DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (2)

 Peki, teşkilatlar niçin bu hale geldiler?                Siyaset, kelime anlamı itibari ile yönetmek, hizmet üretmek, hizmet etmek, belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir. Siyasetin doğası böyle iken, teşkilat kademelerinde, yönetimde bulunan üyeler bulundukları şehre, beldelere hizmet getirme, proje üretme, hizmetin gelmesi için uğraş verme yerine, çıkarların çatışmasına taraf olmaktadırlar. Taraf olunca da parti içinde “hizipleşme ve gruplaşma” başlıyor. Hizipleşme başlayınca da herkes “birilerinin adamı” olmak durumunda kalıyor. Böylece gruplar birbirlerini yok etmek, sindirmek için sesiz ve derinden kavgalar başlıyor.  Her bir grup diğer grup aleyhine bilgi, belge toplamaya başlıyor ve bunu partinin en yetkili organlarına gönderiyor. Yani her bir grup veya hizip bıçağını bileyerek diğer grubu ortadan kaldırmanın mücadelesine giriyor. Böylece taraflar birbirlerini yıpratma mücadelesine girmiş oluyorlar. Böyle olunca da siyasetin içinde olan “hizmet üretme, hizmet yapma anlayışı” bir tarafa bırakılıyor.  Böylece şehrin en temel ihtiyaçlarının karşılanması, sorunların çözülmesi, istihdamın artırılması noktasında ilgililere iletilmesi gereken talep, istek olmayınca şehir, diğer akran şehirlerine göre gerilemeye/gerilettirilmeye başlıyor. İçeride bu çatışmalar olunca kokuşmuşluk ve yıpranmışlık ortaya çıkıyor.  Halk bunu iyi okuyor. İçerdeki kavga ve çekişme dışarıya olduğu gibi yansıyor. Bu siyasi çekişmede olanlar vatandaşı, vatandaşın meşru taleplerini bir yük görmeye başlıyor.  Hâlbuki siyasette vatandaş, (halk-millet) velinimet sayılır. Çünkü demokrasilerde yönetimi almak, halkın reyi (oyu) ile mümkündür.     LİYAKAT DEĞİL, BİAT                Mardin siyasetine baktığınızda son beş yıl içerisinde AK Partide beş il başkanı ve yönetiminin değişmesini bu çerçeveden de okumak gerekir.   Parti teşkilat üyeliğine girmek için onlarca adam devreye sokulur. Ve bir şekilde yönetime girme yönünde başarı da sağlanır. Fakat yönetime niçin ve hangi amaç ile girildiğinin farkında olmayan nice üyeler de olmuştur.    Ak Partinin ilk iki döneminde siyaset akademisi, istişare toplantıları ve buna benzer organizasyonlarla yönetim kurulu üyelerine, hizmet yapılması noktasında bir siyasi bilinç kazandırılmaktaydı. Yönetime gelenler oradaki gayelerini ve farkındalık duygusunu bir şekilde anlıyordu.  Ama geldiğimiz nokta itibari ile bunun da ortadan kalktığını daha çok “adamcılık”, “sadakat”, “biat” hususlarının daha ön plana çıktığı görülmektedir.  Teşkilat başkanının kim daha çok adamı olacaksa veya ona biat edecekse, daha çok o kimselerin yönetime alındıklarını müşahede ediyoruz. Böyle olunca da fikir üretemeyen, proje geliştirmeyen, şehrin kalkınması için fikir beyan etmeyen, itiraz etmeyen, hayır demeyi bilmeyen, her şeye evet diyen bir parti yönetimi ile karşı karşıya kalıyoruz. (Devamı var…)
Ekleme Tarihi: 18 Ocak 2023 - Çarşamba

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (2)

 Peki, teşkilatlar niçin bu hale geldiler? 
              Siyaset, kelime anlamı itibari ile yönetmek, hizmet üretmek, hizmet etmek, belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir. Siyasetin doğası böyle iken, teşkilat kademelerinde, yönetimde bulunan üyeler bulundukları şehre, beldelere hizmet getirme, proje üretme, hizmetin gelmesi için uğraş verme yerine, çıkarların çatışmasına taraf olmaktadırlar. Taraf olunca da parti içinde “hizipleşme ve gruplaşma” başlıyor. Hizipleşme başlayınca da herkes “birilerinin adamı” olmak durumunda kalıyor. Böylece gruplar birbirlerini yok etmek, sindirmek için sesiz ve derinden kavgalar başlıyor. 
Her bir grup diğer grup aleyhine bilgi, belge toplamaya başlıyor ve bunu partinin en yetkili organlarına gönderiyor. Yani her bir grup veya hizip bıçağını bileyerek diğer grubu ortadan kaldırmanın mücadelesine giriyor. Böylece taraflar birbirlerini yıpratma mücadelesine girmiş oluyorlar. Böyle olunca da siyasetin içinde olan “hizmet üretme, hizmet yapma anlayışı” bir tarafa bırakılıyor. 
Böylece şehrin en temel ihtiyaçlarının karşılanması, sorunların çözülmesi, istihdamın artırılması noktasında ilgililere iletilmesi gereken talep, istek olmayınca şehir, diğer akran şehirlerine göre gerilemeye/gerilettirilmeye başlıyor. İçeride bu çatışmalar olunca kokuşmuşluk ve yıpranmışlık ortaya çıkıyor. 
Halk bunu iyi okuyor. İçerdeki kavga ve çekişme dışarıya olduğu gibi yansıyor. Bu siyasi çekişmede olanlar vatandaşı, vatandaşın meşru taleplerini bir yük görmeye başlıyor. 
Hâlbuki siyasette vatandaş, (halk-millet) velinimet sayılır. Çünkü demokrasilerde yönetimi almak, halkın reyi (oyu) ile mümkündür.  
 
LİYAKAT DEĞİL, BİAT
               Mardin siyasetine baktığınızda son beş yıl içerisinde AK Partide beş il başkanı ve yönetiminin değişmesini bu çerçeveden de okumak gerekir. 
 Parti teşkilat üyeliğine girmek için onlarca adam devreye sokulur. Ve bir şekilde yönetime girme yönünde başarı da sağlanır. Fakat yönetime niçin ve hangi amaç ile girildiğinin farkında olmayan nice üyeler de olmuştur. 
 
Ak Partinin ilk iki döneminde siyaset akademisi, istişare toplantıları ve buna benzer organizasyonlarla yönetim kurulu üyelerine, hizmet yapılması noktasında bir siyasi bilinç kazandırılmaktaydı. Yönetime gelenler oradaki gayelerini ve farkındalık duygusunu bir şekilde anlıyordu.  Ama geldiğimiz nokta itibari ile bunun da ortadan kalktığını daha çok “adamcılık”, “sadakat”, “biat” hususlarının daha ön plana çıktığı görülmektedir. 
Teşkilat başkanının kim daha çok adamı olacaksa veya ona biat edecekse, daha çok o kimselerin yönetime alındıklarını müşahede ediyoruz. Böyle olunca da fikir üretemeyen, proje geliştirmeyen, şehrin kalkınması için fikir beyan etmeyen, itiraz etmeyen, hayır demeyi bilmeyen, her şeye evet diyen bir parti yönetimi ile karşı karşıya kalıyoruz. (Devamı var…)
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.