DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

GEÇMİŞ GÜNLER……

Çocukken sevinçle koşardık toz pembe hayallere. Ekmek elden su gölden olunca baba yolunu beklerdik dört gözle. Umut biriktirirdik içimizde.  Ulu cami, Şehidiye cami ve diğer camilerin ezanları daha bir umutla yankılanırdı yüreğimizde. Sözün eri insanlar yaşardı muhitimizde.  Her taraf berrak ve ümitti.  Koşardık sevinçle birbirimize. Kirlenmemişti daha bu kadar yeryüzü. Gökyüzünün berraklığı, yeryüzünün güzelliğindendi. Bu nedenle geceleri yıldızları sayardık.  Yolculuklarımız meşakkatli ama bir o kadar neşeliydi. “Mutlu ol yeter” şarkısı sanki sadece bizim için bestelenmişti ve bütün herşey sanki bizimmiş gibi sevinçliydik.  İçimizde hiç bir zaman olmayan kin ve öfke duygularının yerine merhamet duygularımız vardı.  Yalan konuşmazdık hayâ’mızdan ötürü. Mugalata yaptığımızda elimiz ayağımız birbirine dolanır ve kızarırdık hemen. Bu sebeple hep doğruluktu yolumuz.  Belki gücümüz her şeye yetmezdi ama güzelliklerimizle feth ederdik gönülleri.  Onun için yapılabilecek güzelliklerin peşindeydik. Çünkü kutlu davanın “marufu yayma”, “münkeri önleme” bizim nihai gayemizdi ve bu sebeple hep “Hayrı isteme ve hayrı yayma” sevdamız vardı. Ve bundan dolayı da muvaffak kılındık hayatta.  Ve o çocuksu duygularımızın berraklığı  hep bizi menzile ulaştırdı.  Hayata tutunma çabamızın mücadelesinde hep o merhametli güzel duygularımızın eseriydi/eseridir.   
Ekleme Tarihi: 23 Ağustos 2022 - Salı

GEÇMİŞ GÜNLER……

Çocukken sevinçle koşardık toz pembe hayallere.
Ekmek elden su gölden olunca baba yolunu beklerdik dört gözle.
Umut biriktirirdik içimizde. 
Ulu cami, Şehidiye cami ve diğer camilerin ezanları daha bir umutla yankılanırdı yüreğimizde.
Sözün eri insanlar yaşardı muhitimizde. 
Her taraf berrak ve ümitti. 
Koşardık sevinçle birbirimize. Kirlenmemişti daha bu kadar yeryüzü.
Gökyüzünün berraklığı, yeryüzünün güzelliğindendi. Bu nedenle geceleri yıldızları sayardık. 
Yolculuklarımız meşakkatli ama bir o kadar neşeliydi.
“Mutlu ol yeter” şarkısı sanki sadece bizim için bestelenmişti ve bütün herşey sanki bizimmiş gibi sevinçliydik. 
İçimizde hiç bir zaman olmayan kin ve öfke duygularının yerine merhamet duygularımız vardı. 
Yalan konuşmazdık hayâ’mızdan ötürü. Mugalata yaptığımızda elimiz ayağımız birbirine dolanır ve kızarırdık hemen. Bu sebeple hep doğruluktu yolumuz. 
Belki gücümüz her şeye yetmezdi ama güzelliklerimizle feth ederdik gönülleri. 
Onun için yapılabilecek güzelliklerin peşindeydik. Çünkü kutlu davanın “marufu yayma”, “münkeri önleme” bizim nihai gayemizdi ve bu sebeple hep “Hayrı isteme ve hayrı yayma” sevdamız vardı. Ve bundan dolayı da muvaffak kılındık hayatta. 
Ve o çocuksu duygularımızın berraklığı  hep bizi menzile ulaştırdı. 
Hayata tutunma çabamızın mücadelesinde hep o merhametli güzel duygularımızın eseriydi/eseridir. 

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.