KALICI BARIŞI ANCAK GÜÇ SAĞLAYABİLİR (II)

KIR'ATIM GÜNCEL HABERLER (KIRATIM HABER) - KIR'ATIM GAZETESİ | 30.06.2025 - 11:45, Güncelleme: 30.06.2025 - 11:45
 

KALICI BARIŞI ANCAK GÜÇ SAĞLAYABİLİR (II)

OGEDAY’dan sonra oğlu GÜYÜK, naiplik görevi yapan annesi TÖREGENE'nin siyasi manevraları sayesinde Büyük Han oldu. SUBUTAY’ı çağırdı.
O ise yaşlılık nedeniyle istifa etmek istiyordu. Daha çok genç olan GÜYÜK deneyimli komutana sordu:   "- SUBUTAY! Karar Verme Konusunda Zayıfım. Bana büyük büyükbabamın ne yaptığını söyle?"   SUBUTAY Bahadur, elini kel kafasına götürerek çekik gözleriyle GÜYÜK'e baktı ve meşhur olduğu geleneksel açık sözlülüğüyle şöyle dedi:   “- Han Azam'ın torunu Cengiz Han ve Hakan OGEDAY'ın oğlu! BU SÖZLERİ SENDEN DUYDUĞUMA MEMNUN OLMADIM.   Unutma!   Melikler Kararlarında Asla Tereddüt Etmezler. Gelecekteki Korkulardan ve Muhtemel Tehlikelerden Korkmak Tüccarlara Yakışır, Askerlere Değil.   Büyükbabanın kararlarının arkasında gücü vardı. CENGİZ HAN'ın kararlılığı demir gibiydi ve hedefleri açıktı, ancak tüm bunlar eğitimli ordusu ve savaş taktikleri olmadan mümkün olmazdı.   Han Azam'ın çok sayıda düşmanı vardı. Moğolların çoğu ona karşıydı. Buna rağmen Han, komplolardan asla korkmadı. Hayat boyu süren deneyimim, yalnızca durumun gereklerine göre kendini kuvvetli tutan, düşmanını gözleyen ve onu savaş alanında yenebilecek kadar eğitimli bir ordu hazırlayan bir milletin YENİLMEZ olabileceğini gösteriyor. Siz de böyle yaparsanız büyükbabanız gibi büyük başarılara imza atarsınız.”   SUBUTAY Bahadur öğüt verdi, ancak Hakan GÜYÜK o yeteneğe sahip değildi. BATU HAN ile bir savaşa girdi ve ardından Moğol yönetimi onun ailesinden koparak CENGİZ HAN'ın ikinci oğlu ÇAĞATAY’ın soyundan gelenlere geçti. Böylece GÜYÜK'ten sonra MENGÜ HAN hakan oldu. Ünlü Moğol lideri HULAGU HAN, bu MENGÜ HAN'ın küçük kardeşiydi.   “‘KENDİNİ GÜÇLÜ TUTMAK’ Kalıcı ve Sürekli BARIŞIN Güvencesidir.”   Bu, Emir TİMUR'un ilgi çekici otobiyografisi okunarak da anlaşılabilir. Timur parlak bir savaşçı ve bilge bir adamdı. Biyografisini okuduğunuzda, tüm vahşet ve kişisel zayıflıklarına rağmen olağanüstü bir insan olduğunu fark edersiniz. Emir Timur'un ünlü sözü; “Zayıflık veya Gücün Ayrı Birer Şey Olmadığıdır. Rakibin Zayıflıkları Kişiyi Güçlü Kılar. Benzer Şekilde, Kişinin Kendi Zayıflığı Düşmanı Güçlü Kılar.”   TÜZÜKAT-I TİMURİ’de, Timur ilginç bir hikâye anlatır.   “Tatarlardan çok güzel bir kızı eş olarak almıştım. Evlendikten sonra bir yıl evde oturdum. Hayatımın savaşmadığım tek kısmı budur.   Bir gün kahvaltıdan sonra odamda yumuşak bir deri yatağında yatıyordum ve gözlerim duvardan sarkan bir kılıca takıldı. Bu kılıcı birkaç metalin birleşiminden özel olarak yaptırmıştım, hafif ama çok keskindi. Paslanmış mı diye merak ettim. Kınından çıkardığımda çok ağır geldi. Kılıcı tutarken nasıl ağırlaştığını merak ettim. Sonra aniden kılıcın ağırlaşmadığını, bunun yerine uzun süre egzersiz ve pratik yapmadığım için zayıfladığımı fark ettim. Aynı gün ailemi SEMERKANT'a gönderdim ve orduyla bir sonraki savaşa doğru yola çıktım.”   EMİR TİMUR kendisini CENGİZ HAN'dan daha büyük bir lider olarak görürdü. Ancak Moğol liderinin şu sözünü de her zaman tekrarlardı:   "Bir Askerin Önünde Yalnızca Tek Yol Vardır: Bahadırlık, Cesaret, Cüret ve Metanet. Zorlukların Üstesinden Ancak Güçlü Bir KARARLILIKLA Gelinebilir.”   İran-İsrail savaşı, ulusal güvenliğimizi sağlamak istiyorsak kendimizi güçlü ve kuvvetli tutmamız gerektiğini kanıtladı. Rakip ve düşman üzerinde teknolojik üstünlük elde etmeliyiz.   Tüm sorunlara rağmen, mükemmel füze programıyla İRAN, düşmanı o kadar hasara uğrattı, yaraladı ve tüketti ki, ABD Başkanı bile İran'ın savaşın son günlerinde İSRAİL'i yerle bir ettiğini kabul etmek zorunda kaldı. İran'ın yaptığı hatalardan ders çıkarmalı, ortaya çıkan olumlu yönleri benimsemeli, hatta geliştirmeliyiz.   Ülkeler silahlarını aynı doğrultuda daha güçlü ve etkileyici hale getirmeli.   Mesela PAKİSTAN, ÇİN ile son uçak, AWACS ve füzesavar sistemi anlaşmalarının yanı sıra ABD ile samimi ilişkiler kurmaya çalışarak akıllıca bir iş yaptı. PAKİSTAN'ın rolü İRAN açısından da önemli ve olumluydu. ATEŞKES çabalarına dâhil oldu. Pakistan, Çin ile stratejik savunma ilişkilerine rağmen geçmişte de ABD ile iyi ilişkiler sürdürmede başarılıydı. Bu dengeleyici eylem her zaman gereklidir.   Bununla birlikte bir ülke, iç düzeyde siyasi istikrar da sağlamalıdır. Sadece içeride bütünleşmiş bir millet düşmanla savaşabilir. Planlayıcıların savunmayı mümkün olduğunca güçlü ve yenilmez kılmaya, ayrıca siyasi bölünmeleri azaltmaya, siyasi ve ekonomik istikrar getirmeye odaklanmaları unutulmamalıdır. İşte o zaman, ALLÂH'ın izniyle düşman daima tozu yalamak zorunda kalır. - B İ T T İ -
OGEDAY’dan sonra oğlu GÜYÜK, naiplik görevi yapan annesi TÖREGENE'nin siyasi manevraları sayesinde Büyük Han oldu. SUBUTAY’ı çağırdı.

