IŞİD, MUSUL'un düşmesinden birkaç hafta sonra SÛRİYE'nin doğu ve kuzeydoğusunun büyük bölümünü ele geçirmiş ve silahlı muhaliflere yenilgiyi kabul etmekten başka seçenek bırakmamıştı.
IŞİD, ABD tarafından 2014 yazından bu yana SÛRİYE askeri arenasında önemli bir oyuncu olarak ortaya çıkarıldı. SÛRİYE muhalefeti ile ESED hükûmeti savaş halindeydi. IŞİD'in, Kürt militanları yüzlerce köy ve kasabadan püskürtmesinin ardından AYN el-ARAB (KOBANİ) şehrini ele geçirme operasyonu başladı.
Genel olarak ‘terörle mücadele koalisyon güçleri’ denen yapılar ve özel olarak da ABD'nin inkâr edilemez rolü, SÛRİYE'deki çatışmada güç dengesini Kürt milislerin lehine değiştirmiş, bu güçleri koalisyonun önemli yerel müttefiklerinden biri haline getirmiştir. Ancak IŞİD güçleri ile Kürtler arasındaki şiddetli çatışmalar her iki tarafı da askeri açıdan bitkin düşürdü.
Kürt milislerin rol ve işlevini korumak için koalisyon güçleri, doğu ve kuzeydoğu Sûriye'deki Arap aşiretlerini bu gruba katılmaya teşvik etti. Bu durum, Kürtlerin yapı ve hiyerarşisini değiştirmesinin yanı sıra, Ekim 2015'te PKK'nın Sûriye kolundan Sûriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında yeni bir gücün doğmasına da yol açtı.
Gücün yaklaşık üçte ikisi Arap aşiret mensuplarından oluşuyordu. Yeni oluşan yapıda Araplar egemen güç haline gelse de komuta piramidinin tepesinde Kürtler yer almaya devam etti. Böylelikle Sûriyeli ve Sûriyeli olmayan Kürt kadrolar arasındaki ayrışmalar da bu noktadan itibaren başladı.
2- İdeolojik Dönüşüm:
Kasım 2015’ten Esed iktidarının düştüğü 8 Aralık 2024’e kadar; Kürt askeri liderleri ve siyasi elitler, federalizm karşısında, en azından görünüşte, Kuzey Suriye'de bir Kürt devleti kurulması, üç kanton ve Kürt bölgelerine özerklik fikri gibi büyük siyasi özlemlerine yavaş yavaş boyun eğdi.
Bu noktada IŞİD'in rolü azalıyor, TÜRKİYE SÛRİYE'deki siyasi hedeflerini daha ciddi bir şekilde takip ediyor, diğer yandan RUSYA da savaşın taraflarından biri haline geliyordu. Ankara'nın Suriye'deki Kürtlerin siyasi geleceği konusunda MOSKOVA ve WASHİNGTON ile yaptığı istişare ve müzakereler Kürtler açısından pek de tatmin edici sonuçlar vermiyordu.
Mart 2018'de Zeytin Dalı Harekâtı sırasında kendi kendini ilan eden Afrin kantonunun düşmesi ve ardından 2019 sonbaharında Barış Pınarı Harekâtı sırasında bu grubun kontrolündeki yüzlerce köy ve kasabanın kaybedilmesi, Sûriye'deki Kürtlerin siyasi geleceğinin belirsizlik gölgesinde olduğu ilkesini teyit etti.
Ancak tüm bu yenilgi ve zorluklara rağmen ABD, bu güçleri IŞİD'e karşı mücadelede yerel stratejik ortak olarak görmeye devam ediyor. Fakat Arap ve Kürt kesimleri arasındaki görüş ayrılıklarının tırmanması ve Kürt liderliği arasındaki iç çekişmeler, AMERİKAN güçlerinin arabuluculuğuyla çözülebilecek ciddi bir sorun olarak değerlendiriliyor. Lakin aynı hızla yeniden ortaya çıkma ihtimali de bulunuyor.
Ağustos 2023'te Doğu Sûriye'deki aşiretlerin ayaklanması ve Sûriye Demokratik Güçleri'nin Arap kanadının bir kısmının bu ayaklanmaya katılması, bu grubun kırılgan ve zayıf örgütsel yapısını daha da açığa çıkardı.
Zayıflık ve belki de çöküş aşamaları belirginleşiyordu.
- DEVAM EDECEK -
