dicle elektirk

TARİHİN AYNASINDA SUÛD HANEDANI'NIN GERÇEĞİ (I)

KIR'ATIM GÜNCEL HABERLER (KIRATIM HABER) - KIR'ATIM GAZETESİ | 28.05.2025 - 10:51, Güncelleme: 28.05.2025 - 10:51
 

TARİHİN AYNASINDA SUÛD HANEDANI'NIN GERÇEĞİ (I)

“Âl Suûd Âl Yehûd/Suûd Âilesi Yahudi Âilesi” sloganı boş bir slogan değildir.
Arkasında Müslüman milletlerden gizlenen tarihi gerçekler var.   Âl Suûd'un târîhî gerçekliği nedir?   Âl Suûd'un gerçek soyu nedir?   Suûd Hanedanı Mekke ve Medine'yi nasıl ele geçirdi?   Suûd Hanedanı Müslümanlara karşı nasıl suç işledi?     Daha fazla gerçeği öğrenmek ve Suûd Hanedanı'nın yüzündeki SAHTE mukaddes perdeyi kaldırmak için, bilimsel ve târîhî araştırmalara dayalı gerçekleri içeren yazılara ihtiyaç var.   Suûd Hanedanı'nın tarihini yazan ünlü Mısırlı yazar Şeyh Nâsır SAÎD, "Târîhu Âl SUÛD/ تاریخ آل سعود = Suûd Hanedanının Târîhi" adlı kitabında şunları anlatır:   - "Hicri 851 yılında Mesâlih/ مسالخ veya Masâlîh/ مصالیخ gibi aşiretler büyümüştü. 'Sahmî bin Hezlûl' önderliğindeki "Benî Anze/ بنی عنزة" veya "Benî Uneyze/ بنی عنیزة" kabîlesinden bazı tüccarlar, buğday ve bakliyat satın almak üzere NECİD'den MISIR'a girdiler.   Orada "Mordehay bin İbrâhîm" adında bir Yahudi tüccarla karşılaştılar. [Dikkat ediniz, meşhur Sabatay Sevi’nin babasının adı da Mordehay’dır.]   Bu Yahudi tüccar çok akıllıydı. Kervanın Necidli çöl Araplarından oluştuğunu öğrenince çok sevindi. Onların nerede olduklarını sorup kabileleri hakkında konuştuktan sonra, kendisinin kabileleriyle akraba olduğunu söyledi. 'Babasının benî Uneyze kabilesine olan düşmanlığının, uzun süre kabilesinden uzakta, IRAK ve daha sonra BASRA'da yaşamasına neden olduğunu' uydurdu.   Arabistan'ın kavurucu çöllerinde yaşayan halk, bu zengin tüccarı kendilerinden biri olarak görünce çok sevinmiş, böylece bu Yahudi ile Anze kabilesi mensupları arasındaki ilişkilerde önemli bir dönem başlamıştır. Araplar, söz konusu şahsın Yahudi olmasına aldırmadan, bu zengin tüccarın ihtiyaçlarını karşılamayı kabul ettiler.   Ayrılma zamanı geldiğinde Araplar bir kez daha şaşırdılar çünkü bu Yahudi kendileriyle birlikte NECİD'e gitmek istiyordu. Belki Basra'da tanınmıştı veya başka bir sebepten dolayı artık Basra'da yaşamak istemiyordu.   Sonunda Yahudi, MESÂLİH kabilesine mensup bir kimse kılığında seyahat etti ve Necid'de "Kasîm/قصیم" denilen bir bölgeye ulaşarak orada yaşayan Yahudilerle ilişki kurup yaşamaya başladı.  