DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

RIZIK KONUSUNDA MÜTEDDEYİN VE KAPİTALİST BAKIŞ AÇISI

Günümüz dünyasında tüketiciliğin (konsümelizmin) kapanına kısılmış durumda. Anadolu da tarihi çarşıların yerini devasa avm’ler yer almaktadır. Çarşı ahlakı kayboluyor, gayri insani bir avm kültürü ön plana çıkıyor. Bu nedenle de insan hayata bakış açısına göre yorum geliştiriyor.  İki farklı bakış açısı var insanın…. Kendisine nasip edilen ve emanet edilen bir hayat, insanın sahip olduğu hayat. Seküler söylemde insanın “sahip olduğu hayat”anlayışı ön plana çıkar. Müteddeyin bakış açısında “insanın kendisine nasip edilen,emanet edilen bir hayat” tarzı vardır.  Mütedeyyin bakış açısında; “Rızkın cedid, yevm-ün cedit” yeni rızık yeni gün anlayışı vardır. Allah rızkımızı tekeffül etmiştir.  Her yeni güne yeni bir rızık kapısı açıldığına inanarak bakmak…..!  Zaten rızık kesilirse hayatın da sonu demektir. Ömür bitmiştir….Yani rızık hiç kapanmayan bir kapı….! Rızık, Cenab-ı Hakkın insana bir lütfu garantisi. İnsanın kendi çabasıyla değil yüce iradenin inayetiyle nasip kıldığı, ikram ettiği bir nimet. Rızık sadece maddi bir değer kazanım değildir….! Manevi ikramlarda rızıktır. İyi bir aileye sahip olmak, iyi bir arkadaşın olması da rızıktır….. Bazı çarşı esnafında şöyle bir düşünce var “hizmet ediyorum hizmetin karşılığını almalıyım”düşüncesidir. Bu kapitalist bir düşünce tarzıdır.  Halbuki mütedeyyin bakış açısında; “işimi iyi yaparım, çabalarım Allah bu çabanın karşılığında rızkımı verir.”  Aradaki düşünce farklılığı kolaylıkla görülmektedir…. Avm alışveriş merkezlerinde ya kartla alışveriş yapılıyor veya nakit ödeme.  Ödemelerde 1 lira bile tahsil edilir. Ama çarşı esnafında yapılan alışverişlerde küsurat para alınmaz. Bu hem kapitalist ahlak anlayışını hem de mütedeyyin ahlak ve rızık anlayışını göstermesi açısından önemlidir.  Geometrik hayat tarzı (büyük avm ler, fastfood’lar, lüks eşya alma tutkusu vs) bizi mekanik bir çizgiye mahkum eder.  Bu hayat felsefesine göre de hayatın her anını maddi bir kazanım emrine verdiğimiz için kaybettik.  Ne mi kayıp ettik…? Eski hayat tarzımızı, örfümüzü, geleneğimizi, edebimizi, ahlakımızı, insani bakış açımızı. Hayatın her anını sadece maddi kazanımının elde edilmesi emrine verilmeyecek önemdedir. Hayatın manevi alanını düşünmek gerekir.  Yaşam anlayışımızda “Vakit nakittir” önermesi, hayatın her anını maddi kazanıma indirgeyecek bir önerme olmamalı ve öyle de değildir.  Mesleklerin çoğunda hizmet etme anlayışı yerine zamanını satma anlayışı vardır….. Mesleklerde bilgi, beceri, yetenek yerine zaman satılıyor. Bu da mesleklerimizin nasıl önemsizleştiğini göstermesi açısından önemli bir husustur.  Ve süreçte artık zaman satılabilir bir duruma evriliyor ve maalesef zaman aileden de esirgene bilinir  bir hale sokuluyor.  Hafta içi ve hafta sonunu müşterisine satan bir insan tipi ortaya çıkıyor ve çocukları ile geçireceği zamanı sattığı için aile içi buhran ortaya çıkıyor. (Aile içi şiddet, ayrılıklar ve boşanmalara da bu açıdan bakmak gerekir.)  Kapitalist mantık insan ruhunu bu şekliyle esir alıyor. Çünkü nasip edilenden daha çok elde edilmek, sahip olunmak istenen bakış açısı ile zaman heder ediliyor. Modern hayatta insanın kendi kendisini aldatması çok kolay…! Başarılı olma iddiası, akademik kariyer, lüks yaşantı, bürokratik tırmanış insanın kendini aldatması için hep birer tuzak. Çünkü insan bunların peşinden koşarken ailesini, çocuklarını, sevdiklerini ihmal edebiliyor. Tabi ki bunlar olacak yaşam içerisinde ama bunlar ana amaç olmamalı…. Modernite hayata dünya merkezli bakıyor. “ Çok çalış, çok kazan, çok başarılı ol, rekabet et, kimse sana yetişmesin” Hep bir yarış içerisine sokuyor insanı. İslam medeniyeti bakış açısı; hayata “rıza merkezli” bakar. Allah rızasını kazanma merkezli bir bakış açısı.  Bu nedenle modernite bakış açısıyla İslam medeniyeti bakış açısı bir çatışma yaşamakta ve bunu İslam toplumu kendi içerisinde bir buhran şeklinde hissetmektedir.  Hayat mahduttur…!  İnsanın ömrü belli, insan bu yaşama geliş amacı İslam literatüründe açıkça belirtilmiştir, bize düşen bu felsefeye göre hayatımızı tanzim etmek.  Zaten modernite yaşam tarzında gençlik yıllarında empoze edilen kazanma hırsı, elde etme, rekabet etme anlayışı; yaşlılıkla birlikte sona eriyor ve batıda emeklilik ile insan yaşam dışına atılıyor ve orada yalnızlık buhranı başlıyor.  Batıda ötanazinin tartışılması ve uygulanmasını da burada aramak gerekir.  Halbuki islam medeniyetinde ihtiyar muhtariyetten yani tecrübe, bilgi deneyimden gelen bilgelik ile yaşanılanlar sonraki nesile aktarılma görevi başlar. Yani ihtiyarlılıkla birlikte yaşam alanı dışına atılmıyor. Bilgeliğinden, yol göstericiliğinden istifade ediliyor.  Yaşlılıkta tecrübenizle, ilminizle, faziletinizle ve hilmiyetinizle (yumuşaklığınızla) değeriniz artıyor.  Eflatun, “Gençlikteki tutkular yaşlılıkta kaybolduğu için insan özgürleşir ve bilgeliğe adım atar. Bu sebeple gençlikteki tutkuların kaybolması kayıp değil kazançtır. çünkü bu kayıplar sizi bilge insan eder.” diyor. 
Ekleme Tarihi: 01 Nisan 2023 - Cumartesi

