DEDAŞ
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

Hükümetimizin kulağına küpe olsun!

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin ilk hükûmetidir. 2018 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan hükûmettir. Hükûmet kurulup göreve başlayınca hemen herkesin ittifak ettiği üç mesele var. Ekonomi, eğitim, aile. Tabii bu üç başlığın alt başlıkları yanında önemli başlıklar da var. İç işleri Bakanlığı uhdesindeki terör ve emperyalist devletlerin çeşitli maske ve cümleler kurarak yaptıkları zulümler, Batı, ABD, İsrail (Siyonizm) Rusya ve bu emperyalist zulüm devletleriyle iş birliği yapanların emrindeki devletler.    Lider Türkiye’nin iki seçim kazanan hep mazlumun yanında, zalimin karşısında, eğilmeyen dik duran, milletin, ümmetin insanlığın ümidi ve hâmisi lideri Recep Tayyip Erdoğan. Bütün dış güçlerin ‘Şer İttifakı’nın başındaki adamların bile tebrik ve takdir ettiği ama bizdeki ‘Zillet İttifakı’nın TBMM’ne Cumhurbaşkanı’nın gelişinde bile (sevgiyi bırakın) saygı bile göstermedikleri bir muhalefet! Yeni yeni farkında olmaya başladıkları Mecliste misafir sanatçı gibi oturanların bu partinin başındakiler. Milletvekili olamadıkları için partilerinin başında bulunamama ibretlik dersi ve (bu dünyada yaptıklarının buradaki cezası) ahiretteki cezaları da onları bekliyor. Ölen zalimlerin beraber oldukları kişileri de azapla bekliyorlar.      İnsanımız geçim sıkıntısı içinde boğuşurken ekonomik tedbirler için gereken çalışma gösteriliyor. Tecrübeli, ehliyet ve liyakatli kadrolarla. Siyasi yönün yanında bürokratları da var. İçişleri Bakanlığı çok başarılı çalışmalarıyla terörü bitiren, dikkatleri çeken bir bakanlığı devr alan da sahasına giren çalışmaları aldığı görevde devam ettirecek İnşaallah. Fazla spekülasyon yapılan, tartışmaları da bitmeyen iki bakanlık: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlıkları sadra şifa bir şeyler yapamayan, rötuşlar, şeklî bazı çalışmalarla bittiler. (İçlerinde kaliteli Millî Eğitim Bakanları olduğu halde.)    Gündemimizin baş maddesi aile meselemizdir. Ailenin dağılması sonuçtur. Bu sonucu doğuran sebepler üzerinde çok ciddi düşünmek, tahlil etmek gerekir. Bu konuda idarecilerin çok büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Özellikle de aileden sorumlu bakanlığın. (Kadem ve feminizme dönüşen/dönüştüren bırakan aileden sorumlu Bakanlar) Ailenin dağılmasından sonra kadının korunması önemli ama yetersiz. Erkeğin ve çocukların da korunması gündeme alınmalı. Daha önemlisi de aile dağıldıktan sonra yol göstermek, hatta ailenin dağılmasına sebep olacak yollar gösterme hatasında ısrar eder hale geldiler/getirildiler. Aile fertlerinin mutluluğu toplumun mutluluğu demektir. Kadına şiddeti önlemek amacıyla çıkarılan ancak aksine şiddeti körükleyen 6284 sayılı kanunun insanları cinnete ve şiddete sürüklediğini hemen her gün haberlerdeki yerini alır ve alıştırılır hale geldi. Aile Bakanlığı ailelerin huzuru için çalışıp gayret gösterirken bize ait olmayan Batı kaynaklı kanun ve değerlerin bizim kanunumuz ve değerlerimiz gibi uygulanır hale gelmesi yuvaların dağılıp yıkılmasına sebep olmuştur. İmanlı, amelli olarak bilip hüsnü zannettiğimiz Devlet/Bakanlık