DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

HÜZÜN ÇÖKER YOLCULUĞA

Vakit gece yarısını çoktan geçmiştir. 302 otobüsün gece aydınlatması için küçük kırmızı ampüller açılmış diğer ışıklar söndürülmüştü. Yolcular yolun vermiş olduğu tatlı yorgunluk ile uykudadır. Gecenin sessizliğinde şehrin içinde olan Adana terminale girer 302 otobüs.... Yolcu indirme bindirme anıdır. Soğuk havanın vermiş olduğu ürkeklikle; yolcular iner esneyerek, gözleri uykulu. Yeni binecek olan yolcularda soğuk ortamdan sıcak bir otobüs ortamına binmenin bir güven ve huzuruyla yerlerine oturur. Otogardan hareketlenir yine 302….. Tarsus, Pozantı derken uçsuz bucaksız Aksaray düzlüklerinde yol alır.  Soğuk Aksaray karanlığında sabah ezanı öncesi mola verir. Yolcular soğuğun vermiş olduğu tedirginlikle uykulu halde teker teker iner 302 otobüsten.  Hoparlörden cızırtılı ve anlaşılmayan bir ses yayılır ansızın; “Mardin’den Ankara'ya gitmekte olan Başaran Uğur Turizm'in değerli yolcuları, Aksaray Hazım Kulak tesislerine hoş geldiniz, kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiştir. Çaylarınız şirkettendir.” Uykusu henüz açılmamış yolcular bu alışılmış davet üzerine, buğulu camların ardına yürür ve tesisin lokanta kısmında gürültü ve sıcaklıkla buluşur. Dışarıda kar yeniden başlamıştır. Kaloriferler sonuna kadar açıktır, bütün yolcuların içi ısınır. Yolcular buldukları boş masalara oturur bakınır sağa sola. Aceleci bir garson çayları getirir. Diğer taraftan sıcak mercimek çorba kokusu. Masada ekmek sepetleri.  Dinlenme tesisinde sıcak çaylar içilirken yoldan hızla Tüfekçioğlu şirketine ait otobüs geçer. Karanlıkta kaybolur. Yolcular rakip firmanın kendilerinden önce Ankara’ya varacağının endişesini yaşar o anda. Dışarısı kar sessizliğine bürünür yeniden. Molanın bittiğine dair cızırtılı anlaşılmaz ses yine yankılanır. “Otobüsünüzün hareket saati gelmiştir lütfen yerlerinizi alınız…..” Yarım saatlik mola bitmiştir. Çay bardağınız bile soğumamıştır henüz. Yine otobüse binilir. Yolcular koltuklara yerleşir, 302’i hareket eder. Kar taneleri şoför camına doğru tane tane yağar. Silecekler ile camlar temizlenir.  Kaptan radyoda TRT yurttan sesler istasyonunu arar…. Yolcular uykuya dalıncaya kadar bir şarkı yayılır usul usul otobüs içerisine: "Uzun ince bir yoldayım  Gidiyorum gündüz gece…." Muavin limon kolonya serper avuçlara. Sonra herkes kendi kabuğuna çekilir. Kaptan şoför ışıkları söndürür. Tavanda kırmızı ışıklar parıldar yine... Bir iki yolcu kitaba dalar, kilometreler geride kalır. Yol çizgileri birbiri ardınca tek bir çizgiymiş gibi görünür. Hızla yaklaşan bir karayolları levhası ilişir göze. Ankara 140 kilometre.  Mardin’den yola çıkalı 15 saat olmuş Antep, Adana geride kalmıştır. 302 otobüs sessiz bir karanlıkta ilerler. Kar serpintileri ve yağmur eşliğinde kasabalar, köyler geçilir. Kilometreler tükenir. Cam silecekleri yetişmez bazen yağışın şiddetine. Sislerin ve hava kirliliğinin örttüğü Ankara Dikmen’e girildiğinde güneş bulutlar arasından yeni doğmuştur. Yolcular yavaş yavaş uyanır.  Çoğu yolcu Ankara’yı sanki ilk kez görüyormuş gibi ilgiyle seyreder.  Dikmen’den aşağı doğru inerken otobüsün sağ tarafında kalan gece kondu mahallelerindeki evlere takılır gözler. Tek tek beyaz renkli çatılı evlerin bacasından tüten siyah dumanlar gökyüzünü kaplar.  Evin patika yollarından okula giden siyah önlüklü öğrenciler diğer taraftan odun yüklü Bedford kamyonetin ağır ağır mahallenin en üst noktasına tırmandığı görülür.  Şehir merkezine yaklaştıkça otomobillerin, otobüslerin, köprülü kavşakların, taksilerin, apartmanların, dolmuşların sayısı giderek artar. Trafik, kirlilik ve gürültü yoğunlaşır... Sessiz gece yolculuğundan geriye hiçbir şey kalmaz. 302 otobüs terminale girer. Kimisi valizini indirir bagajdan, kimisi çantasını alır.  Soğuk bir Ankara sabahında yaşadığınız; bulunduğunuz şehirden farklı bir şehre geldiğinizin hissini iliklerinize kadar hissedersiniz.  Gurbet bir şehre geldiğinizin hüznü çöker içinize. 
Ekleme Tarihi: 19 Aralık 2022 - Pazartesi

HÜZÜN ÇÖKER YOLCULUĞA

Vakit gece yarısını çoktan geçmiştir.