RIZIK KONUSUNDA MÜTEDDEYİN VE KAPİTALİST BAKIŞ AÇISI

Günümüz dünyasında tüketiciliğin (konsümelizmin) kapanına kısılmış durumda.

Anadolu da tarihi çarşıların yerini devasa avm’ler yer almaktadır. Çarşı ahlakı kayboluyor, gayri insani bir avm kültürü ön plana çıkıyor. Bu nedenle de insan hayata bakış açısına göre yorum geliştiriyor. 
İki farklı bakış açısı var insanın….
Kendisine nasip edilen ve emanet edilen bir hayat, insanın sahip olduğu hayat.
Seküler söylemde insanın “sahip olduğu hayat”anlayışı ön plana çıkar.
Müteddeyin bakış açısında “insanın kendisine nasip edilen,emanet edilen bir hayat” tarzı vardır. 

Mütedeyyin bakış açısında;
“Rızkın cedid, yevm-ün cedit” yeni rızık yeni gün anlayışı vardır.
Allah rızkımızı tekeffül etmiştir. 
Her yeni güne yeni bir rızık kapısı açıldığına inanarak bakmak…..! 
Zaten rızık kesilirse hayatın da sonu demektir. Ömür bitmiştir….Yani rızık hiç kapanmayan bir kapı….!
Rızık, Cenab-ı Hakkın insana bir lütfu garantisi. İnsanın kendi çabasıyla değil yüce iradenin inayetiyle nasip kıldığı, ikram ettiği bir nimet.
Rızık sadece maddi bir değer kazanım değildir….! Manevi ikramlarda rızıktır. İyi bir aileye sahip olmak, iyi bir arkadaşın olması da rızıktır…..

Bazı çarşı esnafında şöyle bir düşünce var “hizmet ediyorum hizmetin karşılığını almalıyım”düşüncesidir. Bu kapitalist bir düşünce tarzıdır. 
Halbuki mütedeyyin bakış açısında; “işimi iyi yaparım, çabalarım Allah bu çabanın karşılığında rızkımı verir.”  Aradaki düşünce farklılığı kolaylıkla görülmektedir….

