SAHABE ZIRAR İBN-İ EZVER’İN MARDİN’DEKİ “ŞEYH MUHAMMED ZIRRAR” CAMİİ İLE İLGİSİ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.01.2020 - 14:14, Güncelleme: 11.04.2022 - 17:42
 

SAHABE ZIRAR İBN-İ EZVER’İN MARDİN’DEKİ “ŞEYH MUHAMMED ZIRRAR” CAMİİ İLE İLGİSİ

          [bs-quote quote=" Hz. Ali’nin süt kardeşi olduğu ileri sürülen Muhammed Zırrar adlı zattan, bu Türbe/Camiin ismini aldığı yolundaki söylemdir." style="default" align="center" author_name="Yusuf Metin Yardımcı" author_job="Araştırmacı/Yazar" author_avatar="https://kiratim.com/wp-content/uploads/2019/08/yusuf-metin-yardimci-profil.jpg"][/bs-quote]            Mardin’de “Şeyh Muhammed Zırrar Camii” diye bilinen ikinci caddede tepe üstündeki tarihi mekânın adının, nereden geldiği hususunda kuşkusuz bir hayli merak edenlerimiz vardır.             Halk arasında en meşhur anlatım; Hz. Ali’nin süt kardeşi olduğu ileri sürülen  Muhammed Zırrar adlı zattan, bu Türbe/Camiin ismini aldığı yolundaki söylemdir.  Bunun ne derece doğru olduğunu bilemeyiz amma mukayyet tarihlerde de benzer rivayetler mevcuttur.  Mesela Mardin Artuklu Melikleri Tarihi’nde; “..Mezkûr kitâbe Mardin’de medfun hâki ğufran olan sahabe-i kirâmdan Zırâr İbn Ezver hazretlerinün türbeleri kapûsunda…”* diye ifade edilmektedir. Ali Emiri’nin anlatımı bu yöndedir nedense…             Demek ki bu Türbe/Cami’nin adı; Zırar İbni Ezver adındaki birinden gelmektedir. Peki ama sahabe olduğu söylenen bu kişi kimdir? Nereden ve nasıl buraya gelmiştir? Hangi amaç ve sebeple gelmiştir? Veya gelmiş midir? Bu konuyu çok çalışkan akademisyen tarihçilerimizin araştırmalarına bırakaraktan, bu zat hakkında ufak bir tahkik ve tetkik yapmayı uygun bulduk.             İbn Hacer’in eserinde; Zırar İbn-i Ezver’in biyografisi hakkında bazı bilgiler verilmektedir. Aynı zamanda şair yönü de bulunan bu kişi, savaşçı yönüyle tebarüz etmiş biriydi. Halid bin Velid’in emrinde de bulunmuş olan bu zat, onun tarafından “…muhariplerinden bazılarıyla beraber bir savaş göreviyle görevlendirildi. Zırar; “BENÎ ESED” kabilesine hücum ederek güzel bir kadıncağızı tutsak etti. Yanında bulunan kimselerden bu kadının kendisine bırakılmasını istedi, onlar da buna muvafakat ettiler. Kadını Zırar İbn-i Ezver’e bıraktılar.               O da hiç vakit kaybetmeden sözü edilen kadınla ilişkiye girdi. Fakat daha sonra yapmış olduğu bu işten pişmanlık duyarak durumu Halid İbn-i Velid’e anlattı. O da:             -Mahzuru yok. Ben o kadını sana helal ettim, deyip teselli etmesine rağmen o durumu kabül etmedi. Israrla yaptığı kötü işin Hz. Ömer’e bildirmesini, halifenin vereceği karara uyulmasını istedi. Böylelikle Halid vaziyeti halife Ömer’e bildirdi. Ömer; Zırar’ın taşlanması yolunda emirname gönderdi. Ancak mektup ulaştığında Zırar İbn-i Ezver-i Esedî artık vefat etmişti…”**             Bu anlatımlardan anlaşılıyor ki; Zırar İbn-i Ezver adlı sahabe, işlediği bir suçtan ötürü nedamet duymuş ve yargılanıp kendisi hakkında hüküm verilmesini istemiştir. Fakat verilen hüküm gelinceye kadar ömrü vefa etmeyip ölmüştür.              İşin ilginç tarafı kendisine önemli görevler veren Halid bin Velid de benzeri bir eylemde bulunmuştur. Tarih eserleri bunu böyle kaydetmektedir.***             Ebu Hanzala diye bilinen “..Malik bin Nuveyre Temimî Müslüman olunca, Hz. peygamber onu kendi kabilesinden zekat toplaması için vazifelendirmişti. Fakat Hazret-i Ebubekir döneminde; zekat mallarını devlete intikal ettirmediği iddiası ortaya atıldı. Halid bin Velid bir grup askerle üzerine gönderildi.             Ancak Malik bin Nuveyre; Müslüman olduğunu, dinden dönmediğini, irtidat etmediğini ısrarla söylüyordu. Buna karşın Halid, irtidat ettiğini ileri sürerek, emri altındaki Zırar İbn-i Ezver’e onun boynunun vurulmasını emretmişti. Malik’in itiraz sesleri, Zırar’ın boynuna inen kılıcı ile kesilivermişti.”             Muhtelif tarihi rivayetlerde Ebu Hanzala’nın karısına göz diktiği anlatılan Halid ise; “… aynı akşam Malik’in genç ve güzel karısı Ümmü Temim’e sahip olmuştu.”****             Yukarıda naklettiğimiz tarihi verilerden anlaşıldığına göre: Zırar İbn-i Ezver görevlendirildiği bir savaşta Beni Esed kabilesi üzerine gitmiştir. Bu savaşta kabile savaşçıları bertaraf edilmiştir. Zırar yaptığı kötü bir işin neticesinde vicdan azabı çekerek o civarda ölmüştür.             O halde nasıl oluyor da bu zatın adı Mardin’deki Şeyh Muhammed Zırrar Camii ile ilişkilendiriliyor? Neden türbesinin orada olduğu iddia ediliyor? Bu işte bir yanlışlık var. Başka bir Zırar İbn-i Ezver de olamayacağına göre bu konunun bir yakıştırma olacağı sonucuna ulaşmamak elde değil. Yoksa onun nesebinden birinin sonraki zamanlarda Mardin taraflarına gelip, bir takım faaliyetlerde bulunması mı söz konusu olmuştur? Ve Zırar İbn-i Ezver adına izafetle mi bu mekan inşa edilmiştir?             Dediğimiz gibi bu konu inceden inceye araştırılmalı, ilgililer tarafından açıklığa kavuşturulmalıdır.             Biz konuyu ortaya koyduk. Görülüyor ki; Mardin tarihi ile ilgili araştırılacak tonla şey var.             Yeter ki gayret edilsin!... ………   * Bknz; Artuklu Melikleri Tarihi, Hzrlyn: Y. M. Yardımcı, Shf:76 **Bknz: el-İsâbe Fî Temyizi’s Sahâbe, Ebu’l Fadl Ahmed bin Ali İbn Hacer el-Askalanî, C.II, Shf: 200 ve dvm ***Bknz: Vefatu’l Vefâyat, C:II, Shf:627 ve Tarih-i Ebu’l Fida, Shf:158 ****Bknz: Tarihu’l Yakubî, C:II, Shf: 110 [gallery size="publisher-lg" bgs_gallery_type="slider" ids="6748,6749,6750,6751"]

