DEDAŞ
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

Oruç Bir Başka Hicret

Dünyanın her yerindeki muhtaçlara yardım ulaştırmak, iman ve ahlak krizleri yaşayanların imdadına koşmak, bunun için gerekli iş birliği, bilgi ve beceri donanımını kazanmak, ders halkaları kurmak… İşte bizim daha çok muhtaç olduğumuz böyle bir oruç olmalıdır. Kısaca Ramazan’ı hayata aktarmaktır.  Siyer kitaplarına bakarsanız Peygamberimizin en büyük zaferlerinin hep ‘Ramazanlarda kazanıldığını görürsünüz.   İlk vahiy Ramazan’da inmiş. Büyük Bedir Zaferi, putperestliğe korku salan ilk seriyyeler, Uhut Savaşı ve Hendek Savaşı’nın hazırlıkları, Huneyn Savaşı’na çıkış, Mekke’nin fethi, Bizans’a karşı bir güç gösterisi olan Tebük Seferi.  Salahaddini Eyyubî’nin Haçlılara karşı kazandığı büyük zafer, hep ‘Ramazan’larda gerçekleşmiş. Ramazan oruç kadar bir cihad ve zafer ayıdır.  Müslümanların hâkim oldukları, Medeniyetimiz İslâm’ın adaletinin devlet kanalıyla uygulandığı, zalimin zulmüne ‘dur!’ dendiği, mazlumlara sahip çıkıldığı İlayı kelimetullah için yapılan bütün cihatların, fetihlerin Ramazan’da gerçekleştiğini söyleyebiliriz.  Ramazan ayının şefkatin, merhametin, rahmetin, mağfiretin tecelli ettiği bir ay olduğunun şuuruyla amel ederiz. Sahuruyla iftarıyla, teravihi ile mukabelesiyle Kuran-ı Kerim’in okunmasına ağırlık veririz. Bütün bu ibadet ağırlıklı amellerimiz bizleri pasifleştirmemeli. Fetih ruhunu canlı tutmalı. Sosyal faaliyetlerimizle de Allah’ın rızasını kazandıracak salih amellerimizle donatmalıyız. İslam’ın emir ve yasakları Müslümanların seviyesine göre değişir. Münzevi hayatın tercihiyle yapılan zikirle meşguliyet bizleri daha faal hale getirerek hayat tarzı olan dinimizi her sahada örnek Müslüman şahsiyetiyle yaşayarak/yaşatarak bu ayın sevabından azami derecede istifade etmeliyiz. Bu ayın çok yönlü bir eğitim ayı olduğunu da unutmayalım. Yaşayarak da canlı tutalım.   Kurân-ı Kerim ayı olması yanında Ramazan’ın en önemli faydalarından biri de sabır eğitimi vermesi, sabır ayı olmasıdır.  Bir Kur’an kavramı olan nefis tezkiyesi, yani arzuları kötü isteklerinden kurtarıp arındırma Nefs terbiyesi, Nefs Muhasebesi yapma ayı. Hatalarımızı gözden geçirme, eksiklerimizi tamamlama, yanlışlarımızdan vazgeçme, kötü alışkanlıklarımızı bırakma (haramlığında ittifak edilen sigara bilhassa) ölçülü ve dengeli yaşama gayreti (ifrat ve tefritten uzaklaşıp mutedil ve müstakim) yemede içmede, ibadetlerde, insani ilişkilerde yaptıklarımızı gözden geçirme. Alışmamız gereken şeylerin belki de en önemlisi, ihtiyacı olan kardeşlerimizle ilgilenmektir. Ramazan’da yapılan iyiliklerin ecrinin katlanarak veriliyor olması da belki bunu teşvik içindir. “Müminler ancak kardeştir” ayetiyle “Müslümanların bir vücudun organları” gibi olması hadisini uygulamalıyız. Peygamberimizin en cömert olduğu ay Ramazan olduğuna göre cömertlikle beraber diğergam, isar, ihsan, ikram gibi mümin özelliklerimizle de bereketinden de faydalanalım.   