DEDAŞ
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

Zaman Yolcusuna Söylenecekler (17)

  İslâm Büyüklerine Göre Zaman Feridüddin ATTAR diyor ki: 'Elden gittikten sonra geri döndürülmesi imkânsız olan dört şey vardır. Ansızın ağızdan çıkan bir söz, yaydan fırlayan bir ok, olmuş bir kaza, boşuna harcadığım bir ömür. Muhammed Parisa Hazretleri, yarın yarın diyenlere, "Bugün dünkü günün yarınıdır. Bugün ne yaptın ki yarın ne yapacaksın?" cevabını verirdi. Yahya bin Hubeyr "Korunması için gayret göstermen gereken en kıymetli şey vakittir; fakat görüyorum ki en kolay kaybettiğin şey de odur." Ömür sermayesi. Bağdat'ta sıcak bir gün... Yolda talebeleri ile yürümekte olan bir irfan ulusu... O sırada köşede görünen satıcının avazesiyle irkilir. Başında büyükçe bir buz kalıbı taşıyan satıcı, yüksek sesle: "Sermayesi eriyen bu adama yardım ediniz. Ey ahali, güneş sermayemi tüketmektedir. Alın ve kurtarın beni!" demektedir. Bu hale şahit olan Hak dostu bir "Eyvah!" ile olduğu yere yığılır. Yardım eden talebeleri, biraz sonra kendine gelmeye başlayan üstadlarına niye bayıldığını sorarlar. Üstadın cevabı çok müthiştir: "Nasıl 'Ah!' etmeyeyim, güneşin buzu erittiği gibi günler ve aylar da bizim ömür sermayemizi eritiyor. Ya iflas edersek!" İslâm âlimleri, talebelerine yalnızlığı tavsiye etmişler, "Dersinizi bitirip evlerinize dönmek üzere ayrılınca dönüşü topluca yapmayıp ayrı ayrı yapın. Zira beraber gidince sohbet eder, vaktinizi zayi edersiniz. Yalnız olursanız yol müddetinizi değerlendirirsiniz." demişlerdir. Yine İslâm büyükleri, aylakların sohbetinde bulunulmaması, bunların zaman öldürücü sohbetleri için tedbir alınması gerektiğini ifade etmişler ve "Bu durumda iki şık vardır; şâyet yaptıklarını kınayacak olsak tam bir yalnızlığa düşeriz, kabullenecek olsak zamanımız kaybolacaktır. Kurtuluşu az zararla atlatmada bulduk. Elimizden geldiği kadar zamanımızı alan insanlarla karşılaşmamaya çalışıyor, mecburi karşılaşmalarda da çabuk ayrılabilmek için sözü çok kısa tutuyoruz. Ayrıca zamanın boş geçmemesi için bu karşılaşma anlarında yapılmak üzere sohbeti engellemeyen kâğıt kesme, kalem açma, boş kâğıtlardan defter yapma gibi bir kısım işler hazırlıyoruz." buyurmuşlardır. Tip sahasındaki keşifleri ve orijinal eserleriyle meşhur olup kan dolaşımını ilk defa keşfetmekle tanınan İbni Nefs, zamanı kullanma konusunda öylesine titizlik göstermiştir ki tükenen kalemlerini açmakla vakit kaybetmemek için yazmaya başlarken yanına birçok kalem koyup, tükeneni bırakıp yenisini almıştır. Ve yine İslâm büyükleri "Her işi vaktinde gör, her vakte bir iş düşür. Yarın deme, her yarın kendi yükünü taşır.” buyurmaktadırlar. Büyük âlim Zemahşeri "Karanlık geceleri ben uykusuz geçirirken sen sabaha kadar uyuyorsun. Ondan sonra da bana yetişmek istiyorsun. Ne gezer!" diyor. Hicri 597 yılında vefat eden büyük âlim İbnü'l-Cevzi kendisinden söz ederken diyor ki: "Ben kitap okumaktan doymam. Görmediğim bir kitap elime geçince bir hazine bulmuş gibi olurum. Şöyle yirmi bin kitap okudum: desem, okuduğum daha çoktur. Hâlâ okuyorum. Şu kitaplara bakarak insanların hâlini öğrenmiş oldum. Herkesin değerini, güçlerini, âdetlerini ve kitap okumayanların bilemeyeceği neleri öğrendim." Abdurrahman İbni Teymiye, dedesinden naklederek diyor ki: "Dedem, kitap okurken tuvalet ihtiyacı gelince beni çağırır ve derdi ki: 'Şu kitabı oku. Sesini de yükselt ki, dinleyeyim. Yine İbnü'l-Cevzi diyor ki: "Ben insanların çoğunu, acayip şekilde zamanlarını öldürüyor gördüm. Bu kimseleri, kendilerini girdaba doğru götüren bir geminin içinde, tehlikeden habersiz oturup sohbet eden yolculara benzetiyorum. Var olmanın manasını anlayıp azık ve yol hazırlığı yapanlar ne kadar az! Ömrün geçen mevsimlerine dikkat edin! Fırsatlar kaçmazdan evvel koşun! Zaman hususunda rekabet edin! Bir sürü insan benimle oturup konuşmak isterler. Ziyaret edip hizmet edelim demeye getirirler. Gelip oturduklarında uluorta konuşur, gerekli gereksize dalarlar. Bu zamanda çok yaygınlaştı bu. Bazıları da kendilerine böyle ziyaretlerin yapılmasını isterler. Hele şu bayramlaşma zamanları! Ona girip ondan çıkarlar. Bir de geldiklerinde selam ve tebrikle de yetinmezler. Şakalaşır, zaman zayi etti- rirler. Baktım ki zamandan değerlisi yok, fırsatları iyi değerlendirmem gerekiyor. Bu duruma tepki göster- dim. Onlardan uzak kalsam doğru değil. Normal gör- sem ömrüm gidiyor. Ortasını şöyle buldum: Kısa cümleler konuştum ki, çabuk kalksınlar. Bir de onlarla konuşurken, yapılabilecek işlerle meşgul olup, bir taşla iki kuş vurdum. Hem onlarla konuştum, hem de kalemlerimi hazırladım. Katlanacak defterlerimi katladım. Böylece vakit zayi etmedim." Rivâyete göre, bir vaiz kürsüde kıyamet ahvalini anlat- maktadır. Cemaatin arasında Şeyh Şibli Hazretleri de vardır. Vaiz, sohbetinin sonuna doğru Cenab-ı Hakk'ın hesap günü soracağı suallerden bahisle: "İlmini nerede kullandın.. Sorulacak! Malını mülkünü nerede harcadın... Sorulacak! İbadetle- rin ne durumda... Sorulacak! Haram helale dikkat ettin mi... Sorulacak!... Bunlar sorulacak; şunlar da sorulacak!" diye uzun uzadıya bir çok husus sayar. Bu kadar teferruata rağmen, meselenin özüne dikkat çekilmediğini fark eden Şibli Hazretleri, vaize şöyle seslenir: "Ey vaiz efendi! Allah Teâlâ o kadar çok sual sormaz. O sorar ki: "Ey kulum! Ben seninleydim, ya sen kiminleydin!.." Şeyh Şibli Hazretleri'nin dilinden dökülen bu ürpertici ifade, hesabı verilecek onca nimetin kısa bir hülasasıdır aslında... Sayısız nimetlerle donatılan ömür nimetinin tek cümlede sorgulanmasıdır.
Ekleme Tarihi: 03 Nisan 2023 - Pazartesi

