DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

HAYATIN İÇİNİ DOLDURAN ÖYKÜLER

Hayatın içini dolduran öykülerdir. Yaşamın her bir karesi aslında bir öyküdür. Bazen bu öyküler fotoğraf karesine dökülür, bazen de cep telefonu ile videoya çekilir ve yaşatılmaya çalışılır. Teknoloji gelişmeden önce öyküler dilden dile, kulaktan kulağa tasvir edilerek anlatılırdı. İnsanların düşünme yetisinin gelişimi de sağlanmış olurdu. Her bir öykü anlatımı aynı zamanda insanlara  beyinde yeni bir hayal kurma yetisi de beraberinde getirirdi.  Çocuklar öyküler ile büyürdü ve bu öyküler onların ruh dünyasında önemli bir iz bırakırdı. Onların daha sağlıklı düşünme ve hayal kurma, tasvir etme  duygusunu da verirdi.   Günümüz teknoloji dünyasında sosyal paylaşım siteleri bu öyküleri fotoğraflandırdı, videolaştırdı bu önemli bir husus ama teknolojik öyküler belki de hayal kurmamızı ve farklı açıdan düşünmemizin önünü kesti. Belki bu satırlar eleştirilecek ama en azından yeni bir düşünce doğmasına yol açması da en temel isteğimizdir.   Bütün bu girişi neden yaptım. Uzun bir aradan sonra yazma isteğim depreşti içimde ve yazmak isterken de hayata dair, insanlara dair gözlem yapma isteği de doğdu içimde. Yüzyıldır tartıştığımız  Gelenekselleşme ile Modernleşme yine zihnime takıldı. Bunun bariz örneğini her yerde görebildiğimiz gibi Mardin’de görmekteyiz. Bir taraftan yeni kurulan “Yenişehir” diğer tarftan “Eski Mardin yerleşim yeri”.   Yenişehir, yeniliği ve modernliği içinde barındırdığı iddiası içerisindedir. Eski Mardin daha geleneksel kodların baskın olduğu bir yaşam tarzını temsil etmektedir.   Son 15 gündür Eski Mardin’in yaşam tarzını daha detaylı gözlemleme imkanım oldu. Bayramı buralarda geçirdim. Burada yaşam halen gelenekselliğini koruyarak devam ettiğini gördüm. İnsanlar daha samimi ve daha sıcak. İçten. Komşular, suyun akış saatini bile birbirlerine haber vermekteler. Az ile yetinip, darda olan komşusuna destek olma noktasında daha cömert. Suriyeden göç edip gelenlere daha bir mert davranıyorlar. Ramazan ayı boyunca kapısı tıklanan bu geleneksel evlerin kapıları mutlaka açıldı ve gelen misafir buyur edildi birlikte iftar açıldı veya yardımlar yapıldı. Az kazanç ile daha mutlu yaşamın nasıl olduğunu insan burada yaşayarak öğreniyor. Gönül tokluğu var. Gönül huzuru var. Doğrusu ön yargılardan arınmış bir bakış açısı ile burada gelneksel yaşam kodlarının insanı daha mutlu ve huzurlu olduğunu ifade etmek gerekir. Belki her evin önünde bir araba yok. Belki burada yaşayanların çoğu kredi kartının ne olduğunu bilmiyor veya kullanmıyor. Ama burada yaşayanların daha mütevekkil yaşadığı ve bu tevekkül kendilerine huzur verdiğini ifade etmek gerekir.   Bayramlarda burada çocuklar yine kapıları çalıyor ve şeker istiyorlar. Her kapı çalışında ev ahalisi bıkmadan, usanmadan gelen çocuklara şeker ikram etmekten bıkmıyor. Bayram çocukların diyorlar.  