Gazeteci-Yazar Faruk Muslu ile Terörsüz Türkiye Röportajları-7… STK Platformu Dönem Sözcüsü Necmeddin Başboğa: “Türkiye Hepimizindir, Birlikte Düşünecek, Birlikte Büyüyeceğiz”
Gazeteci-Yazar Faruk Muslu ile Terörsüz Türkiye Röportajları-7… STK Platformu Dönem Sözcüsü Necmeddin Başboğa: “Türkiye Hepimizindir, Birlikte Düşünecek, Birlikte Büyüyeceğiz”
Mardin STK Platformu Dönem Sözcüsü ve İlim Yayma Cemiyeti Şube Başkanı Necmeddin Başboğa ile, “Terörsüz Türkiye” idealine giden yolda sivil toplumun rolü, toplumsal barış, gençlerin eğitimi ve ortak gelecek inşası üzerine kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik. Başboğa, iyi niyetin ve kardeşliğin, bu ülkenin en temel harcı olduğunu vurguluyor.
Türkiye’de terörle mücadelede sivil toplumun rolü sizce nedir? STK’lar bu konuda nasıl katkı sağlayabilir?
Toplumun sivil kanadı k temsile eden STK’ların bu husustaki rolu ziyadesiyle mühimdir. Toplumun beklenti ve taleplerini gönüllük esasına dayalı olarak yüklenen ve bunu her fırsatta ifade eden STK’lar objektif olmayı başarabilen enden dinamiklerdir. STK’ların sunacağı katkıdan önce STK’lara yükelen misyonunun ne kadar kıymet göreceği önemlidir. Herkes ve her kesimle görüşmeyi ön şartsız sağlayabilen STK’lar lokomotif rolündedir, bu yüzden sivil toplumun toplumsal barışı esas alan konulardaki temsiliyeti çok önmeli bir akstır. STK’lara biçilen misyonun kıymeti harbiyesi, medeni toplumlarda sorun çözme kabiliyetiyle haizdir.
Terörün toplumsal barışa ve sosyal dokuya nasıl zarar verdiğini gözlemliyorsunuz? Bu konuda STK’ların sorumluluğu ne olmalı?
Bu sorunun cevabı on yıllardır ülkemizin herkesin malumudur, on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesi, trilyonlarca doların ülkenin ve milletin kasasından çıkması, bununla birlikte sosyolojik kopuşlar, geleceğe bırakılan çözümsüz sorunlar ve daha nice sebepten ötürü terörün sosyal dokuyu zehirlemesi göz ünündedir. Sosyal doku denince toplumun bel kemiğini temsil eden STK’lar akla gelmekte ve sivil kanadın sorun çözücü rolü, sivil toplumun vakalara beklentisiz-menfaarsiz yaklaşması hususu sivil toplumu nesnel kılabilmektedir. STK’ların sorumluluğu ön alabilmek, cesurca çözüme giden yoldaki taşları toplamak ve atılan taşlardan ötürü endişelenmeden toplumun hakikatlerini dillendirmesi STK’ların birinci vazifesidir.
Barış ve güven ortamının sağlanması için STK’ların devlet ve diğer aktörlerle iş birliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu husus çok önemlidir. Devlet ve diğer aktörlerin sağlıklı bir zeminde temas sağlayabilmesi ancak sivil dinamiklerin garantör olabilmesiyle mümkündür. Terör gibi makro sosyolojiyi ilgilendiren sorunsallarda, tarihte çözülen, çözülebilen kaotik vakalarda STK’lar rol üstlenmiş, devletler ve devletlerin karşısındaki legal, illegal yapılar STK’ları muhatap kabul etmiştir. Bu hususta taraflar arasındaki işbirliği sivil inisiyatifle çözüme kavuşabilmiştir.
Toplumda teröre karşı farkındalığı artırmak ve gençleri bu konuda bilinçlendirmek için ne tür projeler yürütüyorsunuz?