302 otobüsün gece aydınlatması için küçük kırmızı ampüller açılmış diğer ışıklar söndürülmüştü. Yolcular yolun vermiş olduğu tatlı yorgunluk ile uykudadır.

Gecenin sessizliğinde şehrin içinde olan Adana terminale girer 302 otobüs....

Yolcu indirme bindirme anıdır. Soğuk havanın vermiş olduğu ürkeklikle; yolcular iner esneyerek, gözleri uykulu. Yeni binecek olan yolcularda soğuk ortamdan sıcak bir otobüs ortamına binmenin bir güven ve huzuruyla yerlerine oturur.

Otogardan hareketlenir yine 302….. Tarsus, Pozantı derken uçsuz bucaksız Aksaray düzlüklerinde yol alır. 

Soğuk Aksaray karanlığında sabah ezanı öncesi mola verir. Yolcular soğuğun vermiş olduğu tedirginlikle uykulu halde teker teker iner 302 otobüsten. 

Hoparlörden cızırtılı ve anlaşılmayan bir ses yayılır ansızın;

“Mardin’den Ankara'ya gitmekte olan Başaran Uğur Turizm'in değerli yolcuları, Aksaray Hazım Kulak tesislerine hoş geldiniz, kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiştir. Çaylarınız şirkettendir.”

Uykusu henüz açılmamış yolcular bu alışılmış davet üzerine, buğulu camların ardına yürür ve tesisin lokanta kısmında gürültü ve sıcaklıkla buluşur.

Dışarıda kar yeniden başlamıştır.

Kaloriferler sonuna kadar açıktır, bütün yolcuların içi ısınır.

Yolcular buldukları boş masalara oturur bakınır sağa sola.

Aceleci bir garson çayları getirir. Diğer taraftan sıcak mercimek çorba kokusu. Masada ekmek sepetleri. 

Dinlenme tesisinde sıcak çaylar içilirken yoldan hızla Tüfekçioğlu şirketine ait otobüs geçer. Karanlıkta kaybolur. Yolcular rakip firmanın kendilerinden önce Ankara’ya varacağının endişesini yaşar o anda. Dışarısı kar sessizliğine bürünür yeniden.

Molanın bittiğine dair cızırtılı anlaşılmaz ses yine yankılanır.

“Otobüsünüzün hareket saati gelmiştir lütfen yerlerinizi alınız…..”

Yarım saatlik mola bitmiştir. Çay bardağınız bile soğumamıştır henüz.

Yine otobüse binilir. Yolcular koltuklara yerleşir, 302’i hareket eder.

Kar taneleri şoför camına doğru tane tane yağar. Silecekler ile camlar temizlenir. 

Kaptan radyoda TRT yurttan sesler istasyonunu arar…. Yolcular uykuya dalıncaya kadar bir şarkı yayılır usul usul otobüs içerisine:

"Uzun ince bir yoldayım 
Gidiyorum gündüz gece…."

Muavin limon kolonya serper avuçlara.

Sonra herkes kendi kabuğuna çekilir. Kaptan şoför ışıkları söndürür. Tavanda kırmızı ışıklar parıldar yine...

Bir iki yolcu kitaba dalar, kilometreler geride kalır.

Yol çizgileri birbiri ardınca tek bir çizgiymiş gibi görünür.

Hızla yaklaşan bir karayolları levhası ilişir göze. Ankara 140 kilometre. 

Mardin’den yola çıkalı 15 saat olmuş Antep, Adana geride kalmıştır.

302 otobüs sessiz bir karanlıkta ilerler.

Kar serpintileri ve yağmur eşliğinde kasabalar, köyler geçilir. Kilometreler tükenir.

Cam silecekleri yetişmez bazen yağışın şiddetine.

Sislerin ve hava kirliliğinin örttüğü Ankara Dikmen’e girildiğinde güneş bulutlar arasından yeni doğmuştur.

Yolcular yavaş yavaş uyanır. 

Çoğu yolcu Ankara’yı sanki ilk kez görüyormuş gibi ilgiyle seyreder. 

Dikmen’den aşağı doğru inerken otobüsün sağ tarafında kalan gece kondu mahallelerindeki evlere takılır gözler. Tek tek beyaz renkli çatılı evlerin bacasından tüten siyah dumanlar gökyüzünü kaplar. 

Evin patika yollarından okula giden siyah önlüklü öğrenciler diğer taraftan odun yüklü Bedford kamyonetin ağır ağır mahallenin en üst noktasına tırmandığı görülür. 

Şehir merkezine yaklaştıkça otomobillerin, otobüslerin, köprülü kavşakların, taksilerin, apartmanların, dolmuşların sayısı giderek artar.

Trafik, kirlilik ve gürültü yoğunlaşır...

Sessiz gece yolculuğundan geriye hiçbir şey kalmaz.

302 otobüs terminale girer.

Kimisi valizini indirir bagajdan, kimisi çantasını alır. 

Soğuk bir Ankara sabahında yaşadığınız; bulunduğunuz şehirden farklı bir şehre geldiğinizin hissini iliklerinize kadar hissedersiniz. 

Gurbet bir şehre geldiğinizin hüznü çöker içinize. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.