DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

MARDİN’İN ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLİK SENDORUMU

Anlatılan bir örnektir; sıcak bir tavada kurbağalar konulur ve tavanın üzerine cam kapak konulur. Tava ısındıkça ayakları yanan kurbağalar tavadan dışarı fırlamak için zıplar fakat her defasında kafaları cam kapağa çarptığı için tekrar tava içine düşer. Bu müteaddid defa denenir. Bu defa cam kap tavanın üzerinen alınır fakat kurbağalar her sıçrayışta cam kapak varmış gibi kafalarının kapağa çarptığını zannederek tekrar aşağı tavaya düşerler. Buna “öğretilmiş çaresizlik” deniliyor.  Çaresizlik sendromu, organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hâli durumudur. Mardin’in bu günlerde ruh hali de böyle. Bize öğretilmiş ve benimsetilmiş bir çaresizlik girdabı varmış gibi ve bütün toplum bu girdaptan çıkamıyor gibi bir algı yapılıyor.  “Böyle gelmiş böyle gider”felsefesinin hakim olduğu benimsetilmeye çalışılıyor.  Feodal zihniyet ve karekterde bunun böyle olduğunu bize dayatıyor. Ve maalesef bu öğretilmiş çaresizliğe, Mardin’i ve Mardinlileri mahkum eden figürler de var ve bu figürler 30 yıldır aynı tipler.  Mardin’in son 30 yılın siyasi, sosyal, kültürel ve STK aktörlerine bakın. Hep aynı figürler. Sadece Mardin’de değil, Mardin dışındaki Mardini temsil ettiğini iddia eden figürler de hep aynı.  Bu aktörlerin çoğu metal yorgunu, ve mesleki körlük içersindeler.  Doğruyu yanlışı ayırabilecek takatları kalmamış.  Bunların Mardin’e ve Mardinlilere verebilecekleri katkı, sadece tecrübelerini gençlere anlatmak olacak. Başka bir heyecanları da kalmamıştır.  Aslında toplum yani biz Mardinliler olarak çaresiz değiliz.  Çare kendimizde…! Kalıplarla kaplı zihni teşevvüş halimizden çıkarak kendi çaremizi kendimiz üreteceğiz.  Yeni yol, yeni aktörler, yeni figürler, hayata yeni bir bakış açısı ortaya koyacağız.  Saidi Nursi’nin deyimiyle ‘Eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal.’  Eski yaşlanmış aktörlerle artık Mardin zaman kaybetmemeli. Bu büyüklerimizin tecrübelerini dinleyeceğiz fakat artık gençlere bu işi bırakmalarını tavsiye edeceğiz.  2009 yıllarında Mardin Belediyesi kapsamında, Mardinin ruhuna ve bedenine dokunacak hizmetlerimizi yaparken-alt yapı çalışmaları sırasında- özellikle bu figürlerin bize öğrettikleri çaresizliği aştığımız için bize karşı çok muhalefet etmişlerdi. Fakat biz o dönemde yılmadan bu işin ve diğer hizmetlerimizin yapılması için gecemize gündüzümüze katmıştık. Ezberleri bozduğumuz için de en çok bu figürler rahatsız olmuşlardı. Çünkü öğretilmiş çaresizlik girdabıyla Mardinlilere değişimin olamayacağına inandırarak tekrar kendi hükümranlıklarını devam ettirme derdindeydiler. Fakat o dönemde biz bu çaresizliği aşmıştık. Verimli bir çalışma dönemimiz olmuştu.  Bunların kişisel ilişkiler üzerinde kurmuş olduğu dengeleri de gözetmemiş tabiri caiz ise öğrettikleri çaresizlik felsefelerini alabora etmiştik.  Bunu yaptığımız için de bunların öfkelerini üzerimize celp etmiştik. Çünkü değişime ve hizmete alışık değillerdi. Küçük olsun bizim olsun, ufak sadaka yardımlarıyla Mardin’i ve Mardinlileri kendilerine bağımlı hale getirme derdindelerdi.  Mardin’de tekrar siyaset yapmamamız için var güçleri ile bizimle de o zaman uğraşmışlardı. Ama unuttukları bir şey vardı. Öğrettikleri  ve dayattıkları çaresizlik putu yıkılmıştı.  Bu güruhun 2019 yılında tekrar uyguladığı “öğretilmiş çaresizlik” metodu ile dilediklerini aday yaptırmış ve başarmışlardı.  Fakat bunu Mardin’e faturasının ağır olduğunu Mardinli hemşerilerimiz tekrar yaşayarak öğrenmiş oldu. “Böyle gelmiş böyle gider “ söylemi öğretilmiş çaresizliğin bir ifadesidir. Hayır, Böyle gelmiş ise böyle gitmemesi gerektiğine inanan binlerce insan var. Ve hepimiz şunu haykırıyoruz böyle gelmiş böyle gitmeyecek..!  Mardinli hemşerilerimiz tarihte sürekli gelişim, değişim ve dönüşümün öncüleri olmuştur. Şu an bir suskunlukları varsa bu değişime hazırlığının habercisidir.  Statükocular hep çaresizliği dayatıyor ama “hayat bir nehir ırmağı gibi ve öyle zamanlar vardır ki,  insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez." Öğretilmiş çaresizliği dayatanlar bu hayat ırmağının değişimi karşısında duramayacaklardır. 
Ekleme Tarihi: 09 Ocak 2023 - Pazartesi

MARDİN’İN ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLİK SENDORUMU

Anlatılan bir örnektir; sıcak bir tavada kurbağalar konulur ve tavanın üzerine cam kapak konulur. Tava ısındıkça ayakları yanan kurbağalar tavadan dışarı fırlamak için zıplar fakat her defasında kafaları cam kapağa çarptığı için tekrar tava içine düşer. Bu müteaddid defa denenir. Bu defa cam kap tavanın üzerinen alınır fakat kurbağalar her sıçrayışta cam kapak varmış gibi kafalarının kapağa çarptığını zannederek tekrar aşağı tavaya düşerler. Buna “öğretilmiş çaresizlik” deniliyor. 

