ABD'NİN GAZZE'Yİ ELE GEÇİRMEYE YÖNELİK ÇOK KATMANLI PLANI
ABD'NİN GAZZE'Yİ ELE GEÇİRMEYE YÖNELİK ÇOK KATMANLI PLANI
GAZZE krizi son aylarda sadece en karmaşık uluslararası güvenlik sorunlarından biri haline gelmekle kalmadı, aynı zamanda büyük güçler arasında jeopolitik bir çatışmaya da dönüştü.
GAZZE SOYKIRIMI'nın başından bu yana İTsrâil rejiminin yanında yer alan ABD, şimdi Güvenlik Konseyi'ne kapsamlı ve çok katmanlı bir taslak sunarak "ATEŞKES, Güvenlik Düzenlemeleri ve Gazze Yönetiminin Geleceği" konusunda kapsamlı bir plan formüle etmeye çalışıyor.
Rusya ve Çin'in yanı sıra bazı Arap ülkelerinin de itirazlarıyla karşılaşan tasarının bazı uygulama mekanizmalarına ilişkin şüpheler dile getirildi.
Washington, taslağın üç revize versiyonunu iki hafta içinde konsey üyelerine dağıtırken, Moskova ve Pekin ile kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler çıkmaza girdi. Rusya, bağımsız bir plan sunarak büyük güçler arasındaki uçurumu fiilen ortaya koydu.
Bu arada, Washington'un Gazze sınırına yakın bir yerde 500 milyon dolarlık bir askeri üs kurma ve binlerce Amerikan askerini konuşlandırma çabalarına ilişkin İsrail raporlarının yayınlanması, "Amerika'nın GAZZE'yi Gelecekte Yönetme Amacının Ne Olduğu" konusunda ciddi sorular ortaya çıkardı.
ABD aslında Gazze için çok katmanlı bir proje tasarlıyor. Tek hedefi ateşkes veya çatışmanın sona ermesi değil, bunun ötesinde Gazze'nin güvenlik, siyasi, ekonomik ve hatta kültürel geleceğini inşa etmek olan bir proje. Yayınlanan veriler ve Washington'un tutumları analiz edildiğinde, dört ana hedef belirlenebilir.
1. Siyonist Rejimin Güvenlik ve Stratejik Kırmızı Çizgilerini Kalıcı Olarak Garanti Altına Almak:
ABD'nin Gazze meselesine müdahil olmasının ilk amacı ve belki de en hayati motivasyonu, Siyonist rejimin tüm güvenlik kırmızı çizgilerini garanti altına almaya çalışmaktır.
Siyonistler, Gazze sınırlarında UNIFIL benzeri bir uluslararası gücün kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor. 2006 savaşından sonra Lübnan'da UNIFIL güçlerinin varlığı, Tel Aviv için tatsız bir deneyimdi. Zira bu varlık, İTsrâil'in Lübnan'a yönelik askerî saldırganlığına karşı fiilî bir engel teşkil etmemiş olsa da, uluslararası alanda duyarlılık yaratılmasında ve bu rejimin Lübnan ile sınır güvenliğine ilişkin Güvenlik Konseyi anlaşmalarını ihlal etmesi nedeniyle hukuki olarak kınanmasında rol oynamıştır.
Son 18 yıldır çeşitli rejim hükûmetleri, "UNIFIL'in İTsrâil ordusunun kuzey sınırlarındaki hareket özgürlüğünü kısıtladığını" ve onlara göre "Lübnan'daki uluslararası gücün İTsrâil terör ordusunun hareket özgürlüğüne karşı caydırıcı hale geldiğini" defalarca dile getirdiler.
Bu deneyim, Siyonist rejimi GAZZE'ye benzer bir gücün konuşlandırılması konusunda son derece hassas hale getirmiştir. Zira GAZZE sorunu, REJİMİN UZUN VADELİ İŞGAL HEDEFLERİ ÇERÇEVESİNDE, aşamalı bir çözüm projesinin parçası olarak tanımlanmıştır.
Washington'un, “Siyonist rejimin hareket özgürlüğünü kalıcı olarak tesis etmeye çalıştığı ve UNIFIL gibi herhangi bir yasal yapının veya uluslararası gücün Tel Aviv'in GAZZE'deki güvenlik planlarının gelecekteki seyrini engellemesine izin vermediği” söylenebilir.
2. Trump'ın GAZZE'ye Yönelik Ekonomik Vizyonunun Temellerini Atmak:
ABD hedeflerinin ikinci ayağı daha az kamuoyuna açık ama çok mühim: Gazze ekonomisi.
Trump'a yakın birçok stratejistin gözünde GAZZE yalnızca bir güvenlik krizi değil, aynı zamanda "Büyük Bir Ekonomik Fırsat"tır.
