DEDAŞ
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

Özümüze dönmeden Kudüs’ü kurtaramayız!

Her Müslüman’ın gönlünde bir Kudüs hasreti yatar. Gönlünde Kudüs hasreti yatmayan bir Müslüman’ın yüreği işgale uğramış demektir. Kudüs Müslümanlar için sancaktır. Kudüs düşerse Müslümanların sancağı düşer.  Tersi de geçerli: Kudüs’ü kaldıran, Müslümanların onurunu kaldırmıştır. Kim olursa olsun, o büyük ailemizin doğal lideridir. Müslümanların yeryüzünde egemen güç olup olmadığının en belirgin göstergesidir Kudüs. Kudüs’e bakın, eğer esirse, bilin ki Müslümanlar o günün dünyasında esirdirler.  Eğer Kudüs özgürse, o zaman Müslümanların da özgür olduğuna karar verebilirsiniz. Özümüz gür olmadan özgürleşemeyiz. Özümüze dönmeden Kudüs’ü kurtaramayız!   İslam, en geniş manada Allah’ın kâinatı yönettiği sistemin adıdır. Bir başka ifadeyle, İslam insanlığın değişmez değerlerinin öbür adıdır.  Bütün peygamberler İslam’ın peygamberidir. Bu anlamda Kudüs dört dörtlük bir İslam şehridir. Hz. İbrahim’in, Hz. İshak’ın, Hz. Yakup’un ve daha birçok İslam peygamberinin ayak izini taşıyan mübarek Filistin coğrafyasının atan kalbidir Kudüs. İslam’ın peygamberleri olan Hz. Davud ve Hz. Süleyman şehre damgasını vurdu.  Tarih boyunca Firavunlar, Nemrutlar ve onların izini sürdüren zalim ve tağutlarının anıt yapıları, Allah’a karşı küstahça böbürlenmelerini ele verir.  İslâm ümmetinin de kutsallığını dinden alan, zaman ve mekân bağlamında değerlendirilen kendine özgü bir takım kutsalı bulunmaktadır.  Müslümanlar bu kutsallara canı ve malı pahasına, gerekli önemi verdiği oranda İslâm ümmeti, yitirmiş olduğu ve özlemini duyduğu gerçek değerine daha da yaklaşacaktır.  Zira bu kutsallar, İslâm ümmetine birçok faydanın yanında, Müslümanların kenetlenmesine vesile olan en önemli bir görevi icra etmektedir.  İşte bu kutsalların en önemlilerinden biri âyet ve hadislerde “Allah’ın Evleri” diye adlandırılan mescidlerdir. İslâm’da ilk kıble olan Mescid-i Aksâ, Allah’a ibâdet edilmek için inşâ edilen ilk mâ’bet olan Kâ’be ve Hz. Peygamber’in inşa ettiği Peygamber mescidi olarak bilinen Mescid-i Nebevî’nin ayrı bir özelliği bulunmaktadır.  Hadis-i Şerif de sadece üç kutsal mescide (Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ) yolculuk yapmayı teşvik etmektedir. Bu özet bilgiden neslimizi mahrum bırakmayalım.  Adı “millî” olan eğitimimizde dini eğitimi ihmal etmeyelim. Kudüs sancağı tarihte iki kez düşer. Birinci düşüş Kadim Haçlı Seferleri sırasında vuku bulur. Hicretin 17. yılında Kudüs’ün anahtarları, Patrik tarafından Hz. Ömer’e teslim edilirken bir devir-teslim belgesi hazırlanır.  Bu belgede yazılı şartların başında şehrin oralı olmayan Yahudilerin yerleşimine açılmama şartı da vardır. Kudüs sancağının düştüğü dönem, büyük ailemizin tarihinde tam anlamıyla bir fetret dönemidir.  Haçlı seferleri fetret döneminin sebebi değil, sonucu idi. Müslümanlar fetrete girdiği için Haçlılar savaş açabildi, Müslümanların fetret dönemine girmelerinin sebeplerinin başında taklit, tefrika ve taassup gelir.  Büyük İslam komutanı Selahaddin Eyyubi eliyle Kudüs’ün yeniden fethi, Müslümanların fetretine son vermiştir. Kudüs’ün yeniden fethi İstanbul’un fethinin habercisi olmuştur. Kudüs fethedilmeden İstanbul fethedilemezdi.  Kudüs ile İstanbul arasında dün de kader bağı vardı, bugün de. Kudüs’ün ikinci düşüşü, Yeni-Haçlılar tarafından İslam coğrafyasının bağrına saplanan İsrail hançeriyle gerçekleşir.  Yeni Haçlı Seferlerini eskilerinden ayıran tek fark, yenisinde İslam’a karşı savaşta Yahudilerin kullanılmasıdır. Filistinliler ölürken; insanların hidayetine vesile olmalarıyla, insanları dirilttiler. Üstad Sezai Karakoç’un “Seni öldürmeye gelen sende dirilsin!” sözü gerçekleşti. Ezelî şekâveti olanlar hariç.  Kendi ülkemizin muhalefet partisinin kongresinde Gazze’deki kardeşlerimizden hiç bahsetmediler, bir selam bile göndermediler. Bir avuç yiğit Filistinli, İsrail’in uykularını kaçırdı. Sadece İsrail’in değil işgal destekçisi bütün emperyalist güçlerin de uykusunu kaçırdı.  İçimizdeki Batı’nın uşakları aynı safta oldukları için bu güruhun da uykuları kaçtı. Gaflet, dalalet, hıyanet uykuları kaçmadı.  CHP, Siyonistlerin Türkiye’deki en büyük temsilcisi ve uşağı. Gazze’deki kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılmadan önce içimizdeki ‘meyyiti müteharrikler’ için bir cenaze namazı kılmak lazım. 
Ekleme Tarihi: 09 Kasım 2023 - Perşembe