Seccade başında ve camide Müslüman olduk, insani ilişkilerimizde İslam’a layıkıyla yer vermedik, helalı haramı hesaba katmadık. Sadece camii, mescid Müslümanlığı olmaz. İslam her şeyden önce, sosyal bir dindir. Emri bil marufu nehyi anil münkeriyle “Bir kötülüğü eliyle, diliyle değiştir, kalben buğz et” hadisiyle topluma karşı olan görevlerimizi yerine getirme mecburiyetimizi de unutmayalım. Farzlara gelince, onlar da topluma karşı görevlerimiz cümlesindendir. Ramazan’da İslâm’ın Müslümanlardan talep ettiği bütün ilkeler hayat buluyor. Yeter ki yaşayalım. Bir ibadet üzerinden İslâm’ın insandan talep ettiği bütün emirler, yasaklar, tavsiyeler, ilkeler hayat tarzımızı gerçekleştirecek her amel eş zamanlı olarak harekete ve hayata geçiriliyor. Yani biz, oruç tutmakla sadece oruç tutmuş olmuyoruz; orucun bizi tutmasına, tutup kaldırmasına, “Allah’a kulluk” şuuruna gidiş yolculuğu yapıyoruz. Bir başka hicret yolculuğu. Ramazan ayında aynı mekânda ‘tayyi mekân’ yolculuğu. Oruçla gerçekleşen hicret. Hicret medeniyetinde orucun gerçekleştirdiği hicret!   Bu ayı, geçmiş senelerimizin kefareti gibi yaşamalıyız. Bu ayı, geçmiş bütün ayların, günlerin, gecelerin eksikliklerini tamamlayan bir “Allah ikramı” gibi görmeliyiz. Bu “azık ayı”mızı iyi değerlendirmeliyiz.
Ekleme Tarihi: 13 Nisan 2022 - Çarşamba

Oruç Bir Başka Hicret

Dünyanın her yerindeki muhtaçlara yardım ulaştırmak, iman ve ahlak krizleri yaşayanların imdadına koşmak, bunun için gerekli iş birliği, bilgi ve beceri donanımını kazanmak, ders halkaları kurmak… İşte bizim daha çok muhtaç olduğumuz böyle bir oruç olmalıdır. Kısaca Ramazan’ı hayata aktarmaktır. 
Siyer kitaplarına bakarsanız Peygamberimizin en büyük zaferlerinin hep ‘Ramazanlarda kazanıldığını görürsünüz.  
İlk vahiy Ramazan’da inmiş. Büyük Bedir Zaferi, putperestliğe korku salan ilk seriyyeler, Uhut Savaşı ve Hendek Savaşı’nın hazırlıkları, Huneyn Savaşı’na çıkış, Mekke’nin fethi, Bizans’a karşı bir güç gösterisi olan Tebük Seferi.  Salahaddini Eyyubî’nin Haçlılara karşı kazandığı büyük zafer, hep ‘Ramazan’larda gerçekleşmiş. Ramazan oruç kadar bir cihad ve zafer ayıdır. 
Müslümanların hâkim oldukları, Medeniyetimiz İslâm’ın adaletinin devlet kanalıyla uygulandığı, zalimin zulmüne ‘dur!’ dendiği, mazlumlara sahip çıkıldığı İlayı kelimetullah için yapılan bütün cihatların, fetihlerin Ramazan’da gerçekleştiğini söyleyebiliriz. 
