Öznur Tetikoğulları
Köşe Yazarı
Öznur Tetikoğulları
 

BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN GEÇMİŞE KULAK VERİN; İÇİNİZDEKİ ÇOCUK SİZE NE SÖYLEMEK İSTİYOR?

Ne kadar büyürsek büyüyelim hepimizin içinde küçücük bir çocuk var. İçimizdeki bu çocuk tüm geçmiş dönem kayıtlarını hafızasında taşıyan, bugünkü kişiliğimizin temellerini atan, bizim en değerli en farkında olmamız gereken yanımızdır. Hepimiz müthiş bir potansiyele sahip olarak dünyaya geliyoruz. Zaman içerisinde çevremizin bizde oluşturduğu olumsuz duygular, hem özel yaşantımızı hem de iş hayatımızı etkilemeye başlıyor. Yeteneklerimizi göstermemize engel oluyor. Peki, neden bazı çocuklar mutlu yetişkinlere dönüşürken, bazılarımız hayatta istediğimiz hamleleri yapamıyor ve mutsuz bir hayat sürüyoruz? Bastırılarak, kurallarla ve bolca hayırla büyüyen bir nesiliz biz. Ya asi ya da başkalarının yazdığı bir senaryoda oyuncular olduk. Şimdi sizde başlayın bakalım sorgulamaya. Arzu ettiğiniz hayatı mı yaşıyorsunuz  yoksa yaşayanları mı seyrediyorsunuz? Nelere kızıyorsunuz? Nelere şikâyet ediyorsunuz hayatta? Sizi en çok inciten şey ne? Hangi insanlara tahammül edemiyorsunuz? İşte bu soruların cevabı “içimizdeki çocukta” gizli… İçimizdeki çocuk sesini duyurabilmek için bazen bize zor anlar yaşatabilir. Onun sesini duyar ve acılarına kulak verirsek eğer, onu iyileştirebiliriz. İşte o zaman hayatımız da iyileşmeye başlar. Hep başarısız olacağını düşünen, hata yapmaktan korktuğu için yeni şeyler deneyemeyen kişilerin çocukluk dönemlerine gittiğimizde ebeveynleri ya da öğretmenleri tarafından yanlış bilinçaltı inançları oluşturulduğunu fark ettik. Öfke kontrolü sağlayamayan kişilerin bilinçaltlarından, ailesi tarafından sevilmediğini hissetme, bastırılmış duygular, kendini ifade edememe, değersizlik hissi, yetersizlik, yalnızlık gibi olumsuz inanç kalıpları çıkıyor. Birçoğumuzun yüzleşmekten korktuğu sırları vardır. Onları yok sayarak unutmaya çalışırız. Ama zihin unutmaz, en derin yerlere sakladıklarımız bir çatlak bulur ve yaşadığımız basit bir travmayla aniden ortaya çıkarlar. Duygusal ya da fiziksel ihtiyaçlarımız çocukken karşılanmadığında, büyüdüğümüz zaman bu eksik duygularımızı bir şekilde kapatmaya çalışırız. Çocukken yeterince oyun oynamadığını düşünen kişi yetişkin olduğunda hayatta oyun tadı verecek uğraşlar bulacaktır kendine; belki kumar, belki bilgisayar oyunlarına bağımlılık gibi. Küçükken sevgiyle büyümeyen birey,  yetişkin olduğunda karşı cinsle olan ilişkilerinde bu eksikliği kapatmak için kıskançlık, şiddete eğilim, cinsel sapkınlık gibi şeylerde aşırılıklara gidecektir. Ve ne yaparsa yapsın duygusal açlığı geçmeyecektir. Yetersizlik hissinden özgüven eksikliğine, suçluluk duygusundan hata yapma korkusuna, sigarayı bırakmaktan kilo kontrolüne, öfkeden yalnızlık duygusuna kadar, hayatta iyi hissetmek istediğimiz birçok konuda içimizdeki incinmiş, örselenmiş o çocuğun elinden tutup onu iyileştirmemiz gerekiyor. İçsel yolculuk sürekli devam eden bir süreçtir. Bu süreçte profesyonel destek alabilir, bilinçaltı terapileriyle o yaralı çocuğa ulaşabilirsiniz. İçimizdeki çocuk, onaylanmak, sevilmek, güvende hissetmek ister. Onu dinleyip, ihtiyaçlarına cevap verdiğimizde öfkesi geçiyor, acısı diniyor; hayatla uyum içinde mutlu bir şekilde yaşıyor. Sağlıcakla kalın.
Ekleme Tarihi: 08 Aralık 2022 - Perşembe

BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN GEÇMİŞE KULAK VERİN; İÇİNİZDEKİ ÇOCUK SİZE NE SÖYLEMEK İSTİYOR?