erkânı bu fecaatin ortağı oldular. Bir insan başkasının ağzıyla yemek yiyemezken bu batasıca Batı kanunları toplumumuza uyar mı? Sadece kadın beyanıyla eşleri evinden, yuvasından günlerce/aylarca uzaklaştırmak, ailesinden koparılmanın verdiği bunalım içinde kin ve nefret oluşmasına sebep olmayı çare olarak görmek vahamet değil mi? Annelerin ölümüne, babaların katilliğine, çocukların yetim ve öksüz bırakılmalarına sebebiyet vermenin vebaline sorumluluğuna ortak olunmaz mı? Bu bakanlık hep kadınlardan mı olacak? Erkek, aile reisi olduğu halde kaale alınmayacak mı? Basit bir telefon, basit bir söylentinin delil gibi vukuat gibi alınarak suçlu muamelesi yapılıp, ‘cinnet kanunu’ olmasına âcilen mâni olunup kendi kanunlarımızla aileye huzur sükûn temin edip huzurlu bir toplum oluşturmalıyız. Ayrıca büyük hukukçu İmamı Azam’ın ‘Tek taraflı dinlenilerek verilen karar isabetli olsa bile adaletli olmaz’ fikrini unutmayın. İnsanla beraber var olan ve dünyanın sonuna kadar da devam edecek kurum din ve ailedir. LGBT gibi fıtratı bozarak aileyi yıkma projelerini her ülkede uygulamaya çalışmaları, sosyal medya, internet, TV, görsel medya, vb. kullanmalarıyla mücadele edilmeyecek mi? Modern Batı, insanı dinden kopardığı gibi, insanı insandan da kopardı ve aile parçalandı. Eğitimde aileye alternatif bir kurum oluşturulamaz. Modern kültür aileyi tehdit etmektedir. Günümüzde evlilik için aile mektepleri açılmalı, eş adaylarına dini temel bilgiler verilmelidir. Aksi takdirde seküler bir toplumun hayat anlayışı yerleşir. Hangi ülkenin ailesi en sağlam ve en huzurlu ise dünyanın en güçlü ülkesi orasıdır. Ailenin selameti aile fertlerinin birbirlerini anlamalarına bağlıdır. Ailenin en büyük düşmanı boşanmalarda, son yıllarda tehlikeli bir artış gözlemleniyor. Boşanma sebepleri arasında iletişimsizlik ve sorumsuzluk çok etkili. Sadakatsizlik, geçim sıkıntısı ve kötü muamele öne çıkan boşanma sebepleri. Şehirleşme ve modernleşme de bu sebepleri körüklüyor. Erkekler bilmelidirler ki, mahremiyet konularında, kadın erkek ilişkilerinde sorumluluk sadece kadınlara ait değil. Kur’an-ı Kerim önce erkeklere “gözlerinizi kısın, harama bakmayın!” diyor. Sadece kadınlar evlerine dönmeli değil, erkekler de evlerine dönmeli, huzuru evlerinde aramalı. Peygamberimizin ilk vahiy geldiğindeki yaşadıkları mutlaka düşünerek okunmalı. İlk geldiği ocak; aile ocağı. Başını koyduğu diz de Hz. Hatice validemizin dizi. Kadınlar; hassas, zarif, kırılgan varlıklardır. Değerli oldukları, Allah’ın emaneti olarak nikahlandıkları da unutulmamalı. En büyük aile olan devlet de düzeltilmeli. Devletimizin hukuk sistemi bizim mi, Batı’nın mı? İslâm ailesinde ilk söz de son söz de erkeğin, kadının, çevrenin değil, Allah’ın ve Resul’ünün olmalıdır. Bütün değerleri dağıtan modernizmin oluşturduğu bireysellik, değer tanımayan özgürlük, hazcılık, kısaca modern hayat! Aileyi batıran Batı kaynaklı magazin kültürü. Aileden bahsederken Batı’nın anladığı aileden söz ettiğimizi ne zaman fark edeceğiz? Onların aile dedikleri şey genellikle karı kocadan oluşan, haz eksenli ailedir. 3 H (Hız-Haz-Hırs) (Devam edeceğim İnşaallah.)
Ekleme Tarihi: 09 Haziran 2023 - Cuma

Hükümetimizin kulağına küpe olsun!

