DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

Mardin Kahvehâneleri ve Kahvecileri [ I ]

Mardin'de kahve kültürü başlı başına bir yaşam tarzıdır. Tarihten gelen bu mekanlar Mardinlilerin uğrak ve dinlenme yerleri olmuştur. Dertler, kederler, hüzünler, sevinçler hep bu mekanlarda anlatılmış, dile getirilmiş. Mardin gündemi buralarda belirlenmiş. Gelen yerli ve yabancı konuklar burada ağırlanmış, dostluk kahvesi buralarda ikram edilmiştir. Mardin’de kahvehanelerin zengin bir kültürü vardı. Şehirde 1955'lere kadar elektrik olmaması özellikle kış aylarında kahvehanelerde düzenlenen müzikli gecelerde, Mardinli ses sanatçılarının burada kendi sanatlarını icra etmeleri de sağlanmıştır. Uzun kış gecelerinde Sülo Ğaribo, Nuri İblalo gibi kahvelerinde yapılan bu etkinliklerde; -Rahmetli Mehmet Ürün -Rahmetli Kermo İl Zeyit (A.Kerim Atasayar) -Rahmetli Hafız Abde (A.Rahman İnam) -Rahmetli Hüsso il Ciddi -Rahmetli Ahmet il Bek -Rahmetli Hamdo Hasso gibi sanatçılar Mardin'in en güzel makamlarını, fasıllarını, divanlarını burada okumuşlar ve müzik sanatlarını icra etmişler. Mardin müziğinin burada çalışıldığı, icra edildiği ve buradan gün yüzüne çıktığı kayda alınan plaklardan da anlaşılmaktadır. Mardin müzik kültüründe divan vardır.  Divan, müzikte en az üçer kıtalık şiirlerden bestelenen şarkıları tanımlar. Bu kıtalar birbirlerinden ara nağmelerle ayrılır. Her kıtanın başında genellikle "ah", "yar" gibi bir terennüm sözcüğü eklenir. Kıtalardan biri yer yer ritimsiz okunacak şekildedir. Müzik kültürümüzde fasıl olmadığından diğerleri de makam icrasıdır. Mardin kahvehaneleri, Mardin müzik divanı'nın söylendiği, icra edildiği alanlardı o dönemde. Mardin müzik divan kültüründe; -Hüseyni Divanı, -Mansuri  Divanı, -Nedimi  Divanı, -Hekimi divanı vardı. Diğerleri makam icrasıdır. Bu makam icralarının bazıları da; -İbrahimi, -Hadidi, -Subbuhi, -Oraybuni idi. Bunlar kahvehanelerde çalışılır, okunur, kayıt altına alınır ve daha sonra da düğünlerde, özel günlerde icrası yapılırdı. Kahvehane sahipleri aynı zamanda sanatın hamisi konumundaydılar.                 1958'lerde Mehmet Ürün'ün söylediği Mardin divan şarkıları Sülo Ğaribo müzik lokalinde kayıt altına alınmıştır. Daha sonra bu kayıtlar Ankara radyosunda da yayınlanmıştır. Rahmetli Sülo Ğaribo müzik tutkunu olması, onun Mardin müzisyen sanatçılara daha çok değer verip kahvehanesinde, lokalinde sanatlarını icra etmelerini de sağlamıştır. 1970'lere kadar Mardin'de radyo yayınlarının olmaması Mardinlileri Arap radyolarına yönlendirmiştir. Sülo Ğaribo'nun; Ümmü Gülsüm, Abdulvahap, Nazım il Ğazalli, Fairouz gibi sanatçıları sürekli radyodan kahvehanesinde çalınmasını sağlamış ve bu sanatçıların Mardinde tanınmasına vesile olmuştur. Bu sebeple Ümmü Gülsüm sesi Mardin'de adeta Sülo Ğaribo ile özdeşleşmiştir. 1800 yıllarında başlayıp 2000 yılına kadar yaklaşık 200 yıl süren Mardin müzik divanı Mardin kahvehanelerinde kendine çalışma imkanı bulmuş ve buralarda icra edilmiştir. Mardin kahvehane kültüründe diğer önemli isim de Nuri İblalo ekolüdür. Nuri İblalo kahvesine giden takım elbiseli kravatlı, fötör şapkalı eşraf diyeceğimiz önemli bir zümre vardı. Müşterilerine itina ile hizmet ederdi. Kahvesinde disiplin önemliydi. İnsan boyundaki  semaveri ve  TK24 teypi unutulmazlardandı. Kahvesinde nargile, mırra için özel stil getiren Nuri İblalo çalışanlarının tek tip kıyafet ve nazik hizmeti ile o dönemde işe atfedilen önem ve değerin bir nişanesiydi. iblalo kahvehanesi, Mardin'e gelenlerin ilk uğrak yeriydi. Kışın Kermo il Zayit şarkıları teypte dinlenir, yazın üst terasta oturulurdu. Şehir dışından gelen yerli ve yabancı konuklar kahvit iblalo 'da içtikleri kahve, mırra ve nargile ile ömür boyu unutamayacakları bir anı yaşarlardı. Mardin zengin kültürünün ilk tanışma yeriydi. Mardin kahvecileri arasında Mehmet Esendemir (Beyt Hacı Hamo Begdaş) unutmamak gerekir. 