DEDAŞ
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

Zaman Yolcusuna Söylenecekler (5)

Batılılarda Zaman Batılılar "Bir insanın doğuşundan ölümüne kadar, ömrünün her dakika ve saab, hayatının bir parçasıdır. İradesi dışında bu parçaların en küçüğü üzerinde dahi tasarrufta bulunmak insanın hayatına kısmi tecavüzdür. Bu haklı prensipten hareketle devlet dairesinde, özel kalemlerde, tren istasyonunda veya hava alanında bekletilen insanların hayatına kısmi tecavüz olduğu belirtilmektedir. Zira kaybolan zaman geri gelmez. En çok bekletilen de, maalesef, güçsüz olanlardır" diyorlar. Bürokrasimiz haftalık çalışma saati ve yıllık çalışma günü itibariyle düşük rakamlarla rekor kırmaktadır. Mesainin baş- langıç saatinde yerinde bulunanların oranı 'u geçmez. Çeşitli vesilelerle aradığımız yüksek görevlilerin büroların- dan "Saat 10:30'dan önce gelmez" standart cevabı alınmıştır. Bir memleketin medeniyet ölçüsü, çalışma disiplinidir. Türkiye'de maalesef bu disiplin yoktur. Amerika'da sabah saat 7:30'dan sonra işe başlayan bir başkan tembel olarak bilinir, kötü not alır. Amerikan parlamenteri sabah kahvaltısını bürosunda yapar, 7:15'ten itibaren iş başındadır. Almanya'da 05:30'da işbaşı yapar. Taşrada disiplinsizlik tam keyfiliğe dönüşüyor. Memurlarımız cumartesi, pazar, yıllık izin ve bayram tatilleriyle yılda yüz elli gün işe gitmiyor. Bu, yılın %40'ı demektir, beş ay eder. Bunu ortalama ücretle çarparsanız ortaya baş döndürücü rakam çıkıyor. Dünyanın en hovardaca zaman harcayan, israf eden toplumuyuz. Oysa zaman ve emek hayatın iki temel unsurudur. Türki- ye, maalesef, henüz bunu kabul edebilmiş değil. Sony Grubu Başkanı Akio Morita, "Hayır Diyebilen Ja- ponya" başlıklı kitabında, hiçbir Japon memur ve işçinin şimdiye kadar izin hakkının tamamını kullanmadığını, erken dönüp üretime katkıda bulunduğunu yazıyor. Bu ruh ve heyecanı Türkiye'ye getirebilsek neler olmazdı. Çalışmadan, üretmeden tüketen bir toplum olduk. Batılı düşünürler 24 saatlik zaman diliminin değerlendi- rilmesini şöyle yapmışlardır: 1- İş 2- Uyku 3- Aile ve sosyal hayat 4- Dinlenme, özel merak ve hobiler 5- Sosyal, dinî çalışmalar ve yardımseverlik gayretleri, Batı'nın cins adamlarından Goethe, "Hırsızların en zararlıları zamanımızı çalan hırsızlardır; çünkü hırsızın her çaldığını telafi etmek mümkündür. Zamanı çalanların ise çaldığını telafi asla mümkün değildir." diyerek zamanın önemini ortaya koyuyor. "Zaman, insanın sahip olduğu yegâne sermayedir Ve başarının ilk şartı da bu sermayeyi akıllıca kullanmasını, bilmektir." diyen Edison bir icat için yirmi saat çalıştığı günlerden olmuş ve yardımcısına yarım birinde uykuya mağlup olmuş saat sonra uyandırmasını tembih ederek istirahata çekilmiş. Yardımcısı, Edison'u tatlı ve derin bir uykuda bulunca uyan- dırmaya kıyamayıp bir saat sonra kaldırmış. Edison uyanır uyanmaz saati sormuş, öğrenince de çok sevdiği yardımcısını şiddetle azarlayarak "Ne hakla benim yarım saatimi yersin?" diyerek dinlenmesine rağmen, geçip giden zamanı durduramayışına üzüntüsünü böyle dile getirmiş. "Zamanın çoğu saatler değil, dakikalar halinde boşa harcanır. Dibinde ufak bir delik bulunan bir kova da, kasten boşal- tılmış bir kova kadar boştur' der Paul j. Meyer. Nelson, "Bütün başarılarımı; işlerimi vaktinde yapmaya borçluyum" diyor. Ely Burn, kendi kendini yetiştirme hususunda elde ettiği başarıyı, kendi dehasına değil, "boş vakitler" denilen kıymetli zaman parçalarını özen ile kullanmayı bilmiş olmasına bağlar. Bu zat, demirci olarak hayatını kazandığı sıralarda 8 dil ve 22 Avrupa lehçesi öğrenmiştir. 'İstikbalin idareli kullanılışı, mazide yapılan israfı telafi edebilir' sözünü hayatında zamanı çok iyi değerlendirerek ispatlamıştır. "İnsanları doğru dürüst bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey zaman yokluğu değil, zaman israfıdır." diyor Amerikalı romancı Mary Roberts. J.J. Rousseau da 'Zor iş, zamanında yapmamız gerekip de yapmadığımız kolay şeylerin birikmesiyle meydana gelir.' demektedir.
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2023 - Salı

Zaman Yolcusuna Söylenecekler (5)

Batılılarda Zaman

Batılılar "Bir insanın doğuşundan ölümüne kadar, ömrünün her dakika ve saab, hayatının bir parçasıdır. İradesi dışında bu parçaların en küçüğü üzerinde dahi tasarrufta bulunmak insanın hayatına kısmi tecavüzdür. Bu haklı prensipten hareketle devlet dairesinde, özel kalemlerde, tren istasyonunda veya hava alanında bekletilen insanların hayatına kısmi tecavüz olduğu belirtilmektedir. Zira kaybolan zaman geri gelmez. En çok bekletilen de, maalesef, güçsüz olanlardır" diyorlar.