Ramazan ayının şefkatin, merhametin, rahmetin, mağfiretin tecelli ettiği bir ay olduğunun şuuruyla amel ederiz. Sahuruyla iftarıyla, teravihi ile mukabelesiyle Kuran-ı Kerim’in okunmasına ağırlık veririz. Bütün bu ibadet ağırlıklı amellerimiz bizleri pasifleştirmemeli. Fetih ruhunu canlı tutmalı. Sosyal faaliyetlerimizle de Allah’ın rızasını kazandıracak salih amellerimizle donatmalıyız. İslam’ın emir ve yasakları Müslümanların seviyesine göre değişir. Münzevi hayatın tercihiyle yapılan zikirle meşguliyet bizleri daha faal hale getirerek hayat tarzı olan dinimizi her sahada örnek Müslüman şahsiyetiyle yaşayarak/yaşatarak bu ayın sevabından azami derecede istifade etmeliyiz. Bu ayın çok yönlü bir eğitim ayı olduğunu da unutmayalım. Yaşayarak da canlı tutalım.  
Kurân-ı Kerim ayı olması yanında Ramazan’ın en önemli faydalarından biri de sabır eğitimi vermesi, sabır ayı olmasıdır. 
Bir Kur’an kavramı olan nefis tezkiyesi, yani arzuları kötü isteklerinden kurtarıp arındırma Nefs terbiyesi, Nefs Muhasebesi yapma ayı. Hatalarımızı gözden geçirme, eksiklerimizi tamamlama, yanlışlarımızdan vazgeçme, kötü alışkanlıklarımızı bırakma (haramlığında ittifak edilen sigara bilhassa) ölçülü ve dengeli yaşama gayreti (ifrat ve tefritten uzaklaşıp mutedil ve müstakim) yemede içmede, ibadetlerde, insani ilişkilerde yaptıklarımızı gözden geçirme. Alışmamız gereken şeylerin belki de en önemlisi, ihtiyacı olan kardeşlerimizle ilgilenmektir. Ramazan’da yapılan iyiliklerin ecrinin katlanarak veriliyor olması da belki bunu teşvik içindir. “Müminler ancak kardeştir” ayetiyle “Müslümanların bir vücudun organları” gibi olması hadisini uygulamalıyız. Peygamberimizin en cömert olduğu ay Ramazan olduğuna göre cömertlikle beraber diğergam, isar, ihsan, ikram gibi mümin özelliklerimizle de bereketinden de faydalanalım.  
Seccade başında ve camide Müslüman olduk, insani ilişkilerimizde İslam’a layıkıyla yer vermedik, helalı haramı hesaba katmadık. Sadece camii, mescid Müslümanlığı olmaz. İslam her şeyden önce, sosyal bir dindir. Emri bil marufu nehyi anil münkeriyle “Bir kötülüğü eliyle, diliyle değiştir, kalben buğz et” hadisiyle topluma karşı olan görevlerimizi yerine getirme mecburiyetimizi de unutmayalım. Farzlara gelince, onlar da topluma karşı görevlerimiz cümlesindendir. Ramazan’da İslâm’ın Müslümanlardan talep ettiği bütün ilkeler hayat buluyor. Yeter ki yaşayalım. Bir ibadet üzerinden İslâm’ın insandan talep ettiği bütün emirler, yasaklar, tavsiyeler, ilkeler hayat tarzımızı gerçekleştirecek her amel eş zamanlı olarak harekete ve hayata geçiriliyor. Yani biz, oruç tutmakla sadece oruç tutmuş olmuyoruz; orucun bizi tutmasına, tutup kaldırmasına, “Allah’a kulluk” şuuruna gidiş yolculuğu yapıyoruz. Bir başka hicret yolculuğu. Ramazan ayında aynı mekânda ‘tayyi mekân’ yolculuğu. Oruçla gerçekleşen hicret. Hicret medeniyetinde orucun gerçekleştirdiği hicret!  
Bu ayı, geçmiş senelerimizin kefareti gibi yaşamalıyız. Bu ayı, geçmiş bütün ayların, günlerin, gecelerin eksikliklerini tamamlayan bir “Allah ikramı” gibi görmeliyiz. Bu “azık ayı”mızı iyi değerlendirmeliyiz.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.