Bunu gören kabile, bölgenin dinî liderlerinden Şeyh Sâlih Süleymân bin Abdullâh Temîmî'nin önderliğinde Mordehay adlı Yahudi tüccara karşı ayaklandı. Yahudi, "Kasîm"den "Ahsâ"ya kaçmış, Ahsâ'da ismini "Merhân ibn İbrâhîm ibn Mûsâ/ مرخان ابن ابراهيم ابن موسى" olarak değiştirmiş ve orada bu isimle meşhur olmuştur.   Bir süre sonra oradan kaçarak Katif yakınlarındaki "Umm es-Sahek" denilen bir bölgeye yerleşti ve buraya "ed-Dir’ıyye/ الدرعية " adını verdi.  Bu melun, kendi dindaşlarını da getirip DİR’IYYE'ye yerleştirdi. Yahudilerin komplolarını anlayan oradaki "ACMÂN/عجمان' adlı İslâm kabîlesi, "Benî Hâcer/ بني هاجر ve Benî Hâlid/ بنی خالد " adlı iki Müslüman kabîlenin yardımıyla DİR’IYYE'ye saldırdı ve bölgeyi yerle bir etti. Ancak bu Yahudi, arkadaşları ve ailesiyle birlikte yine kaçmayı başarmış ve oradan Necid'e gitmiştir.   Daha sonra "Melyebîd/ ملیبید " denilen bölgeye, daha sonra da "ĞASÎBE/ غصيبة " denilen mıntıkaya yerleşti. ĞASÎBE, bugün Suûdî Arabistan'ın başkenti "RİYÂD" olarak bilinen "ÂRİZ/ عارض" adlı bir bölgede yer almaktadır.   Bu sahtekâr Yahudi, ticaretine bu topraklarda başladı. Serveti sayesinde, farklı kabilelerden kadınlarla evlenerek köleler satın aldı. Netice olarak da çok sayıda çocuk sahibi oldu ve kalabalık bir aile meydana geldi.   Onun soyundan gelenler de yolundan giderek hile ve kurnazlık yaparak bölgedeki nüfûzlarını artırdılar. Babalarının izinden giderek kendi çocuklarına Arap isimleri vermeye başladılar. Zamanla bu komplo örgütü etkisini giderek artırdı ve o kadar güçlendi ki, Araplar gibi kendilerine "Arap Soyağacı” bile yazdılar. Daha da kötüsü, kendi KÖKENİNİ Uneyze/عنیزة, Rabî'a ve Mesâlih Arap kabileleriyle özdeşleştirmeye başladılar.   Hatta para düşkünü tarihçiler bile bazen bu kötü nesli, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in dedesi Hz. Adnân/عدنان (a.s.) nesliyle, bazen de "Kahtân/قحطان " nesliyle ilişkilendirdi.   Bu saray tarihçilerden biri de, Suûdî kraliyet sisteminde "Mektup ve Haberleşme" adlı yazışma ofisinin de sorumlusu olan "Muhammed Emîn Temîmî/محمد امین تمیمی " adlı Mısırlı bir vatandaştır.   Sadece Suûd Hanedanı'nın değil, Muhammed bin Abdulvehhâb'ın da soyağacını yazarak onu Peygamber Âilesinden ilân etti.   Hizmetinin karşılığında MISIR'ın Kahire Büyükelçisi Abdullah bin İbrâhîm Fadl'dan 1362 H. (1943 M.) yılında 35.000 lira aldı. Aynı Yahudi yardakçısı tarihçi, 1952 yılında Mısır’lı asker Cemâl Abdünnâsır tarafından tard edilen "Kral Fâruk" adlı kişi için bir soyağacı yazmış, onu da aynı “KÖKLER" içinde ASÎL ilân etmiştir.- DEVAM EDECEK -
“Âl Suûd Âl Yehûd/Suûd Âilesi Yahudi Âilesi” sloganı boş bir slogan değildir.