Bürokrasimiz haftalık çalışma saati ve yıllık çalışma günü itibariyle düşük rakamlarla rekor kırmaktadır. Mesainin baş- langıç saatinde yerinde bulunanların oranı 'u geçmez. Çeşitli vesilelerle aradığımız yüksek görevlilerin büroların- dan "Saat 10:30'dan önce gelmez" standart cevabı alınmıştır. Bir memleketin medeniyet ölçüsü, çalışma disiplinidir. Türkiye'de maalesef bu disiplin yoktur. Amerika'da sabah saat 7:30'dan sonra işe başlayan bir başkan tembel olarak bilinir, kötü not alır. Amerikan parlamenteri sabah kahvaltısını bürosunda yapar, 7:15'ten itibaren iş başındadır. Almanya'da 05:30'da işbaşı yapar. Taşrada disiplinsizlik tam keyfiliğe dönüşüyor. Memurlarımız cumartesi, pazar, yıllık izin ve bayram tatilleriyle yılda yüz elli gün işe gitmiyor. Bu, yılın %40'ı demektir, beş ay eder. Bunu ortalama ücretle çarparsanız ortaya baş döndürücü rakam çıkıyor. Dünyanın en hovardaca zaman harcayan, israf eden toplumuyuz. Oysa zaman ve emek hayatın iki temel unsurudur. Türki- ye, maalesef, henüz bunu kabul edebilmiş değil.

Sony Grubu Başkanı Akio Morita, "Hayır Diyebilen Ja- ponya" başlıklı kitabında, hiçbir Japon memur ve işçinin şimdiye kadar izin hakkının tamamını kullanmadığını, erken dönüp üretime katkıda bulunduğunu yazıyor. Bu ruh ve heyecanı Türkiye'ye getirebilsek neler olmazdı. Çalışmadan, üretmeden tüketen bir toplum olduk.

Batılı düşünürler 24 saatlik zaman diliminin değerlendi- rilmesini şöyle yapmışlardır:

1- İş

2- Uyku

3- Aile ve sosyal hayat

4- Dinlenme, özel merak ve hobiler

5- Sosyal, dinî çalışmalar ve yardımseverlik gayretleri,

Batı'nın cins adamlarından Goethe, "Hırsızların en zararlıları zamanımızı çalan hırsızlardır; çünkü hırsızın her çaldığını telafi etmek mümkündür. Zamanı çalanların ise çaldığını telafi asla mümkün değildir." diyerek zamanın önemini ortaya koyuyor.

"Zaman, insanın sahip olduğu yegâne sermayedir Ve başarının ilk şartı da bu sermayeyi akıllıca kullanmasını, bilmektir." diyen Edison bir icat için yirmi saat çalıştığı günlerden olmuş ve yardımcısına yarım birinde uykuya mağlup olmuş saat sonra uyandırmasını tembih ederek istirahata çekilmiş. Yardımcısı, Edison'u tatlı ve derin bir uykuda bulunca uyan- dırmaya kıyamayıp bir saat sonra kaldırmış. Edison uyanır uyanmaz saati sormuş, öğrenince de çok sevdiği yardımcısını şiddetle azarlayarak "Ne hakla benim yarım saatimi yersin?" diyerek dinlenmesine rağmen, geçip giden zamanı durduramayışına üzüntüsünü böyle dile getirmiş.

"Zamanın çoğu saatler değil, dakikalar halinde boşa harcanır. Dibinde ufak bir delik bulunan bir kova da, kasten boşal- tılmış bir kova kadar boştur' der Paul j. Meyer. Nelson, "Bütün başarılarımı; işlerimi vaktinde yapmaya borçluyum" diyor.

Ely Burn, kendi kendini yetiştirme hususunda elde ettiği başarıyı, kendi dehasına değil, "boş vakitler" denilen kıymetli zaman parçalarını özen ile kullanmayı bilmiş olmasına bağlar. Bu zat, demirci olarak hayatını kazandığı sıralarda 8 dil ve 22 Avrupa lehçesi öğrenmiştir.

'İstikbalin idareli kullanılışı, mazide yapılan israfı telafi edebilir' sözünü hayatında zamanı çok iyi değerlendirerek ispatlamıştır.

"İnsanları doğru dürüst bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey zaman yokluğu değil, zaman israfıdır." diyor Amerikalı romancı Mary Roberts.

J.J. Rousseau da 'Zor iş, zamanında yapmamız gerekip de yapmadığımız kolay şeylerin birikmesiyle meydana gelir.' demektedir.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.