DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

Elif, be, te, žee….Vasfi Hoca.

Giden geri gelmiyor. İçimizde yılların hüznü…. Mardin Bab-ı Sur (Savurkapı) mahallesi Melik Mahmut Camisine her bakışımda duygusallaşıyorum. Kimler gelip geçmiş diye düşünüyorum.  Cuma namazları, teravih namazları, vakit namazları ve ibadetler…. Hepsi bu cami içinde eda edildi. Yapılan dualar, tespihatlar…. Yapılan dualar acaba neydi…?  O an ki yapılan dualarda insanımızın ruh hali nasıldı..? Neler dua edildi?  Hepsi ama hepsi Melik Mahmut Camisinin duvarlarında, ruhunda  var bu duaların izleri. Oradaki duvarlar da dua izlerini hissedebiliyorsunuz…. 1980 öncesi çocukluk yıllarım. Yaz aylarında annem kuran kursuna gitmemi istiyor. Babam uzun yol şoförü olduğu için yönetim annem de. Tabi o dönemlerde Rahmetli Hacı Vasfi Hoca cami imamı. Bazen Hacı Ata amcam (Beytil Paşavat) devam ediyor….. Hacı Vasfi Hoca aslen Savur’lu. Ama Mardin’de imamlık yapıyor. Yaz tatili başlangıcı ile annem elimden tutuğu gibi Melik Mahmut Camiisine Hacı Vasfi Hocaya götürüyor. Kuran kursu vermesi için rica ediyordu. Öğleden sonraları da talebe okuttuğunu ifade ediyor ama benim sabah namazında gelmemi istiyor. Sabah namazında gelmemi isteyişinin sebebi o ruhu yakalamamı isteyişindendi. O yıl, her yaz sabahı namaz öncesi annem beni uyandırır  ya kardeşlerimle veya tek başıma Melik Mahmut Camisine giderdim.  Cemaatle kılınan sabah namazı akabinde yapılan dualar ve gün ağırımı. İşte her sabah gün ağırımında derslere başlardık.  Elif féthê “ê”, be kéśré “tí”, že zammâ “žû”….. öyle devam ederdi. Tabi bizimle gelen başka çocuklarda var. Hacı Vasfi hocamız bir baba şefkati ve merhameti ile yaklaşırdı bizlere. Hata yaptığımız yerde kırmadan kızmadan tekrarlattırdı. Duruşu ve konuşması gönlü zengin bir derviş gibi. Müşfik bir insan portresi çiziyordu. Hata yapsakta, okuyamasak da bizi rencide etmeyecek, bize yine merhamet edecek bir portre vardı karşımızda. Ders bitip bizi evimize gönderme saati geldiğinde yarın ki ders için hazırlıklı gelmemizi öğütlerdi….. Bazen zorunlu seyahatleri nedeniyle ders vermediği günler olurdu. Seyahatinden döner dönmez eve uğrardı.  -Muhammet nerede derse gelsin derdi.  Mahalle çocukları ile o kadar güçlü bir bağı vardı ki, derse gelmeyen talebeleri evine gider, kapıyı çalar ve evden çocukları alır Kuran-ı Kerim dersine götürürdü. Amacı edebli, hayalı, imanlı bir neslin yetişmesiydi.  