DEDAŞ
Mustafa ERKAR
Köşe Yazarı
Mustafa ERKAR
 

Mardin'in Tarihi Hanlarından Kesitler (3)

Mardin'in Tarihi Hanlarından Kesitler adlı yazıma kaldığım yerden devam ediyorum. Bugün sizlerle yine Mardin'de bulunan birkaç tarihi hanı ve bu hanların kimler tarafından işletildiğini anlatmaya çalışacağım. Keyifli okumalar diliyorum. Bu günkü yazımda sizlere tarihi hanları anlatırken bu hanlarda yaşanan özel anıları da nakletmeye çalışacağım. Bu hanlardan biriside Babussor çarşısında bulunan ve butik otel olarak çalıştırılan Mardin Kervansaray da o günlere şahitlik eden hanlardan biridir. Hanların yerleşim yerlerine baktığınız zaman mutlaka çarşı, hamam ve caminin de mevcut olduğunu görüyoruz. Bu da bize hanların ne kadar önemli olduğu bilgisini veriyor. Anlayacağınız hanlar bir külliye şeklinde inşa edilmekteydi. Burada ikamet eden bir hancı her türlü zaruri ihtiyacına ulaşabilecek düzeyde inşa ediliyorlardı. Mardin'de bulunan bir başka hanlardan biriside Han Yusuf Emşo Innısrani (Arapçada nısrani Süryani demektir.) Buradan da anlaşılacağı üzere Mardin de yaşayan Süryaniler de hancılık mesleğiyle uğraştıkları anlaşılıyor. Han Selim Kemilé de mevki olarak Cumhuriyet çarşısında olup, uzun yıllar buraya gelen kervanlara hizmet vermiştir. Han Beyt-il Daravi: Sok-ul bakar çarşısında işlek hanlardan biriydi. Tabi han derken bunların olmazsa olmazlarından meşhur cambazları da varmış. Cambaz demek; binek hayvanlarını satışa getiren köylülere belirli yüzdelik karşılığında satışta yardımcı olan kişilere denilirdi. (Bir nevi arabulucu) Bunlar çok hünerli ve maharetli kişilermiş. Bu cambazlar özellikle Beyt Şeh-il seyyit hanında bulunurdu. Bunların içinde de en maharetli ve en beceriklisi ise Suphi Erginoğlu (Suphi Denno) imiş. Yazımın başında sizlere bu güzel hanlarda yaşanan güzel anılardan kıssalar anlatacağımı yazmıştım. Bu güzel tarihimizi araştırırken bu günlere şahitlik etmiş büyüklerimden duyduğum bir anıyı sizinle paylaşmak istiyorum: -Köylünün biri ayağı sakat, bir gözü kör olan merkebini satmak için Beyt Şeh-il seyyit hanına getirerek cambazlık yapan günün meşhur cambazı Suphi amcaya teslim eder. Suphi amca da kendisine teslim edilen merkebi methetmeye başlar. Suphi Amca: -Bu gördüğünüz merkep saatte bu kadar yol alır. -Bu kadar yük taşır. -İyi binicisi olursa çok hızlı gider. -Çok uysal ve sahibine sadıktır diye övmeye başlar. Merkebin sahibi bunu duyunca Suphi amcaya yavaşça yaklaşır ve der ki: - "Merkebim gerçekten bu özelliklere sahip midir? Merkebim eğer gerçekten bu özelliklere sahipse, onu satmaktan vazgeçiyorum." der. Dedikten sonra sattığı odun parasından cebinden bir miktar para çıkarır, Suphi amcanın gönlünü almak için cebine indirir. Suphi amca merkebi o kadar güzel methetmiş ki merkebin sahibi bile bu meddahlığa inanmış. Köylü amca satması gereken merkeple tekrar eve dönmesi hanımı şaşkına çevirir. Hanım: -"Bey hani bu merkep bizim işimizi görmüyordu diye satışa götürmüştün. Neden geri getirdin, satamadın mı yoksa." der. Köylü amca: - "Yok hanım satsaydım hemen satılacaktı ama ben satmadım. Çünkü bu merkepte bizim bilmediğimiz çok güzel özellikler var. Handaki cambaz onu satışa çıkarırken öve öve bitiremedi. Bende bunları duyunca dayanamadım ve satmaktan vaz geçtim." der Hanım durumu analar ve peki bey iyi yaptın der. Tabi ki anlattığım bu hanlarda yaşanan anılardan bir tanesi. Gerisini siz düşünün. Başak bir yazıda buluşmak dileğiyle...    
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2022 - Cumartesi

Mardin'in Tarihi Hanlarından Kesitler (3)

Mardin'in Tarihi Hanlarından Kesitler adlı yazıma kaldığım yerden devam ediyorum. Bugün sizlerle yine Mardin'de bulunan birkaç tarihi hanı ve bu hanların kimler tarafından işletildiğini anlatmaya çalışacağım. Keyifli okumalar diliyorum.