Arkasında Müslüman milletlerden gizlenen tarihi gerçekler var.
  Âl Suûd'un târîhî gerçekliği nedir?
  Âl Suûd'un gerçek soyu nedir?
  Suûd Hanedanı Mekke ve Medine'yi nasıl ele geçirdi?
  Suûd Hanedanı Müslümanlara karşı nasıl suç işledi?  
  Daha fazla gerçeği öğrenmek ve Suûd Hanedanı'nın yüzündeki SAHTE mukaddes perdeyi kaldırmak için, bilimsel ve târîhî araştırmalara dayalı gerçekleri içeren yazılara ihtiyaç var.
  Suûd Hanedanı'nın tarihini yazan ünlü Mısırlı yazar Şeyh Nâsır SAÎD, "Târîhu Âl SUÛD/ تاریخ آل سعود = Suûd Hanedanının Târîhi" adlı kitabında şunları anlatır:
  - "Hicri 851 yılında Mesâlih/ مسالخ veya Masâlîh/ مصالیخ gibi aşiretler büyümüştü. 'Sahmî bin Hezlûl' önderliğindeki "Benî Anze/ بنی عنزة" veya "Benî Uneyze/ بنی عنیزة" kabîlesinden bazı tüccarlar, buğday ve bakliyat satın almak üzere NECİD'den MISIR'a girdiler.
  Orada "Mordehay bin İbrâhîm" adında bir Yahudi tüccarla karşılaştılar. [Dikkat ediniz, meşhur Sabatay Sevi’nin babasının adı da Mordehay’dır.]
  Bu Yahudi tüccar çok akıllıydı. Kervanın Necidli çöl Araplarından oluştuğunu öğrenince çok sevindi. Onların nerede olduklarını sorup kabileleri hakkında konuştuktan sonra, kendisinin kabileleriyle akraba olduğunu söyledi. 'Babasının benî Uneyze kabilesine olan düşmanlığının, uzun süre kabilesinden uzakta, IRAK ve daha sonra BASRA'da yaşamasına neden olduğunu' uydurdu.
  Arabistan'ın kavurucu çöllerinde yaşayan halk, bu zengin tüccarı kendilerinden biri olarak görünce çok sevinmiş, böylece bu Yahudi ile Anze kabilesi mensupları arasındaki ilişkilerde önemli bir dönem başlamıştır. Araplar, söz konusu şahsın Yahudi olmasına aldırmadan, bu zengin tüccarın ihtiyaçlarını karşılamayı kabul ettiler.
  Ayrılma zamanı geldiğinde Araplar bir kez daha şaşırdılar çünkü bu Yahudi kendileriyle birlikte NECİD'e gitmek istiyordu. Belki Basra'da tanınmıştı veya başka bir sebepten dolayı artık Basra'da yaşamak istemiyordu.
  Sonunda Yahudi, MESÂLİH kabilesine mensup bir kimse kılığında seyahat etti ve Necid'de "Kasîm/قصیم" denilen bir bölgeye ulaşarak orada yaşayan Yahudilerle ilişki kurup yaşamaya başladı.
 Bunu gören kabile, bölgenin dinî liderlerinden Şeyh Sâlih Süleymân bin Abdullâh Temîmî'nin önderliğinde Mordehay adlı Yahudi tüccara karşı ayaklandı. Yahudi, "Kasîm"den "Ahsâ"ya kaçmış, Ahsâ'da ismini "Merhân ibn İbrâhîm ibn Mûsâ/ مرخان ابن ابراهيم ابن موسى" olarak değiştirmiş ve orada bu isimle meşhur olmuştur.
  Bir süre sonra oradan kaçarak Katif yakınlarındaki "Umm es-Sahek" denilen bir bölgeye yerleşti ve buraya "ed-Dir’ıyye/ الدرعية " adını verdi.
 Bu melun, kendi dindaşlarını da getirip DİR’IYYE'ye yerleştirdi. Yahudilerin komplolarını anlayan oradaki "ACMÂN/عجمان' adlı İslâm kabîlesi, "Benî Hâcer/ بني هاجر ve Benî Hâlid/ بنی خالد " adlı iki Müslüman kabîlenin yardımıyla DİR’IYYE'ye saldırdı ve bölgeyi yerle bir etti. Ancak bu Yahudi, arkadaşları ve ailesiyle birlikte yine kaçmayı başarmış ve oradan Necid'e gitmiştir.
  Daha sonra "Melyebîd/ ملیبید " denilen bölgeye, daha sonra da "ĞASÎBE/ غصيبة " denilen mıntıkaya yerleşti. ĞASÎBE, bugün Suûdî Arabistan'ın başkenti "RİYÂD" olarak bilinen "ÂRİZ/ عارض" adlı bir bölgede yer almaktadır.
  Bu sahtekâr Yahudi, ticaretine bu topraklarda başladı. Serveti sayesinde, farklı kabilelerden kadınlarla evlenerek köleler satın aldı. Netice olarak da çok sayıda çocuk sahibi oldu ve kalabalık bir aile meydana geldi.
  Onun soyundan gelenler de yolundan giderek hile ve kurnazlık yaparak bölgedeki nüfûzlarını artırdılar. Babalarının izinden giderek kendi çocuklarına Arap isimleri vermeye başladılar. Zamanla bu komplo örgütü etkisini giderek artırdı ve o kadar güçlendi ki, Araplar gibi kendilerine "Arap Soyağacı” bile yazdılar. Daha da kötüsü, kendi KÖKENİNİ Uneyze/عنیزة, Rabî'a ve Mesâlih Arap kabileleriyle özdeşleştirmeye başladılar.
  Hatta para düşkünü tarihçiler bile bazen bu kötü nesli, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in dedesi Hz. Adnân/عدنان (a.s.) nesliyle, bazen de "Kahtân/قحطان " nesliyle ilişkilendirdi.
  Bu saray tarihçilerden biri de, Suûdî kraliyet sisteminde "Mektup ve Haberleşme" adlı yazışma ofisinin de sorumlusu olan "Muhammed Emîn Temîmî/محمد امین تمیمی " adlı Mısırlı bir vatandaştır.
  Sadece Suûd Hanedanı'nın değil, Muhammed bin Abdulvehhâb'ın da soyağacını yazarak onu Peygamber Âilesinden ilân etti.
  Hizmetinin karşılığında MISIR'ın Kahire Büyükelçisi Abdullah bin İbrâhîm Fadl'dan 1362 H. (1943 M.) yılında 35.000 lira aldı. Aynı Yahudi yardakçısı tarihçi, 1952 yılında Mısır’lı asker Cemâl Abdünnâsır tarafından tard edilen "Kral Fâruk" adlı kişi için bir soyağacı yazmış, onu da aynı “KÖKLER" içinde ASÎL ilân etmiştir.- DEVAM EDECEK -

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.