         

[bs-quote quote=" Hz. Ali’nin süt kardeşi olduğu ileri sürülen Muhammed Zırrar adlı zattan, bu Türbe/Camiin ismini aldığı yolundaki söylemdir." style="default" align="center" author_name="Yusuf Metin Yardımcı" author_job="Araştırmacı/Yazar" author_avatar="https://kiratim.com/wp-content/uploads/2019/08/yusuf-metin-yardimci-profil.jpg"][/bs-quote]


           Mardin’de “Şeyh Muhammed Zırrar Camii” diye bilinen ikinci caddede tepe üstündeki tarihi mekânın adının, nereden geldiği hususunda kuşkusuz bir hayli merak edenlerimiz vardır.

            Halk arasında en meşhur anlatım; Hz. Ali’nin süt kardeşi olduğu ileri sürülen  Muhammed Zırrar adlı zattan, bu Türbe/Camiin ismini aldığı yolundaki söylemdir.  Bunun ne derece doğru olduğunu bilemeyiz amma mukayyet tarihlerde de benzer rivayetler mevcuttur.  Mesela Mardin Artuklu Melikleri Tarihi’nde; “..Mezkûr kitâbe Mardin’de medfun hâki ğufran olan sahabe-i kirâmdan Zırâr İbn Ezver hazretlerinün türbeleri kapûsunda…”* diye ifade edilmektedir. Ali Emiri’nin anlatımı bu yöndedir nedense…

            Demek ki bu Türbe/Cami’nin adı; Zırar İbni Ezver adındaki birinden gelmektedir. Peki ama sahabe olduğu söylenen bu kişi kimdir? Nereden ve nasıl buraya gelmiştir? Hangi amaç ve sebeple gelmiştir? Veya gelmiş midir? Bu konuyu çok çalışkan akademisyen tarihçilerimizin araştırmalarına bırakaraktan, bu zat hakkında ufak bir tahkik ve tetkik yapmayı uygun bulduk.

            İbn Hacer’in eserinde; Zırar İbn-i Ezver’in biyografisi hakkında bazı bilgiler verilmektedir. Aynı zamanda şair yönü de bulunan bu kişi, savaşçı yönüyle tebarüz etmiş biriydi.