Bu geleneksel yaşam şartlarından çıkaracağımız çok dersler var. Şehrin yapısı insanların birbirlerine karşı daha samimi ve içten olmayı gerekli kılıyor. Ötekileştirici ve dayatmacı bir tarz yok. Problemler konuşularak halledilmeye çalışılıyor. Anlayarak ve anlamlandırarak sorunların üstesinden geleye çalışıyorlar. Modern yaşam bizi atomize etti parçaladı, her bir parçayı ayrı bir uzmanlık alanına dönüştürdü. Doktorlar bizim hastalıklara çözüm buldular ilaç vererek tedavi ettiler fakat bizim gönül yıkıntımıza ve gönül yorgunluğumuza çözüm bulamadılar. Geleneksel öyküleri dinlemeden büyüyen çocuklar, mutluluğu sosyal paylaşımlarda, internette aramaya çalıştılar, bunu yaparkende düşünme, hayal kurma, tasvir etme yetilerini geliştiremediler ve malesef uyuşturucuya veya başka yollara daldılar.   Modern yaşam bize dünyada cenneti vaat ediyor. Mutluluğumuz için merdiven çıkmıyoruz asansör bizi çıkarıyor. Fakat kilo vermek içinde fitnes ve spor salonlarında enerji harcamaya, kilo vermeye çalışıyoruz. Modern yaşam kötüdür yaşanmaması gerekir diye bir iddia içerisinde değilim. Ama geleneksel yaşam tarzının’da takip edilmesinde fayda gördüğümü ifade etmem gerekiyor.   Mahallenin bakalı  daha samimi, fırıncısı sıcak ekmeği evinize servis ediyor. Komşular daha vefakar. Belkide yaşatmamız gereken geleneksel yaşam kodlarımız Eski Mardin’de saklı. Oralarını ihmal etmemiz gerekiyor.   Bir tanıdığım yenişehirde oturmasına rağmen eski Mardin’deki evini tahliye etmemişti. Kendisine sorduğumda cevaben ; “buralarda eski Mardin’in yaşam koşulları gizli, her geldiğimde geçmişi ve şu anki vefayı, samimiyeti yaşıyorum bu duyguların bende tekrarlanması için bu evi boşaltmadım buraya gelerek bu duyguları yaşamaya çalışıyorum” demişti.   İşte Mardin’deki geleneksel yaşam şartları ve kodlarının özeti. Her birinde ayrı bir öykü gizli. 
Ekleme Tarihi: 03 Ağustos 2022 - Çarşamba

HAYATIN İÇİNİ DOLDURAN ÖYKÜLER

Hayatın içini dolduran öykülerdir. Yaşamın her bir karesi aslında bir öyküdür. Bazen bu öyküler fotoğraf karesine dökülür, bazen de cep telefonu ile videoya çekilir ve yaşatılmaya çalışılır. Teknoloji gelişmeden önce öyküler dilden dile, kulaktan kulağa tasvir edilerek anlatılırdı. İnsanların düşünme yetisinin gelişimi de sağlanmış olurdu. Her bir öykü anlatımı aynı zamanda insanlara  beyinde yeni bir hayal kurma yetisi de beraberinde getirirdi.  Çocuklar öyküler ile büyürdü ve bu öyküler onların ruh dünyasında önemli bir iz bırakırdı. Onların daha sağlıklı düşünme ve hayal kurma, tasvir etme  duygusunu da verirdi. 
 Günümüz teknoloji dünyasında sosyal paylaşım siteleri bu öyküleri fotoğraflandırdı, videolaştırdı bu önemli bir husus ama teknolojik öyküler belki de hayal kurmamızı ve farklı açıdan düşünmemizin önünü kesti. Belki bu satırlar eleştirilecek ama en azından yeni bir düşünce doğmasına yol açması da en temel isteğimizdir. 
 Bütün bu girişi neden yaptım. Uzun bir aradan sonra yazma isteğim depreşti içimde ve yazmak isterken de hayata dair, insanlara dair gözlem yapma isteği de doğdu içimde. Yüzyıldır tartıştığımız  Gelenekselleşme ile Modernleşme yine zihnime takıldı. Bunun bariz örneğini her yerde görebildiğimiz gibi Mardin’de görmekteyiz. Bir taraftan yeni kurulan “Yenişehir” diğer tarftan “Eski Mardin yerleşim yeri”. 
 Yenişehir, yeniliği ve modernliği içinde barındırdığı iddiası içerisindedir. Eski Mardin daha geleneksel kodların baskın olduğu bir yaşam tarzını temsil etmektedir. 