1950'lerde kasaplar çarşısı girişindeki yerde kahvesini buradan ayrılması üzerine kahvit İl éllye ye taşınmıştır. Kahve ve çayı Seylan'dan getirttirdi. Dibekte kahve yapımı için özel tuttuğu eleman ile kahveyi hem dövdürdür hem de kızartırdı. 1950-1960 arasında Sülo Ğaribo ile kahvit İl éllye 'de “Tek saz restaurantı” şeklinde işletmeyi açmışlardı. Mehmet fotoğrafçı da ortaklarıydı. Saz ve şarkıcı ekipleriyle Mardinlilere hizmet etti. Yanında; Nuri il taksi, Hasan Şeybo, Kemal il mavsali, Halil Rıza Özden (il esvet), Ahmet Akgül gibi usta kahve ustaları yetiştirdi çalıştırdı. Bol kazancı olmasına rağmen kazandığını harcayan bir insandı. Dostlarına , çalışanlarına ikram da bulunurdu. Bütün esnaf kor ateşini ondan alır özellikle terzi esnafı kor ateşi ile çalışan ütülerini böyle ısıtırlardı. Kahvede bulundurduğu büyük su küpleriyle (den) hemen hemen bütün esnafın içecek su ihtiyacını karşılardı. Daha sonra Melek kahvehanesini (cumhuriyet alanı heykel arkası) ve İstiklal kahvesi (sokul bakar) ni işletti. O dönemde kahveci esnafı o kadar işine gücüne bağlıydı ki Yavuz&Turgut Abakuş (Beyt Salih Salha) kardeşlerden biri cumhuriyet meydanında işi olması nedeniyle üstündeki önlük ile buraya gelir ve dönüşte hayret ile buraya heykel yapıldığını anlatır etrafındakilere. Yani uzun yıllar çalıştığı kahvehanesinden dışarı çıkmayıp ailesinin nafakasını temin için sadece işlerine odaklandıklarını göstermesi açısından bu yaşanmışlıklar önemlidir. Rahmetli Mehmet Esendemir'de sadece bayram sabahları çocuklarıyla kahvaltı yapabiliyormuş.                 Sürur garajında oraya yıllarını veren  namı değer rahmetli kahveci Imhammet Hammudu da unutmamak gerekir. Mardinde elektrik olmadığı dönemlerde erkekler erkenden evden çıkar radyo dinlemek için kahvehanelere giderlerdi. Mardinin en eski kahvehanelerinden; tarih ve nostalji kokan diğer kahvehanesi de “kahvit sokil niccerin'di.” İki bölümden oluşan kahve; giriş bölümü ve burdan sola açılan kapıdan içeri girilen ikinci bölüm ile müşterilerine hizmet verirdi. Makaralı teypte çalan müzik sesi insanın kulağına sonsuzluk hissi verirdi.                 1980'lere kadar okey oyunu yaygın olmadığı için kahve ve kıraathanelerde; “Pis yedili”, “Üçlü”, “Bonbir”, “Pişti”, “Pineker” , “Tavla”, “Dama”, “Elli bir”,  “Yirmi bir “, “Konken”, “Domino“, “Dombala (tombala)” gibi oyunlar oynanırdı. Tabi bu oyunların kendine has kuralları ve heyecanı da olurdu. Bab-ı Sur'da Bilalolu Azizo'nun rakibiyle dama oynarken,oyunda kazanmak veya kaybetmek daha çok oyun sırasında kim konuşursa, veya ağzından laf çıkarsa onun oyunu kayıp edeceği üzerinde şekillenirdi. Bu sebeple Azizo amca oyuna başladığı anda bütün kahvedekiler onu bir şekilde konuşturup oyunu kayıp etmesini sağlamak için bir sürü espiriler yapar onu konuşturmaya çalışırlardı. Konuştuğu anda eldeki bütün taşları bırakıp bu sefer tafrasını atmaya çalışırdı. Yine Bab-ıl Mişkiyede Bedii amcanın kahvehanesinde oynanan “üçlü kağıt” oyunu sonunda yenilenlere ağır bir yükümlülük yüklenir, fırında tava yapılıp bütün kahvehanede olanlara ikram edilmesi sağlanırdı. Özellikle orada bulunan Ammo Şeyhé her kağıt çekişinde “lulü mircen” özdeyişi ile kendisine şans getirmesi için tekerlemede bulunurdu.                 1990'larda sonra ise kahvehaneler gençler için boyut değiştirerek, daha önceleri "Aile Bezik Salonu" olan yerlerin, sonraları “bilardo” ve “langırt da oynanan oyun salonlarına”, daha sonra da oyunlu "cafe"lere dönüşmeye başladığını söyleyebiliriz. Mekanlardaki tasarımlardan, menülerdeki çeşitliliğe, çalan müziklerden buralarda oynanan oyunların türlerine kadar işletmelerdeki değişim kendisini fazlasıyla hissettirmektedir. 1990'lardan sonra bilardo oyunun yaygınlaştığı dönemdir. Bilardoyu Mardin'e ilk getirenlerden; şu an ki kahveciler odası başkanı Murtaza İnan olur. İlk günlerde bilardo oyunu kahve müdavimlerinden şaşkınlıkla karşılansa da daha sonraki aşamada buna alışılmışlardır.
Ekleme Tarihi: 30 Mayıs 2022 - Pazartesi