İlim, bilim ve tedrisat. Oku’yla başlayan emir kalubeladan ebediyete kadar gerçekliğini korumuştur. Gençleri, öğrenmenin, bilmenin, bildiğiyle amel etmenin teşvikiyle yarınlara hazırlamak en objektif yönlendirme, bilinçlendirme doktrinidir. Gençleri, nesilleri üretmeye, yeniliklere uyum sağlamaya-bunun yanında insanı insan yapan öz değerlerinden uzaklaşmadan, global bir köy olan gezegenimizin gerçeklerine gençlerimizi entegre etmek, bunun imkan kabiliyetini gençlere sunmak ve onları bu yola teşvik etmek en makul yoldur.
Terörün özellikle kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak adına sivil toplum hangi çalışmalar yapmalı?
Çok güzel bir soru. Terör, kadın ve çocuk cümlesinin içindeki bu üç kelime ne kadar nahoş olsa da bir o kadar realist bir tespittir. Bu üç kelimeyi ikiye düşürelim. Terör ve aile. Aileyi dinamitleyen terör yumuşak karın olan kadınlarımız ve çocuklarımıza her zaman tehlike saçmıştır. Bu tehlikeyi en aza indirgemek için gençleri ilmin ufuklarıyla tanıştırmak, gerek eğitim kampüsleri, gerek yurtlar, gerekse de diğer platformlarda, ilim camialarına daha fazla gencimizi yöneltmek en öncelikle hedeflerden olmalıdır. Hakeza kadınlar, ailenin ana taşıyıcı kolunu olması hasebiyle herkesten ve her şeyden önce sivil alanlarda roller üstlenmeli ve bu tecrübeyi ailesiyle, ailesinin geleceğiyle entegre edebilmelidir, bu hususta Diyarbakır Annelerinin açtığı ufuk, gösterdiği irade ve sivil direniş üzerinde ciddi çalışmalar yapmayı gerektiren bir husustur sorunuzla alakalı.
Terörle mücadelede kapsayıcı ve uzlaştırıcı bir dilin önemi hakkında ne düşünüyorsunuz? STK’lar bu dili yaymada nasıl bir rol üstlenebilir?
Dil, üslup, iletişim gibi yumuşak zeminlerin, mayın tarlası süreçlerin bam telidir. Burda sarfedilen belki bir tek sözcük bütün süreci tehlikeye atabilecek kadar önemlidir. Bu kırılgan süreçlerde STK’lar ve STK’ların duruşu, eylem ve söylemleri sürecin selametini sağlıklı bir nihayet kavuşturabilir.
Sizce Türkiye’nin terörsüz, barış dolu bir geleceğe ulaşması için öncelikli atılması gereken adımlar nelerdir?
İyi niyet. İyi niyetli olmak. Bu ülkenin hepimizin öz yurdu, anavatanı olduğunu bilmek, kabullenmek. 90 milyon adına, gidecek başka bir yerimizin olmadığını benimsek, içselleştirmek. Bütün zenginlikleri, güzellikleri ve özgürlükleriyle Türkiye adlı mübarek vatan arzının hepimize ait olduğu gerçeğini kalbimize içselleştirmek. Türkiye hepimizin öz yurdudur. Türkiye tek bir cenahın, misyonun tapulu malı olamayacak kadar büyük bir öğretinin adıdır. Nedir bu öğreti: TAM KARDEŞLİK, EŞİT ve ADİLANE KARDEŞLİK. ORTAK GELECEK. 780.000 kilometrekare vatan toprağının eşit bir şekilde 90 milyon vatandaşın uhdesinde yer aldığı gerçeği ve bu gerçek adına TÜRKİYE’ye daha fazla hep birlikte nasıl hizmet ederiz, hususuna kafa yormanın beklentisi bizi ileriye taşıyacaktır.
Necmeddin Başboğa’nın sözleri, sadece bir temenni değil; sivil toplumun taşıdığı tarihsel sorumluluğun bir hatırlatmasıdır. Terörsüz bir Türkiye’nin yolu; iyi niyetten, ortak akıldan ve toplumsal dayanışmadan geçiyor. STK’lar bu yolda hem ses hem nefes olmalı. Mardin’den yükselen bu sağduyulu çağrı, sadece bölgeye değil, tüm Türkiye’ye ilham verecek nitelikte:
“Türkiye hepimizindir; birlikte düşünecek, birlikte büyüyecek, birlikte barış içinde yaşayacağız.”
KAYNAK:İLETİŞİM GAZETESİ