Halid bin Velid’in emrinde de bulunmuş olan bu zat, onun tarafından “…muhariplerinden bazılarıyla beraber bir savaş göreviyle görevlendirildi. Zırar; “BENÎ ESED” kabilesine hücum ederek güzel bir kadıncağızı tutsak etti. Yanında bulunan kimselerden bu kadının kendisine bırakılmasını istedi, onlar da buna muvafakat ettiler. Kadını Zırar İbn-i Ezver’e bıraktılar.  

            O da hiç vakit kaybetmeden sözü edilen kadınla ilişkiye girdi. Fakat daha sonra yapmış olduğu bu işten pişmanlık duyarak durumu Halid İbn-i Velid’e anlattı. O da:

            -Mahzuru yok. Ben o kadını sana helal ettim,

deyip teselli etmesine rağmen o durumu kabül etmedi. Israrla yaptığı kötü işin Hz. Ömer’e bildirmesini, halifenin vereceği karara uyulmasını istedi. Böylelikle Halid vaziyeti halife Ömer’e bildirdi. Ömer; Zırar’ın taşlanması yolunda emirname gönderdi. Ancak mektup ulaştığında Zırar İbn-i Ezver-i Esedî artık vefat etmişti…”**

            Bu anlatımlardan anlaşılıyor ki; Zırar İbn-i Ezver adlı sahabe, işlediği bir suçtan ötürü nedamet duymuş ve yargılanıp kendisi hakkında hüküm verilmesini istemiştir. Fakat verilen hüküm gelinceye kadar ömrü vefa etmeyip ölmüştür.

             İşin ilginç tarafı kendisine önemli görevler veren Halid bin Velid de benzeri bir eylemde bulunmuştur. Tarih eserleri bunu böyle kaydetmektedir.***

            Ebu Hanzala diye bilinen “..Malik bin Nuveyre Temimî Müslüman olunca, Hz. peygamber onu kendi kabilesinden zekat toplaması için vazifelendirmişti. Fakat Hazret-i Ebubekir döneminde; zekat mallarını devlete intikal ettirmediği iddiası ortaya atıldı. Halid bin Velid bir grup askerle üzerine gönderildi.

            Ancak Malik bin Nuveyre; Müslüman olduğunu, dinden dönmediğini, irtidat etmediğini ısrarla söylüyordu. Buna karşın Halid, irtidat ettiğini ileri sürerek, emri altındaki Zırar İbn-i Ezver’e onun boynunun vurulmasını emretmişti. Malik’in itiraz sesleri, Zırar’ın boynuna inen kılıcı ile kesilivermişti.”

            Muhtelif tarihi rivayetlerde Ebu Hanzala’nın karısına göz diktiği anlatılan Halid ise; “… aynı akşam Malik’in genç ve güzel karısı Ümmü Temim’e sahip olmuştu.”****

            Yukarıda naklettiğimiz tarihi verilerden anlaşıldığına göre:

Zırar İbn-i Ezver görevlendirildiği bir savaşta Beni Esed kabilesi üzerine gitmiştir. Bu savaşta kabile savaşçıları bertaraf edilmiştir. Zırar yaptığı kötü bir işin neticesinde vicdan azabı çekerek o civarda ölmüştür.

            O halde nasıl oluyor da bu zatın adı Mardin’deki Şeyh Muhammed Zırrar Camii ile ilişkilendiriliyor? Neden türbesinin orada olduğu iddia ediliyor? Bu işte bir yanlışlık var.

Başka bir Zırar İbn-i Ezver de olamayacağına göre bu konunun bir yakıştırma olacağı sonucuna ulaşmamak elde değil. Yoksa onun nesebinden birinin sonraki zamanlarda Mardin taraflarına gelip, bir takım faaliyetlerde bulunması mı söz konusu olmuştur? Ve Zırar İbn-i Ezver adına izafetle mi bu mekan inşa edilmiştir?

            Dediğimiz gibi bu konu inceden inceye araştırılmalı, ilgililer tarafından açıklığa kavuşturulmalıdır.

            Biz konuyu ortaya koyduk. Görülüyor ki; Mardin tarihi ile ilgili araştırılacak tonla şey var.

            Yeter ki gayret edilsin!...

………  

* Bknz; Artuklu Melikleri Tarihi, Hzrlyn: Y. M. Yardımcı, Shf:76 **Bknz: el-İsâbe Fî Temyizi’s Sahâbe, Ebu’l Fadl Ahmed bin Ali İbn Hacer el-Askalanî, C.II, Shf: 200 ve dvm ***Bknz: Vefatu’l Vefâyat, C:II, Shf:627 ve Tarih-i Ebu’l Fida, Shf:158 ****Bknz: Tarihu’l Yakubî, C:II, Shf: 110

[gallery size="publisher-lg" bgs_gallery_type="slider" ids="6748,6749,6750,6751"]

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.