Trump, GAZZE'yi çeşitli konuşmalarında “Gayrimenkul Geliştirme, Turizm, İnşaat, Liman ve Enerji Projeleri İçin Çok Yüksek Potansiyele Sahip Bir Bölge, AKDENİZ'de Mükemmel Ekonomik Potansiyele Sahip Bir Kıyı Mıntıkası ve Güvenlik Açısından Kontrol Altına Alınırsa Doğu Akdeniz'in En Kârlı Projelerinden Biri Haline Gelebileceğini” belirtmişti.
"Trump Kapsamlı Planı"na dayanan 20 maddelik bir ek içeren ABD taslağının üçüncü versiyonu, bu ekonomik bakış açısının Washington'ın kararlarında ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyor. GAZZE hududunda PLANLANAN 500 MİLYON DOLARLIK ÜS haberiyle daha da güçlenen ABD'nin GAZZE'deki askerî varlığı, Amerikan şirketlerinin gelecekteki projelere dâhil olması için tam da bir ön şart.
3. GAZZE Davasının, Amerika'nın Arzuladığı BÖLGESEL DÜZENİ YENİDEN TESİS ETME ve Washington'ın Küresel Konumunu Yeniden İnşa Etmedeki Ehemmiyeti:
GAZZE savaşı, Amerika'nın uluslararası konumunu eşi benzeri görülmemiş bir şekilde zayıflattı. Amerika Birleşik Devletleri çeşitli düzeylerde zarar gördü:
a) KIZILDENİZ'deki YEMEN saldırılarını kontrol altına alamadı ve inisiyatifi fiilen Ensarullah'a devretti.
b) İran'ın el-Udeyd üssüne düzenlediği füze saldırısına karşı güçsüz kaldı ve bu saldırı, Amerikan caydırıcılığının başarısızlığına dair açık bir mesaj verdi.
c) Siyonist rejimi desteklemek için yürüttüğü askerî operasyonlarda, özellikle de direnişin İHA ve füzelerine karşı koymada çok sayıda başarısızlık yaşadı.
d) En mühimi, İTsrâil'in askerî zaferini garanti altına alamadı.
Böyle bir durumda ABD, Gazze SOYKIRIMININ "HEGEMONYASININ ÇÖKÜŞÜNÜN" bir sembolü haline gelmesini önlemek için; çatışmanın sonunu tamamen Amerikan projesi çerçevesinde yönetmeye çalışıyor.
Washington açısından, savaşın sonu Amerikan planıyla, Amerikan gözetiminde, Amerikan güçlerinin varlığıyla ve Siyonist rejimin istediği güvenlik yapısının kurulmasıyla sağlanırsa, ABD Batı Asya'da hâlâ ana belirleyici güç olduğunu iddia edebilir.
4. GAZZE'nin Yapısal, Sosyal ve Kültürel Dönüşümü; Direnişi Ortadan Kaldırma Hedefinin Tamamlayıcısı Bir Nitelikte:
Amerika'nın hedeflerinin nihâî ve belki de en gizli kısmı, GAZZE'nin sosyal ve kültürel mühendisliğiyle ilgilidir. Washington'ın bakış açısına göre bu HEDEF; DİRENİŞİ ORTADAN KALDIRMAK için güvenlik önlemleri KADAR ÖNEMLİDİR.
Amerika'ya göre HAMÂS ve DİRENİŞ GRUPLARI silahsızlandırılsa bile, EĞİTİM YAPISI DEĞİŞMEDİĞİ SÜRECE toplumda "Direniş Üretim Göstergeleri" varlığını sürdürecek.
Dinî ve toplumsal kurumlar yeniden inşa edilecek, GAZZE yönetimi halkçı bir devletten teknokratlara bağımlı bir devlete dönüşecek, direniş ağlarının yerini sosyal yardım ağları alacak ve nihayetinde farklı bir kimliğe ve değerlere sahip yeni bir nesil oluşacaktır.
Trump'a yakın stratejistlerin "GAZZE'NİN DÖNÜŞÜMÜ" olarak adlandırdığı şey tam da budur. "Barış Konseyi"nin ve buradaki uluslararası gücün rolü, güvenlik görevinin ötesinde tanımlanmış olup, bir bakıma GAZZE'nin "Toplumsal Yeniden İnşacıları" rolünü de üstlenecektir.
Washington açısından, bu yapısal ve kültürel dönüşüm olmadan, herhangi bir ATEŞKES veya GÜVENLİK KONTROLÜ kısa ömürlü olacak ve birkaç yıl içinde direnişin yeniden canlanmasına yol açabilecektir.
Dolayısıyla ABD, GAZZE'nin geleceğini yalnızca askerî olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve politik olarak da yeniden tasarlamaya çalışmaktadır.

