl bitirileceğinin çalıştayı. Maalesef geldiğimiz süreçte üniversite, şehir diyalogunun tam kurulamadığının, şehri sürükleyecek, lokomotif görevi yapacak üniversite mantalitesini, modelini halen oluşturamadığımızı üzülerek görüyorum.  Diğer şehirlerde olan Teknopark üniversite anlayışı gibi bir anlayışın üniversitemizde de olmasını çok arzuluyorum. Tıp fakültesinde, uzaktan da olsa, Aziz Sancar hocamızın ve onun muadili Mardinli Profesörlerimizin ders anlattığı bir üniversite olmasını çok arzuluyorum.  2050 yılların Mardin’in nasıl olması gerektiği planını şimdiden yapan, kurgulayan bir üniversitemizin olmasını çok isterdim. Dünyadaki bütün bilimsel çalışmaların izlendiği bir üniversitemizin olmasını çok isterdim.  İsterdim de isterdiniz de… Bilmiyorum çok mu şeyler istiyoruz? Medrese-akademi buluşmaları çalıştayı düzenlenirken; Mardinde kayıp olan medreseleri halen keşfedebilmiş değiliz. Üniversitemizin Mimarlık Fakültesinin hemen yanı başında duvarın patlamasıyla ortaya çıkan Hüsamiye medresemize 3 yıldır bir çözüm bulamadık. Belediyeye gidildiğinde bu işin sorumlusunun Vakıflar bölge müdürlüğünün olduğu söyleniyor, vakfa gidildiğinde kendilerinin böyle bir yetkileri olmadığının sorumluluğun müze müdürlüğünde olduğu söyleniyor. Müze müdürlüğü topu Kültür müdürlüğüne. Kültür de topu taca atıyor. Keşke bu çalıştayda medreselerimizin gün ışığına çıkarılıp yeniden ihya edilmesi konusu da konuşulsaydı. Keşke Hüsamiye medresesinin kurtarılması için üniversitemizin mihmandarlık yapılacağı kamu oyuna deklare edilseydi.   Burda hiç kimseyi töhmet altında tutmuyorum. Hepimizin sorumluluğu var. Hepimizin birbirine ihtiyacı var. Hepimiz bu şehirliyiz ve Mardinliyiz. Ama sadece sesli düşüncelerimi yazma gereği duydum. Arzuluyorum ve istiyorum; üniversitemizde bilimsel ve akademik çalışmaların, keşiflerin hem ülkemize hem de dünyaya yön verdiği bir üniversite olmasını istiyorum. 
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2022 - Pazartesi

ARTUKLU ÜNİVERSİTEMİZ Ah…. Ah!

Ne hayallerle kurulması için uğraşmıştık, çabalamıştık. 
Mardin’e fakülte kurulması için 2002’de dernek kurmuş ve Dicle Üniversitesi’ne başvuru yapmıştık dönemin Mardin Valisi Temel Koçaklar mihmandarlığında. 
Fakülteler kurulmuş fakat bununla iktifa etmemiştik, üniversite kurulması için uğraş vermiştik. 
AK Parti hükümetinin kararlılığı, dönemin milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları, yerel ve mülki amirliklerinin çabası, Mardinli hemşerilerimizin olağanüstü gayreti ile üniversitemiz kurulmuştu. 
Kurulmuştu da aradan geçen süreçte şehir-üniversite birlikteliğinin sağlanamadığını, şehri sürükleyecek ivmenin yakalanamadığını görüyoruz ve üzülüyoruz. 
Üniversitenin ilk kuruluşunda dönemin yöneticileri hep “butik üniversite” masalından bize bahsettiler. İtiraz ettiğimiz de “bu iş bizim işimiz siz bilmesiniz” demişlerdi. 
Farklı ülkelerden getirtilen beyaz garip giyisili akademisyenlerle butik üniversite hayali gerçekleştirilmeye çalışılmıştı. Fakat daha sonra butik üniversitenin kiraladığı otel, pansiyonlarla “butik otele” dönüştürülmeye çalışıldığını gördük.
Daha sonraki aşamada itirazlarımızı sürdürdük ve üniversitenin şehrin lokomotifi olması gerektiğini hep söyledik ve bu gerekçeyle tıp fakültesinin kurulması için talepte bulunduk, kulis yaptık yazı yazdık, yol gösterdik. Mardinli hemşerilerimiz 2007 deki ruh ile hareket ettiler. Çeşitli kampanyalar düzenlediler, kulis faaliyetleri yaptılar. Taki Sayın Cumhurbaşkanımızın kararnamesiyle tıp fakültesi müjdesini aldık. Aldık da hayırsever iş insanın hazır olmasına rağmen ancak iki yıl sonra fakültenin inşaatı için kazmayı vurabildik. 