O ise yaşlılık nedeniyle istifa etmek istiyordu. Daha çok genç olan GÜYÜK deneyimli komutana sordu:
  "- SUBUTAY! Karar Verme Konusunda Zayıfım. Bana büyük büyükbabamın ne yaptığını söyle?"
  SUBUTAY Bahadur, elini kel kafasına götürerek çekik gözleriyle GÜYÜK'e baktı ve meşhur olduğu geleneksel açık sözlülüğüyle şöyle dedi:
  “- Han Azam'ın torunu Cengiz Han ve Hakan OGEDAY'ın oğlu! BU SÖZLERİ SENDEN DUYDUĞUMA MEMNUN OLMADIM.
  Unutma!
  Melikler Kararlarında Asla Tereddüt Etmezler. Gelecekteki Korkulardan ve Muhtemel Tehlikelerden Korkmak Tüccarlara Yakışır, Askerlere Değil.
  Büyükbabanın kararlarının arkasında gücü vardı. CENGİZ HAN'ın kararlılığı demir gibiydi ve hedefleri açıktı, ancak tüm bunlar eğitimli ordusu ve savaş taktikleri olmadan mümkün olmazdı.
  Han Azam'ın çok sayıda düşmanı vardı. Moğolların çoğu ona karşıydı. Buna rağmen Han, komplolardan asla korkmadı. Hayat boyu süren deneyimim, yalnızca durumun gereklerine göre kendini kuvvetli tutan, düşmanını gözleyen ve onu savaş alanında yenebilecek kadar eğitimli bir ordu hazırlayan bir milletin YENİLMEZ olabileceğini gösteriyor. Siz de böyle yaparsanız büyükbabanız gibi büyük başarılara imza atarsınız.”
  SUBUTAY Bahadur öğüt verdi, ancak Hakan GÜYÜK o yeteneğe sahip değildi. BATU HAN ile bir savaşa girdi ve ardından Moğol yönetimi onun ailesinden koparak CENGİZ HAN'ın ikinci oğlu ÇAĞATAY’ın soyundan gelenlere geçti. Böylece GÜYÜK'ten sonra MENGÜ HAN hakan oldu. Ünlü Moğol lideri HULAGU HAN, bu MENGÜ HAN'ın küçük kardeşiydi.
  “‘KENDİNİ GÜÇLÜ TUTMAK’ Kalıcı ve Sürekli BARIŞIN Güvencesidir.”
  Bu, Emir TİMUR'un ilgi çekici otobiyografisi okunarak da anlaşılabilir. Timur parlak bir savaşçı ve bilge bir adamdı. Biyografisini okuduğunuzda, tüm vahşet ve kişisel zayıflıklarına rağmen olağanüstü bir insan olduğunu fark edersiniz. Emir Timur'un ünlü sözü; “Zayıflık veya Gücün Ayrı Birer Şey Olmadığıdır. Rakibin Zayıflıkları Kişiyi Güçlü Kılar. Benzer Şekilde, Kişinin Kendi Zayıflığı Düşmanı Güçlü Kılar.”
  TÜZÜKAT-I TİMURİ’de, Timur ilginç bir hikâye anlatır.
  “Tatarlardan çok güzel bir kızı eş olarak almıştım. Evlendikten sonra bir yıl evde oturdum. Hayatımın savaşmadığım tek kısmı budur.
  Bir gün kahvaltıdan sonra odamda yumuşak bir deri yatağında yatıyordum ve gözlerim duvardan sarkan bir kılıca takıldı. Bu kılıcı birkaç metalin birleşiminden özel olarak yaptırmıştım, hafif ama çok keskindi. Paslanmış mı diye merak ettim. Kınından çıkardığımda çok ağır geldi. Kılıcı tutarken nasıl ağırlaştığını merak ettim. Sonra aniden kılıcın ağırlaşmadığını, bunun yerine uzun süre egzersiz ve pratik yapmadığım için zayıfladığımı fark ettim. Aynı gün ailemi SEMERKANT'a gönderdim ve orduyla bir sonraki savaşa doğru yola çıktım.”
  EMİR TİMUR kendisini CENGİZ HAN'dan daha büyük bir lider olarak görürdü. Ancak Moğol liderinin şu sözünü de her zaman tekrarlardı:
  "Bir Askerin Önünde Yalnızca Tek Yol Vardır: Bahadırlık, Cesaret, Cüret ve Metanet. Zorlukların Üstesinden Ancak Güçlü Bir KARARLILIKLA Gelinebilir.”
  İran-İsrail savaşı, ulusal güvenliğimizi sağlamak istiyorsak kendimizi güçlü ve kuvvetli tutmamız gerektiğini kanıtladı. Rakip ve düşman üzerinde teknolojik üstünlük elde etmeliyiz.
  Tüm sorunlara rağmen, mükemmel füze programıyla İRAN, düşmanı o kadar hasara uğrattı, yaraladı ve tüketti ki, ABD Başkanı bile İran'ın savaşın son günlerinde İSRAİL'i yerle bir ettiğini kabul etmek zorunda kaldı. İran'ın yaptığı hatalardan ders çıkarmalı, ortaya çıkan olumlu yönleri benimsemeli, hatta geliştirmeliyiz.
  Ülkeler silahlarını aynı doğrultuda daha güçlü ve etkileyici hale getirmeli.
  Mesela PAKİSTAN, ÇİN ile son uçak, AWACS ve füzesavar sistemi anlaşmalarının yanı sıra ABD ile samimi ilişkiler kurmaya çalışarak akıllıca bir iş yaptı. PAKİSTAN'ın rolü İRAN açısından da önemli ve olumluydu. ATEŞKES çabalarına dâhil oldu. Pakistan, Çin ile stratejik savunma ilişkilerine rağmen geçmişte de ABD ile iyi ilişkiler sürdürmede başarılıydı. Bu dengeleyici eylem her zaman gereklidir.
  Bununla birlikte bir ülke, iç düzeyde siyasi istikrar da sağlamalıdır. Sadece içeride bütünleşmiş bir millet düşmanla savaşabilir. Planlayıcıların savunmayı mümkün olduğunca güçlü ve yenilmez kılmaya, ayrıca siyasi bölünmeleri azaltmaya, siyasi ve ekonomik istikrar getirmeye odaklanmaları unutulmamalıdır. İşte o zaman, ALLÂH'ın izniyle düşman daima tozu yalamak zorunda kalır.

- B İ T T İ -

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.