Avm alışveriş merkezlerinde ya kartla alışveriş yapılıyor veya nakit ödeme. 
Ödemelerde 1 lira bile tahsil edilir. Ama çarşı esnafında yapılan alışverişlerde küsurat para alınmaz. Bu hem kapitalist ahlak anlayışını hem de mütedeyyin ahlak ve rızık anlayışını göstermesi açısından önemlidir. 
Geometrik hayat tarzı (büyük avm ler, fastfood’lar, lüks eşya alma tutkusu vs) bizi mekanik bir çizgiye mahkum eder.  Bu hayat felsefesine göre de hayatın her anını maddi bir kazanım emrine verdiğimiz için kaybettik. 
Ne mi kayıp ettik…? Eski hayat tarzımızı, örfümüzü, geleneğimizi, edebimizi, ahlakımızı, insani bakış açımızı.
Hayatın her anını sadece maddi kazanımının elde edilmesi emrine verilmeyecek önemdedir. Hayatın manevi alanını düşünmek gerekir. 
Yaşam anlayışımızda “Vakit nakittir” önermesi, hayatın her anını maddi kazanıma indirgeyecek bir önerme olmamalı ve öyle de değildir. 
Mesleklerin çoğunda hizmet etme anlayışı yerine zamanını satma anlayışı vardır…..
Mesleklerde bilgi, beceri, yetenek yerine zaman satılıyor. Bu da mesleklerimizin nasıl önemsizleştiğini göstermesi açısından önemli bir husustur. 
Ve süreçte artık zaman satılabilir bir duruma evriliyor ve maalesef zaman aileden de esirgene bilinir  bir hale sokuluyor. 
Hafta içi ve hafta sonunu müşterisine satan bir insan tipi ortaya çıkıyor ve çocukları ile geçireceği zamanı sattığı için aile içi buhran ortaya çıkıyor. (Aile içi şiddet, ayrılıklar ve boşanmalara da bu açıdan bakmak gerekir.) 
Kapitalist mantık insan ruhunu bu şekliyle esir alıyor. Çünkü nasip edilenden daha çok elde edilmek, sahip olunmak istenen bakış açısı ile zaman heder ediliyor.
Modern hayatta insanın kendi kendisini aldatması çok kolay…! Başarılı olma iddiası, akademik kariyer, lüks yaşantı, bürokratik tırmanış insanın kendini aldatması için hep birer tuzak. Çünkü insan bunların peşinden koşarken ailesini, çocuklarını, sevdiklerini ihmal edebiliyor. Tabi ki bunlar olacak yaşam içerisinde ama bunlar ana amaç olmamalı….
Modernite hayata dünya merkezli bakıyor. “ Çok çalış, çok kazan, çok başarılı ol, rekabet et, kimse sana yetişmesin” Hep bir yarış içerisine sokuyor insanı.
İslam medeniyeti bakış açısı; hayata “rıza merkezli” bakar. Allah rızasını kazanma merkezli bir bakış açısı. 
Bu nedenle modernite bakış açısıyla İslam medeniyeti bakış açısı bir çatışma yaşamakta ve bunu İslam toplumu kendi içerisinde bir buhran şeklinde hissetmektedir. 

Hayat mahduttur…! 
İnsanın ömrü belli, insan bu yaşama geliş amacı İslam literatüründe açıkça belirtilmiştir, bize düşen bu felsefeye göre hayatımızı tanzim etmek. 
Zaten modernite yaşam tarzında gençlik yıllarında empoze edilen kazanma hırsı, elde etme, rekabet etme anlayışı; yaşlılıkla birlikte sona eriyor ve batıda emeklilik ile insan yaşam dışına atılıyor ve orada yalnızlık buhranı başlıyor. 
Batıda ötanazinin tartışılması ve uygulanmasını da burada aramak gerekir. 
Halbuki islam medeniyetinde ihtiyar muhtariyetten yani tecrübe, bilgi deneyimden gelen bilgelik ile yaşanılanlar sonraki nesile aktarılma görevi başlar. Yani ihtiyarlılıkla birlikte yaşam alanı dışına atılmıyor. Bilgeliğinden, yol göstericiliğinden istifade ediliyor. 
Yaşlılıkta tecrübenizle, ilminizle, faziletinizle ve hilmiyetinizle (yumuşaklığınızla) değeriniz artıyor. 

Eflatun, “Gençlikteki tutkular yaşlılıkta kaybolduğu için insan özgürleşir ve bilgeliğe adım atar. Bu sebeple gençlikteki tutkuların kaybolması kayıp değil kazançtır. çünkü bu kayıplar sizi bilge insan eder.” diyor. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.