Mardin Kahvehâneleri ve Kahvecileri [ I ]

Mardin'de kahve kültürü başlı başına bir yaşam tarzıdır. Tarihten gelen bu mekanlar Mardinlilerin uğrak ve dinlenme yerleri olmuştur. Dertler, kederler, hüzünler, sevinçler hep bu mekanlarda anlatılmış, dile getirilmiş. Mardin gündemi buralarda belirlenmiş. Gelen yerli ve yabancı konuklar burada ağırlanmış, dostluk kahvesi buralarda ikram edilmiştir.

Mardin’de kahvehanelerin zengin bir kültürü vardı.

Şehirde 1955'lere kadar elektrik olmaması özellikle kış aylarında kahvehanelerde düzenlenen müzikli gecelerde, Mardinli ses sanatçılarının burada kendi sanatlarını icra etmeleri de sağlanmıştır.

Uzun kış gecelerinde Sülo Ğaribo, Nuri İblalo gibi kahvelerinde yapılan bu etkinliklerde;

-Rahmetli Mehmet Ürün

-Rahmetli Kermo İl Zeyit (A.Kerim Atasayar)

-Rahmetli Hafız Abde (A.Rahman İnam)

-Rahmetli Hüsso il Ciddi

-Rahmetli Ahmet il Bek

-Rahmetli Hamdo Hasso gibi sanatçılar Mardin'in en güzel makamlarını, fasıllarını, divanlarını burada okumuşlar ve müzik sanatlarını icra etmişler.

Mardin müziğinin burada çalışıldığı, icra edildiği ve buradan gün yüzüne çıktığı kayda alınan plaklardan da anlaşılmaktadır.

Mardin müzik kültüründe divan vardır. 

Divan, müzikte en az üçer kıtalık şiirlerden bestelenen şarkıları tanımlar. Bu kıtalar birbirlerinden ara nağmelerle ayrılır. Her kıtanın başında genellikle "ah", "yar" gibi bir terennüm sözcüğü eklenir. Kıtalardan biri yer yer ritimsiz okunacak şekildedir.

Müzik kültürümüzde fasıl olmadığından diğerleri de makam icrasıdır.