Özümüze dönmeden Kudüs’ü kurtaramayız!

Her Müslüman’ın gönlünde bir Kudüs hasreti yatar. Gönlünde Kudüs hasreti yatmayan bir Müslüman’ın yüreği işgale uğramış demektir. Kudüs Müslümanlar için sancaktır. Kudüs düşerse Müslümanların sancağı düşer. 

Tersi de geçerli: Kudüs’ü kaldıran, Müslümanların onurunu kaldırmıştır. Kim olursa olsun, o büyük ailemizin doğal lideridir. Müslümanların yeryüzünde egemen güç olup olmadığının en belirgin göstergesidir Kudüs. Kudüs’e bakın, eğer esirse, bilin ki Müslümanlar o günün dünyasında esirdirler. 

Eğer Kudüs özgürse, o zaman Müslümanların da özgür olduğuna karar verebilirsiniz. Özümüz gür olmadan özgürleşemeyiz. Özümüze dönmeden Kudüs’ü kurtaramayız!  

İslam, en geniş manada Allah’ın kâinatı yönettiği sistemin adıdır. Bir başka ifadeyle, İslam insanlığın değişmez değerlerinin öbür adıdır. 

Bütün peygamberler İslam’ın peygamberidir. Bu anlamda Kudüs dört dörtlük bir İslam şehridir. Hz. İbrahim’in, Hz. İshak’ın, Hz. Yakup’un ve daha birçok İslam peygamberinin ayak izini taşıyan mübarek Filistin coğrafyasının atan kalbidir Kudüs. İslam’ın peygamberleri olan Hz. Davud ve Hz. Süleyman şehre damgasını vurdu. 

Tarih boyunca Firavunlar, Nemrutlar ve onların izini sürdüren zalim ve tağutlarının anıt yapıları, Allah’a karşı küstahça böbürlenmelerini ele verir. 

