YPG Komutanı: BİZ ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ, ŞÂM HÜKÛMETİ İSE OTORİTER YAPININ BİR UZANTISIDIR

Halk Koruma Birlikleri/Yekîneyên Parastina Gel (YPG) Komutanı ve Sûriye Demokratik Güçleri/Hêzên Sûriya Demokratîk (SDG) Genel Komutanlığı üyesi Sipan HAMO, Sûriye hükûmetine yönelik saldırıda bulunarak, hükûmeti "Eski Otoriter Yapının Bir Uzantısı" olarak nitelendirdi. SDG'nin ise "Demokratik, Çoğulcu ve Ademi Merkeziyetçi Bir Sûriye Devleti İnşa Etme" hedefine olan bağlılığını vurguladı.

 Hamo'nun açıklamaları, New Media 24 internet sitesine verdiği röportaj sırasında geldi. Bu açıklamalar, Hamo'nun 2018'deki son medya toplantısından bu yana ilk kez yaptığı açıklamaydı. O tarihte Hamo, AFRİN şehrinin Türk ordusu ve Ulusal Ordu'ya bağlı gruplar tarafından ele geçirilmesinin ardından açıklamalarda bulunmuştu.   Hamo, "Suriye Demokratik Güçleri, ademi merkeziyetçi bir Sûriye inşa etme çabasındadır ve bireysel hakların 'LÜTUF' olarak sunulması kabul edilemez" dedi. Hamo, güçlerinin Türkiye'ye yönelik bir tehdit oluşturmadığını, aksi yöndeki iddiaların sadece müdahaleleri meşrulaştırma amacı taşıdığını ileri sürdü.   SDG'nin demokratik bir proje temelinde Sûriye ordusuna katılma çabalarını sürdürdüğünü, ancak mevcut hükûmetin "Demokratik Bir Devlet İnşa Etmek İçin Hiçbir Umut Sunmadığını" iddia ederek, "Hükûmetin ülkeyi yabancı militanlar aracılığıyla yönettiğini ve bu kişilerin Sûriye halkının iradesini temsil edemeyeceğini" kaydetti.   Hamo, "ŞÂM'daki iktidar güçleri tamamen merkezi ve otoriter bir Sûriye inşa etmek istiyor. Bu Nedenle BA’S Rejiminden Farklı Bir Model İnşa Etme Niyetleri Yok" iddiasında bulunarak şunları ekledi:   "- Bugün gördüğümüz şey, isim ve üniforma değişikliğinden başka bir şey değil. Yani, Esed'in yerini Ahmed eş-Şer'a, Ba’s Partisi'nin yerini ise Hey’et Tahrîr eş-Şâm hükûmeti aldı."   Hamo, "Otoriter yaklaşımın ve siyasi katılığın sürdürülmesinin, BA’S Partisi'nde olduğu gibi yenilgiye ve dağılmaya yol açacağını" vurgulayarak, "Bu Yol Devam Ederse, SÛRİYE DEMOKRATİK GÜÇLERİ SÛRİYE ORDUSUNA KATILMAYACAK. Alternatif Seçeneklerimiz Var ve Çaresiz Değiliz" dedi.   Hamo, güçlerinin "Savaş İçin Değil, Halkı Korumak İçin Silahlandığını" ve "Yıllarca süren baskı ve hedef almanın ardından, kimliğimizi ve kazanımlarımızı savunmak için silahlanmaktan başka çaremiz yok. Bu tehlikeler ortadan kalkana kadar silahlarımızı elimizde tutacağız."   "Yeni, demokratik bir ordu kurulursa, bunun bir parçası olmaya hazırız ve silahlarımız medeni ve birleşik bir Sûriye'nin silahları haline gelene kadar da öyle. O zaman silahsızlanma tartışması sona erecek ve silahlarımız yalnızca demokrasiyi ve halk kazanımlarını korumak için kullanılacak." diye devam etti.   "Demokratik ve çoğulcu bir Suriye inşa etme hedefimizden vazgeçmek kesinlikle söz konusu değil!" ifadelerine yer verdi.   Sûriye hükûmetine seslenerek:   "Birlikte, özgürlük ve barış içinde yaşamak istiyoruz ve ŞÂM'a, Kürt, Arap ve Hristiyanlar da dâhil olmak üzere birleşmiş halkın güzel Sûriye'nin temeli olduğunu söylüyoruz. Bizi birleştiren şey özgür bir Sûriye kimliğidir ve bu kimlik olmadan vatanın geleceği yoktur." dedi.   Sipan HAMO Kimdir?   Halk Koruma Birlikleri (YPG) ve Sûriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kurucularından ve en önemli askerî liderlerinden biri olan Sipan Hamo, SÛRİYE dışındaki varlığı nedeniyle son yıllarda medya sahnesinden uzak kalmıştı.   Sûriye TV'ye konuşan SDG'ye yakın bir kaynağa göre, AFRİN'in düşmesinin ardından bir Kürdistan İşçi Partisi (PKK) yetkilisi tarafından tepkiyle karşılanmış ve kuzeydoğu SÛRİYE'deki askerî mevzilerinden geçici olarak uzaklaştırılmıştı.   Kaynaklara göre, "Hamo, 2014-2018 yılları arasında AFRİN'de bulunduğu süre boyunca Rus ordusu, İran milisleri ve eski rejimle doğrudan iletişimden sorumluydu."   Kaynak, Hamo'nun bu aşamadaki "Tahrik Edici ve Sert" açıklamalarıyla medyaya yaptığı çıkışların, “SDG ve Özerk Yönetim'in ŞÂM'daki Sûriye Hükûmeti ve Mart Anlaşmasıyla Başa Çıkma Konusundaki Tutum ve Stratejisinde Bir Değişikliği Yansıttığını” açıkladı.   “Önümüzdeki Dönemde, KAMIŞLI HAVALİMANI'ndan Başlayarak SDG ve Rusya Arasında Yeni Bir İlişki ve Koordinasyon Aşamasına Tanık Olunabileceğine de” DİKKAT Çekti.