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin ilk hükûmetidir. 2018 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan hükûmettir. Hükûmet kurulup göreve başlayınca hemen herkesin ittifak ettiği üç mesele var. Ekonomi, eğitim, aile. Tabii bu üç başlığın alt başlıkları yanında önemli başlıklar da var. İç işleri Bakanlığı uhdesindeki terör ve emperyalist devletlerin çeşitli maske ve cümleler kurarak yaptıkları zulümler, Batı, ABD, İsrail (Siyonizm) Rusya ve bu emperyalist zulüm devletleriyle iş birliği yapanların emrindeki devletler. 
 
Lider Türkiye’nin iki seçim kazanan hep mazlumun yanında, zalimin karşısında, eğilmeyen dik duran, milletin, ümmetin insanlığın ümidi ve hâmisi lideri Recep Tayyip Erdoğan. Bütün dış güçlerin ‘Şer İttifakı’nın başındaki adamların bile tebrik ve takdir ettiği ama bizdeki ‘Zillet İttifakı’nın TBMM’ne Cumhurbaşkanı’nın gelişinde bile (sevgiyi bırakın) saygı bile göstermedikleri bir muhalefet! Yeni yeni farkında olmaya başladıkları Mecliste misafir sanatçı gibi oturanların bu partinin başındakiler. Milletvekili olamadıkları için partilerinin başında bulunamama ibretlik dersi ve (bu dünyada yaptıklarının buradaki cezası) ahiretteki cezaları da onları bekliyor. Ölen zalimlerin beraber oldukları kişileri de azapla bekliyorlar.   
 
İnsanımız geçim sıkıntısı içinde boğuşurken ekonomik tedbirler için gereken çalışma gösteriliyor. Tecrübeli, ehliyet ve liyakatli kadrolarla. Siyasi yönün yanında bürokratları da var. İçişleri Bakanlığı çok başarılı çalışmalarıyla terörü bitiren, dikkatleri çeken bir bakanlığı devr alan da sahasına giren çalışmaları aldığı görevde devam ettirecek İnşaallah. Fazla spekülasyon yapılan, tartışmaları da bitmeyen iki bakanlık: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlıkları sadra şifa bir şeyler yapamayan, rötuşlar, şeklî bazı çalışmalarla bittiler. (İçlerinde kaliteli Millî Eğitim Bakanları olduğu halde.) 
 
