İSRÂİL'İN İRÂN'A SALDIRISININ TERS ŞOKU
İSRÂİL'İN İRÂN'A SALDIRISININ TERS ŞOKU
İsrail saldırısı, İran'ın nükleer programını gerçekten işlevsiz bıraktı mı?
Cevap: Büyük İhtimalle HAYIR!
Kanıtlar, İran'ın ABD taarruzundan evvel Fordo Nükleer Tesisinden ülkenin nükleer programının en önemli bölümünü oluşturan parçalanabilir materyalini çıkardığını gösteriyor.
Bu nedenle, İsrail'in İran'ın nükleer programını "Yok Etme" operasyonu etkili bir şekilde BAŞARISIZ oldu.
Peki İsrail, İran'ın nükleer programına ne kadar zarar verebildi?
Bu sorunun cevabı net değil. Tel Aviv, Washington'ı İran Nükleer Tesislerini sığınak patlatan bombalarla hedef almaya ikna edebildi. Doğru amma ABD İsrail operasyonunda daha FAZLA ROL OYNAMADI. İran'ın herhangi bir dış denetime izin vermesi pek muhtemel olmadığından, hasarın gerçek boyutunu değerlendirmek de çok zor.
İsrail, İran'daki ikinci "REJİM DEĞİŞİKLİĞİ" hedefine ulaştı mı?
Cevap Kısadır: HAYIR! İsrail, rejime karşı bir isyanı kışkırtma umuduyla İran'ın en üst düzey güvenlik ve askeri komutanlarını öldürdü. Bu yaklaşım, “Düşman Liderlerinin Fiziksel Olarak Ortadan Kaldırılmasının İstikrarsızlaştırmanın En İyi Yolu Olduğuna İnanmaya” dayanıyordu. Ancak deneyim; bu stratejinin, büyük bir siyasi değişime yol açmadığını gösteriyor. Aslında, İsrail'in suikastları siyasi yapıda önemli bir değişiklik oluşturmada başarısız oldu.
İran'da, İsrail suikastları dalgasının beklenmedik bir neticesi oldu: Halkı hükûmetin etrafında birleştirdi. İran İslam Cumhuriyeti'nin keskin muhalifi olan birçok İranlı, saldırıları sadece hükûmete değil, tüm ülkeye karşı görmesiyle aniden onu destekledi.
Tahran Meşruiyet Savaşını Kazandı, Tel Aviv Kamuoyunu Kaybetti
İsrailliler tarafından İran'ın İsrail'i yok etme tehdidini tasvir etmek için sıklıkla kullanılan bir sembol olan "İsrail Kıyamet Saati" hamlesi aslında bir saçmalıktan başka bir şey değildi. İran devleti tarafından işletilen yayın istasyonunun bombalanması da anlamsızdı.
İsrail, amacının İran hükûmet propagandasına karşı koymak olduğunu iddia etti. Fakat birçok Siyonist’in de kabul ettiği gibi, saldırı Tahran'a yalnızca İsrail televizyon kuruluşlarını da tehdit etmek için bir bahane verdi.
İsrail ilan ettiği savaş hedeflerine ulaşamazsa, en azından dünya kamuoyunu ikna edip, Gazze sorununu marjinalleştirebilir ve bir kez daha kendini “HAKLARIN SAVUNUCUSU” olarak konumlandırabilir mi?
Bu sorunun cevabı, en hafif tabirle, şüphelidir. Donald Trump ve ABD, İran’ın nükleer tesislerini bombalasa da, bunu yaparak uluslararası hukukun temel ilkelerini ihlal ettiler. Şüphesiz uzun vadeli sonuçları olacak bir eylemde bulundular.
Ancak Trump savaşa İsrail’in yanında devam etmedi ve operasyon biter bitmez ABD stratejik bombardıman uçakları ülkelerine geri döndü.
Donald Trump, hem bombalamadan önce hem de sonra, Amerika Birleşik Devletleri ile İran arasında bir anlaşmaya varma isteğini tekrar tekrar vurguladı. ABD başkanı bunu yaparak sadece İsrail'e değil, aynı zamanda Basra Körfezi bölgesindeki müttefiklerine de çıkarlarını güvence altına almaları konusunda yardımcı olmuş gibi görünüyor.
Bazı dünya liderleri, özellikle Alman Şansölyesi Friedrich Mertz, ABD saldırılarını ve İsrail'in "Kendini Savunma Hakkını" desteklemekte hızlı davransalar da, hiç kimse İsrail'in İran'ın uranyum zenginleştirmesinin tamamen yasaklanması gibi katı taleplerini kabul etmeye yanaşmadı.
Son olarak, uluslararası toplum, İran'ın daha önce uymaya hazır olduğunu vurguladığı, her zamanki "Nükleer Silahlara Hayır" politikasına geri döndü. Orta Doğu'nun operasyonel gerçekliklerinden, dünya İran'ı meşru ve müzakere edilebilir bir aktör olarak görmeye başladı. Bu da İsrail için stratejik bir yenilgi ve Tahran için bir kazanç anlamına geliyor.
Demir Kalkan Operasyonunun Yenilgisi ve İsrail Ekonomisinin Teklemesi
Aynı zamanda, İsrail'in kalbine verilen gerçek hasarı da göz ardı etmemek gerekir. İran füzeleri, İsrail'in ünlü savunma kalkanını defalarca delmeyi başardı, ülkenin topraklarına derinlemesine nüfuz etti ve tüm İsrail topraklarını sarstı. İsrail, can kaybı ve yaygın yıkım dalgasıyla karşı karşıya kaldı, bir süre felç oldu.
Öte yandan, Tel Aviv, önleyici füze sıkıntısıyla karşı karşıyaydı ve acil tedarik için net bir beklentisi yoktu. İsrail ekonomisi de hızla durma noktasına geliyordu ve bu, İran için bir başka önemli kazancı işaret ediyordu.
İran bu savaştan yaralı ve amansız bombardıman altında, yüzlerce ölü ve büyük hasarla çıktı. Ancak devlet en yoğun İsrail saldırıları karşısında bile çökmedi. İran füzeleri belirlenen hedefleri vurdu ve çok kişinin gözünde İran, İsrail saldırganlığının kurbanı olarak göründü.
İran'ın cevap seçenekleri de sınırlı değildi. Tahran, ABD’nin Katar'daki askeri üssüne yönelik saldırısı için önceden "İNTİKAM" ilan ederek krizi tırmandırmayı önleyecek şekilde yönetti.
Tüm bunlara rağmen KRİZİN bittiği şu an için söylenemez.