Çaresizlik sendromu, organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hâli durumudur.
Mardin’in bu günlerde ruh hali de böyle. Bize öğretilmiş ve benimsetilmiş bir çaresizlik girdabı varmış gibi ve bütün toplum bu girdaptan çıkamıyor gibi bir algı yapılıyor. 
“Böyle gelmiş böyle gider”felsefesinin hakim olduğu benimsetilmeye çalışılıyor. 

Feodal zihniyet ve karekterde bunun böyle olduğunu bize dayatıyor.
Ve maalesef bu öğretilmiş çaresizliğe, Mardin’i ve Mardinlileri mahkum eden figürler de var ve bu figürler 30 yıldır aynı tipler. 
Mardin’in son 30 yılın siyasi, sosyal, kültürel ve STK aktörlerine bakın. Hep aynı figürler. Sadece Mardin’de değil, Mardin dışındaki Mardini temsil ettiğini iddia eden figürler de hep aynı. 
Bu aktörlerin çoğu metal yorgunu, ve mesleki körlük içersindeler. 
Doğruyu yanlışı ayırabilecek takatları kalmamış. 
Bunların Mardin’e ve Mardinlilere verebilecekleri katkı, sadece tecrübelerini gençlere anlatmak olacak. Başka bir heyecanları da kalmamıştır. 

Aslında toplum yani biz Mardinliler olarak çaresiz değiliz. 
Çare kendimizde…!

Kalıplarla kaplı zihni teşevvüş halimizden çıkarak kendi çaremizi kendimiz üreteceğiz. 
Yeni yol, yeni aktörler, yeni figürler, hayata yeni bir bakış açısı ortaya koyacağız. 
Saidi Nursi’nin deyimiyle ‘Eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal.’ 

Eski yaşlanmış aktörlerle artık Mardin zaman kaybetmemeli. Bu büyüklerimizin tecrübelerini dinleyeceğiz fakat artık gençlere bu işi bırakmalarını tavsiye edeceğiz. 

2009 yıllarında Mardin Belediyesi kapsamında, Mardinin ruhuna ve bedenine dokunacak hizmetlerimizi yaparken-alt yapı çalışmaları sırasında- özellikle bu figürlerin bize öğrettikleri çaresizliği aştığımız için bize karşı çok muhalefet etmişlerdi. Fakat biz o dönemde yılmadan bu işin ve diğer hizmetlerimizin yapılması için gecemize gündüzümüze katmıştık. Ezberleri bozduğumuz için de en çok bu figürler rahatsız olmuşlardı. Çünkü öğretilmiş çaresizlik girdabıyla Mardinlilere değişimin olamayacağına inandırarak tekrar kendi hükümranlıklarını devam ettirme derdindeydiler. Fakat o dönemde biz bu çaresizliği aşmıştık. Verimli bir çalışma dönemimiz olmuştu. 
Bunların kişisel ilişkiler üzerinde kurmuş olduğu dengeleri de gözetmemiş tabiri caiz ise öğrettikleri çaresizlik felsefelerini alabora etmiştik. 
Bunu yaptığımız için de bunların öfkelerini üzerimize celp etmiştik. Çünkü değişime ve hizmete alışık değillerdi. Küçük olsun bizim olsun, ufak sadaka yardımlarıyla Mardin’i ve Mardinlileri kendilerine bağımlı hale getirme derdindelerdi. 
Mardin’de tekrar siyaset yapmamamız için var güçleri ile bizimle de o zaman uğraşmışlardı. Ama unuttukları bir şey vardı. Öğrettikleri  ve dayattıkları çaresizlik putu yıkılmıştı. 

Bu güruhun 2019 yılında tekrar uyguladığı “öğretilmiş çaresizlik” metodu ile dilediklerini aday yaptırmış ve başarmışlardı. 
Fakat bunu Mardin’e faturasının ağır olduğunu Mardinli hemşerilerimiz tekrar yaşayarak öğrenmiş oldu.

“Böyle gelmiş böyle gider “ söylemi öğretilmiş çaresizliğin bir ifadesidir. Hayır,
Böyle gelmiş ise böyle gitmemesi gerektiğine inanan binlerce insan var. Ve hepimiz şunu haykırıyoruz böyle gelmiş böyle gitmeyecek..! 

Mardinli hemşerilerimiz tarihte sürekli gelişim, değişim ve dönüşümün öncüleri olmuştur. Şu an bir suskunlukları varsa bu değişime hazırlığının habercisidir. 
Statükocular hep çaresizliği dayatıyor ama “hayat bir nehir ırmağı gibi ve öyle zamanlar vardır ki,  insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez."
Öğretilmiş çaresizliği dayatanlar bu hayat ırmağının değişimi karşısında duramayacaklardır. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.