Gündemimizin baş maddesi aile meselemizdir. Ailenin dağılması sonuçtur. Bu sonucu doğuran sebepler üzerinde çok ciddi düşünmek, tahlil etmek gerekir. Bu konuda idarecilerin çok büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Özellikle de aileden sorumlu bakanlığın. (Kadem ve feminizme dönüşen/dönüştüren bırakan aileden sorumlu Bakanlar) Ailenin dağılmasından sonra kadının korunması önemli ama yetersiz. Erkeğin ve çocukların da korunması gündeme alınmalı. Daha önemlisi de aile dağıldıktan sonra yol göstermek, hatta ailenin dağılmasına sebep olacak yollar gösterme hatasında ısrar eder hale geldiler/getirildiler. Aile fertlerinin mutluluğu toplumun mutluluğu demektir. Kadına şiddeti önlemek amacıyla çıkarılan ancak aksine şiddeti körükleyen 6284 sayılı kanunun insanları cinnete ve şiddete sürüklediğini hemen her gün haberlerdeki yerini alır ve alıştırılır hale geldi. Aile Bakanlığı ailelerin huzuru için çalışıp gayret gösterirken bize ait olmayan Batı kaynaklı kanun ve değerlerin bizim kanunumuz ve değerlerimiz gibi uygulanır hale gelmesi yuvaların dağılıp yıkılmasına sebep olmuştur. İmanlı, amelli olarak bilip hüsnü zannettiğimiz Devlet/Bakanlık erkânı bu fecaatin ortağı oldular. Bir insan başkasının ağzıyla yemek yiyemezken bu batasıca Batı kanunları toplumumuza uyar mı? Sadece kadın beyanıyla eşleri evinden, yuvasından günlerce/aylarca uzaklaştırmak, ailesinden koparılmanın verdiği bunalım içinde kin ve nefret oluşmasına sebep olmayı çare olarak görmek vahamet değil mi? Annelerin ölümüne, babaların katilliğine, çocukların yetim ve öksüz bırakılmalarına sebebiyet vermenin vebaline sorumluluğuna ortak olunmaz mı? Bu bakanlık hep kadınlardan mı olacak? Erkek, aile reisi olduğu halde kaale alınmayacak mı? Basit bir telefon, basit bir söylentinin delil gibi vukuat gibi alınarak suçlu muamelesi yapılıp, ‘cinnet kanunu’ olmasına âcilen mâni olunup kendi kanunlarımızla aileye huzur sükûn temin edip huzurlu bir toplum oluşturmalıyız. Ayrıca büyük hukukçu İmamı Azam’ın ‘Tek taraflı dinlenilerek verilen karar isabetli olsa bile adaletli olmaz’ fikrini unutmayın. İnsanla beraber var olan ve dünyanın sonuna kadar da devam edecek kurum din ve ailedir. LGBT gibi fıtratı bozarak aileyi yıkma projelerini her ülkede uygulamaya çalışmaları, sosyal medya, internet, TV, görsel medya, vb. kullanmalarıyla mücadele edilmeyecek mi? Modern Batı, insanı dinden kopardığı gibi, insanı insandan da kopardı ve aile parçalandı. Eğitimde aileye alternatif bir kurum oluşturulamaz. Modern kültür aileyi tehdit etmektedir. Günümüzde evlilik için aile mektepleri açılmalı, eş adaylarına dini temel bilgiler verilmelidir. Aksi takdirde seküler bir toplumun hayat anlayışı yerleşir. Hangi ülkenin ailesi en sağlam ve en huzurlu ise dünyanın en güçlü ülkesi orasıdır. Ailenin selameti aile fertlerinin birbirlerini anlamalarına bağlıdır. Ailenin en büyük düşmanı boşanmalarda, son yıllarda tehlikeli bir artış gözlemleniyor. Boşanma sebepleri arasında iletişimsizlik ve sorumsuzluk çok etkili. Sadakatsizlik, geçim sıkıntısı ve kötü muamele öne çıkan boşanma sebepleri. Şehirleşme ve modernleşme de bu sebepleri körüklüyor. Erkekler bilmelidirler ki, mahremiyet konularında, kadın erkek ilişkilerinde sorumluluk sadece kadınlara ait değil. Kur’an-ı Kerim önce erkeklere “gözlerinizi kısın, harama bakmayın!” diyor. Sadece kadınlar evlerine dönmeli değil, erkekler de evlerine dönmeli, huzuru evlerinde aramalı. Peygamberimizin ilk vahiy geldiğindeki yaşadıkları mutlaka düşünerek okunmalı. İlk geldiği ocak; aile ocağı. Başını koyduğu diz de Hz. Hatice validemizin dizi. Kadınlar; hassas, zarif, kırılgan varlıklardır. Değerli oldukları, Allah’ın emaneti olarak nikahlandıkları da unutulmamalı. En büyük aile olan devlet de düzeltilmeli. Devletimizin hukuk sistemi bizim mi, Batı’nın mı? İslâm ailesinde ilk söz de son söz de erkeğin, kadının, çevrenin değil, Allah’ın ve Resul’ünün olmalıdır. Bütün değerleri dağıtan modernizmin oluşturduğu bireysellik, değer tanımayan özgürlük, hazcılık, kısaca modern hayat! Aileyi batıran Batı kaynaklı magazin kültürü. Aileden bahsederken Batı’nın anladığı aileden söz ettiğimizi ne zaman fark edeceğiz? Onların aile dedikleri şey genellikle karı kocadan oluşan, haz eksenli ailedir. 3 H (Hız-Haz-Hırs) (Devam edeceğim İnşaallah.)
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.