 Son 15 gündür Eski Mardin’in yaşam tarzını daha detaylı gözlemleme imkanım oldu. Bayramı buralarda geçirdim. Burada yaşam halen gelenekselliğini koruyarak devam ettiğini gördüm. İnsanlar daha samimi ve daha sıcak. İçten. Komşular, suyun akış saatini bile birbirlerine haber vermekteler. Az ile yetinip, darda olan komşusuna destek olma noktasında daha cömert. Suriyeden göç edip gelenlere daha bir mert davranıyorlar. Ramazan ayı boyunca kapısı tıklanan bu geleneksel evlerin kapıları mutlaka açıldı ve gelen misafir buyur edildi birlikte iftar açıldı veya yardımlar yapıldı. Az kazanç ile daha mutlu yaşamın nasıl olduğunu insan burada yaşayarak öğreniyor. Gönül tokluğu var. Gönül huzuru var. Doğrusu ön yargılardan arınmış bir bakış açısı ile burada gelneksel yaşam kodlarının insanı daha mutlu ve huzurlu olduğunu ifade etmek gerekir. Belki her evin önünde bir araba yok. Belki burada yaşayanların çoğu kredi kartının ne olduğunu bilmiyor veya kullanmıyor. Ama burada yaşayanların daha mütevekkil yaşadığı ve bu tevekkül kendilerine huzur verdiğini ifade etmek gerekir. 
 Bayramlarda burada çocuklar yine kapıları çalıyor ve şeker istiyorlar. Her kapı çalışında ev ahalisi bıkmadan, usanmadan gelen çocuklara şeker ikram etmekten bıkmıyor. Bayram çocukların diyorlar.  Bu geleneksel yaşam şartlarından çıkaracağımız çok dersler var. Şehrin yapısı insanların birbirlerine karşı daha samimi ve içten olmayı gerekli kılıyor. Ötekileştirici ve dayatmacı bir tarz yok. Problemler konuşularak halledilmeye çalışılıyor. Anlayarak ve anlamlandırarak sorunların üstesinden geleye çalışıyorlar. Modern yaşam bizi atomize etti parçaladı, her bir parçayı ayrı bir uzmanlık alanına dönüştürdü. Doktorlar bizim hastalıklara çözüm buldular ilaç vererek tedavi ettiler fakat bizim gönül yıkıntımıza ve gönül yorgunluğumuza çözüm bulamadılar. Geleneksel öyküleri dinlemeden büyüyen çocuklar, mutluluğu sosyal paylaşımlarda, internette aramaya çalıştılar, bunu yaparkende düşünme, hayal kurma, tasvir etme yetilerini geliştiremediler ve malesef uyuşturucuya veya başka yollara daldılar. 
 Modern yaşam bize dünyada cenneti vaat ediyor. Mutluluğumuz için merdiven çıkmıyoruz asansör bizi çıkarıyor. Fakat kilo vermek içinde fitnes ve spor salonlarında enerji harcamaya, kilo vermeye çalışıyoruz. Modern yaşam kötüdür yaşanmaması gerekir diye bir iddia içerisinde değilim. Ama geleneksel yaşam tarzının’da takip edilmesinde fayda gördüğümü ifade etmem gerekiyor. 
 Mahallenin bakalı  daha samimi, fırıncısı sıcak ekmeği evinize servis ediyor. Komşular daha vefakar. Belkide yaşatmamız gereken geleneksel yaşam kodlarımız Eski Mardin’de saklı. Oralarını ihmal etmemiz gerekiyor. 
 Bir tanıdığım yenişehirde oturmasına rağmen eski Mardin’deki evini tahliye etmemişti. Kendisine sorduğumda cevaben ; “buralarda eski Mardin’in yaşam koşulları gizli, her geldiğimde geçmişi ve şu anki vefayı, samimiyeti yaşıyorum bu duyguların bende tekrarlanması için bu evi boşaltmadım buraya gelerek bu duyguları yaşamaya çalışıyorum” demişti. 
 İşte Mardin’deki geleneksel yaşam şartları ve kodlarının özeti. Her birinde ayrı bir öykü gizli. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.