Ne kadar büyürsek büyüyelim hepimizin içinde küçücük bir çocuk var. İçimizdeki bu çocuk tüm geçmiş dönem kayıtlarını hafızasında taşıyan, bugünkü kişiliğimizin temellerini atan, bizim en değerli en farkında olmamız gereken yanımızdır.
Hepimiz müthiş bir potansiyele sahip olarak dünyaya geliyoruz. Zaman içerisinde çevremizin bizde oluşturduğu olumsuz duygular, hem özel yaşantımızı hem de iş hayatımızı etkilemeye başlıyor. Yeteneklerimizi göstermemize engel oluyor.
Peki, neden bazı çocuklar mutlu yetişkinlere dönüşürken, bazılarımız hayatta istediğimiz hamleleri yapamıyor ve mutsuz bir hayat sürüyoruz?
Bastırılarak, kurallarla ve bolca hayırla büyüyen bir nesiliz biz. Ya asi ya da başkalarının yazdığı bir senaryoda oyuncular olduk.
Şimdi sizde başlayın bakalım sorgulamaya. Arzu ettiğiniz hayatı mı yaşıyorsunuz  yoksa yaşayanları mı seyrediyorsunuz? Nelere kızıyorsunuz? Nelere şikâyet ediyorsunuz hayatta? Sizi en çok inciten şey ne? Hangi insanlara tahammül edemiyorsunuz?
İşte bu soruların cevabı “içimizdeki çocukta” gizli…
İçimizdeki çocuk sesini duyurabilmek için bazen bize zor anlar yaşatabilir. Onun sesini duyar ve acılarına kulak verirsek eğer, onu iyileştirebiliriz. İşte o zaman hayatımız da iyileşmeye başlar.
Hep başarısız olacağını düşünen, hata yapmaktan korktuğu için yeni şeyler deneyemeyen kişilerin çocukluk dönemlerine gittiğimizde ebeveynleri ya da öğretmenleri tarafından yanlış bilinçaltı inançları oluşturulduğunu fark ettik.
Öfke kontrolü sağlayamayan kişilerin bilinçaltlarından, ailesi tarafından sevilmediğini hissetme, bastırılmış duygular, kendini ifade edememe, değersizlik hissi, yetersizlik, yalnızlık gibi olumsuz inanç kalıpları çıkıyor.
Birçoğumuzun yüzleşmekten korktuğu sırları vardır. Onları yok sayarak unutmaya çalışırız. Ama zihin unutmaz, en derin yerlere sakladıklarımız bir çatlak bulur ve yaşadığımız basit bir travmayla aniden ortaya çıkarlar.
Duygusal ya da fiziksel ihtiyaçlarımız çocukken karşılanmadığında, büyüdüğümüz zaman bu eksik duygularımızı bir şekilde kapatmaya çalışırız.
Çocukken yeterince oyun oynamadığını düşünen kişi yetişkin olduğunda hayatta oyun tadı verecek uğraşlar bulacaktır kendine; belki kumar, belki bilgisayar oyunlarına bağımlılık gibi.
Küçükken sevgiyle büyümeyen birey,  yetişkin olduğunda karşı cinsle olan ilişkilerinde bu eksikliği kapatmak için kıskançlık, şiddete eğilim, cinsel sapkınlık gibi şeylerde aşırılıklara gidecektir. Ve ne yaparsa yapsın duygusal açlığı geçmeyecektir.
Yetersizlik hissinden özgüven eksikliğine, suçluluk duygusundan hata yapma korkusuna, sigarayı bırakmaktan kilo kontrolüne, öfkeden yalnızlık duygusuna kadar, hayatta iyi hissetmek istediğimiz birçok konuda içimizdeki incinmiş, örselenmiş o çocuğun elinden tutup onu iyileştirmemiz gerekiyor. İçsel yolculuk sürekli devam eden bir süreçtir. Bu süreçte profesyonel destek alabilir, bilinçaltı terapileriyle o yaralı çocuğa ulaşabilirsiniz.
İçimizdeki çocuk, onaylanmak, sevilmek, güvende hissetmek ister. Onu dinleyip, ihtiyaçlarına cevap verdiğimizde öfkesi geçiyor, acısı diniyor; hayatla uyum içinde mutlu bir şekilde yaşıyor.
Sağlıcakla kalın.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.