İslâm ümmetinin de kutsallığını dinden alan, zaman ve mekân bağlamında değerlendirilen kendine özgü bir takım kutsalı bulunmaktadır. 

Müslümanlar bu kutsallara canı ve malı pahasına, gerekli önemi verdiği oranda İslâm ümmeti, yitirmiş olduğu ve özlemini duyduğu gerçek değerine daha da yaklaşacaktır. 

Zira bu kutsallar, İslâm ümmetine birçok faydanın yanında, Müslümanların kenetlenmesine vesile olan en önemli bir görevi icra etmektedir. 

İşte bu kutsalların en önemlilerinden biri âyet ve hadislerde “Allah’ın Evleri” diye adlandırılan mescidlerdir. İslâm’da ilk kıble olan Mescid-i Aksâ, Allah’a ibâdet edilmek için inşâ edilen ilk mâ’bet olan Kâ’be ve Hz. Peygamber’in inşa ettiği Peygamber mescidi olarak bilinen Mescid-i Nebevî’nin ayrı bir özelliği bulunmaktadır. 

Hadis-i Şerif de sadece üç kutsal mescide (Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ) yolculuk yapmayı teşvik etmektedir. Bu özet bilgiden neslimizi mahrum bırakmayalım. 

Adı “millî” olan eğitimimizde dini eğitimi ihmal etmeyelim. Kudüs sancağı tarihte iki kez düşer. Birinci düşüş Kadim Haçlı Seferleri sırasında vuku bulur. Hicretin 17. yılında Kudüs’ün anahtarları, Patrik tarafından Hz. Ömer’e teslim edilirken bir devir-teslim belgesi hazırlanır. 

Bu belgede yazılı şartların başında şehrin oralı olmayan Yahudilerin yerleşimine açılmama şartı da vardır. Kudüs sancağının düştüğü dönem, büyük ailemizin tarihinde tam anlamıyla bir fetret dönemidir. 

Haçlı seferleri fetret döneminin sebebi değil, sonucu idi. Müslümanlar fetrete girdiği için Haçlılar savaş açabildi, Müslümanların fetret dönemine girmelerinin sebeplerinin başında taklit, tefrika ve taassup gelir. 

Büyük İslam komutanı Selahaddin Eyyubi eliyle Kudüs’ün yeniden fethi, Müslümanların fetretine son vermiştir. Kudüs’ün yeniden fethi İstanbul’un fethinin habercisi olmuştur. Kudüs fethedilmeden İstanbul fethedilemezdi. 

Kudüs ile İstanbul arasında dün de kader bağı vardı, bugün de. Kudüs’ün ikinci düşüşü, Yeni-Haçlılar tarafından İslam coğrafyasının bağrına saplanan İsrail hançeriyle gerçekleşir. 

Yeni Haçlı Seferlerini eskilerinden ayıran tek fark, yenisinde İslam’a karşı savaşta Yahudilerin kullanılmasıdır. Filistinliler ölürken; insanların hidayetine vesile olmalarıyla, insanları dirilttiler.

Üstad Sezai Karakoç’un “Seni öldürmeye gelen sende dirilsin!” sözü gerçekleşti. Ezelî şekâveti olanlar hariç. 

Kendi ülkemizin muhalefet partisinin kongresinde Gazze’deki kardeşlerimizden hiç bahsetmediler, bir selam bile göndermediler. Bir avuç yiğit Filistinli, İsrail’in uykularını kaçırdı. Sadece İsrail’in değil işgal destekçisi bütün emperyalist güçlerin de uykusunu kaçırdı. 

İçimizdeki Batı’nın uşakları aynı safta oldukları için bu güruhun da uykuları kaçtı. Gaflet, dalalet, hıyanet uykuları kaçmadı. 

CHP, Siyonistlerin Türkiye’deki en büyük temsilcisi ve uşağı. Gazze’deki kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılmadan önce içimizdeki ‘meyyiti müteharrikler’ için bir cenaze namazı kılmak lazım. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.