Tabi ders sonrası gizli getirdiğimiz futbol topu ile Vasfi Boca camiiden  gittikten sonra cami içinde yaptığımız maçlarda unutulmazlardandı….Bağıra çağıra top oynardık cami içinde. Düşmek bedavaydı çünkü düştüğümüz de yaralanmıyorduk her yer halıydı. Bu da çok hoşumuza giderdi…. Büyüdük ortaokullara, liselere gittik. Bazılarımız mahalle veya şehir değiştirdik ama gönül dünyamızda hep Vasfi hoca bir merhamet timsali olarak kaldı.  Sonrasında onun da İstanbul’a göç etiğini duyduk. İçimiz cız etti. Her Melik Mahmut Camii önünden geçişimiz de oranın öksüz, yetim kaldığının hissini yaşadık.  1987 rahmetli abim kaza geçirmiş ve vefat etmişti. Vasfi hoca buna çok üzülmüştü. İstanbul’dan taziyemize çıkıp gelmişti. Bir gece bizde kalmıştı.  Gece boyunca imtihan ve sabır ile ilgili ayet ve hadisleri bize okuyup, tefsir ederek  teselli etmişti. O gece bize canlı bir nur ve ruh gibi gelmişti. Hayatın geçiciliğini bize yine Vasfi hoca hatırlatmış ve anlatmıştı. Gelişi bize büyük bir teselli olmuştu. İlerleyen yaşına rağmen dinç duruşu ve yürüyüşü ile bize umut olmaya çalışmıştı.  Günümüz edebi tanımlamasıyla “gönül gözü açık, yürüyen bir dervişti.” Hayatın bütün aksaklıklarına vereceği bir cevabı vardı…. Vatan, aidiyetin oluştuğu geliştiği yerdir. Aslında Vasfi hoca bize şehir, cami ve yaşantımız ile aramızda bir aidiyet duygusu da kazandırmıştı….. Sabah okunan ezan, kılınan namaz ve akabinde aldığımız kuran dersleri bizi mahallemize ve toprağımıza bağlı kılıyor ve aidiyet duygusu oluşturmuştu… Bunu artık unutmamız mümkün değildi… Her gittiğimiz yerde bunu arayışımızın sebebi de buydu….Aidiyet duygusu böyle bir şeydi….. Bir hayatı başarabilmek aslında başka bir hayatın daha rahat nefes aldırabilmesini sağlamaktır…..İyi insan, insanlara yararı olabilen insandır. (Hayr-el nas men yenfeall nas) Vasfi hoca öyle bir insandı… Torunları amca çocuklarım olması hesabıyla onu tekrar hayırla yad ederken bu satırlar döküldü kalemimden.  Vasfi hocayı Allah rahmet eylesin mekanını cennet eylesin. Bize çocukluğumuzda verdiği ilim ve edep ile kişiliğimizin yetişmesine vesile oldu.  Bize eğitim veren ve bize hakkı olan bütün kuran kursu hocalarımıza, öğretmenlerimize de sıhhat afiyet dilerken vefat edenlere Allahtan rahmet diliyorum…..
Ekleme Tarihi: 10 Nisan 2023 - Pazartesi

