Mustafa ERKAR
Köşe Yazarı
Mustafa ERKAR
 

"Sığınacak Bir Limanınız Var mı?

Bazen sıradan yaşamlarımızda olmadık telaşlarla karşılaşır, olmadık insanlara gereksiz kızgınlıklar hisseder ve sadece kendimizi yıpratınız. Bazen, aslında hiç de ummadığımız, hiç düşlemediğimiz sahte oyunlarda rol aldığımızı görür, kendimize sitem eder dururuz akıp giden zaman boyunca. Bazen yalnızlığımıza ağlar, ağlarken sadece aynalarla paylaşınız o hiç kimsenin duymadığı yüreğimizin sessiz yakarışlarını. Hüzün çöker üzerimize. Hani durup dururken ağlamak ister ya insan, işte öyle. Çocukluğumuza dönmek isteriz. Şımarık, sorunsuz ve sorumsuz yıllarımıza. Kardan adam yapmayı isteriz lapa lapa yağan karın altında. Yağmurda çamurlara basarak koşmak, bir ağacın altına sığınmak sonra. Çocukluğumuza dönmek isteriz. Çelik çomak oynadığımız zamanlarımıza. Sorunsuz, sorumsuz zamanlara. Sokak kavgalarında elimiz yüzümüz kir pas içinde, annemizden yediğimiz azara aldırış etmeksizin kirli ayaklarımızla mutfaktan reçelli ekmek aşırdığımız zamanlara. Çabucak büyümek istediğimiz zamanlarımıza. Ağladığımızda kimsenin bizi kınamadığı zamanlara. Sadece basit yalanlarla, ama çok küçük yalanlarla kandırdığımızı sandığımız sevdiklerimizin, aslında bizi kandırıp oyaladıkları yıllara. Utanmadan ağladığımız, ağladığımızda teselli edildiğimiz ve göz yaşımızı sildirdiğimiz o sıcacık yıllara. Bazen, büyümeseydim keşke dediğimiz zamanlarımız olur. Biliriz, yarın güneş doğduğunda, olağan yaşamlarımıza geri döneceğiz. Günlük kaygılarımıza, telaşlarımıza yeniden başlayacağız. Ve akşam gün battığında karşıki dağlar ardından, çoğu zaman olduğu gibi yeni baştan yaşayacağız kendi hüznümüzü. Bu döngü hep böyle sürüp gidecek. Fakat en azından dostlarla paylaşmanın buruk sevinci olacak yüreklerde. Ne kadar hüzün yaşarsak yaşayalım, hoş tatlarda olacak yaşamlarımızda elbette. Bir ağacın üzerinde, masum gelin duvağını anımsatırcasına bize göz kırpan çiçeklere bakarken umutlanacağız hayata dair. Uzak diyarlardan alacağımız bir dost sesi ferahlatacak kalbimizdeki sızıyı. Ve anılar defterinde gizli kalmış bir ses bölecek yaşamımızdaki hüznü coşkuyla. Siz hangi anıda unutulmuş bir sessiniz? Hangi tozlu rafta kaldı bir zamanlar yüreğiniz düşünün. Cevabı bulabilirseniz eğer, bilmelisiniz ki o anı hatırlanmak istiyordur. Hadi hatırlatın, hatta daha fazlasını bile yapın. Bir zamanlar sığındığınız limanlan düşünüp o limanlara kısa yolculuklar yapın. Göreceksiniz ki o limanlarda sizi asla unutmayan sıcak bir yürek mutlaka bekliyor. İnsanın her zaman sığınacak liman bulması biraz şansa bağlı. Peki siz hiç, bir limana sığınmadınız mı? Yüreğinizdeki tüm güzellikler, gözlerinize yansısın dost ve sağlıkla kalın....
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2022 - Çarşamba

"Sığınacak Bir Limanınız Var mı?

Bazen sıradan yaşamlarımızda olmadık telaşlarla karşılaşır, olmadık insanlara gereksiz kızgınlıklar hisseder ve sadece kendimizi yıpratınız. Bazen, aslında hiç de ummadığımız, hiç düşlemediğimiz sahte oyunlarda rol aldığımızı görür, kendimize sitem eder dururuz akıp giden zaman boyunca. Bazen yalnızlığımıza ağlar, ağlarken sadece aynalarla paylaşınız o hiç kimsenin duymadığı yüreğimizin sessiz yakarışlarını. Hüzün çöker üzerimize. Hani durup dururken ağlamak ister ya insan, işte öyle. Çocukluğumuza dönmek isteriz. Şımarık, sorunsuz ve sorumsuz yıllarımıza. Kardan adam yapmayı isteriz lapa lapa yağan karın altında. Yağmurda çamurlara basarak koşmak, bir ağacın altına sığınmak sonra. Çocukluğumuza dönmek isteriz. Çelik çomak oynadığımız zamanlarımıza. Sorunsuz, sorumsuz zamanlara. Sokak kavgalarında elimiz yüzümüz kir pas içinde, annemizden yediğimiz azara aldırış etmeksizin kirli ayaklarımızla mutfaktan reçelli ekmek aşırdığımız zamanlara. Çabucak büyümek istediğimiz zamanlarımıza. Ağladığımızda kimsenin bizi kınamadığı zamanlara. Sadece basit yalanlarla, ama çok küçük yalanlarla kandırdığımızı sandığımız sevdiklerimizin, aslında bizi kandırıp oyaladıkları yıllara. Utanmadan ağladığımız, ağladığımızda teselli edildiğimiz ve göz yaşımızı sildirdiğimiz o sıcacık yıllara. Bazen, büyümeseydim keşke dediğimiz zamanlarımız olur. Biliriz, yarın güneş doğduğunda, olağan yaşamlarımıza geri döneceğiz. Günlük kaygılarımıza, telaşlarımıza yeniden başlayacağız. Ve akşam gün battığında karşıki dağlar ardından, çoğu zaman olduğu gibi yeni baştan yaşayacağız kendi hüznümüzü. Bu döngü hep böyle sürüp gidecek. Fakat en azından dostlarla paylaşmanın buruk sevinci olacak yüreklerde. Ne kadar hüzün yaşarsak yaşayalım, hoş tatlarda olacak yaşamlarımızda elbette. Bir ağacın üzerinde, masum gelin duvağını anımsatırcasına bize göz kırpan çiçeklere bakarken umutlanacağız hayata dair. Uzak diyarlardan alacağımız bir dost sesi ferahlatacak kalbimizdeki sızıyı. Ve anılar defterinde gizli kalmış bir ses bölecek yaşamımızdaki hüznü coşkuyla. Siz hangi anıda unutulmuş bir sessiniz? Hangi tozlu rafta kaldı bir zamanlar yüreğiniz düşünün. Cevabı bulabilirseniz eğer, bilmelisiniz ki o anı hatırlanmak istiyordur. Hadi hatırlatın, hatta daha fazlasını bile yapın. Bir zamanlar sığındığınız limanlan düşünüp o limanlara kısa yolculuklar yapın. Göreceksiniz ki o limanlarda sizi asla unutmayan sıcak bir yürek mutlaka bekliyor. İnsanın her zaman sığınacak liman bulması biraz şansa bağlı. Peki siz hiç, bir limana sığınmadınız mı? Yüreğinizdeki tüm güzellikler, gözlerinize yansısın dost ve sağlıkla kalın....

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.