Mardin kahvehaneleri, Mardin müzik divanı'nın söylendiği, icra edildiği alanlardı o dönemde.

Mardin müzik divan kültüründe;

-Hüseyni Divanı,

-Mansuri  Divanı,

-Nedimi  Divanı,

-Hekimi divanı vardı.

Diğerleri makam icrasıdır. Bu makam icralarının bazıları da;

-İbrahimi,

-Hadidi,

-Subbuhi,

-Oraybuni idi.

Bunlar kahvehanelerde çalışılır, okunur, kayıt altına alınır ve daha sonra da düğünlerde, özel günlerde icrası yapılırdı.

Kahvehane sahipleri aynı zamanda sanatın hamisi konumundaydılar.

                1958'lerde Mehmet Ürün'ün söylediği Mardin divan şarkıları Sülo Ğaribo müzik lokalinde kayıt altına alınmıştır. Daha sonra bu kayıtlar Ankara radyosunda da yayınlanmıştır.

Rahmetli Sülo Ğaribo müzik tutkunu olması, onun Mardin müzisyen sanatçılara daha çok değer verip kahvehanesinde, lokalinde sanatlarını icra etmelerini de sağlamıştır.

1970'lere kadar Mardin'de radyo yayınlarının olmaması Mardinlileri Arap radyolarına yönlendirmiştir.

Sülo Ğaribo'nun; Ümmü Gülsüm, Abdulvahap, Nazım il Ğazalli, Fairouz gibi sanatçıları sürekli radyodan kahvehanesinde çalınmasını sağlamış ve bu sanatçıların Mardinde tanınmasına vesile olmuştur. Bu sebeple Ümmü Gülsüm sesi Mardin'de adeta Sülo Ğaribo ile özdeşleşmiştir.

1800 yıllarında başlayıp 2000 yılına kadar yaklaşık 200 yıl süren Mardin müzik divanı Mardin kahvehanelerinde kendine çalışma imkanı bulmuş ve buralarda icra edilmiştir.

Mardin kahvehane kültüründe diğer önemli isim de Nuri İblalo ekolüdür.

Nuri İblalo kahvesine giden takım elbiseli kravatlı, fötör şapkalı eşraf diyeceğimiz önemli bir zümre vardı. Müşterilerine itina ile hizmet ederdi. Kahvesinde disiplin önemliydi. İnsan boyundaki  semaveri ve  TK24 teypi unutulmazlardandı.

Kahvesinde nargile, mırra için özel stil getiren Nuri İblalo çalışanlarının tek tip kıyafet ve nazik hizmeti ile o dönemde işe atfedilen önem ve değerin bir nişanesiydi.

iblalo kahvehanesi, Mardin'e gelenlerin ilk uğrak yeriydi. Kışın Kermo il Zayit şarkıları teypte dinlenir, yazın üst terasta oturulurdu. Şehir dışından gelen yerli ve yabancı konuklar kahvit iblalo 'da içtikleri kahve, mırra ve nargile ile ömür boyu unutamayacakları bir anı yaşarlardı. Mardin zengin kültürünün ilk tanışma yeriydi.

Mardin kahvecileri arasında Mehmet Esendemir (Beyt Hacı Hamo Begdaş) unutmamak gerekir. 1950'lerde kasaplar çarşısı girişindeki yerde kahvesini buradan ayrılması üzerine kahvit İl éllye ye taşınmıştır. Kahve ve çayı Seylan'dan getirttirdi. Dibekte kahve yapımı için özel tuttuğu eleman ile kahveyi hem dövdürdür hem de kızartırdı. 1950-1960 arasında Sülo Ğaribo ile kahvit İl éllye 'de “Tek saz restaurantı” şeklinde işletmeyi açmışlardı. Mehmet fotoğrafçı da ortaklarıydı. Saz ve şarkıcı ekipleriyle Mardinlilere hizmet etti. Yanında; Nuri il taksi, Hasan Şeybo, Kemal il mavsali, Halil Rıza Özden (il esvet), Ahmet Akgül gibi usta kahve ustaları yetiştirdi çalıştırdı. Bol kazancı olmasına rağmen kazandığını harcayan bir insandı. Dostlarına , çalışanlarına ikram da bulunurdu. Bütün esnaf kor ateşini ondan alır özellikle terzi esnafı kor ateşi ile çalışan ütülerini böyle ısıtırlardı. Kahvede bulundurduğu büyük su küpleriyle (den) hemen hemen bütün esnafın içecek su ihtiyacını karşılardı. Daha sonra Melek kahvehanesini (cumhuriyet alanı heykel arkası) ve İstiklal kahvesi (sokul bakar) ni işletti.