Geçenlerde Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen Akademi-Medrese buluşmaları çalıştayı ve bu çalıştaya bağlı olarak Kasımiye Medresesinde Ahmed-i Hani dinletisi haberi vardı medyada. 
Doğrusu bu haber canımı sıkmadı değil. Medreseler yıllarca ihmal edildi, kurum olarak varlıkları kabul edilmedi, kapatıldı, ötekileştirildi. Bunlar hepsi doğru. Yani medreseler ile ilgili çalıştayı İslami Bilimler Fakültesi düzenleyebilirdi. 

Üniversitemize yakışan bilimsel konulara önem veren yeni buluşların gerçekleşebileceği mekanın Mardin olacağı düşüncesinden hareketle bu konularda çalıştay düzenlemesiydi. Aziz Sancar’ın memleketinde bilimsel çalışmaların, keşiflerin nasıl yapılabileceğinin çalıştayının yapılması temel amaç olmalıydı. Belki ikinci Nobel’in nasıl kazanılabileceğinin ip uçları için bir çalıştay düzenlenmeliydi. 
Bilim, akıl, üretim, kalkınma, şehir, insan kavramlarının bir arada tartışıldığı çalıştayın yapılması gerektiğidir.
Mardin’e bir uçak fabrikasının nasıl kurulabileceğinin çalıştayı yapılabilirdi ya da işsizliğin nasıl bitirileceğinin çalıştayı.
Maalesef geldiğimiz süreçte üniversite, şehir diyalogunun tam kurulamadığının, şehri sürükleyecek, lokomotif görevi yapacak üniversite mantalitesini, modelini halen oluşturamadığımızı üzülerek görüyorum. 
Diğer şehirlerde olan Teknopark üniversite anlayışı gibi bir anlayışın üniversitemizde de olmasını çok arzuluyorum.
Tıp fakültesinde, uzaktan da olsa, Aziz Sancar hocamızın ve onun muadili Mardinli Profesörlerimizin ders anlattığı bir üniversite olmasını çok arzuluyorum. 
2050 yılların Mardin’in nasıl olması gerektiği planını şimdiden yapan, kurgulayan bir üniversitemizin olmasını çok isterdim.
Dünyadaki bütün bilimsel çalışmaların izlendiği bir üniversitemizin olmasını çok isterdim. 
İsterdim de isterdiniz de…
Bilmiyorum çok mu şeyler istiyoruz?

Medrese-akademi buluşmaları çalıştayı düzenlenirken; Mardinde kayıp olan medreseleri halen keşfedebilmiş değiliz. Üniversitemizin Mimarlık Fakültesinin hemen yanı başında duvarın patlamasıyla ortaya çıkan Hüsamiye medresemize 3 yıldır bir çözüm bulamadık. Belediyeye gidildiğinde bu işin sorumlusunun Vakıflar bölge müdürlüğünün olduğu söyleniyor, vakfa gidildiğinde kendilerinin böyle bir yetkileri olmadığının sorumluluğun müze müdürlüğünde olduğu söyleniyor. Müze müdürlüğü topu Kültür müdürlüğüne. Kültür de topu taca atıyor. Keşke bu çalıştayda medreselerimizin gün ışığına çıkarılıp yeniden ihya edilmesi konusu da konuşulsaydı. Keşke Hüsamiye medresesinin kurtarılması için üniversitemizin mihmandarlık yapılacağı kamu oyuna deklare edilseydi.  

Burda hiç kimseyi töhmet altında tutmuyorum. Hepimizin sorumluluğu var. Hepimizin birbirine ihtiyacı var. Hepimiz bu şehirliyiz ve Mardinliyiz. Ama sadece sesli düşüncelerimi yazma gereği duydum.
Arzuluyorum ve istiyorum; üniversitemizde bilimsel ve akademik çalışmaların, keşiflerin hem ülkemize hem de dünyaya yön verdiği bir üniversite olmasını istiyorum. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.