Zaman Yolcusuna Söylenecekler (17)

 

İslâm Büyüklerine Göre Zaman

Feridüddin ATTAR diyor ki: 'Elden gittikten sonra geri döndürülmesi imkânsız olan dört şey vardır. Ansızın ağızdan çıkan bir söz, yaydan fırlayan bir ok, olmuş bir kaza, boşuna harcadığım bir ömür.

Muhammed Parisa Hazretleri, yarın yarın diyenlere, "Bugün dünkü günün yarınıdır. Bugün ne yaptın ki yarın ne yapacaksın?" cevabını verirdi.

Yahya bin Hubeyr "Korunması için gayret göstermen gereken en kıymetli şey vakittir; fakat görüyorum ki en kolay kaybettiğin şey de odur."

Ömür sermayesi. Bağdat'ta sıcak bir gün... Yolda talebeleri ile yürümekte olan bir irfan ulusu... O sırada köşede görünen satıcının avazesiyle irkilir. Başında büyükçe bir buz kalıbı taşıyan satıcı, yüksek sesle: "Sermayesi eriyen bu adama yardım ediniz. Ey ahali, güneş sermayemi tüketmektedir. Alın ve kurtarın beni!" demektedir.

Bu hale şahit olan Hak dostu bir "Eyvah!" ile olduğu yere yığılır. Yardım eden talebeleri, biraz sonra kendine gelmeye başlayan üstadlarına niye bayıldığını sorarlar. Üstadın cevabı çok müthiştir: "Nasıl 'Ah!' etmeyeyim, güneşin buzu erittiği gibi günler ve aylar da bizim ömür sermayemizi eritiyor. Ya iflas edersek!"

İslâm âlimleri, talebelerine yalnızlığı tavsiye etmişler, "Dersinizi bitirip evlerinize dönmek üzere ayrılınca dönüşü topluca yapmayıp ayrı ayrı yapın. Zira beraber gidince sohbet eder, vaktinizi zayi edersiniz. Yalnız olursanız yol müddetinizi değerlendirirsiniz." demişlerdir.

