Dikkat! :Kodlarımızla Oynamak İstiyorlar
Dikkat! :Kodlarımızla Oynamak İstiyorlar
Geçen yazıda İstanbul Sözleşmesi’nin “Kadına şiddeti önleme” kamuflajı ile meclisten geçtiğini anlatmıştım.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ -2-
Geçen yazıda
İstanbul Sözleşmesi’nin “Kadına şiddeti önleme” kamuflajı ile meclisten geçtiğini anlatmıştım.
Ancak bunun böyle olmadığını,
Geçen zaman içerisinde
Bırakın kadına şiddeti önlemeyi
Tam aksine
Kadına şiddeti katlayarak artırdığını şahit olduk.
Peki,
İstanbul Sözleşmesi
Kadına şiddeti neden önleyemedi?
MİLLİ KODLARIMIZ
BU SÖZLEŞMEYE UYGUN DEĞİL
Çünkü
Biz namusuna düşkün, sıcakkanlı
Hissi.. candan(içten) bir milletiz.
Baston yutmuş bir İngiliz gibi
Veya
Aile dahil her şeyi para ile ölçen bir Alman değiliz.
Biz
Ailemiz için gerekirse canımızı veririz.
Sevdiklerimizi gördük mü,
Cuşu huruşa gelir tokalaşır kucaklaşırız.
Büyüklerimizin elini öper,
Küçüklerin gözlerinden öperiz.
Yetimin başını okşarız
Ama
Yeri geldiğinde şefkat tokadını yapıştırır
Çocuğumuza “eşşek sıpası..” deriz.
Bu şiddet değildir.
Bunu
İstanbul Sözleşmesi’ni hazırlayan Avrupalılar anlayamaz.
NASREDDİN HOCA
Onlar bizim fıkralarımızı bile anlayamaz.
Bir Avrupalıya Nasreddin Hoca fıkrasını anlatın..yüzünüze manasız bir şekilde bakar.
Çünkü gülmek için anlamak lazım.
Bizim milli kodlarımız
Hocayla aynı olduğu için ne demek istediğini hemen anlar güleriz
Ama
Alman ne bilsin hayatımızın milli kodlarını da gülsün.
Ayrıca
Hocanın fıkraları keskin bir zekâ ürünüdür
Onlar;
Zekâ seviyesi çok düşük Amerikan fıkralarına gülerler.
Yani
Fıkralarımız bile bu kadar tezat teşkil ediyorken,
Kutsal aile yapımızı ilgilendiren bu kadar mühim bir meseleyi
Götürüp onlara nasıl teslim eder
Ve
Bundan fayda bekleriz.
Neyse,
Biz ailenin sorumluluğunu ölünceye kadar sırtımızda taşırız.
Çocuğumuz kazık kadar olsa bile,
Cebine parasını koyar sonuna kadar kollar koruruz. İsterse ev bark sahibi olsun hiç fark etmez. Gerekirse torunlarımıza da bakarız.
Peki,
Avrupa’da böyle bir şey mümkün mü? Hayır!
MESELA ALMANYA’DA
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NASIL UYGULANIYOR?
Kadın erkek arkadaşını alıp eve gelebilir.
Kocası salonda TV seyrederken
Karı diğer odada erkek arkadaşıyla koyu bir muhabbete girebilir.
Kocası itiraz ederse
Karının polise edeceği bir telefonla kocasına “evden uzaklaştırma” verdirebilir.
Neden?
Çünkü onlara göre ve de İstanbul Sözleşmesi’ne göre koca karısının “özel hayatına” karışmıştır da ondan…
KÖPEK
Aynı kadın benzer bir bahane ile köpeğini dışarı atamaz. Suçtur.
Ve maalesef
Mahut sözleşmeye göre bizde de suç…
Yani bu sözleşmeye göre
Bir erkek
Bir köpeğin sahip olduğu haklara bile sahip değil.
YUVASIZ ERKEKLER
Bu arada
Malum olduğu üzere Almanya Türkiye gibi değil.
Kadın kocasına “uzaklaştırma” verdiği anda kocanın bizim gibi akrabasına arkadaşına vs. gibi gidecek bir yeri de yoktur.
Devletin “mor çatı” gibi sığınacağı bir yeri varsa oraya sığınır, aksi halde sokakta kalma riskiyle karşı karşıyadır.
Bunu göze alamayan Alman erkeği tüm bunları sineye çeker.
Zaten namus anlayışları
Bizden farklı olduğu için İstanbul Sözleşmesi orada namus cinayetlerine sebep olmaz.
Ama bizde bu veya kadının buna benzer bir davranışı cinayet sebebidir.