Elif, be, te, žee….Vasfi Hoca.

Giden geri gelmiyor. İçimizde yılların hüznü…. Mardin Bab-ı Sur (Savurkapı) mahallesi Melik Mahmut Camisine her bakışımda duygusallaşıyorum. Kimler gelip geçmiş diye düşünüyorum. 

Cuma namazları, teravih namazları, vakit namazları ve ibadetler….
Hepsi bu cami içinde eda edildi.
Yapılan dualar, tespihatlar….
Yapılan dualar acaba neydi…? 
O an ki yapılan dualarda insanımızın ruh hali nasıldı..? Neler dua edildi? 
Hepsi ama hepsi Melik Mahmut Camisinin duvarlarında, ruhunda  var bu duaların izleri. Oradaki duvarlar da dua izlerini hissedebiliyorsunuz….

1980 öncesi çocukluk yıllarım. Yaz aylarında annem kuran kursuna gitmemi istiyor. Babam uzun yol şoförü olduğu için yönetim annem de. Tabi o dönemlerde Rahmetli Hacı Vasfi Hoca cami imamı. Bazen Hacı Ata amcam (Beytil Paşavat) devam ediyor…..
Hacı Vasfi Hoca aslen Savur’lu. Ama Mardin’de imamlık yapıyor.
Yaz tatili başlangıcı ile annem elimden tutuğu gibi Melik Mahmut Camiisine Hacı Vasfi Hocaya götürüyor. Kuran kursu vermesi için rica ediyordu. Öğleden sonraları da talebe okuttuğunu ifade ediyor ama benim sabah namazında gelmemi istiyor. Sabah namazında gelmemi isteyişinin sebebi o ruhu yakalamamı isteyişindendi.
O yıl, her yaz sabahı namaz öncesi annem beni uyandırır  ya kardeşlerimle veya tek başıma Melik Mahmut Camisine giderdim. 
Cemaatle kılınan sabah namazı akabinde yapılan dualar ve gün ağırımı. İşte her sabah gün ağırımında derslere başlardık. 
Elif féthê “ê”, be kéśré “tí”, že zammâ “žû”….. öyle devam ederdi. Tabi bizimle gelen başka çocuklarda var. Hacı Vasfi hocamız bir baba şefkati ve merhameti ile yaklaşırdı bizlere. Hata yaptığımız yerde kırmadan kızmadan tekrarlattırdı. Duruşu ve konuşması gönlü zengin bir derviş gibi. Müşfik bir insan portresi çiziyordu. Hata yapsakta, okuyamasak da bizi rencide etmeyecek, bize yine merhamet edecek bir portre vardı karşımızda. Ders bitip bizi evimize gönderme saati geldiğinde yarın ki ders için hazırlıklı gelmemizi öğütlerdi…..
Bazen zorunlu seyahatleri nedeniyle ders vermediği günler olurdu. Seyahatinden döner dönmez eve uğrardı. 
-Muhammet nerede derse gelsin derdi. 
Mahalle çocukları ile o kadar güçlü bir bağı vardı ki, derse gelmeyen talebeleri evine gider, kapıyı çalar ve evden çocukları alır Kuran-ı Kerim dersine götürürdü. Amacı edebli, hayalı, imanlı bir neslin yetişmesiydi. 
Tabi ders sonrası gizli getirdiğimiz futbol topu ile Vasfi Boca camiiden  gittikten sonra cami içinde yaptığımız maçlarda unutulmazlardandı….Bağıra çağıra top oynardık cami içinde. Düşmek bedavaydı çünkü düştüğümüz de yaralanmıyorduk her yer halıydı. Bu da çok hoşumuza giderdi….

Büyüdük ortaokullara, liselere gittik. Bazılarımız mahalle veya şehir değiştirdik ama gönül dünyamızda hep Vasfi hoca bir merhamet timsali olarak kaldı. 
Sonrasında onun da İstanbul’a göç etiğini duyduk. İçimiz cız etti. Her Melik Mahmut Camii önünden geçişimiz de oranın öksüz, yetim kaldığının hissini yaşadık. 
1987 rahmetli abim kaza geçirmiş ve vefat etmişti. Vasfi hoca buna çok üzülmüştü. İstanbul’dan taziyemize çıkıp gelmişti. Bir gece bizde kalmıştı.  Gece boyunca imtihan ve sabır ile ilgili ayet ve hadisleri bize okuyup, tefsir ederek  teselli etmişti. O gece bize canlı bir nur ve ruh gibi gelmişti. Hayatın geçiciliğini bize yine Vasfi hoca hatırlatmış ve anlatmıştı. Gelişi bize büyük bir teselli olmuştu. İlerleyen yaşına rağmen dinç duruşu ve yürüyüşü ile bize umut olmaya çalışmıştı. 
Günümüz edebi tanımlamasıyla “gönül gözü açık, yürüyen bir dervişti.” Hayatın bütün aksaklıklarına vereceği bir cevabı vardı….

Vatan, aidiyetin oluştuğu geliştiği yerdir. Aslında Vasfi hoca bize şehir, cami ve yaşantımız ile aramızda bir aidiyet duygusu da kazandırmıştı…..
Sabah okunan ezan, kılınan namaz ve akabinde aldığımız kuran dersleri bizi mahallemize ve toprağımıza bağlı kılıyor ve aidiyet duygusu oluşturmuştu… Bunu artık unutmamız mümkün değildi…
Her gittiğimiz yerde bunu arayışımızın sebebi de buydu….Aidiyet duygusu böyle bir şeydi…..
Bir hayatı başarabilmek aslında başka bir hayatın daha rahat nefes aldırabilmesini sağlamaktır…..İyi insan, insanlara yararı olabilen insandır. (Hayr-el nas men yenfeall nas) Vasfi hoca öyle bir insandı…

Torunları amca çocuklarım olması hesabıyla onu tekrar hayırla yad ederken bu satırlar döküldü kalemimden. 
Vasfi hocayı Allah rahmet eylesin mekanını cennet eylesin. Bize çocukluğumuzda verdiği ilim ve edep ile kişiliğimizin yetişmesine vesile oldu. 
Bize eğitim veren ve bize hakkı olan bütün kuran kursu hocalarımıza, öğretmenlerimize de sıhhat afiyet dilerken vefat edenlere Allahtan rahmet diliyorum…..

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.