Yine İslâm büyükleri, aylakların sohbetinde bulunulmaması, bunların zaman öldürücü sohbetleri için tedbir alınması gerektiğini ifade etmişler ve "Bu durumda iki şık vardır; şâyet yaptıklarını kınayacak olsak tam bir yalnızlığa düşeriz, kabullenecek olsak zamanımız kaybolacaktır. Kurtuluşu az zararla atlatmada bulduk. Elimizden geldiği kadar zamanımızı alan insanlarla karşılaşmamaya çalışıyor, mecburi karşılaşmalarda da çabuk ayrılabilmek için sözü çok kısa tutuyoruz. Ayrıca zamanın boş geçmemesi için bu karşılaşma anlarında yapılmak üzere sohbeti engellemeyen kâğıt kesme, kalem açma, boş kâğıtlardan defter yapma gibi bir kısım işler hazırlıyoruz." buyurmuşlardır.

Tip sahasındaki keşifleri ve orijinal eserleriyle meşhur olup kan dolaşımını ilk defa keşfetmekle tanınan İbni Nefs, zamanı kullanma konusunda öylesine titizlik göstermiştir ki tükenen kalemlerini açmakla vakit kaybetmemek için yazmaya başlarken yanına birçok kalem koyup, tükeneni bırakıp yenisini almıştır.

Ve yine İslâm büyükleri "Her işi vaktinde gör, her vakte bir iş düşür. Yarın deme, her yarın kendi yükünü taşır.” buyurmaktadırlar.

Büyük âlim Zemahşeri "Karanlık geceleri ben uykusuz geçirirken sen sabaha kadar uyuyorsun. Ondan sonra da bana yetişmek istiyorsun. Ne gezer!" diyor.

Hicri 597 yılında vefat eden büyük âlim İbnü'l-Cevzi kendisinden söz ederken diyor ki:

"Ben kitap okumaktan doymam. Görmediğim bir kitap elime geçince bir hazine bulmuş gibi olurum. Şöyle yirmi bin kitap okudum: desem, okuduğum daha çoktur. Hâlâ okuyorum. Şu kitaplara bakarak insanların hâlini öğrenmiş oldum. Herkesin değerini, güçlerini, âdetlerini ve kitap okumayanların bilemeyeceği neleri öğrendim."

Abdurrahman İbni Teymiye, dedesinden naklederek diyor ki:

"Dedem, kitap okurken tuvalet ihtiyacı gelince beni çağırır ve derdi ki: 'Şu kitabı oku. Sesini de yükselt ki, dinleyeyim.

Yine İbnü'l-Cevzi diyor ki:

"Ben insanların çoğunu, acayip şekilde zamanlarını öldürüyor gördüm. Bu kimseleri, kendilerini girdaba doğru götüren bir geminin içinde, tehlikeden habersiz oturup sohbet eden yolculara benzetiyorum. Var olmanın manasını anlayıp azık ve yol hazırlığı yapanlar ne kadar az! Ömrün geçen mevsimlerine dikkat edin! Fırsatlar kaçmazdan evvel koşun! Zaman hususunda rekabet edin!

Bir sürü insan benimle oturup konuşmak isterler. Ziyaret edip hizmet edelim demeye getirirler. Gelip oturduklarında uluorta konuşur, gerekli gereksize dalarlar. Bu zamanda çok yaygınlaştı bu. Bazıları da kendilerine böyle ziyaretlerin yapılmasını isterler. Hele şu bayramlaşma zamanları!

Ona girip ondan çıkarlar. Bir de geldiklerinde selam ve tebrikle de yetinmezler. Şakalaşır, zaman zayi etti- rirler. Baktım ki zamandan değerlisi yok, fırsatları iyi değerlendirmem gerekiyor. Bu duruma tepki göster- dim. Onlardan uzak kalsam doğru değil. Normal gör- sem ömrüm gidiyor. Ortasını şöyle buldum:

Kısa cümleler konuştum ki, çabuk kalksınlar. Bir de onlarla konuşurken, yapılabilecek işlerle meşgul olup, bir taşla iki kuş vurdum. Hem onlarla konuştum, hem de kalemlerimi hazırladım. Katlanacak defterlerimi katladım. Böylece vakit zayi etmedim."

Rivâyete göre, bir vaiz kürsüde kıyamet ahvalini anlat- maktadır. Cemaatin arasında Şeyh Şibli Hazretleri de vardır. Vaiz, sohbetinin sonuna doğru Cenab-ı Hakk'ın hesap günü soracağı suallerden bahisle: "İlmini nerede kullandın.. Sorulacak! Malını mülkünü nerede harcadın... Sorulacak! İbadetle- rin ne durumda... Sorulacak! Haram helale dikkat ettin mi... Sorulacak!... Bunlar sorulacak; şunlar da sorulacak!" diye uzun uzadıya bir çok husus sayar. Bu kadar teferruata rağmen, meselenin özüne dikkat çekilmediğini fark eden Şibli Hazretleri, vaize şöyle seslenir: "Ey vaiz efendi! Allah Teâlâ o kadar çok sual sormaz. O sorar ki: "Ey kulum! Ben seninleydim, ya sen kiminleydin!.."

Şeyh Şibli Hazretleri'nin dilinden dökülen bu ürpertici ifade, hesabı verilecek onca nimetin kısa bir hülasasıdır aslında... Sayısız nimetlerle donatılan ömür nimetinin tek cümlede sorgulanmasıdır.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.