BU SÖZLEŞME TERS TEPTİ
Kadın
Yüzyılların birikimi örf ve namus anlayışını dikkate almadan
İstanbul Sözleşmesi’nin kendisine verdiği “evden uzaklaştırma” hakkını(!) kullanmaya kalktığında,
İş cinayet ve aile faciasıyla sonuçlanmaktadır.
Nitekim
Mahut sözleşmeden sonra kadın cinayetlerinin katlanarak artması bunu teyit ediyor.
Dikkat edilirse;
Özel hayat ve evden uzaklaştırmayı tırnak içine aldım.
Çünkü
İstanbul Sözleşmesi’ndesık sık “özel hayat”tan bahsederek ona vurgu yapar.
6284 sayılı yasaya göre de bir erkeğin evden uzaklaştırılması çok basitleştirilmiştir.
Bu “özel hayat” ve “evden uzaklaştırma” bir maymuncuk.
Mahremiyetimize girmek için uydurulmuş bir maymuncuk…
Bakalım başımıza daha neler getirecek.
BİZE GİYDİRİLMEK İSTENEN GÖMLEK
Yukarıda örneğini verdiğim
Almanya durumuna henüz gelmedik
Ama
Oraya doğru sürükleniyoruz…
Geçenlerde ATV’de bir program vardı.
Erkek perişan olmuş bir vaziyetteydi.
Çünkü
Üç çocuğu da kendisinden olmadığı gibi
Üçü de ayrı ayrı erkeklerdendi.
İşin daha fenası,
Sanki bu normal bir şeymiş gibi
Hakim, kocayı karısından ayrıldığı için nafaka vermeye mahkum etmişti.
Tabii bu durumda hakimin yapacağı bir şey yok.
Çünkü
İstanbul Sözleşmesi’ne binaen yapılan kanun böyle…
Şimdi bu kararı
O evine yabancı bir erkeği aldığı halde ses çıkarmayan Alman’ın yanına koyun
Ve
Nasıl bir uçuruma doğru sürüklendiğimizi hesap edin.
TECAVÜZ
Kadınların
“Kocam bana tecavüz etti..” şikayetleriyle mahkemelere koşma mevzusu var ki, ona hiç girmiyorum.
Biz yazmaya hayâ ediyoruz
Ama öyle kadınlar var ki; mahkemelere koşup bunu anlatmaya utanmıyor.
Mahkeme de kadına
“Hanım, sen o evde necisin? Misafir misin?” diye sormuyor, soramıyor çünkü yasa böyle…
Yazı uzadığı için
Devamı haftaya inşallah…
GELECEK YAZININ BAŞLIKLARI:
• İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN
SONRAKİ ASIL BÜYÜK TEHLİKE:
ŞİDDET GÖRÜYOR DİYE ÇOCUKLARIN AİLELERİNDEN KOPARILMALARI
BOSNALI VE SURİYELİ
MÜLTECİ AİLELERİN BAŞINA GELEN FELAKETLER
• ESKİDEN GÜNAHIN ÖZNESİ KADINLARDI
ŞİMDİ İSE
ŞİDDETİN ÖZNESİ ERKEKLER OLDU
• PROBLEMLERİMİZİ
VAHİY IŞIĞINDA MI,
YOKSA
AVRUPA NORMLARI İLE Mİ ÇÖZECEĞİZ?
• KADINA ŞİDDETİN KAYNAĞI ALKOL
• PADİŞAH BİLE AİLENİN ARASINA GİREMEZ
• DEVLET
BENİM HANIM
VE
ÇOCUKLARIMI BENDEN FAZLA SEVEMEZ
• AVRUPA
SURİYE IRAK LİBYA VB. ÜLKELERDE
ÇOCUKLARIN KAFASINA TONLARCA BOMBA DÜŞMESİNE KARIŞMAZ
BOMBAYI ATAN DİKTATÖRLERİ DE DESTEKLER..
OLMADI,
KENDİSİ O BOMBALARI ATAR
AMA
AYNI ÇOCUK, MÜLTECİ OLARAK ÜLKELERİNDE BULUNSA
VE
BABASI KENDİSİNE BİR ŞEFKAT TOKADI ATSA DAHİ
BU
AVRUPANIN ŞANINA(!) YAKIŞMADIĞI İÇİN O ÇOCUK AİLEDEN KOPARILIP
HRİSTİYAN BİR AİLE
VEYA
LGBT’Lİ BİR MAHLÛKATIN HİMAYESİNE VERİLİR
• SÜRESİZ NAFAKA ZULMÜ İLE
HARAM YİYEN KADINLAR
• KUTSAL AİLE YUVASINI
“BİRLİKTE YAŞAM ALANI” NA ÇEVİREN ZİHNİYET
• İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLİRSEK BÜTÜN SORUNLAR ÇOZÜLECEK Mİ?