DEDAŞ
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

Şehri geziyorum

Mardinli hemşerilerimiz ile konuşuyorum. Onları dinliyorum. Bazı konularda karşılıklı fikir alışverişinde bulunuyoruz. Gördüğüm kadarıyla dert büyük. İnsanımızın en büyük sorunu derdini dinleyenin olmaması. İlgisizlik var insanımıza karşı.  Umursanmamaktan, dikkate alınmamaktan şikayetçiler. Sosyal medyada sadece fotoğraflarla günü kurtarmaya çalışanlara karşı müthiş bir tepkileri olduğunu ifade etmem gerekiyor.  Hiç siyaset yapmıyorum. Hiç de duygu sömürüsü yapmıyorum. İnsanımızdaki bıkkınlığı gördükçe daha çok korkuyorum.  Ümitsizlik sanki onların kaderi olmuş gibi.  İnsanımız derdinin hemen çözülmesini de beklemiyor, sadece derdinin farkında olan birilerinin olması istiyor. Yani farkındalık duygusunda olan birilerinin olmasını bekliyor.  Pandemi ve ekonomik sorunlar sebebiyle demoralize olan insanımız bu zor süreçte kendisine moral desteği olacak birilerinin yanında olmasını çok istiyor. Samimi, gayretli politik tavır takınmayacak bir samimiyet arıyor.  STK ve cemiyetlere karşı bir burukluğu ve soğukluğu var insanımızın. Bir kısım STK’ların sadece kendi nüfuz alanlarını geliştirmekle meşgul olmalarından dolayı çok rahatsızlar. Haksız da sayılmazlar. Bunu STK lar dikkate alır mı bilmiyorum.  Bir yenilenmeye, tecdide ihtiyacı var şehrin.  Hedeflerini belirleyen, istikbalini geleceğinde gören bir şehir anlayışı. Hemşerilerimiz de bu hedefi görmek istiyor. Kendisine bu hedefleri anlatan birilerini istiyor.  Bir yerlere gelmek isteyen bir kısım bazı şahsiyetleri sadece bıyık altından gülerek izliyor.  Zor günümde yanımda olmayanların görev talebi olmamalı diyor.  Bir değişim istiyor insanımız. Yerelden başlayan ve halkın sorunlarının çözümüne yönelik bir değişim.  Çocuklarına aş,iş…. Kendi kendine yeten bir şehir. Çok şeyler mi istiyor hayır. Bürokrasinin hantalığından dertli. Üç yıldır eski valilik binası yanında tarihi bir medresenin yıkıntılarının bile elenmemesine içerliyor. Belki doğruyu anlatmak gerekir, belki izahat yapmak gerekli ama insanımız bürokrasiden bu konuda bir hamle bekliyor.  İnsanımızı bağrına basanları, insanımız da bağrına basmıştır. Tarihte bunun örnekleri çoktur. 
Ekleme Tarihi: 01 Kasım 2022 - Salı

Şehri geziyorum

Mardinli hemşerilerimiz ile konuşuyorum. Onları dinliyorum. Bazı konularda karşılıklı fikir alışverişinde bulunuyoruz. Gördüğüm kadarıyla dert büyük. İnsanımızın en büyük sorunu derdini dinleyenin olmaması. İlgisizlik var insanımıza karşı. 
Umursanmamaktan, dikkate alınmamaktan şikayetçiler. Sosyal medyada sadece fotoğraflarla günü kurtarmaya çalışanlara karşı müthiş bir tepkileri olduğunu ifade etmem gerekiyor. 

Hiç siyaset yapmıyorum.
Hiç de duygu sömürüsü yapmıyorum. İnsanımızdaki bıkkınlığı gördükçe daha çok korkuyorum. 
Ümitsizlik sanki onların kaderi olmuş gibi. 
İnsanımız derdinin hemen çözülmesini de beklemiyor, sadece derdinin farkında olan birilerinin olması istiyor. Yani farkındalık duygusunda olan birilerinin olmasını bekliyor. 
Pandemi ve ekonomik sorunlar sebebiyle demoralize olan insanımız bu zor süreçte kendisine moral desteği olacak birilerinin yanında olmasını çok istiyor. Samimi, gayretli politik tavır takınmayacak bir samimiyet arıyor. 

STK ve cemiyetlere karşı bir burukluğu ve soğukluğu var insanımızın. Bir kısım STK’ların sadece kendi nüfuz alanlarını geliştirmekle meşgul olmalarından dolayı çok rahatsızlar. Haksız da sayılmazlar.
Bunu STK lar dikkate alır mı bilmiyorum. 

Bir yenilenmeye, tecdide ihtiyacı var şehrin. 
Hedeflerini belirleyen, istikbalini geleceğinde gören bir şehir anlayışı. Hemşerilerimiz de bu hedefi görmek istiyor. Kendisine bu hedefleri anlatan birilerini istiyor. 
Bir yerlere gelmek isteyen bir kısım bazı şahsiyetleri sadece bıyık altından gülerek izliyor. 
Zor günümde yanımda olmayanların görev talebi olmamalı diyor. 

Bir değişim istiyor insanımız. Yerelden başlayan ve halkın sorunlarının çözümüne yönelik bir değişim. 
Çocuklarına aş,iş….
Kendi kendine yeten bir şehir.
Çok şeyler mi istiyor hayır.

Bürokrasinin hantalığından dertli. Üç yıldır eski valilik binası yanında tarihi bir medresenin yıkıntılarının bile elenmemesine içerliyor. Belki doğruyu anlatmak gerekir, belki izahat yapmak gerekli ama insanımız bürokrasiden bu konuda bir hamle bekliyor. 

İnsanımızı bağrına basanları, insanımız da bağrına basmıştır. Tarihte bunun örnekleri çoktur. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.