Bu günkü yazımda sizlere tarihi hanları anlatırken bu hanlarda yaşanan özel anıları da nakletmeye çalışacağım. Bu hanlardan biriside Babussor çarşısında bulunan ve butik otel olarak çalıştırılan Mardin Kervansaray da o günlere şahitlik eden hanlardan biridir. Hanların yerleşim yerlerine baktığınız zaman mutlaka çarşı, hamam ve caminin de mevcut olduğunu görüyoruz. Bu da bize hanların ne kadar önemli olduğu bilgisini veriyor. Anlayacağınız hanlar bir külliye şeklinde inşa edilmekteydi. Burada ikamet eden bir hancı her türlü zaruri ihtiyacına ulaşabilecek düzeyde inşa ediliyorlardı.

Mardin'de bulunan bir başka hanlardan biriside Han Yusuf Emşo Innısrani (Arapçada nısrani Süryani demektir.) Buradan da anlaşılacağı üzere Mardin de yaşayan Süryaniler de hancılık mesleğiyle uğraştıkları anlaşılıyor. Han Selim Kemilé de mevki olarak Cumhuriyet çarşısında olup, uzun yıllar buraya gelen kervanlara hizmet vermiştir. Han Beyt-il Daravi: Sok-ul bakar çarşısında işlek hanlardan biriydi.

Tabi han derken bunların olmazsa olmazlarından meşhur cambazları da varmış. Cambaz demek; binek hayvanlarını satışa getiren köylülere belirli yüzdelik karşılığında satışta yardımcı olan kişilere denilirdi. (Bir nevi arabulucu) Bunlar çok hünerli ve maharetli kişilermiş. Bu cambazlar özellikle Beyt Şeh-il seyyit hanında bulunurdu. Bunların içinde de en maharetli ve en beceriklisi ise Suphi Erginoğlu (Suphi Denno) imiş.

Yazımın başında sizlere bu güzel hanlarda yaşanan güzel anılardan kıssalar anlatacağımı yazmıştım. Bu güzel tarihimizi araştırırken bu günlere şahitlik etmiş büyüklerimden duyduğum bir anıyı sizinle paylaşmak istiyorum:

-Köylünün biri ayağı sakat, bir gözü kör olan merkebini satmak için Beyt Şeh-il seyyit hanına getirerek cambazlık yapan günün meşhur cambazı Suphi amcaya teslim eder. Suphi amca da kendisine teslim edilen merkebi methetmeye başlar.

Suphi Amca:

-Bu gördüğünüz merkep saatte bu kadar yol alır.

-Bu kadar yük taşır.

-İyi binicisi olursa çok hızlı gider.

-Çok uysal ve sahibine sadıktır diye övmeye başlar.

Merkebin sahibi bunu duyunca Suphi amcaya yavaşça yaklaşır ve der ki:

- "Merkebim gerçekten bu özelliklere sahip midir? Merkebim eğer gerçekten bu özelliklere sahipse, onu satmaktan vazgeçiyorum." der.

Dedikten sonra sattığı odun parasından cebinden bir miktar para çıkarır, Suphi amcanın gönlünü almak için cebine indirir.

Suphi amca merkebi o kadar güzel methetmiş ki merkebin sahibi bile bu meddahlığa inanmış. Köylü amca satması gereken merkeple tekrar eve dönmesi hanımı şaşkına çevirir.

Hanım:

-"Bey hani bu merkep bizim işimizi görmüyordu diye satışa götürmüştün. Neden geri getirdin, satamadın mı yoksa." der.

Köylü amca:

- "Yok hanım satsaydım hemen satılacaktı ama ben satmadım. Çünkü bu merkepte bizim bilmediğimiz çok güzel özellikler var. Handaki cambaz onu satışa çıkarırken öve öve bitiremedi. Bende bunları duyunca dayanamadım ve satmaktan vaz geçtim." der

Hanım durumu analar ve peki bey iyi yaptın der.

Tabi ki anlattığım bu hanlarda yaşanan anılardan bir tanesi. Gerisini siz düşünün. Başak bir yazıda buluşmak dileğiyle...

 

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.