O dönemde kahveci esnafı o kadar işine gücüne bağlıydı ki Yavuz&Turgut Abakuş (Beyt Salih Salha) kardeşlerden biri cumhuriyet meydanında işi olması nedeniyle üstündeki önlük ile buraya gelir ve dönüşte hayret ile buraya heykel yapıldığını anlatır etrafındakilere. Yani uzun yıllar çalıştığı kahvehanesinden dışarı çıkmayıp ailesinin nafakasını temin için sadece işlerine odaklandıklarını göstermesi açısından bu yaşanmışlıklar önemlidir. Rahmetli Mehmet Esendemir'de sadece bayram sabahları çocuklarıyla kahvaltı yapabiliyormuş.

                Sürur garajında oraya yıllarını veren  namı değer rahmetli kahveci Imhammet Hammudu da unutmamak gerekir.

Mardinde elektrik olmadığı dönemlerde erkekler erkenden evden çıkar radyo dinlemek için kahvehanelere giderlerdi.

Mardinin en eski kahvehanelerinden; tarih ve nostalji kokan diğer kahvehanesi de “kahvit sokil niccerin'di.” İki bölümden oluşan kahve; giriş bölümü ve burdan sola açılan kapıdan içeri girilen ikinci bölüm ile müşterilerine hizmet verirdi. Makaralı teypte çalan müzik sesi insanın kulağına sonsuzluk hissi verirdi.

                1980'lere kadar okey oyunu yaygın olmadığı için kahve ve kıraathanelerde; “Pis yedili”, “Üçlü”, “Bonbir”, “Pişti”, “Pineker” , “Tavla”, “Dama”, “Elli bir”,  “Yirmi bir “, “Konken”, “Domino“, “Dombala (tombala)” gibi oyunlar oynanırdı. Tabi bu oyunların kendine has kuralları ve heyecanı da olurdu.

Bab-ı Sur'da Bilalolu Azizo'nun rakibiyle dama oynarken,oyunda kazanmak veya kaybetmek daha çok oyun sırasında kim konuşursa, veya ağzından laf çıkarsa onun oyunu kayıp edeceği üzerinde şekillenirdi. Bu sebeple Azizo amca oyuna başladığı anda bütün kahvedekiler onu bir şekilde konuşturup oyunu kayıp etmesini sağlamak için bir sürü espiriler yapar onu konuşturmaya çalışırlardı. Konuştuğu anda eldeki bütün taşları bırakıp bu sefer tafrasını atmaya çalışırdı.

Yine Bab-ıl Mişkiyede Bedii amcanın kahvehanesinde oynanan “üçlü kağıt” oyunu sonunda yenilenlere ağır bir yükümlülük yüklenir, fırında tava yapılıp bütün kahvehanede olanlara ikram edilmesi sağlanırdı. Özellikle orada bulunan Ammo Şeyhé her kağıt çekişinde “lulü mircen” özdeyişi ile kendisine şans getirmesi için tekerlemede bulunurdu.

                1990'larda sonra ise kahvehaneler gençler için boyut değiştirerek, daha önceleri "Aile Bezik Salonu" olan yerlerin, sonraları “bilardo” ve “langırt da oynanan oyun salonlarına”, daha sonra da oyunlu "cafe"lere dönüşmeye başladığını söyleyebiliriz. Mekanlardaki tasarımlardan, menülerdeki çeşitliliğe, çalan müziklerden buralarda oynanan oyunların türlerine kadar işletmelerdeki değişim kendisini fazlasıyla hissettirmektedir.

1990'lardan sonra bilardo oyunun yaygınlaştığı dönemdir. Bilardoyu Mardin'e ilk getirenlerden; şu an ki kahveciler odası başkanı Murtaza İnan olur. İlk günlerde bilardo oyunu kahve müdavimlerinden şaşkınlıkla karşılansa da daha sonraki aşamada buna alışılmışlardır.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.