DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

Bir Ramazan’ın daha sonuna geliyoruz

İftarlar, masalar, yemekler ve iftar sonrası tatlılar. Halbuki oruç bir terbiye ayıydı. Bizim gibi yaşamayanların, yiyemeyenlerin, acı çekenlerin yaşadıklarını az da olsa onlar gibi bu ayda yaşayabilmekti. Stö’ler, akil insanlar, kanaat önderleri, siyasetçiler, yöneticiler toplu iftar masalarında boy gösterdiler. Elbete gidilmesi gereken yerlere gidilecekti. Ama orucun o ruhunu da ıskalamış, yakalanmamış oluyordu. Belki de bir yetimin sofrasındaydı iftar mutluluğu/huzuru, belki de evini, barkını kaybetmiş kimsesi olmayanın yanındaydı. Bir kenar mahallesinde gözü yaşlı bir çocuğun babasını ekmek getirmesini beklerken çektiği ızdırabın içindeydi orucun çoşkusu. Belki de kapısı aylardır aralanamayan bir yaşlı çiftin gülümseyişindeydi orucun bereketi. Yapamadık, gidemedik nefsimizin bizi farklı yerlere çekmesinden dolayı gidemedik bu insanlarımıza. Ağır panedemi süreci, ekonomi sıkıntıları toplum olarak bizi çok gerdi. Ruh halimize negatif bir etki bıraktı. Halbuki ne kadar da birbirimize ihtiyacımız vardı. Üç yıla yakın birbirimizi görmeyişimizin kavuşma sevincini belki de bu oruç ayında yakalayabilirdik. Olmadı, yapamadık. Bu satırları önce kendi nefsime yazıyorum. Kendi sorumluluğumun diyalektikliğini yazıyorum. Sonrada akil insanlara, stö’lere, kanaat önderlerine, yöneticilere, siyaset erbabına. Bir eksiğimiz var. Tenkit kültürünü halen kendi içimizde içselleştirememişiz. Ufak bir eleştiri de hiddetleniyoruz. Halbuki dışımızdan birinin bizi seyredip nakıslığımızı uygun lisanla söylemesine ne kadar da ihtiyacımız var. Modern yaşamda güçlü nefis yapımız maalesef bizi, dışardan gelebilecek eleştiriye tamamen kapatmıştır. Google amcayla artık kendimizi; bilim insanı, müfessir, akademisyen görmeye başladık. Edep, haya, hikmet, iyilikleri yaygınlaştırma, kötülüklerden sakındırma yaşanarak tecrübe edinilen hasletlerdir. Biz Google amcayla bunu edindiğimizi zannettik. Yanlış bir varsayımdı bizimkisi. Bir Ramazan’ın sonuna daha yaklaşıyoruz. Oruç biterken nasıl bir ruh hali ile bitirdiğimizin muhasebesini yapma temennisiyle; Allah tutuğumuz oruçların, yaptığımız ibadetlerin, etiğimiz duaların ecrini versin. Bayrama kavuşmayı Rabbim nasip etsin.
Ekleme Tarihi: 30 Nisan 2022 - Cumartesi

Bir Ramazan’ın daha sonuna geliyoruz

İftarlar, masalar, yemekler ve iftar sonrası tatlılar. Halbuki oruç bir terbiye ayıydı. Bizim gibi yaşamayanların, yiyemeyenlerin, acı çekenlerin yaşadıklarını az da olsa onlar gibi bu ayda yaşayabilmekti. Stö’ler, akil insanlar, kanaat önderleri, siyasetçiler, yöneticiler toplu iftar masalarında boy gösterdiler. Elbete gidilmesi gereken yerlere gidilecekti. Ama orucun o ruhunu da ıskalamış, yakalanmamış oluyordu.
Belki de bir yetimin sofrasındaydı iftar mutluluğu/huzuru,
belki de evini, barkını kaybetmiş kimsesi olmayanın yanındaydı.
Bir kenar mahallesinde gözü yaşlı bir çocuğun babasını ekmek getirmesini beklerken çektiği ızdırabın içindeydi orucun çoşkusu.
Belki de kapısı aylardır aralanamayan bir yaşlı çiftin gülümseyişindeydi orucun bereketi.
Yapamadık, gidemedik nefsimizin bizi farklı yerlere çekmesinden dolayı gidemedik bu insanlarımıza.
Ağır panedemi süreci, ekonomi sıkıntıları toplum olarak bizi çok gerdi. Ruh halimize negatif bir etki bıraktı. Halbuki ne kadar da birbirimize ihtiyacımız vardı. Üç yıla yakın birbirimizi görmeyişimizin kavuşma sevincini belki de bu oruç ayında yakalayabilirdik. Olmadı, yapamadık.
Bu satırları önce kendi nefsime yazıyorum. Kendi sorumluluğumun diyalektikliğini yazıyorum. Sonrada akil insanlara, stö’lere, kanaat önderlerine, yöneticilere, siyaset erbabına.
Bir eksiğimiz var. Tenkit kültürünü halen kendi içimizde içselleştirememişiz. Ufak bir eleştiri de hiddetleniyoruz. Halbuki dışımızdan birinin bizi seyredip nakıslığımızı uygun lisanla söylemesine ne kadar da ihtiyacımız var.
Modern yaşamda güçlü nefis yapımız maalesef bizi, dışardan gelebilecek eleştiriye tamamen kapatmıştır. Google amcayla artık kendimizi; bilim insanı, müfessir, akademisyen görmeye başladık. Edep, haya, hikmet, iyilikleri yaygınlaştırma, kötülüklerden sakındırma yaşanarak tecrübe edinilen hasletlerdir. Biz Google amcayla bunu edindiğimizi zannettik. Yanlış bir varsayımdı bizimkisi.
Bir Ramazan’ın sonuna daha yaklaşıyoruz. Oruç biterken nasıl bir ruh hali ile bitirdiğimizin muhasebesini yapma temennisiyle;
Allah tutuğumuz oruçların, yaptığımız ibadetlerin, etiğimiz duaların ecrini versin.
Bayrama kavuşmayı Rabbim nasip etsin.
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.